Güzelliğin mutlulukla bir ilgisi var

'Hayat Şarkısı' dizisinde Melek karakterini canlandıran Ecem Özkaya, komediden drama her rolün hakkını fazlasıyla veriyor.

Güzelliğin mutlulukla bir ilgisi var

Güzelliğin mutlulukla bir ilgisi var - Resim : 1

Güzel bir gün nasıl başlar sizin için?

Huzurlu bir şekilde, kendi isteğimle uyandıysam, telefon çalmadıysa bunlar başlangıç için çok güzel. Sonra günlük cilt bakım rutinimi yapıp, bir duşumu alıp, arınıp güzel bir kahvaltıya oturmak, ailemle olmak güzel bir gün için idealdir benim için. Hele misafirlerim varsa, arkadaşlarım gelmişse ne ala, tadından yenmez. Çok keyif alıyorum o zaman. Sonra istediğim yerde, sevdiğim insanlarla günü bitirebildiysem o gün benim için güzel bir gündür.


Bir kadın hayatında neyi mutlaka bir kez denemeli sizce?

Kadınlık en güzel hediye ve anne olmak en güzel şey. Bu kesinlikle yaşanması gereken bir şey.


Sizi en çok ne mutlu eder?

Oğlum. Oğlumun güzel bir geleceğe sahip olması, yarınlarının güzel olması, güzel insanlarla tanışması beni çok mutlu eder. Eşimle birbirimize kalan zamanlar da çok keyifli.


Güzellik konusunda aldığınız en önemli tavsiye ne?

Fazla makyaja bulanma, dozunda makyaj yap ve kendine yakışanı giy.


En büyük hedefiniz ne?

Dünyayı dolaşmayı çok istiyorum. Amerika’ya gitmedim, çok merak ediyorum, bu biraz daha öncelikli olabilir.


Hayattaki kahramanlarınız kimler?

Annem, babam öncelikle. Dedem ve eşim.


Bugüne kadar aldığınız en değerli hediye nedir sizin için?

Hayatın bana sunduğu, eşimden gelen bir hediye, oğlum.


Başkalarının fikrine çok önem verir misiniz?

Evet, kesinlikle.


Saçınızı çok farklı bir renge boyatmak ya da hiç denemediğiniz bir modeli kestirmek zorunda kaldığınızı düşünün, hangi rengi veya modeli tercih ederdiniz?

Hayatımda ilk kez bu yaz saçımı boyattım ve siyah tonlarında bir renk seçtim. Hazır dokunmuşken enseme de beyazlar attırayım dedim hatta sonra onları maviye, yeşile boyattım, çok da keyif aldım. Ama saçımın kalitesini biliyorum, saçımı tümden beyaza boyatmak istesem, saçlarım elimde kalacak. Lise ve üniversite döneminde her tür kesimi denemiştim. En son üç numaraya kadar vurdum, sonra rahatladım. Bizler projelere endeksli olduğumuz için biraz da onlara göre evriliyoruz, o yüzden isteklerim sınırsız ama yapabildiklerim sınırlı.


Asla şunu yapmam diyebileceğiniz bir şey var mı?

Evet, saçımı sarıya boyatmam ama rolümün gerektirdiği bir şeyden bahsetmiyorum tabii. Kızıl beni çok zorlar, çok bakım istiyor, bir de kızıl rengi oturtmak gerçekten zaman istiyor. Hiperaktif bir yapım olduğu için kuaförde o kadar zaman geçirebileceğimi sanmıyorum. Makyaj konusunda da sarılı ve turunculu tonlardan uzak dururum.


Özel bir gecede dışarı çıkacaksınız, nasıl bir saç modeli tercih edersiniz? Hangi tonlarda makyaj yaptırırsınız?

Genelde giydiğim kıyafetle orantılı seçimler yaparım. Modern bir tasarım giyiyorsam fütüristik saç modellerini severim tabii ama siyah bir elbiseyi tamamlayan topuzu tercih ederim genelde. Ruhumdaki kadına uyuyor bu görüntü. Ayrıca şık ve kibar duruyor.


Bir kadının hem güzel, hem akıllı hem de seksi olması mümkün mü ya da bu üç özelliği bir arada bulundurmanın sırrı ne olabilir sizce?

Bunun sırrı kadın olabilmekte yatıyor, yani her yönüyle kadın olabilmek.


Güzelliği besleyen en önemli unsur nedir sizce?

Akıl, zeka ve kültürün harmanlanması. Bir kadın yeri geldiğinde salon hanımefendisi olabilmeli, yeri geldiğinde mutfağında lezzetli bir yemek yapabilmeli. Kadın hayatın her anında başarılı olabilmeli, yoksa yapamaz, yapamayınca da kendini yakmaya başlar. Bence üzerinde her şeyden bir parça taşıdığı için o kadın güzeldir zaten.

Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Serhat Hayri

Uzun zamandır yüzüne aşina olduğumuz Ecem Özkaya'nın başarı sırlarına da güzellik sırlarına da ortak olduk....

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle röportaj çekimine gelen biri en basit tanımıyla üzerinizdeki tüm yorgunluğu bir anda alıp gidiyor. Laf lafı açıyor; derken bir bakmışsınız saatler su gibi akıp gitmiş. Kah çekimlerde çalan müziğe ritim tutuyor kah havaya girip küçük dans hareketleri yapıyor utangaç utangaç. Maltepe Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun yani alaylı değil, okullu bir oyuncu Özkaya. Henüz 19 yaşındayken ‘Kartallar Yüksek Uçar’la başlamış oyunculuk serüveni. Şu sıralar ‘Hayat Şarkısı’ dizisinde izlediğimiz oyuncuyu daha yakından tanımak istedik.

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz, çocukluk hayaliniz miydi?

Oyunculuk sevdası ilk kez çok küçük yaşlarımda, aldığım drama dersleriyle aşılandı. Lise döneminde gittiğim bir amatör tiyatronun çalışmalarıyla da devam etti. O zamanlar sinema ve televizyon benim için ütopik bir dünyaydı ve oyuncu olmak bir o kadar uzak bir hayaldi. Bugün hala beraber çalıştığımız menajerimle tanışınca ütopik olarak gördüğüm o dünyanın aslında ulaşılabilir bir dünya olduğunu anladım. Küçükken ettiğim tüm dualar gerçek oldu, hayallerime kavuştum. ‘Hayat Şarkısı’nın çekimleri de çok keyifli geçiyor, gerçekten çok uyumlu bir ekip olduk.


Oyunculukla ilgili hedefleriniz var mı, örneğin bundan 10 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?

Hiç plan yapmıyorum. Önüme ne gelirse, şartlarım o an neyse, içim neye elveriyorsa, ruhum neye müsaitse onu değerlendirmeye özen gösteriyorum. Bazı şeylerin ufak dualarla çözülebileceğine inanıyorum. Yeter ki hayırlısı çıksın karşıma, onda yürümeye razıyım.


Sette uzun saatler geçiriyorsunuz. Tüm gün makyajla durduktan sonra cildinizi nasıl dinlendiriyorsunuz?

Bununla alakalı olarak cildime yatırım yapmak zorundayım. Gün boyunca makyaj yüzümüzde kalıyor ama teknolojinin ilerlemesiyle beraber kozmetik ürünleri de artık hafifledi. Alerjik ciltler için üretilen birçok dermokozmetik ürün var. Bunlar oyuncuların işini çok kolaylaştırdı.


Günlük cilt bakım rutininizde neler yapıyorsunuz, nelerden uzak duruyorsunuz?

Cildimi temizlemeden asla yatmam. Bir dermatolog gözetiminde kullandığım ürünler var; temizleme köpüğü, tonik ve sonrasında kullandığım hafif bir nemlendirici. Yatmadan önce de aynı bakımı uyguluyorum, ardından gece nemlendiricisi sürüyorum.


Hangi ürünleri kullanıyorsunuz?

Sadece dermokozmetik ürünleri kullanıyorum. Toniğim karışım bir tonik. Egzamaya yatkın bir cildim var, bu nedenle La Roche-Posay’nin kızarıklık karşıtı ve hassas ciltler için üretilen nemlendiricisini kullanıyorum. Akşam da Bioderma’nın Sebuim Global’ini kullanıyorum.


Cilt bakımıyla ilgili annenizden aldığınız ilk tavsiyeyi hatırlıyor musunuz?

Tabii, hatırlamaz mıyım! Tonik olarak gül suyu, temizleme için de acıbadem sütü. Gerçekten hala kullanırım. Gülü ve gül suyunu çok severim, bu nedenle onlara karşı ayrı bir sempatim var.


Saç bakımı için neler yapıyorsunuz?

Yine dermokozmetik bir şampuan kullanıyorum ama Schwarzkopf’un Bonaucure serisini de kullandığım oluyor. Gerektiği zaman kuaförümde saç maskesi yaptırıyorum. Belli aralıklarla keratin bakımı yaptırmaya özen gösteriyorum.


Küçük güzellik sırlarınız var mı?

Kremlerin dışında cildime başka ürün sürmemeye dikkat ediyorum. Bir maskara ve lipstick yeterli oluyor genelde. Çok içimden geliyorsa belki biraz allık sürüyorum, onun dışında pek bir şey kullanmıyorum. Zaten sette makyajla çok fazla haşır neşir olduğumuz için günlük hayatta uzak durmaya çalışıyorum.


Hangi markaları tercih ediyorsunuz?

Maskarada Benefit’i tercih ediyorum. Allığım Chanel ve çok memnunum. Ruj olarak da Benefit, Cacharel veya Clinique’in rujlarını kullanıyorum. Bazen Nivea’nın dudak nemlendiricisi de yeterli oluyor. Allıkta kırmızı ve pembe tonlarını seviyorum.


Çantanızın vazgeçilmez ürünleri neler?

Lipstick ve maskara. Tatile de gitsem, günlük hayatta oradan oraya koştursam da bu ikisi mutlaka yanımda bulunur.


Güne başlamanın en güzel yolu nedir sizin için?

27 aylık oğlum Ahmet Kaan’ın beni uyandırması. Eşimle, oğlumla yapacağım bir kahvaltı güne başlamanın en güzel yolu. Sonra her şey keyifli geçiyor.


Güzellik kavramı sizin için ne ifade ediyor?

Güzellik benim için gerçekten mutluluğu ifade ediyor. Güzellik, kadınlar için çok önemli bir kavram ve bambaşka anlamlar taşıyabiliyor ama mutlu olan her kadın güzeldir bence. Tabii bir de onun yanında sağlıklı olmalı.


Güzel kadını nasıl tanımlarsınız?

Hani kendi haresiyle yürüyen kadınlar vardır ya, kalabalığın arasında bile hemen seçilir, enerjileriyle bir anda sizi kendilerine çekerler. Onların pozitif yanlarını gördüğüm zaman ‘Ne kadar güzel bir kadın’ derim.


Peki, bu güzel kadın tanımınıza ne zarar verir sizce?

Ağzına hiç yakışmayacak bir söz olabilir bu. Estetik uygulamalara karşı değilim ama kadının o saf, duru güzelliğini bozacak, abartılı uygulamalar gözüme çarpar. Bunun dışında bir kadının hal ve tavırları çok önemli. Kadın asalet istiyor bence. Güzellik kavramının içinde bu asalet de olmalı diye düşünüyorum.


İlk kullandığınız parfümü hatırlıyor musunuz?

Tabii hatırlıyorum. Babaannemin hediye ettiği leylak kolonyasıydı. Zaten parfüm gibidir ve hala çok severim. Parfüm konusuna ekstra bir hassasiyetim var, neredeyse gurme gibiyim. Beymen’in ya da Brandroom’un parfüm reyonlarında bulabilirsiniz beni. Saatlerce incelerim her birini. Mark Jacobs’ın Daisy parfümünü çok seviyorum. Bir sürü parfümüm var aslında, bu konuda mütevazı olamayacağım. Benim için bir klasik olan Cacharel’in Amour Amour’udur. Bir hafta boyunca aynı parfümü kullanıp, sonra değiştiriyorum ama benim için klasik olan kokulardan vazgeçemiyorum.


En çok hani notaları seviyorsunuz?

Benim için çiçek notaları vazgeçilmez. Şekerli kokuları asla sevemedim. Migrenim de olduğu için metabolizmamın istediği kokuları seviyorum.


Güzellik ikonunuz var mı?

Evet, annem. Çok güzel bir kadındır.


Üç kelimeyle tarzınızı nasıl tarif edersiniz?

Rahat, yarı maskulen yarı feminen ve tamamen konformist. Daha yeni yeni kendime kadınsal şıklıklar yapmaya başladım; topuklu ayakkabıyla biryere gitmek gibi, daha dar jean’ler giymek gibi. Daha önce çantalarla çok sıcak bir ilişkim yokken şimdi çantalar ilgimi çekiyor ama takılarla o yakın ilişkiyi hala kuramadım. Takı o gün ilk önce kurtulmam gereken şeymiş gibi geliyor hala. Ayakkabıda Adidas’a tutkunum. Dogo Store’un modellerine bayılıyorum. Topuklu ayakkabı olarak da Vepa’62 tam benim zevkime göre.

En güzel şehir hangisi sizin için?

Kesinlikle İstanbul. Vazgeçilmez. Doğduğum şehir. Denizi görebildiğim, doğup büyüdüğüm, anılarımın barındığı yer.