Demet Akalın Kurt "Sevgi arsızıyım"

Herkes onu sevsin, en çok çalınan şarkılar hep onun olsun, en çok konseri o versin. O iflah olmaz bir kadın. Dur durak bilmiyor hiçbir konuda! Son albümü Rekor, kızı Hira... Ve karşınızda Demet Akalın.

Demet Akalın Kurt


Yaşantınızla ilgili geliyor en çok eleştiri öyle değil mi?
Evet, işte hepsi kıskançlık. Ne çok geziyorsun, ne çok para harcıyorsun, sen bu parayı nasıl kazanıyorsun, çok görgüsüzsün… Ay inşallah onlar da kazanır bu kadar para ne diyeyim. Ben çok küçük bir yerden geldim ve evet zamanında büyük görgüsüzlükler yaptım. Ama bir anda kim o kadar güzel para kazanmaya başlasa, yapardı. Eleştirilecek değil, örnek alınacak bir hayatım var. Cansel Özzengin’le gecesi 80 lira’ya çiçek satan iki kızdık biz. Sene 1990 olmalı. Oradan buraya gelen bir yaşantı… Gittiğim gecelerden birinde, daha yeni mankenliğe başladığım zaman Deniz Pulaş “Sen çok iyi yerlere geleceksin” demişti bana. Bunu bir de Erol Atar söylemişti… Bakma şimdi böyle yırtık durduğuma, o zaman pısırığın tekiydim. Ne öyle gazları alabilecek bir özgüvenim vardı ne de öyle bir karakterim. Sonra bir anda kırdım ama hala içimde biraz taşıyorum onu. Mesela yalnız başıma sinemaya, alışverişe gidemem. Bu nerede kırıldı bilmiyorum. Mesela Okan, “Senin gibi ürkek biri nasıl oluyor da 10 binlerin önünde şarkı söyleyebiliyor?” diye soruyor bazen. Herhalde mankenlik hayatıma iç çamaşırı mankenliğiyle başladıktan sonra oldu. Hiç benim yapmayacağım, hayal etmeyeceğim ve görmeyeceğim bir tabloydu. Bazen hayatta büyük riskler almak gerekiyor. Çünkü onlar insanı büyütüp, hayata karşı bir duvar ördürüyor. Elbette Allah da yürü ya kulum demeden, o şans kapılarını açmadan olmuyor. Bazen gerçekten hayal bile edemediğim bir hayatı yaşadığımı fark ediyorum. Ya geçmişte çok büyük bir iyilik yaptım ya da Allah’ın sevgili kuluyum.

Kendin için en son ne yaptın?

Çok dua ederim ve inanırım.

Sinirlendiğinde nasıl sakinleşirsin?

İllaki birine; en çok da Okan’a dert yanarak.

Yaşadıklarından aldığın en büyük ders ne oldu hayatta?

Büyük konuşmayacaksın. Hayatta yapmam, etmem, olmaz, olamaz filan demeyeceksin. Bütün yaşadıklarımdan çıkardığım en büyük ders bu hayatta.

Kusursuzun peşinden koşar mısın yoksa hiçbir şeyi kafaya takmadan mı yaşarsın?

Yok, hayatta koşmam. Şu anda bir tek kızımla ilgili şeyleri kafama takıyorum ve onun için kusursuzu arıyorum. Sağlığımız sıhhatimiz yerindeyse gerisi gerçekten yalan. 

Bu kadar çok çalışırken hayatta kaçırdığın bir şeyler olduğunu düşünüyor musun?

Tatil. Çalışmayı çok seviyorum ama aklım hep tatilde.

Emekliye ayrılmak için bir tarih var mı kafanda?

Hiç zannetmiyorum öyle bir şey yapacağımı. 5-10 sene daha çalışayım ondan sonra kabuğuma çekileyim diye bir düşüncem yok. Öyle bir hayat bana göre değil. Okan bunu istiyor ama anında kavga gürültü çıkıyor. Yapamam ben çalışmadan.

Hamileliğin son döneminde ikinci çocuğu kesinlikle istemiyorum diyordun. Hala aynı fikirde misin?
Hiç bu kadar kesin düşünmüyorum artık. ‘Kesin istemiyorum’ diyemiyorum. Yeniden hamile kalsam, üzülmem hamile kaldım diye.

Emzirmek nasıl bir histi?
Çok az emzirebildim. Süt yollarım tıkandı, çok az süt geldi. Mamayla besleniyor… O dönem çok yok bende; narkozun etkisinde biraz uzun kaldım. Narkozun etkisindeyken Okan’a uyanıp ‘Bebeğimi getir, bir şey oldu söylemiyorsun’ deyip geri uyuyormuşum. Çünkü hamileler beni anlar, en büyük korkum, masada kalmak ve ölmekti. Öyle bir tribe giriyorsun, Allah’a şükürler olsun ki geçti. Hastanede hiç ayırmadım yanımdan.

İlk kucağına aldığın an bütün korkular bitti mi yoksa yeni korkular mı başladı?
Yok. Yeni korkular başlamıyor hemen. Bir kere inanamıyorsun, gerçekten tarifi olmayan büyük bir mutluluk yaşıyorsun. Sonra hastaneden çıkarken Okan bebeği aldı önden önden gidiyor. “Aaa manyağa bak, hiç benimle ilgilenmiyor” dedim. Orada, o anda aslında gerçekten şefkate daha çok ihtiyacın oluyor. O gördüğüm resim çok fenaydı ve ben bunun bunalımındayken Hira sarılık oldu. Hastaneye geri dönmek zorunda kaldık. Hira’yı yoğun bakıma aldılar, 12 saat bir ışığın altında tutacağız dediler… İşte orada içim çıktı, yeni korkular başladı, anne olduğumu anladım, ağlamaktan gözyaşım kalmadı. Bir an önce bebeğimi alıp eve dönmek istedim, orası bizim yerimiz, evimiz değildi çünkü.

Ne olmasını istersin büyüdüğünde kızının?
Ben o aşamaya henüz gelemedim, o hayallerin peşinden babası koşuyor. Benim hayallerim şu anda sadece anaokulu semalarında dolaşıyor. Mesela anaokuluna onu asla yalnız göndermeyeceğimi biliyorum. Olmaz yani. Çeşmede ellerini tek başına yıkayamaz, ya lavabo kırılırsa? En fazla gidebildiğim hayal bu şu anda. Anlatabiliyor muyum?

Peki, doğumdan sonra formuna hemen kavuştun. Neler yaptın, diyetin devam ediyor mu?

Verdiğim kiloları tamamen Şeyda Coşkun’a borçluyum. Bir ayı hediye olmak üzere üç ay büyük bir disiplinle çalıştım onunla. Her gün onunla yürümesem de her gün yürüdüm. Yağmur, çamur, misafir, karın ağrısı var-yok demeden her gün bir saate yakın yürüdüm. 32 kilo verdim. 3-4 kilo kaldı geriye. Onu da sıksam 10 günde veririm ama bu aralar duramıyorum.

‘Rekor’un yakaladığı başarı seni tatmin ediyor mu yoksa gözün daha mı yukarılarda?
Yok artık Allah’ından belanı istemen lazım yani. Yaşadığım şeyler gerçekten çok güzel. Yani bu albümler niye yapılıyor, niye daha fazla konser veriliyor, elbette benim sevgi arsızlığım yüzünden. Hep daha fazla insan beni sevsin, nefret ettiğim sanatçının hayranları bile beni sevsin istedim. Şimdiden gelecek kış Uludağ’da vereceğim konserlerimin biletleri satıldı. ‘Demek ki doğru bir iş yapıyorum’ diyorum ve aynen devam ediyorum.

İnsanlar sizinle neden bu kadar çok uğraşıyor?
Ben de insanlarla uğraşıyorum birazcık. Şöyle diyeyim; ben güzel bir malzemeyim, altta kalmıyordum ama eskiden. Artık eskisi gibi değilim, cevap bile vermiyorum. Bulaştıkları zaman öyle demek istememiştir deyip geçiyorum. Sonra da olay mahallinden koşarak uzaklaşıyorum.

Bütün insanlar seni sevsin istiyorsun ama bir taraftan da çok fazla sevmeyenin var. Kafana takıyor musun bu durumu?
Hayır. Instagram’da her gün çok fazla eleştiri yapıyorlar. Bugün bile yazmışlar “Ne kadar görgüsüzsün, ne kadar çirkinsin” diye. Ben de onlara; “Düşün” diyorum, “bir de güzel olsaydım bir de onu düşün”. Yani artık gülüp geçiyorum. İnsanların kıskançlık yapması kadar normal bir şey yok. Çoğu kıskançlıktan yazılıyor onların biliyorum. Aslında ben insanlara örnek olduğumu düşünüyorum. “Bir astsubay emekli maaşıyla, annem beni bugün buralara getirdiyse, sen de bir şeyler yapabilirsin” diyorum insanlara. Bir tek annelik üzerinden yazılanları dinliyorum. Onların yazdıkları tavsiyeleri okuyorum.
Yazı: Sinem Gürleyük

Yeni bir albüm çıkardı, şehir şehir, konser konser geziyor, bir yandan da bebeğini büyütüyor. Demet Akalın’ın hızına yetişmek için epey çaba sarf etmek gerekiyor. Yorgunluk ne bilmiyor. Durmaktan nefret ediyor. Sıkılıyor, bunalıyor… Ayağının tozuyla bir Milano kaçamağından koşarak geldi çekime. Bir Türk kahvesiyle kendine gelip, anında başladı şen kahkahalarla ekibe sataşmaya. Tanıdığı yüzlerin halini hatrını sordu. Ama öylesine değil, dert dinledi, öğüt verdi. Elbette o sivri laflarını araya sokuşturmayı ihmal etmedi, tatlı tatlı. İnsanlarla eğlenmeyi çok seviyor. Hiçbir şeyi kafaya takmıyor. İçindeki kız çocuğunu özenle koruyor. Işıklar yandığı anda star duruşunu üzerine geçiriyor. Bir anda başka bir kadın oluyor. Işıklar söndüğünde ise yine ekipten biri... Öyle büyük cümleler de kurmuyor artık. Yaşadıklarından aldığı en büyük dersin bu olduğunu söylüyor ama bir yandan da lafı dolandırmaktan hoşlanmadığını da anında belli ediyor.

Annelikle başlayalım… Neler oldu hayatına Hira girdikten sonra?
Dünyanın en garip duygusu, yani acayip bir sorumluluk. Korku, panik de var ama sevginin en büyüğü de var. ‘Kucağına alınca anlayacaksın’ cümlesini gerçekten anladım. ‘Dünyan değişecek’ diyenlere, ‘Ben kendi dünyamda mutluyum dünyamın değişmesini istemiyorum’ derdim hep. Gerçekten hem dünyan hem önceliklerin değişiyormuş. Mesela artık annemi daha iyi anlıyorum, onunla daha iyi anlaşıyorum… Biraz daha pimpirikli oldum. Ya bana bir şey olursa ona kim bakar sorusu aklımı çok meşgul ediyor. Tuhaf bir ruh hali bu. Dünyanın en anlatılamaz duygusu bir yandan.

Hira’dan önce ve sonra diye ayırırsak, evlilik hayatınızda var mı bir değişiklik?
Yok, evlilik hayatıma çok yansımadı. Elbette Hira şu anda çok nazik bir dönemden geçtiği için buna göre bazı düzenlemeler yapılıyor ama genel hatlarıyla aynı diyebiliriz.

İş bölümü yapıyor musunuz evde?
Bazen. Gaz çıkarma onda, mama yedirme bende… Gündüz zaten işim yoksa bütün gün evden çıkmıyorum. Mümkün olduğu kadar onunla beraber olmaya çalışıyorum. Allah’a şükürler olsun ki çok ilgili bir baba Okan. O yüzden de iyi gidiyor şu anda, bakalım büyüyünce ne yapacağız.

Instagram’da büyük bir takipçi kitlen ve büyük bir reklam gücün var. Artık her fotoğrafının altı reklam panosu gibi…
Yani Instagram’ın başka özelliği yok zaten. Kendi yediğini, içtiğini, kendi tozduğunu, hediyeleri paylaşıyorsun. Ve ben oradan gelen hediyeler ve reklamlarla pek çok çocuğu mutlu ediyorum. Urfa’da bir okula hediyeler gönderdik. Soma’ya yardım yaptık. Bunu güzel bir şeye çevirdim aslında. Bir de yaptığım reklamlarla pek çok insanın hayatına dokunuyorum. Geçen gün biri “Altı yaşındaki oğluma çok istediği akülü arabayı sizin yaptığınız reklamlar sayesinde kazandığım parayla aldım. Oğlum her akşam akülü arabası gider mi diye kontrol ediyor hala” yazmış. Bunlar beni bitiriyor. Gel de reklam yapma. Yaparım tabii! Çok pardon ama ben oradan gelecek iki tişörte, iki espadrile muhtaç değilim ama böyle şeyler görünce çok mutlu oluyorum. Şu dünyadaki en büyük mutluluk ve sevap, çocuk sevindirmek. O yüzden eleştirilere pek kulak asmıyorum. Ama biraz tadı tuzu kaçmaya başladı. Benim özel resimlerimin altına da sürekli reklam yorumları geliyor. Ben oradan eşimin dostumun yazdığı yorumları okuyorum, annelerden tavsiyeler alıyorum, ama sürekli arada reklam! Salı ve çarşamba günlerini onlara ayırdım. Tepe tepe kullansınlar diye. Şimdi biraz toparlanmaya başladı. Ama bu işten ne zaman sıkılırım bilmem.

Ülke gündemi, siyaset gibi konulara ne kadar yakınsın?
Sıfır.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili bir arzun, isteğin var mı?

Yani Abdullah Gül devam edebilirdi. İyiydik böyle. Aslında siyasette genelde birilerinin yanında durmamayı özellikle tercih ediyorum. Her partinin konserine de gidiyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için tek arzum ülkemiz için hayırlı olması. Zaten benim kıblem kocamdan dolayı belli böyle şeyler sorma bana.