Ameliyatsız güzelleşin

Güzelleşmenin yolu sadece ameliyat masasından geçmiyor. Bazen ufak dokunuşlar da büyük değişimler yaratabiliyor.

Ameliyatsız güzelleşin

Genç bakışlar
Göz çevresindeki gençleşme genellikle botoksla gerçekleşiyor. Ancak güzel görünen kaşlarla da daha genç bir göz yapısına sahip olabilirsiniz. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Dilek Avşar, kaşlara doğal kontur verilmesi için botoks yapılabileceğini belirtiyor. Kaşa yapılan botoks kaşın daha düz ama daha kalkık hale gelmesini sağlıyor. Böylece üst göz kapağı üzerindeki çökme ve sarkma giderilmiş oluyor. Avşar, “Kaşa kavis vermeden düz kaldırmak aynı zamanda kaşın içi ve dışı arasında 0.5 cm’lik bir fark yaratıyor. Bu da kişinin yüzünün daha canlı görünmesini sağlıyor. Çünkü botoksla kaşın dış kenarından beş mm bir kaldırma yapılabiliyor” diyor. Bu uygulamaya ek olarak yapılan ışık dolgusu; göz altında oluşan halkalar, koyu renkler, torbalanmalar ve kaş altındaki boşlukların giderilmesine de yardımcı oluyor.

Yüze uygun çene
Çoğumuzun aklına gelmese de aslında çene de yüzün daha güzel ve genç görünmesinde önemli yer tutuyor. Çene yaş ilerledikçe geriye doğru gidiyor ve daha da küçülüyor. Çenenin üzerindeki yağ desteği de gittiği için kemik yapısında oluşan osteoporoz nedeniyle daha da küçülüyor. Yaşlanmanın yanında normalde de çenenizi uzun, kısa ya da yüzünüze uygun bulmayabilirsiniz. Bu durumda ameliyat fikri size ürkütücü geliyorsa, basit uygulamalar bu sorun için size yardımcı olmayı amaçlıyor. Eğer çeneniz yüzünüze göre çok küçükse kök hücresiyle yağ enjeksiyonu yöntemine başvurabilirsiniz. Bu işlem hazır dolgu ile de yapılabiliyor ama dolgu çok kalıcı olmuyor.

Yaşsız eller
Yaşlılığın belki de en belirgin özelliği ellerde başlıyor. El üzerindeki derinin giderek incelmesi, damarların ortaya çıkması ve kırışıklıkların görünmeye başlaması çoğu kadını rahatsız ediyor. Oysa ellerin yaşlanmasını engellemek zor değil. Kendi kök hücrelerinizden elde edilen yağ enjeksiyonuyla bu sorunlardan ameliyatsız kurtulmak mümkün.

Duru ve düz göz altı
Göz altındaki morluklar, çökmeler ve torbalanmalar için bıçak altına yatmak istemiyorsanız, daha kolay uygulanabilen yöntemlerden yardım alabilirsiniz. Yüzdeki çökmeler için ışık dolgusundan faydalanabilirsiniz. Işık dolgusu hyalüronik asit ve kolajen içeriyor. Özellikle göz altındaki çökmelerde hafif renk değişimlerinde ve torbalanmalarda kullanılıyor. Etkisi en az bir yıl sürüyor. Göz altını daha duru ve düz gösteren bir uygulama. Küçük miktarlarda uygulanıyor ve uygulandığı andan itibaren göz altında düzlük ve parlaklık fark ediliyor. İçindeki antioksidanlar yaşlanmayı durdururken, vitaminler renk açmaya etki ediyor.

Cilt Check-Up’ı
2015’in en önemli estetik trendleri arasında yerini alan cilt check-up’ı, özellikle yıllar sonra cildinizin ne tür estetik uygulamalara ihtiyaç duyacağını DNA’larınıza bakarak gözler önüne seriyor. Böylece ihtiyacınız olmayan uygulamalar yerine en çok ihtiyacınız olacak uygulamaları yaptırmanız yeterli oluyor. Dr. Dilek Avşar, cilt yaşlanmaya başladığında sıkılığının ve elastikiyetinin azaldığını, bunun da ciltte sarkmalara neden olduğunu belirtiyor. DNA check-up yöntemiyle ilk olarak, elastikiyeti ve sıkılığı sağlayan kolajen üreten genler inceleniyor. Bu sayede ciltteki erken kırışıklığın, sarkmanın önlemleri alınabiliyor. İkinci aşamada ise glikasyon durumu inceleniyor. Glikasyon, vücutta işlenmeden kalan fazla şekerin elastin ve kolajene bağlanması anlamına geliyor. Bu durum ise tüm vücudu yaşlılığa götüren en büyük etken oluyor. Ciltte oluşan glikasyonla çatlama, incelme, kendini onaramama, gevşeklik ve kızarıklık görülüyor. Üçüncü aşamada ise güneşin zararlı etkileri ve pigmentasyon genleri inceleniyor. Yaşlanma ve lekelenme durumu için önemli olan genler incelenerek bu yönde tedbir alınması sağlanıyor. Dördüncü adımda vücutta hastalık yapan serbest radikaller ve deriye ait genler araştırılıyor; genetik olarak serbest radikallerle vücutta savaşan antioksidanların kabiliyetleri tespit ediliyor. Serbest radikaller; erken yaşlanma, deride mat görünüm, lekelenme ve sarkmalar yapıyor. Antioksidanlar da onları engellemeye yönelik çalışıyor. Beşinci kategoride ise deride hassasiyet ve iltihap yapan genler inceleniyor. Bu sayede ciltte iyileşmenin gecikmesi, kızarıklık ve şişkinlik (ödem) gibi cildi yıpratıcı sorunlarla karşılaşılabiliyor. Toplam bu beş kategorideki genler incelenerek kişinin bu bölümlerde zayıf ve güçlü olduğu yönler ortaya çıkarılıyor. Yapılacak tedaviler ve alınacak önlemlerle zayıf olan yönler desteklenmiş ve güçlü olduğu kısımlara da gereksiz yatırımlar yapılmamış oluyor.