Orkestra şefi!

İş, hamileyken kulaklıkları karnımıza koyup bebeğe müzik dinletmek kadar basit olmasa da müzik ve bebek ilişkisi eğlenceli bir gelişimin önemli parçası...

Orkestra şefi!

Yazı: Besray Köker

Bu yazıyı, ‘Mozart Etkisi’ denilince akla gelen ulvi aydınlanmayı ve hamile bir kadının karnının üstünde kulaklıklar takılıyken verdiği huzurlu pozu aklınızdan mümkün olduğunca uzak tutarak okuyun. Çünkü tam da bu aşamada bazen müzikten beklentilerimizi çok yükseltiyor, bazen de kolay ulaşılabilir olduğu için ne kadar değerli olduğunu unutuyor ve hem üreten hem de tüketenler olarak müziğin hakkını vermekten çok uzak kalabiliyoruz.  Bu yazıda da halihazırdaki eşsiz yararlarıyla yetinmeyip ona mucizeler yükleme eğiliminde olduğumuzdan bahsederken müziğin bebek ve çocuk gelişimi için doğru bir yaklaşımla ne kadar etkin bir enstrüman olabileceğini de anlatmaya çalıştık.

Mozart etkisi dedikleri...
Psikolog Frances Rauscher’ın 1993 yılında Nature dergisinde yayınlanan kısa bir araştırması bu özel terimin doğuşuna ön ayak oluyor. Makaleye konu olan araştırmada 36 üniversite öğrencisi uzamsal akıl yürütmeye dayalı görevleri (kağıt katlama ile ilgili problemlerden oluşan görevler) gerçekleştirmeden 10 dakika önce ya Mozart’ın D-majör bir sonatını ya rahatlatıcı seslerden oluşan bir kaydı dinliyor ya da sessizlikte bekliyorlar. Testin sonucunda Mozart dinleyen öğrencilerin fark edilir derecede yüksek puanlar elde ettikleri gözleniyor. Bu çalışma o ve ertesi yıl ana akım medyanın dikkatini çekiyor ve ABD’de hem ulusal hem de yerel basında en çok kullanılan bilimsel makalelerden biri oluyor ve ‘Mozart Etkisi’ bir fenomene dönüşüyor. İçinde çocuk ya da bebeklere dair hiçbir unsur olmayan, birçok faktörü hesaba katmamış, daha sonrasında kendi çerçevesinde bile bilimsel yeterliliği kabul görmeyen bir araştırma küresel bir ürün çılgınlığına dönüşüyor. Araştırmayı yapan Rauscher’ın bu konudaki yorumu şöyle: “Ebeveynler çocuklarına verebilecekleri en ufak iyileştirme için bile, çok hevesliler.”

Müzik IQ artırıyor mu?
Daha önce duymadıysanız bizden duyun: Fetüs, bebek, çocuk ya da genç... Hiçbir müzik türünün çocuğunuzun IQ’sunu artıracağını kanıtlamış bir bilimsel araştırma henüz yok. 1999 yılında Amerika’dan başka bir psikolog Christopher Chabris fenomeni başlatan dahil, ‘Mozart Etkisi’ üzerine yapılmış 16 bilimsel ve akademik araştırmanın toplu bir analizini yapıyor. Bu toplu çözümlemeye göre 16 araştırmaya konu olan tüm deneklerde ortalama IQ artışı sadece 1.5 puan gözüküyor ve bu farkı yaratan da 1993 yılında üniversite öğrencilerinin katıldığı kağıt katlama testi. 2007 yılında Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı’nın yayımladığı ve disiplinler arası ve müzik konusunda yetkin bilim insanlarından oluşan bir ekibin yaptığı değerlendirme de Mozart Etkisi fenomeninin var olmadığını tanımlıyor.

Sonuç ne? Klasik ya da başka bir müziği fetüse, bebeğe veya çocuklara dinletmek onları daha zeki yapmıyor. Farklı katkıları yok mu? Elbette var. Müziğin ufaklıklara ve gelişimlerine katabileceklerinin bir kısmını birazdan derleyeceğiz ama şunu da baştan belirtmek gerekiyor ki özellikle fetüs ve bebeklerde ninnilerin veya Mozart’ın bu katkı konusunda birbirlerinden farkları yok.

Dünyaya hazırlanıyor
Washington Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı erken müzik eğitiminin etkilerini görebilmek için dokuz aylık bebeklerden oluşan iki rastgele grup ile dört hafta boyunca 15 dakikalık 12 seansı kapsayan bir araştırma yapıyor. 20 bebeklik ilk grup, 3/4’lük ölçüde (Vals) kaydedilmiş müzikler dinlerken, 19 bebeklik kontrol grubu müziksiz ve müzik aleti olmayan oyuncakların sunulduğu seanslara katılıyorlar. Seanslar bittikten sonraki hafta araştırmacılar bebeklerin beyin aktivitelerinin kesin bölgelerini ve zamanlamasını görmek için MEG (işlevsel sinir sistemi görüntüleme) kullanıyor. Tarayıcıda otururken, bebekler yer yer bozulan ritimlerle çalınan bir dizi müzik ve konuşmayı dinliyorlar. Müzik grubundaki bebeklerin müzik ve konuşma ritmindeki bozulmalara olan beyinsel tepkilerin hem işitme hem de prefrontal kortekste kontrol grubundakilere kıyasla daha güçlü olduğu gözlemleniyor. Bu sonuç müzikle yapılan oyun oturumlarına katılan bebeklerin seslerdeki kalıpları algılama yeteneğinin geliştiğini gösteriyor. Araştırmanın yöneticilerinden Prof. Patricia K. Kuhl müzikle erken dönemde haşır neşir olan bebeklerin, günümüzün karmaşık dünyasıyla yüksek derecede alakalı olan; etraflarındaki kalıpları hızlı bir şekilde algılama, tahmin etme ve tepki verme becerilerini geliştirecek daha geniş bilişsel becerileri sahip olma potansiyeli taşıdıklarını söylüyor.

Keyfin bir parçası
Yazının başında da belirttiğimiz gibi ‘Mozart Etkisi’, ‘IQ artırıyor!’, ‘Daha zeki olacak!’ gibi büyük lafların veya pazarlama mottolarının aslında tüketimi artırmak dışında bir zararı yok gibi gözükse de büyük bir olası tehlikeye zemin oluşturuyorlar. Klasik müzikten mucizeler bekleyen bazı ebeveynler çocuklarının gelişimine gerçekten büyük fayda sağlayacak diğer etkinlikleri yok sayabiliyorlar, birlikte paylaşacakları zamanı Mozart fenomenine kurban edebiliyorlar ya da bebek ve çocukların sosyal yeteneklerini geliştirecekleri ortamlarda bulunma sürelerini azaltabiliyorlar. Tüm bağımsız bilimsel araştırmacıların ve araştırmaların altını çizdiği en önemli nokta; müziğin ebeveynler ile bebekler ve çocuklar için hayatlarının doğal, etkileşimli ve keyifli bir parçası olması.

Orkestra şefi! - Resim : 1

Hangi müzik?
Siz dinleyin yeter

Bebeklerin anne karnında dinledikleri müzikleri fark ettikleri ve hatta doğum sonrası hatırladıkları bilimsel bir gerçek. Helsinki Üniversitesi’nden bir araştırma ekibinin 2013 yılında 12 hamile kadın ile birlikte yaptığı çalışma bebeklerin ana rahminde dinledikleri ninniyi doğumdan dört ay sonrasına kadar hatırlayabildiklerini gösterdi. Bunun gibi araştırmalar beyinin öğrenme yeteneklerinin çok erken dönemlerde geliştiğini gösteriyor. Doğum öncesi için önemli olan klasik müzik, ninni veya başka bir türden ziyade annenin de çalan müzikten hoşlanması. Uzmanlar ani değişiklikler göstermeyen, olumlu ruh halleri ile özdeşleşebilecek sakin müzikler öneriyorlar. Bir de karna kulaklık takmak tavsiye edilen bir yöntem değil; annenin duyabildiği seviyede bir ses karnın içindeki bebek için de yeterli oluyor.

Birlikte söyleyin

Doğum sonrası için de müzik türü konusundan benzer tavsiyeleri dinleyebilirsiniz. Vivaldi, Johnny Cash, Fikret Kızılok ya da ninniler gibi yukarıdaki kriterleri karşılayan müzikler arasında gezinebilirsiniz. Bebeklikten itibaren ebeveynlerin müziklere eşlik etmesi ya da doğrudan kendilerinin çocuklarına şarkı söylemesi, çalan müzikle uyumlu bir şekilde bebeği pışpışlamak veya ritme uygun bir şekilde hafifçe sallamak, birlikte salınmak bebeğin müziğin içindeki düzenleri kavramasına yardımcı oluyor. Kolay sözleri olan şarkıları da çalma listenize ekleyebilirsiniz, yine bu şarkılara bebeğinizle birlikte eşlik etmek çocuğunuzun konuşma ve dil yetenekleri üzerinde olumlu etkiler gösterebilir.

Müzik de yapsınlar müzik aleti de
Profesyonel bir eğitmen ve gerçek enstrümanlardan bahsetmeyeceğiz. Daha temel, basit ve birlikte yapabileceğiniz etkinlikler eşliğinde çocuklarınızı çok erken dönemde müzik yapma olgusu ile tanıştırmanız en az müzik dinlemek kadar yararlı olacaktır. İki çubuk, farklı boyutlarda farklı malzemelerden kapkacak ile birlikte farklı perküsyon seslerini keşfedebilirler. Basit ritimleri tekrarlayarak hem ritim hem koordinasyon çalışması yapabilirsiniz. Kendi enstrümanlarını oluşturmalarına yardımcı olabilirsiniz. Farklı boyutlarda, farklı kapaklı kavanoz ve kapların içine değişik türlerden bakliyatlar veya hububatlar koyarak denemeler yapabilir. Boş kutular ve paket lastikleri ile ilkel bir gitar yaratabilirsiniz.