Merhaba yeniye cesareti olanlara selam olsun
Yeni sayfa, yeni dergi, yeni macera; Yani kısaca: “Ben geldim.” Bazen hayatın en güzel kararları, “Hadi yeniden başlayalım” deyip alınır. Ben de aynen öyle yaptım ve artık Elele’deyim.
Esin Övet
Tamam kabul ediyorum, yeni başlangıçlar biraz tedirgin eder. Ama bizim mesleğin göbek adıdır “Yeni”lik.
Her an “Yeniye hazır ol”duğumuzdan, donanımlıyız.
Çünkü bildiğimiz tek dil bu; Yazmak, haber yapmak ve haberin 5 N 1 K’sını masaya yatırmak.
Zira mesleğin kodlarında “Acaba olur mu?” ya hiç bir zaman yer olmadığından, bizler kervanı yolda düzmeye alışkınız.
Bu sebeple yeniliklere hazır ve cesur bir kadın olan mesleğin ustalarından Ferhan Kaya Poray ile konuşurken “Haydi” dedik ve işte buradayım.
Yeni bir sayfa, yeni bir dergi, yeni bir ses…
Ve bu köşede alıştığınız o düz anlatım yok, şimdiden haber vereyim.
Burada “ilişkiler” sahneye çıkıyor: Kadınlar, erkekler, aşk, karmaşa, tripler, gurur savaşları ve tabii ki o meşhur “Sen değiştin” repliği.
Bu köşede o karmaşayı biraz deşeceğim.
Çünkü bazı şeyleri konuşmadan, gülmeden, hatta biraz tiye almadan anlamak imkânsız.
Ve evet, “Siz uyurken” dönen dolapları da masaya yatıracağız. Bazen sizin hikâyenizden, bazen ünlülerin aşk laboratuvarlarından.
Burada bolca “Biz” olacak.
Son yıllarda çoğunluğun unuttuğunun aksine…
Gerçek hikâyeler, dürüst sorgular, bazen dertleşme, bazen kahkaha…
Klişeleri kırmaya, “ilişkiler böyle olmalı” diyenlere göz devirmeye geldim.
Şimdi diyeceksiniz ki: “Hopppplaaaaa. Ne oldu Habertürk? Daha sorularımızı yanıtlamadın. Biz sana günlerdir soruyoruz sesin soluğun çıkmadı. Ne oldu da buradasın” diye.
Haklısınız!!! Biraz kafa dinlemek, bolca enerji depolamak için sessiz kalmak adettendir. Ve işte buradayım. Ve evet o konuyu da aradan çıkaralım.
Mesleğe yıllar önce başladım malum. Artık çoğunuz biliyor takvimler 90’ları gösteriyordu. Gel zaman git zaman çok yayın kollarında görev aldım.
Ve sonra da, 2009’da Fatih Altaylı’nın “Hadi” dediği zaman Habertürk’te yazmaya başladım. O zaman bu zaman oradan sizlerle buluşuyorum.
Evet Habertürk maceram uzun soluklu bir yoldu. Bol dedikodulu, çok kahkahalı. Zaman zaman derinlere sert inişler yaptık. Kimselerin duymadığı, bilmediği haberleri ilk benim köşeden okudunuz. Gecenin karanlığında dönen dolapları ilk benden duyduğunuz. Sayısız haber, sayısız yazı, sayısız gündem belirledik.
Tamam ama gel zaman git zaman insan büyüyor, değişiyor, kabuğunu kırıyor. Köşe değişti ama duruş değişmedi.
Yani evet, hâlâ aynı kadınım: Magazinden kaçmam, popüler kültüre laf sokarım, hayatın kendisine ise kocaman bir kahkaha atarım.
Bu köşede yine “Siz uyurken” havası bol olacak, ama biraz daha “uyanık” bir versiyonuyla.
Tek fark, artık yeni bir adreste yazıyorum.
Yani: “Yeniye cesareti olanlara selam olsun!”
Filtre yok.
“Story” değil, gerçek var.
İlişkilerin “Bir yazdım, iki saat cevap vermedi” kısmını da konuşacağız,
“Bu aşk mı, bağımlılık mı?” tarafını da. Erkekleşen kadınları da, prenses erkekleri de…
Spoiler: Bazı cevaplar can sıkabilir.
Ama gerçekler bazen biraz gıcık olur, ne yapalım!
Ve tabii ki; ünlülerin aşk hayatının röntgenini çekerken, arada hepimizin duygularını da yakalayacağız çünkü kimse steril değil.
Beni bilen bilir; pembe kalp çizmeyi hiç beceremem.
Ben “neyse o” insanıyım.
Bam, bam, bam!
Sonuçta hepimiz aynı dizinin farklı bölümlerindeyiz; kimimiz yeni sezonu bekliyor, kimimiz hâlâ eski bölümü tekrar izliyor.
Ben mi? Yeni sezondayım ve spoiler vermeye geldim.
Hazırsanız, başlayalım.
Aşkı, ilişkileri, duygusal saçmalıkları konuşacağız. Tabii kadını, erkeği, değişik dostlukları, arkadaşlıkları.
Menfaati uğruna acımadan birbirinin gözlerini oyanları da!!!
Ve evet bu sefer “filtreli” değil, gerçek halleriyle.
O zaman hoş buldum!!!
