Özge Ulusoy

Özge Ulusoy hayatındaki yeniliklerle ve günden güne ivme kazanan güzelliğiyle karşımızda. İçsel olarak ise çok daha ‘farkında’… Hem iş hem de özel hayatında çok mutlu olduğunu söyleyen Özge Ulusoy, bu mutluluğun yaydığı ışığı şimdi bizimle paylaşıyor.

Özge Ulusoy

Hayatındaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsun? Şimdi nasıl bir ruh hali içindesin?
Etrafımızdaki tüm genç kadınlar gibi ben de hayatımda iniş çıkışlar yaşıyorum. Bizim tek farkımız; ekran önünde olduğumuz için bunları bütün Türkiye’yle beraber yaşamamız.
Bundan şikayet etmek gibi bir hakkım yok. Bu işi yapıyorsam insanların özel hayatımı merak etmeleri de çok doğal. Sadece çarpıtıldığında çok sinirleniyorum. Geçen gün üniversite arkadaşımla yazdılar. Hiçbir ilgisi yoktu tabii ki ama yanımdaki herkesle yazabiliyorlar. Babamla görseler yanındaki bu orta yaşlı adam kim diye onunla yazacaklar belki. Elimden geldiğince özel hayatımı korumaya çalışıyorum. Ben hayatımdaki bu iniş çıkışları etrafımdaki örneklere bakarak halletmeye çalışıyorum. Benim gibi göz önünde olan insanların bunları nasıl atlattığına bakıyorum. Bu benim hayatım; hatalarım da var, doğru yaptığım şeyler de var. Doğru yaptığım şeyler daha fazlaysa, benim ailem, yakınlarım böyle düşünüyorsa ben doğru bir yolda gidiyorum demektir. Her genç kız gibi yaşıyorum hayatımı, ne eksik ne fazla. Benim etrafımda ünlü olmayan ve benden çok daha
zorlu ayrılıklar, barışmalar, kırgınlıklar, depresyonlar yaşayan insanlar da var. Benimki aslında çok rutin yaşanan şeyler. Evet bir ilişkim vardı, bitti. Şimdi saygıyla anıyorum, bu kadar.

Şu an nasıl özel hayatında sular?
Her şey yolunda gidiyor özel hayatımda şu an. Kendimi çok mutlu hissediyorum. Önemli olan iki insanın birbirini mutlu etmesi... Umarım böyle devam eder.

Hangi noktada ilişki biter senin için?
Saygısızlık noktasında biter. Ben öyle bir şey şimdiye kadar yaşamadım, saygısız bir ortam olmadı ilişkimde. Benim de yaşadığım çok enteresan deneyimler oldu. Ama belli bir yerde dur demeyi bilmek lazım.

Peki hangi noktada güvenini tam olarak kazanır karşındaki insan ve sen onunla devam etmeyi seçersin?
Güven meselesi bende artık oldukça sıkıntılı olmaya başladı. Geçmişe dönüp baktığımda hep aynı hatayı yapmışım. Belli bir yaştan sonra onu anlıyorum. Zaten benimle beraber
olmak isteyen herkes bana iyi davranıyor, her genç kız için bu böyle. Buna kanmıyorum artık. Ben artık karşımdaki insanın geçmişine bakmaya karar verdim. Kime nasıl davranmış, en son ilişkisi ne kadar sürmüş, nasıl ayrılmış, etrafta nasıl biliniyor gibi… Yaşadığım deneyimler sonucu zaman zaman güven sorunları yaşıyorum. Ben, bana iyi davranan insanlarla beraber olmuşum. Yanlış yargılamışım insanları. Ama artık çok daha farklı bir gözle değerlendiriyorum karşımdakini. Bir restorana gittiğimizde garsona nasıl davrandığı bile ipucu verebiliyor. Bir de egonun çok tehlikeli bir şey olduğunu düşünüyorum. Egosu yüksek insanlardan uzak duruyorum. Her konuda olabilir, çok parası var diye egosu yüksek olabilir, çok yakışıklı diye egosu yüksek olabilir ya da çok iyi bir işi var diye… Herkesin kendine güveni için egoya ihtiyacı var elbette ama onun dozunu biraz tutturmak gerekiyor bence.

Sosyal medyayla olan bir samimiyet söz konusu anladığımız kadarıyla. Nasıl bir ilişkiniz var?
Evet aynen öyle. Sabah kalkar kalkmaz önce biraz korku dolu gözlerle Ajans Press’e bakıyorum. Çünkü gerçekten neyle karşılaşacağımı çok merak ediyorum. Geçen gün arabada gülüyorum; hemen alkollüydü, ayakta duramıyordu gibi haberler çıktı. Artık bunlara üzülmüyorum ama ailem üzülüyor diye canım sıkılıyor. Twitter’ın ise şöyle bir güzel
yanı var. Bütün güncel haberleri aynı anda görebiliyorum. Instagram da aynı şekilde. İşimle ilgili de çok kullanıyorum. Bir markaya kampanya çektiğimde o marka benim sosyal
medyamı da aktif olarak kullanıyor. 

Artık ilişki konularında da sosyal medya önemli rol oynuyor. Eski  sevgilinden ayrıldıktan sonra attığın tweet’ler haber oldu. Biraz gönderme var mıydı?
Bir ilişki bittikten sonra her şeyi ona yoruyor insanlar. Ben medyatik taraf olduğum için benim tweet’lerim haber oluyor, halbuki karşı tarafın da yazdığı birçok şey vardı ve onların da bana yorulma ihtimali var. Ama artık bitmiş gitmiş bir ilişki, ilişki dönemimize saygıyla bakıyorum. Sonrasında olan şeyleri de görmezden gelmek istiyorum. Herkes hata yapabilir, kimseye bir kızgınlığım, küskünlüğüm yok. Ben çok dikkatli davrandım ama sadece ben dikkatli davrandım…
Röportaj: Eda Şentürk
Fotoğraf: Murat Sargın

Özge Ulusoy defilelerin en gözde mankenlerinden biri olmanın yanı sıra televizyonun en çok izlenen programlarında yer alarak başarılı bir ekran yüzü olduğunu da kanıtladı.
Moda dünyasındaki deneyimini ‘Bugün Ne Giysem?’ programının jüri koltuğunda değerlendiren güzel manken, 30 yaş hissiyatını, özel hayatını ve güzellik sırlarını en
samimimi haliyle anlattı.

En son bir araya geldiğimizden bu yana bir yıl geçti… Kısa bir ‘bir yıl değerlendirmesi’ alabilir miyim?
Geçen sene bu zamanlarda ben ‘Survivor’dan çıkmış ‘Yok Böyle Dans’ yarışması içinde büyük çabalar harcıyordum. Yarışma biter bitmez ertesi gün kendimi ‘Bugün Ne Giysem?’
stüdyosunda buldum. Bir senedir de buradayım. Biz kendi içinde çok eğlenen bir ekibiz. O yüzden işe gidiyor gibi değil arkadaşlarımla görüşmeye gidiyorum gibi geliyor. Çok eğlenerek çekim yapıyoruz, insanın sevdiği işi yapıyor olması çalışıyor hissi vermiyor. O yüzden çok şanslı olduğumu düşünüyorum Allah herkese nasip etsin.

Her gün televizyonda olmak nasıl bir yaşam sistemini beraberinde getiriyor?
Bir taraftan çok güzel bir taraftan da çok zor... Eleştirilere açık olmak gerekiyor, birçok konuda kendinden emin olmak gerekiyor. Bir taraftan da insanlara her gün ulaşıyor olmak, ekranda olmak çok büyük bir şans. Bunun bana çok büyük bir getirisi oluyor ve bu diğer işlerime de yansıyor. Bu sayede insanlarla buluşabileceğim birçok organizasyonda yer alıyorum. Özellikle bu kadar izlenen ve sevilen bir programda yer almak çok güzel bir şey…

Kadınları her gün tepeden tırnağa eleştiren bir göz olarak sence bir kadının en iyi durduğu görüntüleri hangileri?
Ben hep şunu söylüyorum, bence Türk kadını güzel giyinmeyi biliyor. Ama yaptığı hata şu, vücuduna göre giyinmeyi bilmiyor. Bir kadın vücuduna oturan hangi kıyafeti giyerse giysin iyi görünüyor zaten. Bir de insanın tarzını sindirmiş olması lazım. Örneğin bize birçok farklı tarzda yarışmacı geliyor. Gotik, rock ya da benzeri tarzlarda… Bunu kişi özenip de yapmamışsa çok eğreti duruyor. O yüzden her kadının kendi içinde kendini şık hissettiği kıyafeti bulması lazım. Benim de özel hayatımda giydiğim belli şeyler var, giymediğim de çok şey var.

Peki sen hangi görüntüyü gördüğünde olmamış diyorsun en çok?
Günlük bir kıyafete abiye topuz yapıp gelenler oluyor. Birincisi bu, ikincisi de çorap konusu. Biz çorap konusunda biraz hassasız programda. İnce çorap dediğiniz zaman; tene uyumlu olması gerekiyor, parlak olmaması gerekiyor, yaşına uygun olması gerekiyor vs. Genç kızlarda ten rengi çorap gördüğüm an olmamış diyorum.

Günden güne güzellik grafiğin yukarı doğru çıkıyor, biraz güzellik sırlarını alalım lütfen…
Çok teşekkür ederim. Aslında ben çok mutlu olduğum için böyle bir enerji veriyorum dışarıya. İş hayatım da özel hayatım da çok yolunda gidiyor. Bunun yansıması oluyordur. Bir de çok bakıyorum gerçekten kendime. Benim saçım, cildim, vücudum enstrümanım gibi… Bir sanatçının kemanına ya da çellosuna nasıl bakması gerekiyorsa benim de vücuduma öyle bakmam gerekiyor. Bale yaptığım dönemde de böyleydi. Kendime hep iyi bakardım. Uykumu alıyorum, spor yapıyorum, iyi besleniyorum, abur cuburdan
kaçınıyorum, mümkün olduğunca az makyaj yapıyorum. Her akşam cildimi iyi temizliyorum, maskelerimi yapıyorum. Bunu yapmak en fazla 15- 20 dakikamı alıyor ama değiyor.
En büyük hatan ne oluyor ilişkide?
Maalesef çok fazla yer kaplıyor hayatımdaki insan. Ben bir zaman sonra karşımdakini kendimden çok düşünmeye başlıyorum. Ama maalesef kimi insana değmiyor. Bunu zaman içerisinde anlıyorsunuz. Biraz daha kontrollü gitmem lazım ama ben Akrep burcuyum bazen çok ileri gidebildiğim durumlar olabiliyor. Çok kalbimi dinlediğim, kalp kırıklıklarıyla verdiğim yanlış kararlar olabiliyor. Ama aşkın hayatımın bütününü kapsarken onun bir orantısını kurmak gerekiyor.

10 sene sonra nasıl bir tablo hayal ediyorsun?
Aile olmak istiyorum. Bir 10 sene önce bu soru sorulsaydı farklı cevap verirdim. Çocuklarım olsun, mutlu bir yuvam olsun istiyorum. Onun dışında hala ekranda olmak isterim.
Başarı grafiğini hep yüksek tutan örnek aldığım isimler var. Pınar Altuğ, Ceyda Düvenci gibi… Hayatımızda uzun zamandır varlar ve hep güzel işlerle oldular. Ben de öyle yıllarca başarılı, sevilerek izlenen bir ekran karakteri olursam çok mutlu olurum tabii ki.

30 yaşı nasıl buldun?
Ben otuzu çok sevdim. Kendimi güzel hissettiğim bir yaştayım. Ben bana yaş almanın yaradığını düşünüyorum. Bundan on yıl önceki fotoğraflarıma bakıyorum şu an kesinlikle daha iyi duruyorum. Yüzümü daha iyi tanıdığım için değiştim aslında. Kaşımın şeklini değiştirdim, göz makyajımı değiştirdim, saç rengimi değiştirdim. Bunlarla insan daha iyi gözüküyor. Yaş almak bazı kadınlara yarıyor ben de inşallah onlardan olurum ve bu grafik böyle devam eder. İçsel olarak ise biraz daha farkında olmaya başladım. Geçen sene bile her şeyi çok daha tozpembe yaşıyormuşum. Hayattaki bazı iniş çıkışlar size karşınızdaki birçok insanın olduğu gibi olmadığını ve değiştiremeyeceğinizi gösteriyor.
Otuz yaşında anladım ki kimseyi değiştiremiyorsunuz.

Nasıl bir yaz tatili planlıyorsun?
Bu sene daha fazla dinlenebileceğim, kitap okuyacağım, masaj yaptıracağım, spor yapabileceğim bir tatil planlıyorum. Fethiye ve Göcek taraflarında… Bodrum ve Çeşme’deki koşturmacanın tam tersi bir tatil olacak.

Yaz sezonu alışverişi için neler alındı?
Biz geçen gün bir sabah saatinde Çağla’yla (Şıkel) Beyoğlu’na gittik. Şapkamızı gözlüğümüzü taktık ve bütün Beyoğlu pasajlarını gezdik. Tişörtler, kot şortlar, kot ceketler,
aksesuarlar bir sürü şey aldık. Beyoğlu pasajları gerçekten bir hazine gibi, harika parçalar çıkıyor. Onun dışında Valentino bir ayakkabı, Gucci’den ten rengi bir ayakkabı ve
Balenciaga bir çanta aldım. Onun dışında mini elbiseleri çok seviyorum. Herve Leger, Bebe, BCBG ve Zara vazgeçemediklerimden…