Zamanı siz yönetin!

Dakikaları yakalamak zor; akrep ve yelkovanın arkasından sürekli koşuyoruz ama sonuç hep aynı: Yetişemiyoruz! Artık bunu çözmenin bir formülü olmalı...

Zamanı siz yönetin!

Stresten uzak durun!
Başarıya ulaşmak için zaman kaybettiğinizi ve her şey için geç kaldığınızı mı düşünüyorsunuz? Acele etme zorunluluğu, iş ve okul hayatında stresin ortaya çıkmasına neden oluyor. Sürekli stresli olan bir insanın başarıya ulaşması neredeyse imkansız.

Kontrolü elinize alın!
Hayatınızın kontrolünü elinizde hissetmiyor, zamanın kölesi olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Bu hem kendinizi kötü hissetmenize sebep olur hem de çevrenizi huzursuz eder. Programlı olarak her şeye yetişebilirsiniz.

Ara verin
Ofiste her 90 dakikada bir mola vermelisiniz. İnsan beyni 1.5 saatten fazla bir işe odaklanamıyor. Yani mola vermeden 90 dakikanın üzerinde çalıştığınız hiçbir saniyenin size faydası yok. Ara vermek, zamanı doğru yönetebilmeniz için size yardımcı olacak. Tabii mola süresince zihninizi boşaltmayı başarabilirseniz...

Kendinizi düşünün
Biraz kendinize zaman ayırın. ‘Hayır’ demeyi öğrenin ve bu yüzden kendinizi suçlu hissetmeyin. Birini reddetmek karşısınızdakini kırdığınız anlamına gelmiyor. Unutmayın, eğer herkese ‘evet’ derseniz, kendinize ‘hayır’ demiş olursunuz.

Stresten uzak durmanın yolları
1. Sizi en çok strese sokan şeylerin farkına varın. Bu eylemlerle ya da kişilerle olan sorunlarınızı çözmeye çalışın.
2. Nefes egzersizleri yaparak stresinizi azaltın ve vücudunuzu canlandırın.
3. Kafeinli içecekler yerine bitki çaylarını tercih edin.
4. Olumsuz düşüncelerden kurtulun. Daha pozitif olmaya çalışın. Sorunlar karşısında gülümseyin.
5. Mükemmeliyetçi olmaktan vazgeçin.


İşkolik misiniz?
İşiniz için tutkulu olmanız, en iyisini yapmak için çabalamanız çok normal fakat bağımlılık ve bağlılık arasındaki ince çizgiye basmamanız gerekiyor. Sahip olduğunuz iş etiğinin güçlü olması, başarıya ulaşmanız için etkili olabilirken, bunu işkoliklik noktasına getirmeniz her şeyin hiç beklemediğiniz bir anda altüst olmasına sebep olabilir. Şimdi biraz kendinizi sorgulama zamanı:

* İş yerine ilk girip son çıkan siz misiniz yoksa? “Erken gitmeyi seviyorum çünkü ofis daha sessiz oluyor, daha iyi odaklanabiliyorum” mu diyorsunuz? Öğle aralarını ofis masanızda mı geçiriyorsunuz? Galiba bir yerlerde hata yapıyorsunuz.
• Gerçek bir hobinizin olmaması işkolik olduğunuzun göstergesi olabilir. Mutlaka kendinize uğraşacak bir şeyler bulmanız gerekiyor. Evde bulunduğunuz zamanı yine işlerinizi bitirmeye çalışarak geçirmeniz çok yanlış. Bunun yerine sizi mutlu edecek bir aktivite için zaman ayırmalısınız. Bu şekilde en azından kendinize işkolik olmadığınızı kanıtlarsınız.
• Ofiste olmadığınız zamanlarda canınızın sıkıldığını, boş boş vakit geçirdiğinizi düşünmeniz gerçekten çok saçma! Hoşunuza giden bir kitabı okumak, sinemaya gitmek, puzzle yapmak, spora gitmek, küçük bir yürüyüş yapıp fotoğraf çekmek varken sıkılmak mı? Kendinizi kandırmayın, hayatta sizi işinizden daha mutlu edecek bir şeyler mutlaka var.
• Yaptığınız işten tatmin olabilmeniz çok önemli. “Deniyorum, çabalıyorum. Asla istediğim sonucu alamıyorum” düşüncesinde olmamalısınız. Mükemmeliyetçiliği bırakın. Yaptığınız işten memnun olmaya bakın. Çabaladığınızı biliyorsunuz, çabaladığınızda iyi bir sonuç elde edeceğinizi de öğrenin!
• Tatilde çalışmak mı? Sahilde laptop’ınızla güneşleniyorsanız, yoğunluktan uzaklaşmak, koca bir senenin stresinden kurtulmak için birkaç gününüz varken internetten kopamıyorsanız orada bir dakika durun, tehlike çanları çalıyor; işkolik olmaya adım adım yaklaşıyorsunuz.
• Aile yemeklerinde, hafta sonları arkadaşlarınızla çıktığınızda, hatta sevgilinizle buluştuğunuzda bile iş düşünüyorsanız ve içinizdeki huzursuzluğu sonlandıramıyorsanız, bugünün işleri bitmeden ertesi günü düşünüyorsanız yüzleşmeye hazır olun: Siz gerçek bir işkoliksiniz! Hatta zaman kontrolü ne demek farkında bile değilsiniz, her dakikanız yapılacaklar listenize yeni bir iş ekleyerek geçiyor. Bu da sizi ‘berbat’ bir zaman yöneticisi yapıyor!


Kendinize sorun!
Cevaplarınız sizi mutlu etmiyorsa değiştirmek sizin elinizde, bunu unutmayın…

• Günde kaç saat uyuyorsunuz?
• Kendinize yeterli vakit ayırıyor musunuz?
• En çok zamanı kime/neye harcıyorsunuz?
• En büyük korkunuz ne?
• Sizi en çok motive eden şey ne?
• Yaptığınız işi seviyor musunuz?
• Hobiniz var mı?
• Tek başınıza kaldığınızda kendinizi mutlu hissediyor musunuz ?

İlk adımı atıyoruz:
• Çevrenizdekilerle pozitif bir iletişim içinde olun.
• Düzenli uyuyun.
• Spor yapın, parkta yapacağınız yarım saatlik bir yürüyüş bile yeterli.
• Rahatsız olduğunuz şeyleri dile getirin ve kendinizden memnun olun.
• Beslenmenize dikkat edin.
• Planlı olun.
• Verdiğiniz kararlara güvenin.
• Kendinize vakit ayırın.
• Hayallerinizden vazgeçmeyin.
• Gülümseyin.Zihninizi boşaltın!
“Eğer düşüncelerini düzene sokarsan hayatında geri kalan her şey yerini bulur.”

Lao Tzu
Günde en az yarım saat hiçbir şey yapmamalısınız. Yatağa uzanıp, sizi sıkan, strese sokan, huzursuz eden bütün düşüncelerden kurtulmaya çalışın. Bunu bir meditasyon olarak düşünebilirsiniz. Birkaç kere derin nefes alıp verin, sade bir müzik eşliğinde güzel şeyler düşünmeye çalışın. Nefes temizliği en basit rahatlama tekniklerinden biri. Kendinizi dinlendirin. ‘Hiçbir şey yapmamak’ dendiğinde aklınıza ‘tembellik’ gelmesin. Kafanızı boşaltıp, dinlenebilmek için uykudan başka yöntemler de var. Uygulamaya başladığınızda sizi ne denli rahatlattığını fark edeceksiniz. Ve küçük bir tüyo; ofis masanızın üzerinde mutlaka sarı, turuncu tonlarında eşyalar bulundurun. Sarı, verimliliği artırıyor ve canlandırıyor. Turuncunun heyecan ve mutluluk verdiğini de biliyoruz zaten!

Zihninizi boşaltmak için ihtiyacınız olan şeyler
• Sessiz bir ortam; evinizin bahçesi ya da balkonu olabilir.
• Rahat giysiler; ayakkabılarınızı çıkarmayı deneyin.
• Rahat bir pozisyonda oturun.
• Odak noktası; rahatlatıcı bir müzik, çevrenizdeki bir cisim, tekrar etmek istediğiniz bir kelime olabilir.


Yazı: Deniz Gürlek

Belli bir yaşa gelmiş insanların çoğu ‘şimdiki aklım olsaydı’ diye başlayan cümleler kuruyor. Çünkü Madam Bovary misali bir memnuniyetsizlik hissiyle boğuşuyorlar. Zamanında yapılmayan şeyler pişmanlığa dönüşüyor! Zihnin bir köşesinde duran ‘zamanı geriye sarabilseydim keşke, neler yapmazdım ki’ düşüncesi ise mutsuzluğa ve yetersiz hissetmeye neden oluyor. Bunun sebebi zaman yönetimi yapmamış olmak. Hadi düşünün, siz son zamanlarda neleri ertelediniz hayatta?

Zaman yönetimi nedir?
İş yerlerinde verimliliği artırmak için kullanılan bir terim olsa da ‘hayatımızın verimini’ artırmak için de uygulamamız gerekenlerin bütünü aslında zaman yönetimi. Sizin de çevrenizde sürekli zamansızlıktan, yapmak istediği şeyler için zaman bulamamaktan yakınan insanlar var değil mi? Ve hadi itiraf edin, siz de bunu sık yapıyorsunuz… Oysa sorun zamansızlık değil, zamanı iyi kullanamamak!

Ertelemeyi bırakın!
Zamanın en büyük düşmanı ertelemek. Birçok insan psikolojik ve çevresel faktörlerden dolayı yapacakları işleri sürekli erteliyor, bu da amaçlarına ulaşmalarını engelliyor. Kendinize sürekli bahaneler bulmaktan vazgeçin. Bir işi zamanında tamamlamak, sevdiğiniz şeyleri yapmanız için zaman yaratmış olduğunuz anlamına geliyor. “Yarın yapsam bir şey olmaz”, “Herkes geç kalıyor zaten”, “15 dakika daha uyuyayım” gibi oyalayıcı cümleler kurmaktan vazgeçin. Ertelemenin en önemli sebebi korku ve kaygılar. Bir işi gerçekleştirmek konusunda korkularınız olduğunda, onu yaşantınızdan uzak tutmaya çalışırsınız. Oysa kaygılar çoğu zaman kafanızın içinde kurduğunuz illüzyonlar ve onları kendiniz yaratıyorsunuz. ‘Nasıl olsa başaramayacağım, öyleyse çabalamama gerek yok’ diye düşündüğünüzde; erteleyerek o olaydan kaçmayı başarmış oluyorsunuz. Korku ve kaygılarınızdan kurtulmak ve ertelemeyi bırakmak için öncelikle güçlü ve zayıf yanlarınızı tanıyın. Güçsüzlüklerinizle yüzleşin. Bir işle uğraşırken mümkün olduğunca dikkatinizi dağıtacak aktivitelerden uzak durun. Kendinize değer verin ve yapamayacağınız hiçbir şey olmadığını unutmayın!

Düzenli olun!
Etrafa saçılmış saniyelerinizi toplamak için çok geç değil! İşe hayatınızı ve yaşam alanlarınızı düzenlemekle başlayabilirsiniz. Şimdi ofis masanızı, odanızı, ajandanıza birikmiş randevularınızı düzenlemeye ne dersiniz? Düzenlenmiş bir hayat; kazanılmış günler, hatta haftalar demek! Çalışma masanızda yalnızca o gün yapacağınız işi bulundurun. İşi bitirdiğinizde kendinize kısa bir mola verin ve ertesi gün yapacaklarınızı programlayın. Daha fazlası için kendinizi zorlamayın. Başladığınız işi bitirmekte ısrarcı ve kararlı olmalısınız. Yarım kalmış işler düzensiz bir hayatın göstergesi. Her bıraktığınız yarım iş, diğer günler için daha fazla zorluk demek. Çalışmalarınız sonucu kendinizi ödüllendirmeyi de unutmayın. Motivasyon, zaman yönetiminde en önemli kozunuz.