Anti-aging beslenme

Bir süredir dünyayı kasıp kavuran beslenme türü, yaşlanmayı önlüyor, daha uzun süre genç kalmanızı sağlıyor. Anti-aging beslenmenin öncüleri arasında Hollywood’un ünlü isimleri de var.

Anti-aging beslenme

Dünyada bir süredir özel bir beslenme tarzı konuşuluyor. Bu beslenme tarzı kısa sürede cildi gerginleştiriyor ve pürüzsüzleştiriyor. Beslenmenin ana maddeleri ise buzdolabınızda bulunan gıdalar. Öncelikle şekerden uzak durmanız gerekiyor. Çünkü şeker molekülleri, kolajen lifleriyle birleşiyor ve onları sertleştiriyor. Bu da esnekliklerinin kaybolmasına ve kırışıklıklara neden oluyor. Kırışıklıkların engellenmesi için yapmanız gereken ise taze meyve, yağlı et ve sebzenin yeşil ışığından faydalanmak… Şimdi sırada herkesin merak ettiği can alıcı sorulara bir göz atmaya ne dersiniz? Anti-aging diyeti hangi temel şartlarda önem kazanıyor?  Beslenme ve yaşlılık arasındaki bağlantı nasıl kurulabilir? Hangi besinler gençleştiriyor, hangilerinden uzak durmak gerekiyor? Bu beslenme esasına göre kolajen liflerinin sertleşmesi öncelikle serbest radikaller sayesinde engelleniyor. Her ne kadar vücut enzimler ve amino asitlerden kendi bağışıklık sistemini oluştursa da yine de bunu oluşturmak için doğru besinlere ve formlara ihtiyaç duyuyor.

ESANSİYEL YAĞ HÜCRELERİ: PROTEİNLER
Beslenme ve kırışıklık oluşumu arasında inanılmaz bir bağlantı olduğunu düşünülüyor. Günümüzde insanlar tek yönlü besleniyor. Aşırı karbonhidrat yaşlandırıyor. Makarna, patates ve ekmekten alınan fazla karbonhidrat ciltte tahrişe neden oluyor. Özellikle çok çabuk kana karışan ve böylelikle insülinin artmasına neden olan karbonhidratlar ise tehlikeli. Bu reaksiyon, yağ yakımını bloke ediyor. Dolayısıyla karbonhidrat kana ne kadar yavaş alınırsa, ciltte de o kadar az hasar meydana geliyor. Uzmanlara göre genç kalmak için insülinin yavaş ve kesintisiz alımı şart. Pek çok kişi protein alımında sorun yaşıyor. Oysa protein beslenmede vazgeçilemez. Çünkü vücutta teker teker aminoasitlere dönüşüyor. O da kolajen liflerini, elastin lifleri ve hormonları oluşturuyor. Ayrıca proteinler metabolizmayı harekete geçiriyor. Tabii, zarar verici serbest radikallere karşı vücudu korumak için de önem taşıyor. Bu, günde üç öğün mutlaka alınması gereken besin maddeleri arasından seçim yapmayı da mümkün kılıyor. Ve günde üç litre suyu da asla ihmal etmemek gerekiyor.

BESLENMENİZDE MUTLAKA OLMASI GEREKEN GIDALAR
SOYA FİLİZİ: Vücudun kendi hormonları kadar etkili. Cildi dolduruyor ve gerginliğini sağlıyor.
ISPANAK, LAHANA: B vitamini bağ dokusunun sıkılığını destekliyor, selüliti önlüyor.
YEŞİLÇAY: Serbest radikallere karşı önemli hücre koruyucu maddeler içeriyor ve böylelikle yaşlılığın doğrudan hücrelerde durdurulmasını sağlıyor.
SU: Hücrelerin ve bağ dokularının dolgu ve destek gereksinimini karşılıyor. Besinlerin hücrelere taşınmasını, atıkların da hücrelerden çıkışını sağlıyor.
SOM VE RİNGA BALIĞI: Vücudun acilen ihtiyaç duyduğu ama kendi başına üretemediği doymamış yağ asitleri içeren bu balıklar, hücrelerdeki yaşlılık sürecini yavaşlatarak anti-aging’de anahtar görevi görüyor.
SARMISAK: Bileşimindeki 'allizin' maddesi, kan dolaşımını harekete geçirerek cildi arındırıyor. Böylelikle cilt
sağlıklı bir renge kavuşuyor.
TAVUK: Vücudun güzellik hormonları üretmek için ihtiyaç duyduğu yüksek değerde protein içeriyor. Ayrıca kolajen üretimini ve bağ dokusundaki liflerin yenilenmesini destekliyor.
ZEYTİNYAĞI: Soğuk preslenmiş hali sağlıklı yaşam için bire bir olan bu yağ, erken yaşlanma ve kırışıklıklar için mükemmel bir silah. Doymamış yağ asitleri hücreleri tehlikelerden koruyor.
YUMURTA, SÜT: Dikkat çekici şekilde 'niacin' maddesi içeriyorlar. Bu B vitamini depoları, hücre yenilenmesi için vazgeçilmez olarak tanımlanıyor.
REZENE: PHaftada birkaç kez sofrada olmalı. Kalsiyum zengini bu ot, ciltte su depolanmasını sağlıyor ve hücre yenilenmesinde görev alıyor.
AVOKADO: E vitamini açısından oldukça zengin. Böylece serbest radikallere karşı içeriden de etki ediyor.
ELMA: Şeker ve insülin cildi yaşlandırıyor. Buna karşın elma kan şekerini sabitliyor ve insülin iniş çıkışını engelliyor. 

KESİNLİKLE UZAK DURULMASI GEREKEN YİYECEKLER
MARGARİN: Kahvaltı ve kızartma yağı olarak sofralarda yer verdiğimiz margarindeki doymuş yağ asitleri cilt hücrelerine zarar veriyor ve vücutta yağ olarak depolanıyor. Kısacası, şişmanlatıyor...
KAHVE: İnsülin oranını artırdığı için cilde zarar veriyor. Ayrıca kahve stres hormonu kortizolü harekete geçiriyor.
HAVUÇ: İçlerinde havuç, muz, üzüm ve mango gibi meyve ve sebze türleri yüksek glisemik endeksleri dolayısıyla sağlıklı beslenmede yasaklı listesinde yer alıyor. Glisemik indeks, kan şekerinin bir öğünde ne kadar arttığını gösteriyor.
PORTAKAL: Her ne kadar portakal vitamin açısından yüksek bir meyve olsa da şekeri yükseltmesiyle de biliniyor. Bu yüzden sağlıklı C vitamini alabileceğimiz meyveler elma ve limon.
PİZZA: Pizzadaki karbonhidrat yağ yakımını engelliyor. Ama haftada bir kez yemek zarar vermiyor.