'Aşk hâlâ var ve çok güzel şey'
“Aşk güzeldir”, “Aşk başkadır”, “Kasımda aşk başka”, “Aşk aşk gibi yaşanırsa güzeldir” dedikçe klişe diyorlar. Ama vallahi değil...
Esin Övet
Bizim nesil hâlâ aşkı kalbin tam da orta yerine kurar.
Üstüne de; Güveni, emeği, sadakati yanına koyar.
Öyle Z kuşağı vibe’ı falan anlamaz.
Bizim nesil “Aşk” deyince üç gün konuşup dördüncü gün ghostlayan tiplerden bahsetmez.
Aşk bizim için hâlâ “Var olmak” demektir arkadaş. İşte bu kadar.
Tamam kabul dünya değişti.
Artık kalp kırıkları türkülerle değil, DM’lerde ölçülüyor.
Story’lere gizli gizli bakış, fake hesap takipleri, kahve kokmayan sohbetler revaçta. Ve hatta aşk literatürüne absürt terimler eklendi. Mesela;
Gaslighting: “Sen delirdin galiba, öyle bir şey demedim.”
Breadcrumbing: Umut kırıntısı at, asla tam gelme.
Love bombing: “Sensiz yaşayamam” deyip sonra buhar ol.
Soft launching: İlişki var ama partner yok.
Zombieing: Ghostla, sonra “N’aber ya?” diye dön. Sözleri yapay zekaya çalım atıyor..
Bizim zamanımızda bunların hepsinin adı tek kelimeydi: Yanlış insan.
Şimdi psikoloji dersi gibi aşk terimleri.
Modern aşk gerçekten ansiklopedi hak ediyor.
Oysa ki, bizler hâlâ “Sweet November” nesli, Kasımda aşk başka diyenleriz.
O film ne diyordu? Hayat kısa, aşk kırılgan ama doğru insan bir ayda bile hayatını değiştirir.
Aşk orada sahip olmak değil, var olmak hâliydi;
Teslimiyet, anlama.
Tabii bugünün ilişkilerinde bunlar az. Çünkü menfaat başrolde.
Ve tabii daha çok performans, gösteriş, “story’de mutlu, gerçek hayatta yorgun” hâli. Ama yine de, bizim nesil hâlâ kalbiyle görüyor. Hâlâ “biri gelir, dünya durur” diye inanıyor. Bizde aşk hâlâ filtresiz, plansız, stratejisiz; “Manipüle etmeyelim” diye değil, “Hak etmeyelim” diye korkarız.
Yeni nesil hız, isim, etiket peşinde. Bizde emek, niyet, ter vardı. Anlayacağınız bu yeni nesil aşklar Match bekler, biz mucize.
Ama belki mesele tam burada: Geçmişin sadakatiyle bugünün cesaretini birleştirirsek aşk yine kazanır.
Çünkü aşk hâlâ başka.
Ve biz hâlâ inanıyoruz.
Ben mi; Tam bir “aptal aşık” modeliyim. Hemen inanır, hemen güvenirim.
Strateji yok.
Bam bam bam… Neyse o.
Ne hissediyorsam belli, ne düşünüyorsam söylerim.
Karşımdaki ruh hastası çıkarsa? Allah yardım etsin.
Ama yalnız değilim, biliyorum. Bizden çok var.
Ve dürüst olayım; hâlâ “doğru an, doğru insan”ı bekleyen çok insan grubunun içinde masum düşünen bir tipim. Hayır o kadar kazık, hayal kırıklığı, yorgunluk akıllandırmadı ya ona yanarım.
Bizim için aşk moda değil. Klasik, zamansız, kutsal.
Filtreler değişir, terimler değişir, trendler geçer, ama sevginin omurgası hep aynı: Emek, güven, teslimiyet.
Gerisi gürültü.
O yüzden astrologlara kulak veriyorum: “Kasım’da aşk gerçekten başka olsun” diyorum. Ben söyledim, siz de şahit olun.
Ve tabii Z kuşağı sizi de böyle yerdim diye kızmayın bana. Sonuçta az biraz gördüklerim, duyduklarım, hissettiklerimden yola çıkarak az bile yazdım sanki. Ne dersiniz?
Çünkü aşkı az biraz hoyrat kullandığınızı görüyorum.
Tamam istisnalar kaideyi bozmaz ama, yok denemeyecek kadar fazlasınız.
Bu arada bizim nesilden de tekerlek patlatan, aşka kötü davranan da çoğunlukta o da ayrı bir yazı konusu.
O zaman hoş geldin Kasım…
Ve güzel aşklar olsun…