'Cumhuriyet Kadınları'
“Atatürk kadının eteğiyle değil, kadının toplumdaki konumuyla ilgilendi” diyerek başlamak isterim. Çünkü o şöyle demişti: “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
Esin Övet
Bakın bu söz, yalnızca bir nakarat değil; bizim bugün hâlâ yaşadığımız bir davet.
Ve benim de her Türk vatandaşı gibi bugünüm özel ve anlamlı. Ama her geçen sene bu anlam biraz daha büyüyor, biraz daha derinleşiyor.
Tamam çocukken Cumhuriyet Bayramı demek; sokaklarda bayraklarla koşmak, marşlarla coşmak demekti. Fakat şu yıllarda Cumhuriyet’in değerini, Atatürk’ün bize bıraktığı mirası, o mücadeleyi ve en çok da kadına verdiği değeri hissetmemek mümkün değil.
Atatürk biz kadınlara çok güzel bir yol açtı.
Devrimlerini okudukça, izledikçe bir kez daha görüyorum ki: O, kadının kıyafetiyle değil, kadının toplumdaki yeriyle ilgilendi.
Kendi sözleriyle: “Dünyada her şey kadının eseridir” gerçeğini ön plana çıkarttı. Bakın bu öylesine bir laf değil bir vizyonun yansıması. Kadına verilen değer, toplumu yükseltme aracıdır.
Atatürk kadına “Ne giymelisin” değil, “Ne istiyorsun” diye sordu. Bu fark, işte Cumhuriyet’in asıl devrimidir. Biz kadının var olma hakkını, seçme ve seçilme hakkını, eğitim hakkını, kendi sesiyle konuşma hakkını tanıdı. Çünkü biliyordu: Kadının, bu toplumun yarısı değil, tamamı olduğunu.
Cumhuriyet’in Kadınları: İsmet, Afet, Sabiha, Halide…
Cumhuriyet’in ilk yıllarında bu vizyonu taşıyan, cesaretiyle tarih yazan kadınlar vardı.
Ve çoğu Atatürk’ün; “Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir” sözlerine uygun bir şekilde hareket etti. Ve bu kadınlar sadece kendi hayatlarını değil, bizlerin geleceğini de değiştirdi. Yol açtı, öğreti oldu…
Ve evet Cumhuriyet kadını olmak, sadece bayramlarda marş söylemek değil.
Cumhuriyet kadını olmak; düşünen, sorgulayan, çalışan, üretmekten korkmayan bir duruş demekti.
Atatürk’ün en çok güvendiği bizdik.
O yüzden biz kadınların Cumhuriyet’e dört elle sarılması gerekiyor.
Çünkü bu Cumhuriyet, sadece erkeklerin değil, biz kadınların da alnının teriyle, kalbiyle kanıyla kuruldu.
Atatürk’ün vizyonuyla büyüyen her kadın, bu ülkenin geleceğine umutla bakabilir.
Bu yüzdendir ki, kız çocuklarımızı “El kızı” diye değil, “Geleceğin lideri” diye büyütmemizin önemi. Cumhuriyet’in kadınlarına yakışan da tam da budur zaten.
Biz kadınlar Cumhuriyet’e sarıldıkça, Cumhuriyet daha da güçlenecek.
Atatürk’ün dediği gibi: “Türk kadınının esasen dehaya sahip olduğuna şüphe yoktur” Ve biz, o göklere tırmanmaya devam edeceğiz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…
Çalışan, üreten, yılmayan, kendi ayakları üzerinde duran, her zorluğa rağmen yılmana kadınlara da selam olsun.