Fidel Castro’nun bir sözü bedeninde yazıyor.

Onu bir kere fark ettikten sonra unutabilmek imkansız.

Fidel Castro’nun bir sözü bedeninde yazıyor.

Ben size İzmir diyorum, siz bana ne diyorsunuz?
Anadolu’nun gülen yüzü... İlk aşkım, Göztepe…

İzmirli olmasanız nereli olabilirdiniz?
Barselona olur muydu acaba? Bir aykırı Katalan ruhuyla düşününce sanki Barselona.

Renginiz açık, sizinkiler suyun öteki tarafından mı gelmiş?

Evet anne tarafım Girit, Selanik dolaylarından göçmüş. Baba tarafımın ataları da Kars, Erivan taraflarından gelmiş. İzmir’de böyle bir kolaj olmuş.

Bu gözlerle çok kadın tavladınız mı?
Olaya daha komplike bakıyorum. Tek başına sadece gözle zor galiba o işler.

Gözler kime çekmiş, babaya mı anneye mi?
İkisine de değil. Onların göz rengi koyu, ben ve kardeşim iki dedemden almışız renkleri.

Nasıl bir çocukluk?

Hareketli, sokakta, kalabalık içinde, neşeli… Hangisi rol modeliniz? Anne, baba… İkisinden de aldığım özellikler var. Annem çok sakin, babam çok hareketli ben bu yelpazede dolanıyorum. Mesleki anlamda da faydasını gördüğüm bir karşıtlık.

Dar gelirli bir aile mi?

Evet, ama bize çok hissettirmediler.

Bol şiddetin yaşandığı bir semtte büyümüşsünüz. Ne öğretti orası size?
Hayatla nasıl baş edebileceğimi, dengeleri nasıl kurmam gerektiğini…

Baba neciydi?
Amigo ve kahveci.

Anne neci?
Ev hanımı.

Siz bir Göztepe ‘fan’ı mıydınız?

Hala öyleyim. Bu sene Göztepe Bank Asya’da, elimden geldiğince de maçlara gideceğim. İçeride ve dışarıda…

Bir insanın babasının ‘amigo’ olması, avantaj mı dezavantaj mı?
Ben avantajlarını gördüm. Kitleleri yönetebilme, liderlik anlamında çok şey öğrendim.

Futboldan ne öğrendiniz?
Bir bütünün parçası olmayı, tutkuyla bağlanmayı. Tamamen futboldan mı öğrendim bilmiyorum ama!

Ağza alınmaz küfürleri rahat edebilen biri misiniz?
Çok.

Kısa boylusunuz diye kompleksiniz var mı?
Kısa boylu değilim benimki aktör boyu. Ayrıca 1.74’üm ama hayatın içinde daha mütevazı durduğum için o kadar göstermiyorum.

Bir 10 santim uzun olsanız ne olurdu?
İyi böyle ya…

Komik bir adamsınız, bu da kadınları baştan çıkarmakta size yardımcı oldu mu?
Sizi güldürdüğüme sevindim ama baştan çıkmadınız herhalde. Mizah önemli tabii.

Neden hep güzel kadınlarla berabersiniz?
Böyle bir takıntınız mı var? Güzel olmayan kadınlarla birlikte olabilir misiniz?
Benim yerime Orhan Veli cevap versin: “Güzel kadınları severim. İşçi kadınları da severim. Güzel işçi kadınları daha çok severim.”

‘İçi güzel olsun, mühim olan ruh güzelliği’ palavrasına inanır mısınız?
Ruhu güzel olursa dışı bir şekilde güzel oluyor ama sadece ruhla da olamayız tabii.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar okumanıza neden olan kişi kim?
14 yaşında Konak Belediye Tiyatrosu’nda amatör tiyatro yaparken tanıştığım ilk hocam, Veysel Sami Berikan.

Rol yapabildiğinizi ne zaman fark ettiniz?

Bana hiçbir zaman rol yapabiliyormuşum gibi gelmedi. Sadece bir hikaye anlatıyorum diye düşünerek hareket ediyorum.

Ben size Çağan Irmak diyorum siz bana ne diyorsunuz?
İlk yönetmenim, abim. İstanbul’da bana ilk kez güvenen ve koca bir filmi teslim eden kişi.

2008 Afife Jale Yardımcı Oyuncu Ödülü diyorum, siz ne diyorsunuz?
Çok mutlu olmuştum, çok heyecanlanmıştım.

Ödüller sizin için ne ifade ediyor?
Özgüveni tazelemek anlamında faydasını gördüm. Ama hayatımda çok büyük bir yere koyduğumu da söyleyemem.

Erkek geyiğini sever misiniz?
Elbette.

Erkeklerle mavra yapmayı mı, kadınlarla eğlenmeyi mi tercih edersiniz?
Yani çok erkekli sohbetler bir süre sonra sıkabiliyor. Biz mavra yaparken yanımızda durabilen kadınları tercih ederim tabii ki!

Uzun ilişkiler kurmayı becerebilen bir adam mısınız?
Bazen.

Ben size Tiyatro Dot diyorum siz bana ne diyorsunuz?
Çok şey öğrendiğim, kendimi geliştirme fırsatı bulduğum özel bir alandı benim için ama bitti. Artık tam bağımsız sosyalist oyuncuyum.

Tiyatro mu, sinema mı?
Tiyatro.

Psikopat rolü üzerinize yapıştı mı?
Yok yapışmadı. Yapışmış gibi mi görünüyor oradan? Ben iyi-kötü diye bakmıyorum karakterlere, sadece gerçekliği arıyorum.

En beğendiğiniz rolünüz hangisi?
Oynadığım her rolle bir bağım oluşuyor ama sanırım en özeli Kürklü Merkür’deki Darren karakteri…

Temmuz’la mı patladınız?

Yani Ezel’in hayatımda çok ciddi bir yeri olduğunu düşünüyorum tabii ama bu patlama işlerine çok takılmıyorum. Bu benim mesleğim, ömür boyu bununla yaşayacağım. Patlamak sönmeyi de getirir; o yüzden patlamamaya dikkat ediyorum.

Vücudunuzu görebilir miyim?

Biraz.

Niye insan vücut çalışır, kadınları etkilemek için mi?
Hayır, kendine inancını, güvenini taze tutmak için mesleki gereklilikten… O aşamaya geldiğimde kadınları zaten tavlamış oluyorum.

Oynadığınız psikopat rolü, kişiliğinizi etkilemiş olabilir mi?
Olamaz. Çünkü oyunculuğun kassal ve teknik bir iş olduğunu düşünüyorum. Ve böyle etkileşimleri gerçekçi bulmuyorum.

Dövmeniz var mı?

Var. ‘Un mundo mejor es posible’ yazıyor; yani ‘Daha güzel bir dünya mümkün.’ Fidel Castro’nun Küba’sının dünyaya alternatif bir sözü…

Kavgacı mısınız?
Yok etmeye çalıştığım bir özelliğim ama biraz var galiba kavgacılık.

İzmir’den İstanbul’a gelmek nasıl bir şoktu?
İzmir’den ilk defa çıkmıştım yeni bir şehir, yeni bir hız, ilk başta biraz afalladım.

Amigo baba ne yapıyor?
Artık amigoluğu bıraktı, nargile içiyor.

Anneniz sizinle ne kadar gurur duyuyor?
Bayağı gurur duyuyor, sağ olsun.

Tatilde ne yapmayı seversiniz?

Arkadaşlarımla olmak ve yeni bir şeyler görmek, keşfetmek…