Susmalı mı, gitmeli mi?

İlişkinizin çıkmaza sürüklendiğini düşünüyorsanız, harekete geçmenin zamanı geldi demektir. Şimdi karar verin; sessizce giden mi olacaksınız, kalıp mücadele eden mi?

Susmalı mı, gitmeli mi?

Susmalı mı, gitmeli mi? - Resim : 1

Erkeği konuşturmak için…
Erkeği kavramak, kendinizi ve duygularınızı tanımaktan geçiyor. Kendinizi tanırsanız karşınızdakini de daha kolay çözüyorsunuz. Karşınızdaki erkeği tanımak için ona ‘doğru soruları’ sorabilmeniz gerekiyor. “Niye böyle yapıyorsun?“ (yaptığı eylemi sorgulama), “Sen niye böyle bir adamsın? (yargılama, suçlama), “Bu konuda değişemez misin?” (değişim beklentisi, kabul etmek için koşul) gibi bir yaklaşım son derece yanlış. Oysa erkeğe duygularını sorduğunuzda ve anlamaya çalıştığınızda, onun açılmasını sağlayabilir ve gerçekten ne düşündüğünü çok daha kolay anlayabilirsiniz.

İstilacı olmayın!
Kadının önce hayatının merkezine kendini koyması gerekiyor. Aynı zamanda sevgilisinin ihtiyaçlarının, hassasiyetlerinin ve alışkanlıklarının farkında olması da. Baytar, “Kadının fazla değer vermesi erkeği kaçırmaz. Ama erkeği ilişkide ve zihninde kendinden daha değerli hale getirmesi ilişkideki dengeleri bozabilir. Bir de erkeğe değer veriyorum derken nefes aldırmama durumu var. Erkeği kaybetmek gibi korkulara kapılmak, erkeğin tüm yaşamını kaplamak istemek erkeği kaçırabilir. İstilacı kadın kaybedebilir” uyarısında bulunuyor.

Nedir bu erkeklerin derdi?
Erkekler ilişkide kadından ne bekliyor sorusunun cevabı kişilik yapısına ve kültürden kültüre göre değişse de, erkekler temelde anlaşılmak ve kabul görmek, değerli hissetmek ve koşulsuz sevilmek istiyor. Bunun yanında da ilgi, anlayış, huzur ve cinsel mutluluk arıyorlar.

Ah o bilinç dışı! Her şeyin sorumlusu o!
“Bilinç dışımız ve duygusal ihtiyaçlarımız çoğu zaman hayatımızı ve seçimlerimizi etkiliyor. Öfke ve tehdit genellikle sevgi ihtiyacı, korku ve çaresizlikten doğuyor. Erkeğin çatıştığı ya da kaçındığı aslında siz olmayabilirsiniz. O belki de çocukluğunda yaşamını istila eden annesinden kaçıyor; siz annesine benzer davranışlar sergileyince sizden de kaçmaya başlayıp, kendini kapatıyor. Ama siz neden sizden uzaklaştığını bilmediğiniz için söylenmeye başlayıp; gereksiz alınganlıklar yapabilirsiniz. Aslında siz de belki çocukluğunuzda eksik kalan sevgi ihtiyacının peşindesinizdir. Farkında olmadan siz de sevgilinizi istila etmeye çalışıyor olabilirsiniz” diyen Baytar, ilişki kurma biçimlerimiz de kuşaktan kuşağa aktarılır. Ama kişiler bunun farkında değillerdir! 3 yaşına kadar yaşadıklarımızı hatırlamayız. Ama belleğimiz o duyguları kaydeder. Ve beynin hatırlamak istemediği bu duygular yaşamımızı, ruh sağlığımızı, beden sağlığımızı ve ilişkilerimizi etkilemeye devam eder. Öncelikle bu davranışların altındaki duyguyu anlamak gerek. Psikoterapi bu noktada devreye girer ve kişinin kendi duygularını tanımasını sağlar. Terapi ayna tutmaktır. Kişilerin farkında olmadığı duygularını onlara fark ettirir, baktığınız pencereyi değiştirmenize yardımcı olur. Terapi sırasında kişiler kendilerini daha iyi tanır, güçlenirler” diyerek psikoterapinin önemine vurgu yapıyor.

İlişki yıpranmadan adım atın!
İlişkilerde önemli olan sorun çıksa bile onu çözebilme yeteneğini geliştirebilmek. Pek çok birliktelikte sorunların çoğu yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor. Bir diğer sebep de beklenti ve isteklerin yerine getirilmemesi sonucu oluşan kızgınlık ve öfke. Çoğu zaman istismar ve şiddete maruz kalmanın altında da iletişimsizlik yatıyor. İki taraf da ilişkiyi yürütmeye gönüllü ise ve sorun çözme yeteneklerini kendi başlarına geliştiremiyorlarsa bir an önce profesyonel yardım alma konusunda adım atmalılar. Çünkü ilişki yıpranmadan çözüm aranması en sağlıklısı.

Çatışmanın çözüme katkı sağlaması için bunlara dikkat!
• Sevgilinizin düşüncesine saygı duymak, istediğini yapmak anlamına gelmeyebilir. Birbirinizin iletişim dilini iyi tanımalısınız. Bu çatışmayı normal düzeyde tutar.

• Konuşmalarda hep bir taraf kaybettiğini hissediyorsa, bu durumda bir uzman ile konuşulması gerekiyor.

• Karşınızdaki kişi ‘sağırlaşmışsa’, konuşsa bile aslında konuşamıyorsanız endişelenmelisiniz.

• Konuşmaların sonunda çift aynı fikirde buluşamasa bile birbirinin düşünce ve duygularını anlıyorsa, ilişki gelişiyor demektir. Bu durumda endişelenmeye gerek yok.

İlişkinizi kurtarmak için neler yapabilirsiniz?

• Sorun varsa susmayın ve mutlaka çözüm arayın.

• En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir! Yeter ki o karar sizin iyi düşünerek ve içtenlikle verdiğiniz bir karar olsun.

• Kim çözüm arıyorsa o harekete geçmeli. Öncelikle değişime kendinizden başlayın. Konuyla ilgili kitaplar okumak yararlı olur.

• İletişim tarzınızı gözden geçirin.

• Emir veren, sorgulayan, cezalandıran, tehdit eden, baştan savan tutum ve ifadeleriniz varsa bunları değiştirmek için iletişim becerilerinizi güçlendirin. Unutmayın sağlıklı bir ilişkinin yolu sağlıklı iletişim becerilerinden geçer.

• Siz olumlu yönde değişirseniz sevgiliniz de zamanla değişebilir. Çünkü insan yapısı iyi olanı kopyalama becerisine sahiptir.

• Terapi her koşulda işe yarar. Bir profesyonelden yardım almayı deneyin.

İDEAL BİRLİKTELİK İÇİN ÖNERİLER
Birlikte ‘yaşamayı’ deneyin!
Farkında mısınız ilişkilerinde fark yaratanlar “birlikte yaşamak” ince çizgisini hayatlarına çok iyi oturtmuş çiftler. Her anlarını paylaşıp her şeyi birlikte yapmıyorlar, birbirlerinin özel zamanlarına saygı duydukları gibi kendi ritüellerini yaratmaktan da geri kalmıyorlar. Önemli olan bu çizgiyi bulmak ve ilişkide bu ritmi yakalamak. Örneğin; maçları kaçırmak istemiyor mu, bunun için dırdır etmek yerine onu olduğu gibi kabul etmek ilişkiyi yormamanın en basit yolu ya da doğum gününüzde aldığı çiçeği iki günde susuzluktan öldürmemek bu ilişkiyi önemsediğinizin göstergesi olabilir pekala! 

‘Sen dili’ değil ‘ben dili’
Ne zaman, ne şekilde konuştuğunuz da önemli! Bu sorunun cevabını bilirseniz ne zaman susmanız gerektiğini de bilirsiniz. Genel olarak susmak değil doğru zamanda ve karşı tarafı suçlamadan konuşmak; konuşurken de iletişim engelleri oluşturacak beden dilinden ve cümlelerden kaçınmak gerekiyor. Yani ‘sen dili’ yerine ‘ben dili’ kullanmalısınız. “Sen beni çok üzdün” yerine, “Ben bu durumu yaşadığım için çok üzüldüm“ demelisiniz. Bu yaklaşım karşı tarafı daha iyi hissettiriyor, hatta savunmaya geçmek yerine çözüme yönelmesi için onu harekete bile geçirebiliyor. Deneyin, pişman olmayacaksınız!

Mola verin
Susmak ‘küsmek’ şeklinde olacaksa, onun yerine ‘mümkünse’ sakin olmaya çalışarak konuşmayı deneyin. Çünkü susmak da bazen pasif agresif bir baskı yöntemine dönüşebiliyor. Bazen uzaklaşmak ve kısa bir mola vermek de gerekebilir. Molanın ardından kin tutmadan konuşmak işe yarayacaktır.

Sandviç taktiği
Sandviç usulü konuşun! Yani sevdiğiniz kişinin artılarını ön plana çıkararak önce güzel bir özelliğini söyleyin. Araya sorunu yerleştirip yine güzel bir cümleyle sözü bitirin. Böyle bir durumda sizi dinleme motivasyonu artacak.

Yazı: Elif Girgin

İLİŞKİDE ÇATIŞMA VARSA… 

Sorun=Fırsat
“İlişki canlıysa ilişkide çatışma olur. İlişkide çatışmaların ‘yetişkin yetişkin’ yürütülebilmesi, çözümün ise birlikte bulunması ilişkiyi canlı tutar. Çoğu zaman ilişkilerdeki sorunlar fırsattır. Önemli olan kişilerin bu sorunu ve fırsatı kabullenmesi. Ve evet, çoğu zaman kadınlar konuşur. Erkekler kaçınır. Oysa, sağlıklı bir ilişki için konuşmak, dinlemek ve anlamak gerekir” diyen Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar ile ‘kadın neden konuşur, erkek neden susar’ üzerinden sorunlu ilişkileri ve sorunların nasıl fırsata çevrilebileceğini konuştuk.

En önemlisi konuşmak
“Bazen bir arada olmak doyumlu ve mutlu bir ilişki yaşandığı anlamına gelmez. Çiftlerden biri diğerini kırmaktan korktuğu için ‘susarak’ ihtiyaç ve isteklerini bastırabilir. Ortada bir sorun varsa ve bu konuşulmuyorsa; çiftlerden birinin veya her ikisinin de mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşamak için mücadele etmediği düşünülebilir. Böyle durumlarda ilişkinin kalitesi de düşer. Mutlu hissetmiyorsanız, ilişkinizden doyum sağlamamaya başladıysanız ve uzun vadede çözüm gelmiyorsa, ilişkiniz elinizden kayıp gidebilir” diyen Baytar, “Bir arada olup da çatışmamak mümkün değil. Para paylaşımı, duygusal ihtiyaçlar, ev işlerinin paylaşımı, zamanın paylaşımı, çocuk yetiştirme tutumları… Ya bunları konuşup çözeceğiz ya da aynı evde bile olsak iki yabancı gibi olacağız!” diyor ve ekliyor “Çatışma varsa mutsuz olduğunuz durumların değişmesi ve daha doyumlu bir ilişki için mücadele ediyorsunuz demektir. Ama çatışmayı çözüm yönteminiz ilişkinizin kalitesi için çok önemli. İletişim becerinizi geliştirerek çatışmanın sonunda pozitif ortamlar yakalamanız, ilişkinizin kalitesini artırır. Sonunda her zaman aynı fikirde olmasanız da ‘sence öyle, bence böyle’ diyebilmeniz bile ilişki için bir ilerlemedir. İstek ve ihtiyacınızı net olarak ortaya koymuş olursunuz. Sağlıklı olan da bu.”

Sevgi emek ister!
‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ın hafızalara kazınan son sahnesinde ne diyordu? ‘Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti’ Evet, sevgi emekti ve sevgi gerçekten de emek istiyor. İlişkiler emek vererek kök salıyor. Ancak emek vermenin de bir dengesi olmak zorunda. Bir rahatsızlık varsa konuşmak çok önemli. Her konuşmanın sonunda fikir birliği oluşmayabilir. Bu da normal. Önemli olan ortak bir noktada buluşabilmek aslında. Bu durum, düşünce ve duyguların açığa çıkmasını sağlıyor. Böylece ilişki bir kazanım elde ediyor. Tabii konuşmanın amacı ve biçimi de sonucu etkilemiyor değil. Ancak konuşmazsanız, cevapları da bilmediğiniz için ilişkide tükenmişlik oluşabiliyor.

Önce gözlemleyin!
“Kadınlarla erkeklerin algıları farklı olabiliyor. Karşımızdaki kişinin durumları ve duyguları nasıl algıladığını gözlemleyerek işe başlamalıyız. Sorun varsa konuşmak en normali. Asıl bir tarafın sürekli susması ilişkide yıkıcı olabilir. Mutlu olduğumuzda mutluluğumuzu paylaşmak ilişkiye değer katar. Aynı şekilde mutsuz olduğumuzda da bunu paylaşmamız gerek” diyor Burçin Demirkan Baytar.

Sessizlik ilişkiyi tüketiyor!
İlişkilerde ‘farkındalık’ önemli. Çünkü ‘farkında olmak’ değişimi başlatıyor. Denemek ise değişimin olmasını sağlıyor. Susmak, ‘kendinden ödün vererek’ barışık kalmak ise yeni yeni çatışmaların tohumunu ekebiliyor. Bu durum ilerleyen zamanda öfke patlamaları ve şiddetli kavgalar getirebiliyor. Bu süreçte birbirini kırmamak için susan çift aynı zamanda ilişkiye yabancılaşmaya başlıyor ve ilişki zoraki bir birlikteliğe dönüşebiliyor. Böylece sessizlik ilişkiyi tüketiyor ya da ilişki zaten tükendiği için çiftler sessizlik yaşıyor…

Mutlu değilsiniz, peki mutsuz olmadığınıza emin misiniz?
Mutsuz olmamak, mutlu olmak anlamına gelmiyor! Rahatsızlık yaşadığınız durumun size düşündürdüklerini görmezden gelmeye çalışırsanız, duygularınız bozuluyor. Bu aslında ilişkiyi tüketen bir durum! İlişkide çatışmaların olmasının çözüme katkı sağlayabileceğini anlatan Baytar, “Mutsuz olmamak için susarsanız, düşüncelerinizi ve duygularınızı yok saymaya çalışırsınız. Farklı düşünüyorsanız bunu uygun bir şekilde dile getirmelisiniz.” diyor.

İlişki varsa çatışma da var
Baytar, “Kültürel farklılıklar, alışkanlıklar ve iletişim dili konusundaki değişik algılar çatışmayı körükleyebiliyor. Ancak önemli olan çatışmanın yıkıcı olmaması ve çatışmayı çözme biçiminiz. Açık ve kararlı olup keskin olmak başka bir şey, kırıcı ve yıkıcı olmak başka... İlişkide esneklik çözüme ulaşmak için kıymetli bir sosyal beceri. Ama bazen kadının susması ve kendi isteklerini yok sayması, kendine ve ilişkiye zarar vermesi anlamına gelir. Bazı durumlarda ise erkekler susup kadının sakinleşmesini bekler. Ve o sırada kadın erkeğe kendini anlatamadığı için daha çok öfkelenir ve daha çok konuşur. Böyle durumlarda her iki tarafın da birbirinin iletişim dilini iyi tanıması çok önemli” diyor.

Kararlı ve kontrollü olun
İlişki sağlıklıysa birbirini besleyen ve geliştiren bir süreç. Sorun ortaya çıktığında saygı sınırlarını aşmadan ve karşınızdaki insanı suçlamadan kendi hayatınıza sahip çıkabilirseniz, aslında ilişkinize de sahip çıkmış olursunuz. Böylece, aynı zamanda kendinizin ve ilişkinizin çözüm üretme becerisini de geliştirebilirsiniz. İşte sorun bu durumda fırsata dönüşür. Fırsatları görmek sizin içsel gücünüz ve çevreye verdiğiniz mesajla da ilgili. Bu noktada kontrollü olmak, kararlı, keskin ve aynı zamanda sevecen bir duruş sergilemek de son derece önemli.

Kadın neden susar?
“Susmak çok farklı nedenlere dayanabilir. İlişkiyi kafada bitirmek de bunlardan biri. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ yaşarsanız susarsınız. Yani, çözüm üretmeyi denersiniz ama her seferinde eliniz boş kalır. Adeta görünmeyen bir duvara çarparsınız. Hiçbir çıkış yolu olmadığını düşünürsünüz. Oysa çözüm vardır. Ve cevaplar aslında sizde saklıdır. Belki de kullandığınız yöntem yanlıştır. Tekrar denemek için çareniz olduğunu bilmeniz şart. Yoksa ya ilişkiyi bitirirsiniz ya da katlanmak zorunda olduğunuzu düşünüp, susarak mutsuz ve eksik bir ilişki yaşamaya devam edersiniz. Bildiğiniz yöntemlerle ilişkinizdeki sorunları çözemediğinizde, profesyonel yardım almak çok önemli. Çünkü duygu ve düşüncelerinizi yok saymaya başladığınızda kendi varlığınızı da yok saymaya başlarsınız. Bunun için katlanmaya çalışırsınız ya da belki de sizi o ilişkide hala besleyen bir şeyler vardır. Yani siz belki de sizi besleyen o duygudan vazgeçmeye hazır değilsinizdir. Bazen birlikte olduğunuz kişi, eşiniz ya da sevgiliniz olmaktan çıkmıştır. Artık sizin için başka biridir. O nedenle ilişkiye tutunmaya devam edebilir ve susabilirsiniz. Ancak devam ettiğiniz ilişki bu açıdan baktığınızda bir çiftin ilişkisi değildir artık” diyen Baytar, sorunların yaşamınızı yeniden düzenlemek ve kendi isteklerinize kulak vermek için bir fırsat olduğunu söylüyor.

Ne zaman susmalı?
• Öfkeniz mantığınızın önüne geçmişse biraz sakinleştikten sonra konuşmak daha doğru.

• Bir taraf öfkeliyse diğeri sakin kalmaya çalışmalı ve dinlemeli.

• Beden dili ile dinlenildiği belirtilmeli. Alaycı, öfkeli, yargılayıcı, aşağılayıcı olmayan mimikler sergilenmeli. “Seni anlıyorum. Senin gibi düşünmüyorum. Ama ortak bir çözüm bulabileceğimizi düşünüyorum gibi” cevaplar sürece katılmalı.

• Siz konuşmak isteseniz de o henüz hazır olmayabilir. Partneriniz başka bir şeyle ilgileniyorsa konuşmak için doğru zaman olmayabilir. Doğru zamanı bekleyin.

• Karşı taraf tehdit ettiğinde tehditle cevap verilmemeli. Yapıcı bir şekilde konuşulamıyorsa ve konuşma bir güç gösterisine dönüşüyorsa susmak daha uygun.

İlk adımı kadın atıyor
Kadınların birçoğu duygularını dile getirme konusunda erkeklerden daha başarılı. Birlikte olduğu adamı seven ve kendi varlığından vazgeçmeyen kadın ilişkisini kurtarmak için konuşuyor, uğraşıyor, çözüm arıyor. Profesyonel yardım alma konusunda da genelde ilk adımı atan taraf kadınlar. Peki, erkek cephesinde durum ne? Konuşan, çatışan, ‘vıdı vıdı eden’ kadın karşısında erkekler ne düşünüyor? Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar, erkeklerin (genelleme yapmak zor olsa da) duygularını dile getirme konusunda başarılı olmadığında öfke patlaması yaşadığını, konuyu güç gösterisi ile bastırmaya çalıştığını belirterek; sakin ve uygun ortamda duygularını ifade etme imkanı bulan erkeğin kendini iyi hissettiğini ve bu durumun ilişkiyi beslediğini söylüyor.