Aşkın diğer hali

Röportaj: Ece Üremez
Fotoğraf: Nurdan Usta

Aşka hep dokunmak gerek, bazen aşkı okumak, anlamak bazen de durup sadece aşkı seyretmek gerek; yalnız arada bir aşkla oynamayı da bilmek gerek, tıpkı bir gün aşkını bir valize koyup gitmeyi bilmek gerektiği gibi... Bu kez, Sevgililer Günü’ne özel aşkı salt bir insanla özdeşleştirmeyen, en güçlü tutkularının varlığını keşfetmiş, kendi alanlarında başarılı işlere imza atmış isimlerle bir araya geldik. Hepsinin aşkı başka çünkü aşka bakış açıları başka. Onların kelimeleriyle ve duygularıyla, tutkunun en somut hallerine tanık olmaya hazır mısınız? Öyleyse hadi, ironiyle karışık biraz aşk konuşalım.

CANSEL ELÇİN
OYUNCU
Dayan Yüreğim dizisiyle ekranlara geri dönüş yapan oyuncu, aynı zamanda Frankenstein oyununda canlandırdığı Dr. Victor Frankenstein rolü ile bu sezon da tiyatrodan vazgeçmiyor.

“Bence her insanın bir kedi veya bir köpekle yaşaması lazım. Zaten eskiden insanlar bunu yapıyorlarmış. Bir hayvanla beraber olduğunuzda hayata bakışınız tamamen değişiyor. Modern hayatın her gün size gönderdiği kötü elektriği bir bakışıyla yok eden ve onu dinlediğiniz zaman size doğru yolu gösteren en sıcak, en samimi, menfaatsiz ve en zor dönemlerinizde yanınızda kalan en sadık dostunuz. Bir gün televizyonda önemli bir kişi, insanlarla hayvanların arasındaki fark bizlerin duygusal olması demişti. Yerimden zıplamıştım sinirimden, belli ki hiç onlarla beraber olmamış, beraber yaşamamış, onları okuyamamıştı. Evet, yanımda Nala, Viktor, Maggie isimli aşklarım olduğundan beri diğer hayvanlara kötülük yapılınca onlara da yapılmış gibi hissediyorum. Keşke her ailenin bir köpeği, kedisi olsa. O zaman insanlık da çok iyiye gidecek. Bundan eminim.”


CEM KARCI
YÖNETMEN
Daha önce Karadayı, Uçurum ve Tatlı Küçük Yalancılar adlı dizilerin, şu anda ise Hayat Şarkısı’nın  yönetmeni olan Cem Karcı, bu projeden sonra Berlin’e taşınıp işlerini oradan yürütmeyi hedefliyor.

“Tutku çok hileli bir kelime. Beyaz çikolataya da tutku duyuyorum. Ama kalbimi neyin hızlandırdığını soruyorsanız eğer; ne bana bir anda her şeyi unutturur, heyecanlandırır, ağlatır, güldürür, bir belam olur, bir ödülüm, ama hepsinden önemlisi, ne mümkün kılar her şeyi bütün imkansızların kıyısında bu hayatta? Cevabım sinema ve sinema salonunda film izlemek. Peşinden koşmaktan yorulmayacağım yegane aşkım. Çok insan büyüsüne kapılır ama pek azı bu tutkusunu meslek haline getirir. Şanslı insanlardanım ben. Kanımı damarlarımda coşturan tek şey; bazen avucumun içinde, bazen de sadece rüyalarımda... Bizimki ikimizin de galip gelemeyeceği, belki de bu yüzden hiç bitmeyecek bir aşk hikayesi!”

İDİL TATARİ
ŞEF  
Youtube yemek kanalı ile iki yılda 400’den fazla video ile 500 bine yakın takipçiye ulaşan ve Hürriyet yazarları arasında yerini alan şef; son günlerde hem stili hem tarifleri ile gözdemiz.

“Aşkı, keşfetmek ile özdeşleştiriyorum. Tutkunun hayatıma yansıyan, beni geliştiren, olgunlaştıran en önemli yüzü keşfetmek. Farklı kültürler, coğrafyalar, tatlar, deneyimler daha çok kendimi keşfetmenin, kendi içimde büyümenin, olgunlaşmanın yolu. Hayatımın akışı ne kadar hızlı olursa olsun her ay kendime seyahat planı yapmak için zaman ayırırım. Seçtiğim şehirlerde kimsenin deneyimlemediği yerleri bulmaya çalışırım. Tek başıma sokaklarda saatlerce gezip, en ufak detaydan bile mutlu olurum. Kültürlerini, inanışlarını, ritüellerini, geleneklerini araştırırım. Farklılıklarımıza rağmen ne kadar yakın olduğumuzu sorgularım. Hayalim bu tutkuyla dünyayı gezmek. Mesleğimi, mutfağımı da bu kadar çok sevmemin altında keşfetme tutkumun yattığını düşünüyorum. Benim mutfağımda başarının yolu tutkumu kaybetmeden, ona zaman ayırarak, aynı heyecanla, yeni lezzetler keşfetmekten geçiyor.”


HANDE ÇOKRAK
MODA TASARIMCISI
Maid in Love markasını devam ettiren tasarımcı, konseptlere göre hediye kutuları hazırlayan bendensana.com’un da kurucu ortağı olarak yepyeni bir projeye imza atıyor.


“Oyuncak toplamak benim için küçük küçük başladı, sonunu düşünmeden bağlandım. Şu an ise koleksiyonuma uzun uzun bakmak, bir yenisini eklemek benim için müthiş bir haz haline geldi. Oyuncaklarımla bir arada olmak modumu yükselten, duygu durumumu değiştiren beni mutlu eden görsel bir şölen. Hepsine ayrı ayrı aşığım. Bir şey tutku haline gelmişse yaptığınız fedakarlık sizin için problem olmaz, zamanla evin her köşesini oyuncaklarla doldurmak, seyahatlerimde oyuncakların peşine düşmek yaşam tarzım oldu.”

“Bir kütüphane veya kitapçıya adım attığımda dünyayı unutabilmeyi seviyorum. Saatlerce okuyarak, not alarak, bir şeylerin altını çizerek ve kurduğum bağlantılara heyecan duyarak yaşayabilirim. Kitaplar ve defterlerimle kurduğum bu dünya, beni sakinlik ve dinginlikten uzaklaştırmadan en uç noktalara götürebiliyor. Okumak mı yoksa yazmak mı hayatımda daha büyük bir tutku, bilemiyorum. Ne zaman birine daha fazla yaklaştığımı düşünsem diğeri meydan okuyor bana. Belki de aşkımın güzelliği tam da burada yatıyor.”