Ruhsal açlığınızı dindirin

Bütünsel iyilik hali için sadece bedeninizi değil, ruhunuzu da doyurmanız gerektiğini unutmayın.

Ruhsal açlığınızı dindirin

Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal

SON DÖNEMDE YAŞANAN OLAYLAR PEK ÇOĞUMUZDA TRAVMATİK ETKİLER YARATTI, KORKU TOPLUMU OLMA YOLUNDA İLERLİYORUZ. Tüm bu yaşananlar küçükten büyüğe hepimizin ruh sağlığımızı korumamız konusunda zorlanmamıza neden olabiliyor. Şimdiye dek hep sağlık yaşam ve beslenme konularında görüşleriyle tanıdığımız Prof. Dr. Osman Müftüoğlu da, bugün bedenin değil ruh beslenmesinin ön planda olduğunu, onun onarılması için neler yapılması gerektiğine değiniyor. “Türk halkı çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. 15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananlar ile ne yazık ki halk arasında iyiden iyiye kendini gösteren kutuplaşma, toplumun ciddi anlamda ruhsal desteğe ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Herkes gereğinden fazla itişip kakışıyor ve karşısındakini incitiyor. Diğer taraf da gereğinden fazla alınganlık gösterebiliyor. Oysa bir Fars atasözü diyor ki, ‘Paran varsa git yarısıyla karnını doyur, yarısıyla da güzel bir çiçek al!’ Bu söz, hem bedenin hem de ruhun doyurulmasının önemini çok güzel özetliyor. Dolayısıyla yakın gelecekte beslenmenin ruhsal kısmının çok daha ön plana çıkacağını düşünüyorum.”

İYİ DÜŞÜN, SAĞLIKLI YAŞA

Yaşanılan tüm olumsuzlukların giderilmesi için insanlar mutluluk ve huzur arayışına giriyor. Beraberinde deşarj olma ihtiyacı da gündeme geliyor. Toplumun içinde bulunduğu durumu ‘post travmatik stres bozukluğu’ olarak tanımlayan Prof. Dr. Müftüoğlu, 1999’da yaşanan depremden sonra İstanbul, Bolu, İzmit, Düzce ve Yalova halklarının yaşadığı travmanın farklı bir formunun tüm ülkeye yayıldığını söyleyerek, şöyle devam ediyor: “Şu anda da o günlere benzer bir hava var. Bu durumu ekonomik kriz de etkiliyor. Hiçbir konuda beklentiler olumlu değil, iş hayatları da öyle. O nedenle ‘Ne yiyeceğiz?’ sorusu yerine ‘Nasıl daha iyi düşüneceğiz?’ için bir cevap bulmak gerekiyor.”

KİŞİYE ÖZEL PROGRAM BELİRLENİYOR

Bu tür bir yapılanma ardında ciddi medikal altyapıya ihtiyaç duyuyor. Oysa ülkemizde çok iyi oteller olmasına rağmen, uygulama biçimi spa’nın ötesine geçemiyor. Gelen talepler doğrultusunda bu konseptin ilk uygulanışını Bodrum’da yaptıklarını, şimdi de Şile Gardens Hotel&SPA’da faaliyet gösteren merkeze Yaşasın Hayat olarak know-how verdiklerini belirten Prof. Dr. Müftüoğlu, “Bu merkezde 7/24 görev yapan doktor, hemşire, diyetisyen, psikolog, egzersiz uzmanı, yoga terapisti, dermaterapist ve body terapistlerden oluşan bir ekip var. Bazen hafta sonuna özel, bazen de 2-3 haftalık programların uygulandığı merkeze başvuran kişiler öncelikle doktor, diyetisyen ve fizyoterapi uzmanıyla bir araya geliyor. Biyokimyasal ve metabolik bazı incelemeler yapılarak, kişinin beslenme modeli oluşturuluyor. Bu model kilo verme, sağlıklı yaşam ve doğru yaşlanma açısından da önem taşıyor. Ardından uygulanacak aktivite planı hazırlanıyor. Burada yaş, cinsiyet, sağlık durumu ve konaklama süresi önem taşıyor. Egzersizler genellikle yürüyüş ve aquarobik olarak adlandırılan su içi egzersizlerden oluşuyor. Dileyenler bunların yanı sıra fitness salonunda aletli jimnastik de yapabiliyor. Dikkat edilen ve katılımcılara aktarılan bir başka önemli konu da uyku! Çünkü sağlıklı yaşam için kaliteli uyku şart. Yoga ve meditasyona da yer verilen programda arınma çalışmaları yapılıyor. Dileyen konuklar akupunktur, reiki ve refleksoloji gibi tamamlayıcı tıp uygulamalarından da faydalanabiliyor” diyor.

HAYATA DAİR BİLGİLER VERİLİYOR

Program çerçevesinde konuklara hem tatil yapma hem de arınma fırsatı veriliyor. Çok geniş bir yaş grubuna hizmet sunuluyor. Bu konseptin temel amacı; tatilde kilo vermek, enerji yüklenmek, sağlık kazanmak, detoks yapmak ve aynı zamanda eğlenceli bir ortamda hayat deneyimi kazanmak! Program kapsamında konuklar için hayat ve mutfak okulu uygulamaları da yapılıyor. Çeşitli seminerlerin yanı sıra haftada iki kez düzenlenen light mutfak atölyesinde sağlıklı beslenmeye dair bilgiler paylaşılıyor.

SAĞLIKLI BİR HAYATA MERHABA DEYİN!

Geçmişte tatil denildiğinde, şezlonguna uzanıp üzeri rengarenk şemsiyeler ve süslerle dolu kokteyllerini içen insanlar akla geliyordu. Oysa 21’inci yüzyılla birlikte bu anlayış yerini aktif tatil kavramına bıraktı. Son 10 yılda bu anlayışın daha da profesyonel bir hale gelerek healing ya da holistik otel konseptine döndüğünü söyleyen Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, “Sağlık tatili olarak da adlandırılan konseptte kişi hem dinleniyor hem sağlıklı ve düşük kalorili besleniyor hem detoks ve egzersiz yapıyor hem de farkındalıklarını geliştiriyor” diyor.

NE YAPMALI?

Bugünkü dünyada sadece fiziksel ihtiyaçlarımızı karşılamak için ne yiyip içtiğimize özen göstermemiz yetmiyor. Bedenimiz kadar ruhumuzu da iyi ve güzel duygularla beslememiz, ona ihtiyacı olanı vermemiz gerekiyor. Ruhun kendini güvende hissetmeye, güçlü olduğunu düşünmeye, değiştiremeyeceği şeyleri kabullenmeye ve tabii ki biraz da eğlendirilmeye ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, şu önerilerde bulunuyor:

• Hayattan keyif alın.

• Aktif dinlenin.

• Aile bağlarınıza sarılın.

• Sosyalleşmekten kaçınmayın.

• Manevi yönünüzü güçlendirin.