Tek başına dev kadro!

Düşününce hiç kolay değil, yaşamadan anlamak ise mümkün değil… Son 20 yılda tek ebeveynli ailelerin çekirdek ailelerden daha yaygın hale geldiği bir gerçek. Ancak bu durumun altında yatan gerçek tek değil! Dört farklı hayat hikayesine tanıklık edelim istedik… Başrolde üç anne ve bir baba var! Tüm kahraman anne ve babalara…

Tek başına dev kadro!

Röportaj: Ece üremez
Fotoğraf: Serhat Hayri

CEYDA GEYLANİ/SATIN ALMA MÜDÜRÜ/34
İki markanın aksesuar koleksiyonlarını hazırlayan, ayakkabılardan ve çantalardan oluşan oldukça keyifli bir işe sahip olan Ceyda Geylani, beş yaşındaki oğlu Batu Demir Çakar ile renkli ve güzel bir hayatın peşinden koşmaktan asla vazgeçmiyor. Çünkü biliyor ki mutlu anne mutlu çocuk demek…

Eski eşim ile tanıştıktan iki yıl sonra mutlu bir ilişkiden mutlu bir evliliğe geçiş yaptık. Evlendikten 1.5 yıl sonra Demir aramıza katıldı. Demir dört yaşındayken ayrılma kararı aldık. Her evliliğin ya da ilişkinin sorunları oluyor, bizim de vardı, aşamayacağımız noktaya gelince medeni bir şekilde ayrılma kararı aldık. Tek başına çocuk büyütmek aslında çok da zor değil. Bu anneliği nasıl algıladığınız ile ilgili. Bence birçok evli anne de sorumluluğun büyük kısmını kendi alıyor, onları kendimden çok farklı görmüyorum.

Çalışan ve tek başına çocuk büyüten bir anne olduğunuzda yoğun ve stresli bir günün ardından eve gidip duş alıp uzanmak yerine çocuğunuzla vakit geçirmek dinlenme biçiminiz oluyor ve bence bu çok daha motive edici. Bizim bir bakıcımız var ancak ben eve döndükten sonra sadece Demir’le ikimiz varız. Bakıcının işi ben eve gelene kadar devam ediyor.

Bir baba ile erkek çocuğun paylaşımları daha farklı oluyor. Halı sahada oynarken, ‘Ceyda abla pas at’ olmuyor, kadın olarak erkek çocuk yetiştirmenin asıl zor kısmı burda yaşanıyor. İyi olarak yorumlayabileceğim en önemli kısım ise çocuğunuza çok daha fazla odaklanıyorsunuz. Paylaşımlarınız birlikte geçirdiğiniz zamanlar artıyor ve karşılıklı daha verimli bir ilişki içerisinde oluyorsunuz. En önemlisi onu çok daha iyi tanıyorsunuz.

Boşanma kararını aldıktan sonra bu alanda uzman bir pedagogdan danışmanlık aldık. Burada önemli olan çocugun sevildiğini bilmesi. Demir’e durumu daha önce gitmediğimiz ve bir daha onu götürmeyeceğimiz bir yerde aktarırken, anne-baba olarak onu çok sevdiğimizi, ayrılmamızın karı-koca olarak anlaşamamamızdan kaynalandıgını ve bu durumun onunla hiçbir ilgisi olmadıgını söyledik. Bir takvim yaptık ve hangi günler babasında olacağını gösterdik. Konuşma sonrasında babası ile yeni evindeki yeni odasına yerleştirmek üzere oyuncak almaya ve sonrasında evini görmeye gittiler. Aynı günün akşamı yanıma geldiğinde bu durumun onun için sorun olmayacağını söyledi. Anne-baba sözlerine sadık kaldıktan sonra çocuk kendini güvende hissediyor ve bu konuda özgüvenli duruyor.

Annenin de babanın da yeri çocuk için ayrı, bir anne hem anne hem baba olamaz. Mutlu anne mutlu çocuk demek. Ben Demir’i sevgi ile büyütüyorum, güçlü ve mutlu bir annesi olduğunu, çok sevildiğini biliyor ve bana güveniyor. Dedesini çok seviyor, onun için en büyük insan dedesi ve onu taklit ediyor.

Özetle Demir sevgi içinde büyüyen bir çocuk. Biz oğlumla el ele verdik, birbirimize çok güveniyoruz. Çok güçlüyüz birlikte. Benim annesi olduğumu biliyor ama en yakın arkadaşı olarak da yine beni görüyor. Bu hep böyle kalsın isterim. Ona her zaman, ‘Merak et, sor, öğren, araştır’ diyorum. Kendini iyi tanıyan, ne yapmak istediğini bilen, dürüst, çalışkan, vicdanlı bir insan olmasını istiyorum.

YALNIZ ANNE VE BABALAR; çocuklarına mutlaka düzen oluşturmalı. Mutlaka çocugun takvimi olmalı, anne ve baba ile geçireceği günü bilmeli ve bu düzen çok hayati bir gerekçe olmadıkça değişmemeli. Öncelik her zaman çocuk. Ayrıldıktan sonra iyi niyetli olarak anne-babalar birlikte aktivite yapmaya çalışıyorlar ancak bu çocuk için büyük zarar. Çocuk anne ve babayı birlikte gördüğünde içinde tekrar bir umut doğuyor, bunu çocuğa yasatmamak gerekiyor. Özel günler ve çocuğu alma/bırakma dışında anne-baba bir araya gelmemeli. Görüştükleri  anlarda anne baba birbirlerine gülümsemeli ve asla birbirleri hakkında çocuğun yanında olumsuz davranışta ya da konuşma içerisinde bulunmamalı. Ne olursa olsun çocuk için annesi ve babası onun kahramanları.

Tek başına dev kadro! - Resim : 1

MURAT ERGENE/İNSAN KAYNAKLARI VE ÜST DÜZEY YÖNETİCİ SEÇME&YERLEŞTİRME DANIŞMANI/49
Kendi şirketini yöneten Murat Ergene, ergenlik çağına giren iki oğlu, 15 yaşındaki Meriç ve 13 yaşındaki Arda ile yaşamlarını kuralları beraber belirledikleri bir oyuna çeviriyor. Oğullarıyla açık bir iletişim şekli kurmak ona ışık tutuyor. Çünkü biliyor ki, hayatta unutmak değil ama alışmak mümkün…

Eşim ve ben birbirimizi çok severek evlendik. İki tane dünyalar güzeli oğlumuz oldu. 20 yıllık bir birliktelik sonrası birlikte karar vererek ayrılma kararı aldık. Çocuklarımıza bu kararımızı açıkladığımızda çok şaşırdılar çünkü onların yanında hiç tartışmamıştık. Ailelerimiz de aslında karşı çıktılar ama zamanla herkes alıştı. Zaten babamın bir lafı vardır; ‘İnsanoğlu’nun en büyük özelliği alışmaktır’ der. Unutmuyorsunuz ama alışıyorsunuz. Şu anda İstanbul’da üç erkek, bir kedi ve bir yardımcı abla ile birlikte yaşıyoruz.

Boşanmış bireylerin en büyük derdi kanımca çocuklara bunu hissettirmemek için bazen fazla ilgi alaka göstermesi olabiliyor. Baba annenin, anne de babanın yerini tutamaz. Eski eşimle halen görüşüyor ve çocuklarımızın geleceği hakkında önemli kararları birlikte alabiliyoruz. Esasında ayrıldığımızda çocukların ikisi de annedeydi. Ancak ergenlik çağına giren oğullarımıza bakmakta zorlanınca geçen sene benden destek istedi. Konuştuk, düşündük bir uzmana da danıştık ve hayatlarının bu döneminde benimle yaşamalarının daha uygun olacağına karar verdik.  Aslında düşününce bir anne için çocuklarından ayrı yaşamanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz ama eski eşim sağ olsun bu fedakarlığı gösterdi.

İlk zamanlar zordu halen de zor ama yaşanması gereken yaşanıyor. Arda dersleri ve spor hayatı çok düzenli ve başarılı bir çocuk. Kendi başına alarmını kurup kahvaltısını yapıp okula gidiyor. Ondan 1.5 yaş büyük abisi ise tamamen zıt karakter, daha anarşist ruhlu özgür bir ruh.

Bazen yatılı okul gibi geliyor bana yaşadığımız hayat… Üç erkek… Fazla testesteron fazla agresyon…  Anne faktörünün eksikliğini dengelemek hiç kolay değil. İyi bir ‘yardımcı abla’ da  önemli. Gerçi sabah kahvaltılarını ben hazırlıyorum. Kritik yaşlar bu yaşlar. Bu nedenle bazı kurallar koymak şart. Örneğin, haftaiçi 20.30’da hafta sonu 22.30’da evde olmaları gerekiyor. Gittikleri yeri ve kimlerle olduklarını bilmek istiyorum. Geçenlerde en çok görüştüğü beş arkadaşı tespit edip babalarına ulaştım ve bir ‘Babalar-Çocuklar yemeği’ yaptık. Onların da babalarını görünce içim rahatladı.

Somut  bir hayalim var; kız çocuklarının eğitimi için bir vakıf kurmak isterim anne ve babamın adına. Bir baba olarak görevim ise sadece oğullarımın mutlu olmasını sağlamak değil hayata da hazırlamak diye düşünüyorum. Onlara ‘hayal kurmaları’ için destek olmaya çalışıyorum. Hayal kuran insanlar lazım ülkemizde…

YALNIZ ANNE VE BABALAR; Hem anne hem de baba olamazsınız. Ama asla ümitsizliğe kapılmayın. ‘Bu da geçer…’ demesini bilmek lazım. 

Tek başına dev kadro! - Resim : 2

BURCU ATEŞ/MARKA YÖNETİM UZMANI & KADIN KARİYER VE KİŞİSEL GELİŞİM KOÇU/40
Uluslarası markalarda yönetici olarak çalıştıktan sonra ‘Çocuğum, Eşim, İşim… Peki ya Ben?’ isimli bir kitap çıkaran Burcu Ateş, 11 yaşındaki kızı Zeynep Aksoy ile tek başına ayakta dimdik durmanın formülünü en tutkuyla yapacağı işlerin peşinden gitmekte buluyor. Çünkü biliyor ki, hayat mutsuz geçirmek için çok kısa…

14 yıldır uluslararası markaların yönetimi alanında çalışıyorum. Kızıma hep söylediğim bir şey var. Ne iş yaparsan yap en tutkuyla yapacağın işi yap. Yıllardır  bir gün bile sevmeden yapmadım işimi. Tüm hayatımda da bu geçerli oldu benim. Hayatımda sevmeden yaptığım, zorla günlerimi geçirdiğim, sevmeden devam ettiğim bir şey olmadı. Evlilik de dahil buna... 

Evlilik çok önemli. Hayatta birbirini besleyebiliyorsan, hayatın iniş ve çıkışlarında birbirine destek olabiliyorsan, mutsuzluğu beraber göğüsleyip mutluluğu son damlasına kadar beraber paylaşabiliyorsan hayat cennete dönüyor. Beraber gülebildiğin, konuşabildiğin, bazen konuşmadan anlaşabildiğin bir hayat arkadaşın varsa o zaman elini bırakmamak gerekli. Ama her zaman böyle olmuyor. Bir çocuk için boşanma zor bir olay. Ama zorluk derecesini anne ve babalar belirliyor.

İlk haftalar ve ilk yıl sadece çalışarak geri kalan zaman dilimini de kızımla beraber güzel şeyler yaparak geçirmeye özen gösterdim. O sene beraber anne-kız günleri yapmaya başladık. Sadece ikimizin olduğu, önceden planlanmış, birbirimize ve bol bol sohbet etmeye ayırdığımız zaman dilimleri yarattık. Hayatta inandığım bir şey var: Neye emek verirseniz o büyüyor ve güzelleşiyor.

Yalnız anne olmak demek ayaklarınızın sağlam yere basması demek, yaşamınıza dair kararları çoğu zaman kendin verebilmen demek. Ama aynı zamanda kendi doğrularınızla, kendi istediğiniz şekilde hayatınızı kurmak da demek. Eğer çocuk karşısında, ayakları sağlam yere basan bir anne görüyorsa, o da ileride öyle oluyor.

Uzun yıllardır da iş hayatında aktif çalışmanın yanı sıra kadınlarla ilgili çalışmalar yapıyorum. Tüm bu çalışmalarım sırasında kadınlarda hep aynı şeyi görüyorum. Kadınlar çalışıyor, üretiyor, çocuklarını yetiştiriyor, evliliklerinde mutlu olanlar ve olmayanlar var. Ama ortak bir durum var ki hepsi mutlu olmak istiyor. Mutlu evliliğin en temel sırrıysa eşlerin birbirine destek olması.

Hayalleri olan, hayallerinin peşinden gidebilecek cesarete sahip, okuyan, güçlü, erdemli, istemediği şeye hayır diyebilen, sevmenin ve sevilmenin kıymetini bilen, vatanına ve milletine hayırlı, iyi bir yüreğe sahip bir çocuk olması en temel arzum.’’

YALNIZ ANNE VE BABALAR; boşanma kararını çocuğa doğru yansıtmak gerekiyor. Sonuçta anne-baba boşanıyor ama çocuk her zaman o annenin ve babanın çocuğu. Dolayısıyla çocuk anne ile de baba ile de görüşerek, güzel vakit geçirerek, anne ve babaya güvenerek büyümeli.

Tek başına dev kadro! - Resim : 3

SEDEF SEÇKİN BÜYÜK/GAZETECİ, CAPİTAL DERGİSİ YAYIN YÖNETMENİ/44
20 yılı aşkın süredir dergi yayıncısı olan Sedef Seçkin Büyük, sevgili eşini kaybettikten sonra sahip olduğu iki kızından ve aile büyüklerinden aldığı güçle yola devam ediyor. Çünkü biliyor ki, 13 yaşındaki Deniz Ece ve 7 yaşındaki Yağmur Ela Büyük onun gökyüzündeki aşkıyla bağlantısını kuran melekleri…

Onunla tanıştığımda 26 yaşındaydım. Üniversiteden mezun olmuş, çalışma hayatına yeni başlamış, kafası biraz karışık ama hayata dair pek çok iddiası olan genç bir kadın… Fransızca kursuna başladım, Erdal ile orada tanıştık. O güne dek karşılaştığım hem en keskin hem en farklı zekaya sahip erkekti. Hızla bir aşk evliliği yaptık ve bir yıl içinde evlendik. Evlendikten sonra birbirimizi tanıdık, keşfettik aslında… Birlikte terfi ettik, MBA yaptık ve hayata karşı kürek çektik. Beş yıl sonra bir kızımız oldu… Ben ‘Deniz’ dedim, o ‘Ece’… Bugün 13 yaşında olan denizler kraliçesi kızım aramıza katıldı. Deniz’in doğumundan üç-dört yıl sonra Erdal, çocukluk hayalini gerçekleştirmeye ve kendi işini kurmaya karar verdi. 2008 yılında profesyonel hayatta bir çağrı merkezinde genel müdür yardımcısı pozisyonunda oranın kuruluşunda ve büyümesinde rol aldı, bir yandan da kendi girişiminin temellerini attı. 2009’da ise profesyonel çalışma hayatına veda edip, girişimci olarak yoluna devam etme kararı aldı. 2010 yılında ise ailemize Yağmur Ela katıldı. 2011 yılında 10 Kasım akşamı onu feci bir trafik kazasında kaybettik. Sabah uğurladık ama akşam geri dönemedi. Çünkü akşam saat 20.00 sularında işyerinden çıktıktan sonra Harbiye Orduevi’nin karşısındaki yaya geçidinden karşıdan karşıya geçerken trafik ışıklarını hiçe sayan, sorumsuz bir sürücünün kurbanı oldu.

Onsuz kalmak ve sonrası çok zordu. Bizi sarıp sarmalayan aile büyüklerimiz olmasa toparlanamazdık sanırım.  Bu süreçte hem benim hem de Erdal’ın aile bireyleriyle birbirimize tutunarak toparlanmaya çalıştık.

Boşandığınızda çocuğun yine bir anne ve babası oluyor. Ancak bizim ailemizin babası hayatını kaybetti. Dolayısıyla babanın yerini doldurmaya çalışmıyorum. Bu çok anlamsız bir çaba. Ben sadece iyi bir anne olmaya çalışıyorum. Tek başına iki çocuk büyütmek için öncelikle kendi enerjinizi ve moralinizi sürekli yüksek tutmanız gerekiyor ki bence en büyük zorluk bu. Bir yandan çalışmak ve bir yandan onların her türlü ihtiyacını eksiksiz karşılamak elbette fiziksel güç anlamında da duygusal anlamda da zorlayıcı olabiliyor. Ev işleri ve çocukların bakımı konusunda yardım alıyorum. İş seyahatlerim olduğunda anneanne, babaanne ve dedelerden destek istiyorum. Zamanla birçok işi aynı anda düşünmeyi, planlamayı ve yapmayı daha iyi öğreniyorsunuz ki ben eşim hayattayken de bu konuda kendimi iyi bulurdum. Birçok işi bir süre yapmak kolaydır ancak zor olan bunun sürekliliğini sağlamak.

Erdal’ı kaybettiğim ilk beş-altı ay her açıdan çok zordu. Kendimi hasta gibi hissediyor, hayatta ve ayakta kalmakta güçlük çekiyordum. Ancak zaman her şeyin ilacı. Sevdiğiniz bir aile bireyini kaybettiğinizde yaranız kabuk bağlıyor ve zamanla iyileşiyor ama derin bir iz bırakıyor. İki kızımın sevgisi ve özellikle de o zamanlar henüz 17 aylık olan Yağmur Ela’nın bitmeyen pozitif enerjisi beni de tüm aileyi de iyileştirdi. Çocuklarıma, ‘İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Ölüm de yaşamın bir parçası. Biz babamızı erken kaybettik. Ancak büyük bir aileyiz. Sizin iki dedeniz, anneanneniz, babaanneniz, halanız, amcanız, dayınız, yengeleriniz ve kuzenleriniz var. Biz yalnız değiliz, büyük bir aileyiz’ dedim ve demekle de kalmadım, bunu hissettirmeye çalıştım. Birlikte aile tatillerine çıktık, hafta sonlarını büyük ailemizle birlikte geçirdik. Profesyonel bir desteğe şu ana dek ihtiyaç duymadık ama ilerleyen dönemlerde benim ya da kızlarımın ihtiyacı olursa elbette almayı düşünürüm.

Çok yoğun çalışan bir anneyim. Hafta içi günlerde okuldan geldikten sonra yemeklerini yiyorlar. Ödevlerini ben gelene dek yapıyorlar. Gerçekten beni hiç yormayan, kendi işini kendi yapan becerikli olgun kızlar oldular. Ben ancak onların uykuya hazırlık dönemini yakalayabiliyorum. Birlikte pijamalarımızı giyiyor, dişlerimizi fırçalıyor, kitap okuyor ve birkaç dakika sohbet edip, uyuyoruz. Onlarla birlikte geçirdiğim o 1.5-2 saat gerçekten günün en huzur dolu saatleri benim için.

Kendim ve çocuğum için neler hayal etmiyorum ki? Anneanne olmayı hayal ediyorum mesela. Babalarının hayal ettiği gibi onların dünyanın en iyi üniversitelerinde lisans ya da yüksek lisans eğitimi almalarını da istiyorum. Onların Türkiye için çalışan nadide bir bilim ya da iş kadını olmasını diliyorum, tabii sanatçı da olabilirler. Önemli olan yaptıkları işi sevsinler ve iyi yapsınlar. 20’li yaşlarını geçmiş, mutlu iki genç kadınla keyifli tatillere çıkmaya devam edebilecek kadar sağlıklı ve uzun ömürlü olmayı da diliyorum…Yani hayaller konusunda limitimiz gökyüzü… Aklıma ne eseceği belli olmuyor.

YALNIZ ANNE VE BABALAR; öncelikle kendi sağlıklarına, mutluluklarına, iç ve iş huzurlarına dikkat etmeliler ancak o şekilde çocuklarına faydalı olabilirler.