Kavramlar karmaşaya dönüşmesin

Çocukların “Cennet ne, cehennem ne, Allah nerede, ölünce nereye gidiyoruz, biz nasıl olduk?” gibi sorularına sıkça maruz kalmışsınızdır! Ölüm, sevgi, aşk, iyilik kötülük... Soyut kavramları anlamaları zor olabilir. ‘Çocuktur anlamaz’ demeyin, kelimelerinizi özenle seçin.

Kavramlar karmaşaya dönüşmesin

TELEVİZYONA DİKKAT!
Çocukların zihinsel gelişimleri ile deyimler arasındaki ilişki önemli. 11 yaşında bir çocuk deyimleri kolaylıkla kavrayabiliyor. Ama onlarla karşılaşmış olması gerekiyor. Bu noktada anne-baba ve öğretmenlere çok iş düşüyor. Televizyon izleme süresi uzayan çocuklarda, kelimeleri algılama ve anlamada güçlükler görülebiliyor. Çocuk izlediği programlarda seçici olamıyor, bu durum da çocuğun anlama kapasitesini düşürebiliyor.

BİR DE SÖYLENMEMESİ GEREKENLER VAR!
“O artık uyuyor ve sonsuza kadar uyuyacak.”
• Çocuk bu cümleyi ilk duyduğunda anlamış gibi görünebilir. Ancak sonrasında uyumak istemeyebilir.
• Uyursa öleceğinden korkabilir.
• Anne-babasıyla uyumak isteyip onların uyumasını istemeyebilir. Onlar uyursa annesiz ve babasız kalacağını düşünebilir.
• Uyku problemi, kabuslarla uyanma görülebilir. “Allah sevdiklerini yanına alır.”
• Yaşamanın güzel bir şey olmadığı, ölümün daha güzel olduğunu düşünebilecek olan çocuk ölmek isteyebilir.
• Ya da tam aksine ölmek istemediği için herkesi üzmeye çalışıp, yaramazlık yaparak Allah’ın onu sevmemesini yanına almamasını isteyebilir. Bu düşüncesinden dolayı birçok davranış problemi sergileyebilir. Yakınını kaybeden çocuk için dikkat edilmesi gerekenler de çok önemli:
• Çocuğun bir kavramı anlamasında ve yorumlamasında yaşananlar çok önemli. O nedenle cenazeden sonra çocuğun düzeni çok fazla değişmemeli.
• Gittiği okul, odası, evi değişirse ölümün ve yaşadığı duyguların etkisi çocuk üzerinde daha travmatik hale gelebilir.
• Ölümden sonra çocuğun oyunlarını, davranışlarını ve resimlerini dikkatlice gözlemek gerek.
• Birinci derecede yakınını kaybetmiş bir çocuk için uzman desteği almak süreci kolaylaştırır.
• Çocuğun ölümü anlayışı oyunlarına, hayallerine, rüyalarına ve ilişkilerine mutlaka yansır. Dikkat çekilen değişimler görüldüğü takdirde ihmal etmeden psikolojik destek alınmalı. Bu değişimler hayati önem taşıyabilir.Çocuklar nasıl tepkiler veriyor bu konulara? Bir sorun varsa bu tepkilerden sorunu anlamak mümkün oluyor mu? 
Anlamaya çalışıyorlar. İzledikleri çizgi filmler ve yaşadıkları olaylarla ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Oyun onların en önemli güçleri. İşin içinden çıkmadıkları ve yardım alamadıklarını düşündükleri durumlara farklı farklı tepkiler verebiliyorlar. Bu tepkiler kavrama, durum ve çocuğa göre değişiyor. Kimi çocuk öfkeli oluyor. Kimi tepkisiz kalıyor. Kimi de hayatına çok ciddi yansımaları olan tepkiler verebiliyor.

Anlamakta en çok zorlanacakları kavram hangisi? 
Birçok yetişkin bile Allah, cennet ve cehennem gibi kavramları anlamakta ve yorumlamakta zorlanıyor. Çünkü cenneti somut olarak görme imkanı yok. Ölümse somut. Ama kabullenilmesi kolay olmayan bir durum. Çocuk için de yorumlanması zor bir durum. Tek bir kavram seçip en zoru bu demek pek mümkün değil.

Anlamadıkları noktalarda anne-baba nasıl davranmalı?
Önemli olan anne-babanın tutarlı, sabırlı olması ve pozitif bir iletişim sürdürmesi. Çocukla konuşmayı denemek çocuğu ve yetişkini rahatlatıyor. Çocuklar çok iyi birer gözlemciler. Yetişkinlerin, çocuğun anlayabileceği en yalın dili kullanmaya çalışması ve ifadelerinin tutarlı olması güvenli ve sağlıklı bir iletişim ortamı sağlıyor. Yine de çocuk anlayamazsa, öfkelenmemek, suçlayıcı ifadelerden kaçınmak, kabullenici tutum izlemek ve bu yolla çocuğa güven vermek önemli.

Bir yakının ölümü çocuğa nasıl anlatılmalı?
Aslında çocuklar televizyonda, bilgisayar oyunlarında, masallarda ölüm hakkında farkındalık yaşıyor. Ama konu birinci derece yakınlar olunca konu hassaslaşıyor. Yaşam deneyimlerimiz, yaşadığımız olayı anlama ve yorumlama şeklimizi değiştiriyor. Önemli olan çocuğun sorularına ve konuşma isteğine duyarsız kalmamak; sorularına samimi ve tutarlı cevaplar vermek. Sessiz kaldığınızda çocuğunuz daha endişeli ve kaygılı olabilir. Ölen kişinin ardından tutulan yasın sebebinin ‘özlemek’ olduğunu açıklamak önemli. Cevabını bilmediğiniz sorularda net bir biçimde bilmediğinizi söylemek de çocuğu rahatlatıyor. Mükemmel bir anne-baba olmaya çalışmak yerine samimi ve açık iletişim kurmak daha sağlıklı.

Peki ‘Cumartesiyi iple çekiyor, etekleri zil çalıyor’ gibi mecazi anlamlar içeren cümleleri çocuklar nasıl algılıyor?
Beş yaş öncesinde bir çocuğa‘eteklerim zil çalıyor’ dediğinizde eteklerinizde zil arayabilir. Somut düşünme yaşında olduğu için bir yetişkinin mecaz içeren cümlelerini bu yaş çocuğu anlamıyor. Ama yedi yaş ve sonrasında öğretmen ve ailesi tarafından daha önce açıklama yapılmış bir çocuk bunları kavrayabilir. Özellikle masal kitapları ile haşır neşir ve kelime dağarcığı gelişmiş bir çocuksa anlaması daha kolay oluyor. Fabllar mecazlarla tanışması için çok önemli.

Yazı: Elif Girgin

Çocuk ve Aile Danışmanlığı Merkezi’nden Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar ile soyut kavramların çocuklara nasıl anlatılması gerektiğini, hangi yaşta neleri anlamlandırabileceklerini ve onlara asla söylenmemesi gerekenleri konuştuk.

Çocuklara soyut kavramlar nasıl anlatılmalı?
Çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemi ona neyi, nasıl ve ne kadar anlatabileceğinizi etkiliyor. Bebekler duyu organları ile dünya hakkında bilgi ediniyor. Onların 0-2 yaş arasında, algısal ve zihinsel gelişimlerini olumlu yönde etkileyen bilgileri seçme yetenekleri olduğu yönündeki kanıtlar her geçen gün artıyor. Gelecek için en yararlı duygusal bilgiyi seçebilmeleri için pozitif mesajların olduğu ortamlar yaratmak çocuğunuza bebekliğinden itibaren yapacağınız en değerli yatırım. ‘Bebektir, çocuktur anlamaz, unutur’ diye düşünmeyin. Bir açıklama yaparken her kelimenizi özenle seçin. Genetik epistemoloji ve bilişsel gelişim alanında çığır açıcı çalışmalar yapmış olan İsviçreli psikolog Piaget, çocuklarda zihinsel gelişimi doğumdan yetişkinliğe kadar devam eden dört dönemde değerlendiriyor. Dönemler ilerledikçe çocukların kavrama ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmeler oluyor. Her bir dönem kendisinden önce gelen dönemlerin özelliklerini de içeriyor.

Peki, çocuklar hangi yaşta hangi kavramları anlar? 
0-2 yaş arası döneminde bebek, duyularıyla çevreyi tanıyor. 2-6 yaş arası dönemde (hatta bazı çocuklar yedi yaşına kadar) durumun her yönünü düşünemiyor. O an gördüğünü kavrayabiliyor. Basit düşündüğü için de soyut düşünemiyor. Üç yaşında, orta boy bir pizzanın karşısında, çok çok pizza istiyorum diye ağlayan çocuğunuza aynı pizzayı başka bir yerde dilimlere bölüp getirdiğinizde çok pizzası olduğunu düşünebiliyor. Palyaçonun kostümünü giydiğini görmeyen bir çocuk, onun biraz sonra odaya kot pantolonu ve gömleği ile gelen abla olduğunu düşünemiyor. Yedi yaşındaki bir çocuk artık mantıksal bağlantılar kurabiliyor. Ama hala soyut bilgileri anlamakta zorlanıyor. 11-12 yaşlarına kadar da bu durum sürebiliyor. Somut bir eylemden behsetseniz bile; örneğin “Dişini fırçala, odanı topla” dediğinizde etrafta gezinen bir çocukla karşılaşmak sizi sinirlendirebilir. Oysa ona yapacağı işin adımlarını söyleseniz işi anlayıp yapma ihtimali çok daha fazla oluyor. Bu durumda çocuğun soyut kavramlar karşısında yetersizliği bizi şaşırtmamalı. 12 yaşında ise, artık gönül rahatlığıyla soyut kavramlar üzerine varsayımları konuşan bir ergenle karşılaşıyorsunuz. Genel çerçeve böyle olmakla birlikte çocuklar, kendi bireysel gelişimlerinde bu sınırların biraz ilerisinde ve gerisinde olabiliyor. Özellikle teknolojinin içine doğan ve okuma yazma bilmediği halde bilgisayarın şifresini yazmayı başarabilen ufaklıkların her geçen gün arttığını düşündüğümüzde, onların farkındalıklarının ne kadar yüksek olduğunu görmek de mümkün.

Tanrı, mutluluk, sevgi, aşk, iyilik kötülük… Bu kavramlar çocuklara nasıl anlatılmalı?
Çocuklara bu kavramları anlatandurumlar canlandırılabilir. Bu amaçla kuklalardan yararlanılabilir.Oyun hamurları ya da boya kalemleri ile gülen yüzler çizerek yaptığınız bir etkinlikte çocuğa mutluluğu anlatabilirsiniz. Ölümü anlatmak için solan bir bitkiyi ve yaşayan bir bitkiyi göstererek ikisi hakkına konuşmak işe yarayabilir. Bir kavramı anlatmakta zorlandığınızda endişelenmeyin. Unutmayın yalnız değilsiniz. Birçok anne-baba gibi siz de çocuğunuza ulaşmanın dilini deneyerek bulacaksınız. Önemli olan çocuğunuzla konuşmaktan kaçınmayıp gereken emeği ve zamanı ona ayırmanız.