Aslı Enver

"İşim, ilişkim, kendim için çok emek verdim!"

Aslı Enver

‘Tamam mıyız?’ ilk uzun metrajlı sinema filminiz. Nasıl bir filmle sinema seyircisinin karşısındasınız?
‘Tamam mıyız?’ Kendini eksik hisseden iki insanın birlikte hayata tutunma mücadelesi. Fark etmeden birbirlerini tamir ediyorlar. Ben de bu ikiliden birinin en yakın arkadaşıyım. Hani
hayatta aileden bile yakın olduğun bir arkadaş vardır ya öyle bir ilişkimiz var filmde.

Biz bu röportajı yaparken filmi henüz gösterime girmediği için izleyemedik. Sizce bu filmi izledikten sonra nasıl ayrılacak seyirci salondan?
Henüz filmi izlemedim o yüzden net bir şey söylemem mümkün değil ama umut dolu bir film. Senaryosunu okumayı bitirdiğimde hem gözlerim doluydu hem de çok mutlu hissediyordum. Filmin bazı noktalarında çok şok edici anlar var.

Çağan Irmak birçok oyuncu için özel bir yerde duruyor, herkes onunla çalışmayı çok istiyor. Sizde de durum aynı mı?
‘Çemberimde Gül Oya’, ‘Mustafa Hakkında Her Şey’… Çağan Irmak izleyerek büyüyen nesildenim ben. Üstelik oyunculuk yapıyorum. O yüzden elbette benim de çok çalışmak
istediğim bir yönetmendi. Bu filmde çok zorlayan, çok yönlendirme isteyen bir sahnem olmadı. O yüzden tam tadına varamadım diyebilirim ama çok keyifli ve güzel bir tecrübeydi.

Yönetmen oyuncu için ne kadar önemli?
Çok önemli! Bir yapımın pek çok şeyi önemlidir ama eğer yönetmene güvenmezsen o işe girmeyebilirsin. 

Peki, ‘Kayıp’ ile devam edelim o zaman. O çocuk sezon sonuna kadar bulunmayacak mı?
Gerçekten bilmiyorum.

İnandım!
Hakikaten bilmiyorum. Mistik bir taraf eklenmeye başladı diziye. Önümüzdeki günlerde bunu biraz daha hissedeceğiz. Leyla yani Dolunay Soysert oğlunu rüyasında gördü, o evi
ve Kerem’i buldu… 

Özlem Kemal’den tamamen uzaklaşabilecek mi?
Aslında uzaklaştı diyebiliriz. Sadece iş bağlantıları devam ediyor. Ve Özlem Leyla’yı gerçekten çok seviyor. Ama işte bazen aşkın önüne geçemezsin. Bunun çok büyük bir cümle
olduğunun farkındayım herkes için değişkenlik gösterebileceğinin de. Özlem için bu göze alabileceği bir aşk. Çünkü inandığı ve doğru bildiği her şeyin peşinden giden, sınırı olmayan
bir kız. Ulaştığı noktayı kolay elde eden biri değil. İşinden de bu yüzden vazgeçemiyor.

Özlem’in Mehmet’le olan yakınlaşması gerçek mi peki?
Hem de nasıl. Özlem bildiğin aşktan yamuldu.

Oynadığınız en dişi karakter Özlem. Biz sizi hep mahallenin, ailenin güzel, sevimli kızı olarak izledik. Nasıl tepkiler geldi Özlem’e, insanlar sevdi mi yeni karakterinizi?
Pek seveceklerini düşünmüyordum ama sevdiler. ‘Soğuk nevale’ kıvamında bir kadın ama bunun sebepleri var ve o sebepleri yavaş yavaş seyirci görebiliyor. Mehmet’le  yakınlaşmasından sonra da Özlem’in başka yönlerini de görmeye başladılar. 

Neden üç kez günü değişti dizinin?
Bu kanalın ve yöneticilerinin takdiri. Yeni denek ve ölçümleme sistemiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. 

Şöyle de bir algı var; eğer bir dizinin günü değiştiyse tutmadığı düşünülüyor. Sizce sebep bu olabilir mi?
Evet. Hep öyle algılanır. Fakat bizim durumumuz farklı. Pazartesi bizim izleyici kitlemiz için çok daha uygun bir gün.

Oyuncu bir çiftten birbirlerinin öpüşme sahnelerini izlemediklerini duymuştum. Sizde de var mı böyle bir durum?
O öpüşme sahnelerinin 60 kişinin ortasında ve set ışıkları arasında çekildiğini biliyorum. Yani duygusal bir paylaşım olmadığını biliyorum… Bu yüzden hep ‘aman ne olacak’ diye düşünürdüm. Tabii o zaman bir oyuncuyla birlikte değildim.

Sonra ne oldu?
Bir sabah yatağın içinde uzanmış, kanalları geziyorum… Karşımda bir fragman ve Birkan öpüşüyor. Allah’ım o ne sevimsiz bir hismiş anlatamam! Bu elbette bizim aramızda bir kavga
sebebi değil ama ‘görmeyeydim iyiydi’ dememek için izlememeyi tercih ediyoruz. Akşam öpüşme sahnesi var, bu akşam evde televizyon izlenmeyecek gibi katı durumlar da söz konusu değil. Sonuçta bu sahneler gerçekten yönetmenin sihri. Ben inanmıyorum ki hiçbir oyuncu o kadar inanarak öpüşme sahnesi çeksin. Her sahneye evet ama öyle bir sahne
olduğu zaman biraz çekiniyorsun. 

Peki, ‘kızlı-erkekli’ tartışması aldı başını gidiyor. Ucu ‘Kavak Yelleri’ne de değdi.
Evet, değdi! Hiç ağzımı açmayayım ben! Yani gerçekten konuşmayayım! Söyleyebileceğim tek bir cümle var; her zaman yaptığım işin arkasındayım. 

Sık sık isyan eder misiniz?
Çok sık isyan etmem ama çok üşürsem evet! Çok üşüdüğümde o kadar sevimsiz olurum ki. 

Mutlu bir evlilik, yakışıklı bir adam, iyi bir kariyer, güzel, kendinden emin bir kadın…
Tüm bunlara rağmen isyan etsem biraz ayıp olmaz mı?

Ayıp olur tabii ama hiçbir kusurunuz yok gibi görünüyor. Öyle mi gerçekten?
Kendi koşullarımın ve şanslarımın farkındayım. Olduğum yere ne kadar çabalayarak geldiğimi de biliyorum. İşim, ilişkim, kendim için çok emek verdim. Ben durdum ve bütün güzel
şeyler bir anda benim başıma gelmedi. Başka bir şey okuyordum ve kendimi sette buldum gibi bir durumum da yok. Oyunculuk okudum, oyuncu olmak istedim ve okuduğum işi
yaptığım için çok şanslıyım. Birkan’la da her şey güzel gidiyor. Ve öyle kalsın diye çabalıyoruz. Dışarıdan her şey çok mükemmel görünüyor olabilir. Ama bizim de herkes gibi inişlerimiz, çıkışlarımız olmuyor mu? Oluyor elbette. Evliliği yürütmek için sadece aşk yetmiyor. Gerçekten karşındakini anlamak istemen gerekiyor. Ben gerçekten Birkan’ı anlamak istiyorum ve o bana bir şey söylediği zaman anlamak için dinliyorum. Ondan da aynısını bekliyorum. Olmadığı zaman da huysuzluk yapabiliyorum tabii. Ama o da sağ olsun gerçekten benim kadar özverili davrandığı için her şey yolunda gidiyor.

Yani her şeyin yolunda gitmesi için çok emek harcıyorsunuz.
Harcıyorum, gerçekten bunun için uğraşıyorum.

Ve bunun karşılığında hayattan aldıklarınızdan memnunsunuz öyle mi?
Aynen öyle.

Yardımsever biri misiniz?
Burada oturup, çok yardımseverim diye anlatamayacağım. Orası bana kalsın.

Peki, sette kamera arkasında çalışan ekip yemeğini yemeden oynamayı reddettiğiniz doğru mu?
Eskiden böyle bir şey olmuştu galiba. Öyle büyük olaylar yaratıp, oynamayı reddediyorum gibi bir durum söz konusu değil. İnanın olayı an be an hatırlamıyorum. Bu doğal bir şey.
İnsanlar yemeklerini yiyecekler ve biz öyle başlayacağız. İnsanız çünkü. Tamam, çok yoğun çalışıyoruz ve iş uzayıp bir sahne kaldığında başka bir gün çok daha zor olabiliyor. Ama her şeye rağmen herkesin önceliği insan olmalı.

Sizin de herkesten sakladığınız sırlarınız var mı hayatta?
Yok, hiç beceremem.

İçi dışı bir, herkese her şeyi anlatan biri misiniz?
Kendimi bu konuda biraz törpüledim. Kendimle ilgili çok ağzı sıkı bir tip değilim. Hemen her şeyimi yumurtlarım ama artık biraz daha dikkat etmeye başladım.

Leyla’nın yerinde olsaydınız ve Özlem’i fark etseydiniz ne olurdu?
Özlem ailenin içinde kalamazdı diye düşünüyorum. Arkadaşım olduğu için de bu daha çok canımı yakardı. Leyla henüz fark etmediği için Özlem hala ailenin içinde. Bir de ben anlardım
diye düşünüyorum ya! O kadar gözünün önünde bir şey ki bu… Sanki hisseder insan… Ama bilemiyorum tabii hep duyuyoruz, bir şekilde çevremizdekilerin başına bu tür ihanetler gelebiliyor. 

Ama başına gelmediği zaman insan kendine çok uzak zannediyor.
Evet, ama aslında hepimize çok yakın olabilir.

Peki Özlem’in yerinde olma ihtimaliniz olabilir miydi?
Hiç böyle bir şey yaşamadım ve yaşamak istemem. Elbette aşk çok büyük bir duygu ve aşkın önüne bazı durumlarda bazı insanlar için geçmek mümkün olmayabilir. Özlem’in
hayatını yaşayan birinin ağzından bu hikayeyi duyduğum zaman ona da hak verebilirim. Leyla’dan dinlediğimde de elbette direkt ona hak veririm. Biraz hayatta esnek olmak lazım başka insanların yaşadıklarına karşı. Yani şu anda bilmediğim bir duygudan bahsediyorum. Dolayısıyla çok sert ve net konuşmayacağım. Büyük konuşma başına gelmesin derler ya o yüzden büyük konuşmayacağım. Bunun da yanlış anlaşılmasını istemem, Allah uzak tutsun, ne diyeyim!

Kariyeriniz için yaptığınız en iyi şeyin ne olduğuna inanıyorsunuz?
Doğru seçimler. Pera Lisesi’ne gitmekle ilk doğru kararımı verdiğimi düşünüyorum. Sonra konservatuar okudum. Yurt dışında, burada workshop’lara katıldım. Bu okulları okumasaydım da oyuncu olabilirdim ama böyle kendimi çok daha güvende ve sağlam hissediyorum. 

Evlilik hayatınız nasıl gidiyor?
İyi gidiyor. Evliliğimle ilgili çok konuşmayı istemiyorum ama Birkan’la çok mutluyuz. Birbirimizi mutlu edebilme halimiz çok mutlu ediyor beni… Yani güzeliz ya! 

Peki, artık şu soruyu duymaya başlamışsınızdır…
Çocuk olacak mı?

Aynen, kafanızda bir tarih var mı?
Henüz değil. Şu anda evliliğimizin tadını çıkartıyoruz. Birkaç seneye belki…

Evlilik aşkı öldürüyor mu?
Hayır, öldürmedi. Öldüreceğini de düşünmüyorum.

İki oyuncu aynı evde nasıl yaşıyor?
İkimizin seti varken yoğunluktan yaşanamayabiliyor o evde. Şimdi Birkan daha rahat bir dönemde olduğu için evde daha fazla vakit geçirebiliyoruz. Hatta bazen evde hafif hasta muamelesi görüyorum; “Aman sen yorulma ben yaparım” diyor Birkan. Böyle olunca her şey çok keyifli tabii. Halinden anlayan biri var çünkü karşında. O gün ne kadar yorulmuş, ne
kadar üşümüş olabileceğini düşünen, anlayan biri…

Çok kilo verdiniz evlendikten sonra nasıl oldu bu?
Birkan hiç yağlı yemek yemiyor. Yemek tarzım onunla birlikte değişti. Ev yemeklerinde sadece zeytinyağı kullanıyorum. Akşam öğününü çok hafif atlatmaya çalışıyorum. Tatlı
yiyeceksem ya sabah ya da öğlen yiyorum. ‘Kayıp’ dizisinde Özlem’in giyeceği kıyafet profilini öğrendikten sonra 1.5 ay sadece protein, salata ve sebzeyle beslendim. Hiç karbonhidrat yemedim. Hem spor yaptım hem de pilates. Birkan’ın kız kardeşi pilates eğitmeni o biraz ağır bir tempoda çalıştırdı beni. Tüm bunları yapınca da kilo verdim işte!

Kendi kendinize kalıp rahatlamak için yaptığınız bir şeyler var mı?
Goblen yapıyorum çok rahatlatıyor beni.

Peki, 30’lu yaşlara merdiven dayamak ne hissettiriyor size?
Hayatımı beş yaşımdan beri falan hatırlıyorum ve çok çabuk geçti her şey. Şimdi bir o kadar daha var 60 olmak için. Yani çok yakın geliyor şu an, anlatabiliyor muyum? Bir bu
kadar daha yaşayacağım ve 60 mı olacağım hissi içindeyim aslında. Çok çabuk geçiyor zaman. Ve diyorlar ki 30’dan sonra daha da çabuk geçecek zaman. O yüzden biraz korkuyorum.

Her kadının galiba 30 yaşla ilgili bir sıkıntısı var.
Aynen. Bu bir sendrom galiba ama bir yandan da büyüdükçe, yani yaş aldıkça; yüzümün, vücudumun, karakterimin oturduğunu gördükçe kendimle daha çok barışıyorum. 30’a
merdiven dayamaktan bir yandan da mutluyum aslında… 20’li yaşlarımın ilk dönemine baktığımda biraz kızıyorum kendime, ‘niye daha önce spor yapmadım?’ diye soruyorum.
Şimdi çok daha mutluyum bedenimin içinde.

2014 için var mı özel bir dileğiniz?
Her özel günümde, her duamda aynı şeyi isterim ben; mutlu olmayı. Çok şu, çok bu değil. Gerçekten mutlu olmayı istiyorum. İç huzur gerçekten önemli bir şey. Gece yastığıma başımı koyduktan sonra 10 dakika içinde uyuyakalıyorsam bu sadece yorgunluktan değil diye düşünüyorum. İçim rahat ve huzurlu. Bu yüzden 2014’ün ve sonraki bütün senelerin de böyle geçmesini isterim.

Dizideki kıyafetleriniz, tarzınız çok beğeniliyor. Sizin takip ettiğiniz, sevdiğiniz modacılar kimler?
Zeynep Erdoğan, Gamze Saraçoğlu ve Tuvana Büyükçınar’ın çizgilerini beğeniyorum. Hatta ‘Tamam mıyız?’ filminin galası için de Tuvana Büyükçınar’ın tasarladığı bir kıyafeti  giyeceğim.Onu hep masum ve sevimli kadın rollerinde gördük. ‘Kavak Yelleri’ ve ‘Suskunlar’ın ardından Aslı Enver Sokullu ilk kez ‘Kayıp’la çok daha dişi bir karakter olarak çıktı karşımıza. Eğitimli
oyuncu bir kez daha mesleğindeki başarısını kanıtladı herkese… İki sene önce hayatını birleştirdiği oyuncu Birkan Sokullu’yla da mutlu bir evlilik süren Enver’le hayatını, kariyerini,
aşkını konuştuk…

Fotoğraf: Semih Kanmaz/Rprsenter
Styling: İrem Akalın
Saç: Erdem Gül/Kerastase Couture Styling ürünleriyle
Makyaj: Rıfat Yüzüak/MAC ürünleriyle
Mekan: Pera Palace Hotel Jumeirah

‘Kavak Yelleri’, ‘Suskunlar’ ve şimdi de ‘Kayıp’… Aslı Enver Sokullu’yu küçük bir kızken tanıdık. O şimdi genç, ayakları yere basan bir kadın. ‘Kavak Yelleri’nden bu yana hayatı, kariyeri her geçen gün biraz daha yukarı taşındı. Sevimli kız rollerinden, dişi ve bambaşka kadın rollerine transfer oldu. ‘Kayıp’ dizisinde canlandırdığı Özlem karakteriyle bambaşka rollerin de altından kalkabileceğini kanıtladı. Bu sene bir de kariyerinin ilk uzun metrajlı filminde rol aldı Enver… Geride bıraktığımız ayın sonunda gösterime giren, Çağan Irmak’ın ‘Tamam mıyız?’ filminin Beste’si oldu. Henüz sinemadaki başrolü değil ama Çağan Irmak’la çalışmış olmanın mutluluğunu yaşıyor şimdilerde. Oyuncu Birkan Sokullu’yla da yolunda giden bir evlilik sürdüren Enver’le işini, kariyerini, hayatını ve evliliğini konuştuk…