Sadece yatakta sizin olan erkekler

Seks temeline dayanan ilişkiler modern kadını nasıl etkiliyor?

Sadece yatakta sizin olan erkekler

Kıskançlığa ne oldu?
Bu tür ilişkiler kurulunca kıskançlık da ortadan kalktı mı sorusu akla gelse de Psikolog Mahmut Şefik Nil, “Şimdi de kıskançlık var fakat bu biraz sosyolojik bir konu. Aslında
ilişkilerin en başında istenen şey, bir kişiye odaklanıp kalmak, fakat yaşanan aksilikler nedeniyle kadın ya da erkek bunun yürümeyeceğini anlıyor. Böyle olduğunda ise ‘Uzun ilişki herhalde yok’ ya da ‘Doğru kişi yok’ gibi genellemelerde bulunmaya başlıyor. Fakat aynı zamanda romantik duygular da bulunuyor ve sonsuz ilişki talebi de var. Bu çelişki kişiler u¨zerinde derin yaralar da açabiliyor” diyor. Neden orta yaş yalnızlığı olabiliyor! Modern toplumlarda kadının ekonomik olarak özgürleşmeye başlamasıyla birlikte yalnızlaşma da başlıyor. Çünkü kadın kariyer yapmak istiyor, evlenmeyi ya da çocuk yapmayı bu nedenle erteleyebiliyor. Fakat kariyer yapmaya odaklandığında ise zamanın geçtiğini
anlayamıyor ve “Ben ne yapıyorum?” sorusunu sorduğunda iş işten geçmiş olabiliyor. Aradığı düzgün erkeği bulmak için birçok kişiyle tanışmak zorunda kalıyor. Tek gecelik ilişkiler
de fazlalaşmaya başlıyor. Orta yaş yalnızlığı denilen su¨rece girildiğinde ise güven duygusu giderek azalmaya başlıyor. Psikolog Mahmut Şefik Nil, “Günümüzde yalnızlaşmayla birlikte insanlar birbirlerine daha az güveniyor. Dolayısıyla daha savunmacı oluyorlar ve kendilerini tam olarak açmıyorlar. İkili ilişkilerde de bireysel korunma kalkanları devreye giriyor” diyor.

İlişkisizlik korku yaratıyor
Günümüzde insanlar daha bireysel hareket ediyor. İnsanların en büyük korkusu ise ilişkisizlik. “Neden bir ilişki sürdüremiyorum, neden hep kullanıldığımı hissediyorum?” sorusu çok görülüyor. Mahmut Şefik Nil, “Cinsellik insanlar için sadece mekanik bir boşalma yolu değil, aynı zamanda ilişki kurma şekli. Cinsel ilişkide karşınızdaki kişiyi hissediyorsunuz.
Yaşanılan şey tek gecelik bir ilişki bile olsa beklentiler başlıyor. Bu beklentiler gerçekleşmediğinde ise hayal kırıklığı yaşanıyor. Hayal kırıklığı aynı zamanda bir deneyim de olduğu için bir sonraki ilişkiye yaklaşımda da etkili oluyor. Çünkü yaşanılan deneyimin ardından kadın ya da erkek kendini kullanılmış hissediyor. Tam tatmin olamıyor ve bir şey eksik kalıyor. Bunu tamamlamak için başka birine gitmek istiyor” diyor.
Bazen güzel geçirilecek birkaç saat, bazen kısa süreliğine de olsa unutulacak olan yalnızlık duygusu, bazen de sadece cinsel tatmin için ilişkiler kuran günümüz modern
kadınının sonu maalesef genelde hüsran, güvensizlik ve depresyon oluyor. Geriye ise parçalanmış bir kalp, umutsuzluk ve de sonsuz aşka inanmamak kalıyor!

Yazı: Nilgün Yıldız/Formsante

James Hollis, ‘Satürn’ün Gölgesinde’ isimli kitabında şöyle diyor; “İnsanlar için cinsellik artık birbirini yeniden keşfetme mekanizmasından çıktı ve gecelik yaşadıkları bir şeye dönüştü.” Aslında bu görüşe inanmak zor gibi görünse de etrafınıza baktığınızda ilişkilerin farklılaştığını fark etmemek kaçınılmaz. Özellikle kadın ve erkek arasında yaşanan ikili ilişkilerde cinselliğe bakış çok farklı bir boyut kazandı. Önceleri bir kadın ve bir erkek cinsel olarak birlikte olmak için en azından bir süre bekler, birbirlerinden hoşlanır ve
sonrasında yatağa doğru ilerlerdi. Şimdilerde ise bekleme süresi ortadan kalktı. Durum böyle olunca da cinsellik her açıdan farklı yaşanmaya başladı. Cinselliğe bakış açısı
farklılaştığında çiftlerin birbirlerine olan davranışları da değişti. Örneğin kadınlar, eskiden sevdiği adamı biriyle birlikte görmeye bile katlanamazken şimdilerde, ister yalnızlık korkusu, ister aşk, ister çaresizlik deyin, birlikte olduğu erkeği başka kadınlarla paylaşabiliyor. Birlikte olmak istediği adam sadece ona ait olmak ve özgürlüğünden ödün vermek istemiyorsa onu bu haliyle kabul ediyor ve kendine verilen kısa anların kırıntılarıyla avunmaya çalışıyor. Peki günümüzde çoğalan bu tür paylaşımcı ilişkiler beraberinde sorun getirmiyor mu? Psikolog Mahmut Şefik Nil, erkeğini paylaşmak zorunda olan kadının aslında çok da mutlu olamayacağını söylüyor ve şöyle diyor; “Kadınlar birlikte oldukları erkeği paylaşma sürecini öğrenirken muhtemelen yaralanıyorlar. Çünkü bu durum kolay değil. İnsan zaten doğası gereği kendine ait bir şeyi zor paylaşıyor. Bu duruma baktığınızda bir
kadının ya da erkeğin sevgilisini ya da eşini paylaşması çok zor.”
Nelere sebep oluyor?
Kadının kendine olan güveni sarsılıyor ve “Ben kötüyüm, ben istenmeyenim” ya da “Ben çirkinim” gibi duygular yaratabiliyor. Bu yaralanmaya narsistik zedelenme deniyor. Bunu onarmak için kendine çok fazla gönderme de yapabiliyor. “Kıymetimi bilemedi, ben iyiyim ama o kötü” gibi. Bir sonraki ilişkisinde aynı hatayı yapmamak için “Bu mekanda tanışırsam böyle olur ya da şuraya gidersem yine öyle olur” gibi düşünceler oluşabiliyor. Bu nedenle de bir sonraki ilişkisinde yaptıklarının tersini yapabiliyor. Fakat her durumda ilişki deneyimleri insanın hafızasına kazınıyor ve kişiyi değiştiriyor. Uzun su¨re ilişkiye girmeyen insanlar için bu durum bir depresyon sebebi olabiliyor. Çünkü dokunulmak dışarıyı hissetmenin bir yolu. Sadece biriyle yatmak değil varoluşun gerekliliği. Kendinizi dışarı yansıttığınızda geri dönüş olmazsa kendinizi yok hissetmeye başlıyorsunuz. Maalesef Robinson Crusoe olunamıyor ve yalnız başımıza kaldığımızda çok derin yaralar açılabiliyor.

Ne yapmalı?
Hayal kırıklıklarından korunmak için tatmin olana kadar aramayı sürdürmek gerekiyor. Ayrıca sosyal aktiviteler ve hayır işleriyle mutlu olmaya odaklanılabilir.