Kadınların gizli korkusu: İdrar kaçırma

Tedavisi oldukça kolay olmasına rağmen, birçok kadın idrar kaçırma sorununu en yakınlarıyla dahi paylaşamıyor. Yaşam kaliitesini bozan bu rahatsızlığın kader olarak düşünülmemesi, çözüm bulabilmek için bir uzmana başvurulması gerekiyor.

Kadınların gizli korkusu: İdrar kaçırma

Çok sayıda kadının bırakın çevresiyle paylaşmayı, doktorlara bile itiraf edemediği idrar kaçırma sorunu aslında ciddi bir halk sağlığı problemi. Her yaşta görülebilse de özellikle 30 yaşından sonra her dört kadından birinde idrar kaçırmaya rastlanabiliyor. Hatta menopozdan sonra bu oran her iki kadından birine yükseliyor. Ne var ki bu kadar yüksek oranlara rağmen, kadınlar idrar kaçırmayı ya yaşlanmayla beraber gelen doğal bir sorun olarak kabul ediyor ya da utandığı için tedaviye yönelik bir girişimde bulunmuyor.

Oysa bu sorunun ne kader ne de gelişimin mecburi bir aşaması olmadığını vurgulayan Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Osman Temizkan, “Toplumda sık görülen ancak hastaların en yakınlarıyla dahi paylaşamadığı bu rahatsızlığın tedavisi için hastanemizde bir ‘İdrar Kaçırma Merkezi’ kurma aşamasına geldik. Böylece hastaların daha rahat gelebileceği, eğitimli hemşirelerle oturup konuşabileceği ve eğitim alabileceği, biz hekimlere çok daha rahat ulaşabileceği bir merkez açıyoruz. Böylece idrar kaçırmayı, utanılan hastalıklar grubundan çıkartarak, farkındalık yaratacak ve hakkında daha rahat konuşulan, uygun tedavilerin uygulandığı bir merkez elde etmiş olacağız” diyor.

İdrar sürecini beyin yönetiyor

Bu rahatsızlıkta, idrar istemsiz olarak yapılıyor. Vücutta idrar kaçırmayı engellemenin de yapmayı sağlamanın da ardında beyin var. İdrarın depolanması, tutulması ve boşaltımı beyne ulaşan sinyaller yoluyla gerçekleşiyor. Ancak idrarın istemsiz olarak kaçırılmasının bir fonksiyon bozukluğuna işaret ettiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Temizkan, bu noktada önemli olanın pelvik taban olarak adlandırılan kas dokuları, mesane çıkışındaki sfinkterler ve mesane ile beyin arasındaki bağlantının uyum içinde çalışması olarak açıklıyor. Sağlıklı bir vücutta, böbrekten gelen idrar mesanede birikiyor. Elastik bir organ olduğu için hiçbir basınç artışı olmadan genişleyebiliyor. Kapasitesi 350-500 cc’ye ulaştığında ise beyne, mesanenin boşaltılması gerektiği mesajı iletiliyor. Sağlıklı bir kişi bunu uygun yerde, uygun zamanda, kaslarını gevşeterek boşaltabiliyor. Ancak mesane çıkışında idrarın tutulmasıyla ilgili bir problem varsa idrar kaçırma tablosu ortaya çıkıyor.

Hayatı her yönüyle çıkmaza sokuyor

İdrar kaçırma, kişinin hem sosyal hem iş yaşamını ciddi olarak etkiliyor. Örneğin, hastalar bir alışveriş merkezine gittiğinde mutlaka tuvalete en yakın yere oturma ihtiyacı duyuyor. İş yerinin mutlaka tuvalete yakın olmasını tercih ediyorlar. Kısacası ilk aradıkları şey tuvalet oluyor. Bu da kişiyi ciddi şekilde zora sokuyor. Aynı zamanda, cinsel ilişki sırasında da idrar kaçırabildiği konusunda endişe duyarak ilişkiden kaçınıyor ki bu da depresyona varabilen psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Normal bir hayat sürdürebilmek için sürekli ped kullanmak zorunda kalan hastalara da rastlanabiliyor.

Tek sorun yaşlanma değil

İlerleyen yaşla birlikte kasların yaşlandığını ve sfinkter fonksiyonların azaldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Temizkan, idrar kaçırmaya başka pek çok nedenin yol açabileceğinin altını çiziyor: “Aşırı kilolu olmak, sigara içmek, kronik öksürük ve kabızlık, astım ile benzeri hastalıkların varlığı, ağır işlerde çalışanlar da artan karın içi basınç nedeniyle idrar kaçırma açısından risk altında oluyor. Ayrıca zor doğumlara bağlı olarak hem kaslarda yırtılma hem de sinirlerdeki hasarlar da fonksiyon bozukluklarına neden olabiliyor. Diyabet ve Parkinson gibi beyin fonksiyonlarının bozulduğu hastalıklar da idrar kaçırmada etkili oluyor. Tüm bunların dışında idrar yollarında taş, idrar yolu enfeksiyonları, bazı ilaçlar, alkol tüketimi ve yapılan ameliyatlara bağlı olarak idrar yollarıyla vajina arasında bulunan bağlantıdaki kaçaklar da bu hastalığa yol açabiliyor.”

Tedavi, hastalığın türüne göre değişebiliyor

İdrar kaçırma, cerrahi veya cerrahi dışı yöntemlerle, ilaçla tedavi edilebiliyor. Bu rahatsızlık, bir tür fonksiyon bozukluğu olduğu için tedavisinin de iyi düzenlenmesi gerekiyor. Tanıda, öncelikle ayrıntılı hasta öyküsü alınıyor ve basit muayene testleri uygulanıyor. Bunlara ek olarak ürodinami denilen idrarın depolanması, idrarın yapılması ve idrar kesesinde en son kalan idrarın ölçülmesi amaçlı testlerin de yapılabildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Temizkan, böylece idrar kaçırma tipinin belirlenerek, tedavi yöntemine karar verildiğini söylüyor: “Stres tipi idrar kaçırmada genellikle cerrahi, sıkışma tipinde ise ilaç tedavisi uygulanıyor.”

Yapılacak cerrahi, basit bir operasyon olsa da bu alanda tecrübeli hekimler tarafından yapılması gerekiyor. Genel anesteziye dahi gerek duyulmayan operasyonun ardından hasta aynı gün taburcu oluyor. Tamamen kadın genital dış bölgesinde yapılan bu ameliyatlarda karın içine girilmiyor. İdrar boşaltım kanalının çıkışına hamak tarzında bir askı konarak, bölge destekleniyor. Bu sayede hasta idrarını daha iyi tutabiliyor. Eğer sıkışma tarzı idrar kaçırması da varsa, buna ek olarak ilaç tedavisi de veriliyor. Sıkışma tipinde ise kasılmaları engelleyici ilaç tedavisi yapılıyor.

Yrd. Doç. Dr. Temizkan, bu tedavilerden daha da önemlisinin pelvik kaslarının güçlendirilmesi olduğunu söyleyerek, şu bilgileri veriyor: “Kasları güçlendirecek Kegel egzersizleri, her tip idrar kaçırmada hasta açısından fayda sağlıyor. Bu egzersizler, vajen dokusunu sıkılaştırırken, pelvik ve kadın genital organlarının sarkmasını engelleyerek idrarın daha iyi tutulmasına yardımcı oluyor. Bazı hastalarda cerrahi ya da ilaca gerek olmadan, sadece bu kasları güçlendirici egzersizlerle de tedaviden başarılı sonuçlar alınabiliyor. Hastaya kasması gereken kaslar muayene sırasında öğretiliyor ve üç-altı aylık ya da bir yıllık periyotlarda takip ediliyor. Bu sayede hastalarda ciddi oranda iyileşme sağlanıyor. İyileşme olmazsa veya idrar kaçırma şikayetinin çok olması halinde, o zaman cerrahi ya da ilaç tedavilerinden biri hastanın rahatsızlığının türüne göre saptanıyor.”

İdrar kaçırmanın türleri

İdrar kaçırmanın iki farklı tipi oluyor. Yrd. Doç. Dr. Osman Temizkan, ilk türün stres tipi idrar kaçırma olduğunu belirterek, “Bu tip idrar kaçırma özellikle öksürürken, hapşırırken, merdiven çıkarken ya da gülerken gerçekleşiyor. Karın içi basınç arttığında pelvik taban ve sfinkter kaslarının yetersizliği idrar kaçırmaya yol açıyor. Diğer tipi ise sıkışma tipi idrar kaçırma. Burada da hasta otururken aniden idrar yapma isteği geliyor ama tuvalete yetişemiyor. En sık görülen iki tipin dışında oransal olarak daha az rastlanan stres ve kaçırma tipinin bir arada görülmesine de rastlanabiliyor” diyor.

*Acıbadem Hayat dergisinden alınmıştır.