Evlilik katili “modernlik” mi?

Evlilik aşkı öldürüyor mu?

Evlilik katili “modernlik” mi?


Bırakın 40’ı, 4 yıl mucize
Aydan Ay Çakmak / Stajyer Mali Müşavir
“Modern kadın ve erkek, kendi ilgi alanlarına eğilmeye (ki bu bireyi bencilleştirebilecek tehlikeye varabiliyor zaman zaman), arkadaşları ile dışarı çıkmaya, bakımlarına ve özbenliklerine ağırlık verdikleri durumlarda evlilikleri için bu tür sorunlar çıkabiliyor. Evlilik bağı neticede bir noktaya kadar özgürlüğü kısıtlayabilecek bir kavram hala toplumumuz anlayışında... Eğer bu evlilik birliği içinde, kadından ya da erkekten sadece biri modernse, o çiftin değil 40 yılı dördüncü yılı bitirmeleri mucize bence! Eğer çiftlerin ikisi de modernse, katili olmayabiliyor... Modern kadından ziyade, erkekler kadınlardan çok şey bekliyor bence. Bu beklentileri kim ne kadar karşılayabilir ki? Hepimiz belli bir kapasiteye sahip insanoğluyuz. Robot değiliz. Bu durum tabii ki evliliğe de, sosyal çevreye de olumsuz yansıyor. İki arada kalmışlık kadar kötü bir şey yokken şu hayatta; çalışan ve modern kadının ikiden fazla şey arasında kalması, başta eşi ve ailesi olmak üzere kimsenin bu durumu anlayışla karşılayamaması da, gerçekten acı bir tablo bence. Çok tüketen, yıpratan bir olgu.”

Evliliğin katili modern olamamak
Deniz Doğan / Tasarımcı
“Modern erkek, kadının anlattıkları ile ilgilenmese bile ilgileniyormuş gibi yapar. Modern kadın, kadınların ve erkeklerin ayrı dünyadan olduklarını düşünür, buna rağmen erkeğe anlattığı her şeyi, onun anlamasını bekler. Evliliklerin kısa sürmesinin modernlikle bir alakası yok. Evlilik, ‘modern Türkiye’de aslında sevgilinle el ele gezmek için yapılan bir şey. Onun için de sevgiliden ayrılmak gibi bir şey sanılıyor boşanma… Modernlik hiçbir şeyin katili değil. Evliliğin katili modern olamamak! Ya da daha doğrusu modernliği dejenere olmakla karıştırmak. Ben insanların ‘modernlik’ten ne anladığını anlamakta çok zorlanıyorum. Modern olmak; ‘ben istediğimi yaparım, kendi kararımı kendim veririm, kimseye de hesap vermem’ demek değil diye düşünüyorum. Evlilikte aşkın ölmesi bence; insanın kendisini ve evli olduğu insanı yeterince yenileyememesiyle ilgili bir durumdan kaynaklanıyor.”

İlişkileri biz öldürüyoruz
Ertuğrul Yılmaz / Yurtdışında Serbest Çalışıyor
 “Sosyal statüsüne ve maddi gelirine güvenen kadın, haklı ya da haksız nedenlerden dolayı öfkeye kapılıp kolayca eşinden ayrılma kararı alabiliyor. Erkeklerdeki boşanma eğilimi ise ciddi anlaşmazlıklar haricinde, genelde bağımsız olma ve özgürce yaşama isteğinden geliyor. Sebepler neler olursa olsun, aile temelleri eskisi kadar sağlam değil. Boşanma kararı almak çocuklara rağmen artık çok kolay. Peki, modernlik evliliğin katili mi? Modern oldum diye evliliğinize karşı yükümlülüklerinizi yerine getirmekten vazgeçtiyseniz, bu durum evliliğinizi etkiler. Evliliğinizin katili de modernlik değil siz olursunuz. Aşk denilen o duygu yoğunluğu, evlilik olmasa da bir süre sonra kalmaz zaten. Doğanın bir sistemi var. Tıpkı ağacın çiçek açması, bunların meyveye dönüşmesi gibi, aşklar da evlilikle birlikte sevgiye dönüşür. Eğer o aşk gerçek bir aşksa, bu sevgi de gerçek bir sevgi olur.”

Eş, iş ve çocuğu bir arada yürütmek çok zor!
Alemtaç Çapanoğlu / Tekstil Mühendisi
 “Boşanmanın şehirli-modern olmakla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Kadın ekonomik özgürlüğünü kazandıktan ve erkeğe ihtiyacı olmadığını anladıktan sonra, gerçek sevginin içinde olmadığı, sadece ihtiyaçtan kurduğu evlilik bağını koparıyor. Ev, iş, çocuk, eş ve bunları bir arada yürütebilmek günümüz kadını için zor... Ancak eşleri yardımcı oluyorsa, sorun olmaması lazım. Eşleri iş yoğunluğu nedeniyle, yemek olmadığı akşamlar kahvaltı ediyor ya da eve yemek siparişi veriyorlarsa sorun yoktur herhalde. Ben de eş, ev, çocuk ve kariyer arasında sıkışıp kalan kadınlardan biriydim bir zamanlar. Sonuçta hepsi bir arada yürümeyeceğinden, birinden fedakarlık yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ya da bir bakıyorsunuz sıkıştığınız yerden çıkaracak adam yok ortada! Aslında biliyor musunuz; ne modernlik, ne evlilik, aşkı bizler öldürüyoruz.”

Doç. Dr. Burhanettin Kaya (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Günümüz şehirli çiftleri neden bir yastıkta 40 yıl kocayamıyor?
Kent yaşamı içinde kadının ve erkeğin üretken niteliklerinin artması, farklı düzeylerde ekonomik güçler elde etmeleri, onları birey olarak etkin hale getiriyor. Özellikle kadının bu yöndeki başarısı, onun ilişkideki belirleyiciliğini de artıran bir etken kanımca. Eğer bu güçlerini ortak dünyalarına da aynı biçimde eşit olarak aktarabilirlerse, ilişki ve evlilik güçleniyor. Bunun olmadığı durumda ortak dünya azalıyor ve iki ayrı bireye doğru evriliyorlar. Diğer bir deyişle evlilik “akti” etkisini yitiriyor. Evlilik işlevsizleşiyor. Bunu belirleyen süreç; çiftlerin her birinin kendi başarılarını, kariyerlerini, hedef beklentilerini öncelikli sayması ve diğerini dışta bırakması olarak özetlenebilir. Günümüzün kapitalist toplum yapısı; zaten doğası gereği insanı nesneleştirmekte, bireyi kendini merkeze koyan girişimciye dönüştürmekte, dayanışma ve paylaşımı ortadan kaldırmakta. Bu bireysel hırsların ve arzuların kıskacındaki bireylerin evliliği de, bırakın 40 yılı, 4-5 yılda son noktaya kolaylıkla erişmektedir.

Modernlik evliliği öldürüyor mu?
Kadın ve erkek arasındaki ilişkinin toplumsal cinsiyet bağlamında bir egemenlik ilişkisine dönüşmesi, evliliği çatışma ve rekabetin yaşandığı bir mecraya dönüştürüyor. Egemen olma itkisi ile bağımsız olma arzusu arasındaki çatışma, evliliği de dönüştürüyor bir bakıma. Aslında evliliği öldürmüyor. Evlilik, adını verdiğimiz ortaklaşmacı-eşitlikçi ilişkiyi öldürüyor. Kalan da evlilik, ama aynı evlilik değil. Bazen evlilik bu düzeyde sürüyor. Tarafl arın kabulleniciliği, çaresizliği, seçeneksizliği ya da bağımsız davranacak gücünün olmayışı nedeniyle… Ya da evliliğin biçimsel olarak sağladığı statü avantajlarının sürmesi gerekçesiyle… Diğer yandan çocukların gereksinimleri doğrultusunda sürebiliyor. İlişki ölüyor ama evlilik bir başka biçim olarak sürüyor. Ama bu eğilimin giderek azaldığını da görüyoruz. Kadının bağımsızlığı ve gücü arttıkça, ilişkinin bitmesiyle, evliliğin sonlanması arasındaki süre giderek kısalıyor. Bazı toplumsal kesimlerdeki kadınlar, bu konuda daha cesur davranmaya başladılar.

Günümüz erkekleri, hem eşleri ‘sosyal, çalışan, eğitimli’ olsun istiyor hem de evde hiçbir sorumluluğu paylaşmıyor! Sizce işlerine geldiği gibi mi davranıyorlar?
Ortalama bir orta sınıf ya da küçük burjuva ailede; ister beyaz yakalı, ister mavi yakalı olsun, erkeklerde sizin de belirttiğiniz gibi bu yönde bir eğilim var. İşçi ailesinde bu biraz daha az, çünkü yaşamak için ailenin tüm bireylerinin çalışma zorunluluğu rolleri de etkileyebiliyor.
Kadınlar artık erkeklere tahammül etmiyor
Burak Atay / Video Grafikeri
“Moderni günümüzün ruhuna uygun, batı tarzı yaşayan insan olarak alırsak; oldukça bireyselliğine düşkün, belli zevkleri, özel uğraşları olan, görece açık fi kirli insan tipi aklıma geliyor. Evliliklerin kısa ömürlü olmasının en önemli nedeni; kadınların erkeklere tahammül etme zorunluluğunun artık eskisi kadar olmaması. Kendi ekonomik gücü olduğu için ‘yeter artık’ diyebiliyor. Bir de boşanmanın artık bir tabu olmaması! Modernlik evliliğin katili mi? Biraz öyle… ‘Artık sevişecek yaşa geldim evleneyim’ demiyorsun mesela, bence eskiden biraz bu da varmış. İstemediğin bir evliliği yürütmek zorunda da olmuyorsun. Evliliğin asıl katili çok fazla düşünmeden, geçici bir hevesle insanların evlenmesi. Aşk bittikten sonra evlilikler de bitiyor. Yoksa ruh ikizinle ömür boyu saadet, modern yaşamda da cazibesini koruyor. Ve bence evlilik, aşkı öldürmez. Aşk kendisi ölür. Evlilik onu başka güzel bir şeye dönüştürmeye yarayabilir.”

Modernlik, süper kadın modelini yarattı

Şehlem Sebik / İletişim Uzmanı
“Evlilik kurumu, kurumsal olarak devletin düşüncelerini bireye aktarmada bir araç olduğu için bence katili değil, aksine destekçisi. Fakat modernite, kadınların üzerinde evlilik içerisinde başka türlü bir değişimi destekliyor. Hem iş yaşamı hem de aile yaşamını bir arada götürebilen ‘süper kadın-süper anne’ denilen kadın modelini yaratıyor. Bu kadınların hem işte çok başarılı olması, kariyerlerini yapmaları hem de ev yaşamının devamını sağlamaları bekleniyor. Evlendikten sonra hem kendimde hem de eşimde beğendiğim en güzel şey yaşantımızı değiştirmememiz. Evlilik bizi değiştirmedi, çünkü evlilik kurumuna ve onun önerdiği şeylere inanmıyoruz. Biz evde işleri beraber yapıyoruz. Hayat ortaklaşa olduğu için yemek gibi şeyler bir sorun olmuyor. Modernite değil de, bence eğer evlilik kurumunu çok kafanıza takarsanız, öldürür. Kurumu redederseniz öldürmez. Çünkü her zaman sevgilisinizdir.”
Modernlik; evliliğin, ilişkilerin katili mi? Zor bir soru. Aslında bu, modernlikten ne anladığımızla alakalı galiba… Ama gerçek olan şu ki günümüzde ‘modernlik’ adı altında sistemin ‘süper’ kadınlar, hatta belki de ondandır ‘süper’ erkekler yaratma çabası var. Bundandır; kariyer de yapan, çocuk da bakan, yemek de pişiren, tüm bunların arasında da kocasının işveli, seksi ‘sevgilisi!’ olmaya çabalayan tonlarca kadın etraft a can çekişiyor. Bir yanda da, sahip olunması gerektiği sürekli dikte edilen, ‘kaliteli hayat’ı yakalamaya çabalayan tonlarca erkek de eşek gibi para kazanmaya çalışıyor! Hoş onlar zaten böyle büyütüyorlar, ‘ataerkil’ düzende; suya, sabuna, çocuğa hatta kadınlarına bile dokunmadan, para odaklı! Hal böyle olunca; nereye, neden yetişmeye çalıştığını bilmeyen milyonlarca; mutsuz, sevgisiz, sinirli, doyumsuz insan doluyor her yan işte... Sonra, günümüz modern kadını daha fazla dayanamıyor ve genellikle ‘iş’i yerine ‘eş’ini bırakmayı tercih ediyor.

Peki, modernlikten ne anlıyoruz? Modern kadın, modern erkek ne demek? Günümüz çiftleri neden bir yastıkta 40 yıl kocayamıyor? Eşinin ‘entelektüel, modern’ olmasını isteyen erkeklerin kaçı, evlendikten sonra ‘eşim yemek yapmıyor’ diye boşanma davası açıyor? Eşinin/sevgilisinin arkadaşlarıyla dışarıya gitmesini, kendine zaman ayırmasını, yani ‘sosyalleşmesini’ kaç kadın, kaç erkek anlayışla karşılıyor, kıskançlık krizlerine girmiyor? Kaç modern erkek eşine, ev işlerinde, çocuk bakımında yardım ediyor? Kendini geliştirmesi için onu destekliyor? Evliliklerin/ilişkilerin katili ‘modernlik’ mi? Sizlere de sormak istedik…

Bağımlı erkekleri biz yaratıyoruz
Fulya Aybars / Orkestra Sanatçısı
 “Şehirli modern ‘kadın ve erkeklerimiz’in artık bir yastıkta 40 yıl kocayamıyor olmalarının nedeni zaman. Her şeyin çok kolay elde edildiği ve harcandığı bir zamanda hoşgörü de, fedakarlık da, sevgi de yitip gidiyor. Ayrıca alaturkalık kötü bir şey değil bence, ne kadar kaçsam da kanımızda var. ‘Modern’ olarak adlandırdığımız kadınların en büyük sorunu, her şeyi üstlenmeye çalışmaları. Bir taraftan çalışma hayatı, bir taraftan çocuk ve eş. Ama kadınlar bunu kendi kendilerine yapıyorlar; bağımlı erkek ve bağımlı çocuk yaratmakta üstümüze yok!”

Evlilik her şeyin katili!
Elif Tekneci / Post Production Uzmanı
“Modern kadın, kendini erkeklerin dünyasında kabul ettirebilmiş ve çağın gerektirdiği geniş ve özgürlükçü bakış açısına sahip olan kadındır. Modern erkek ise, erkek egosundan sıyrılmış, çağdaş erkektir. Fakat Hint kumaşı gibidir. Bulunması neredeyse imkansızdır. Ama biz büyük ölçüde şekilsel olarak modernleştik. Ama ben ‘modern köylü’ olmayı, ‘sahte şehirli’ olmaya tercih ederim. Sadece Türk gençlerinden değil, ataerkil sistemde yaşayan tüm bireylerden tam anlamıyla modern olmaları beklenemez. Evlilikler de uzun sürmüyor, çünkü modernite, duyguları değil kişisel hazzı tetikleyen bir şey. Ve paylaşımdan uzak… Modernlik evliliğin değil, bence evlilik her şeyin katili!”