Kadın&Moda&Sinema

İtalyan modacı Edoardo Fendi’nin sinemayla iş birliğinin en güzel örneklerini sunan bir sergi, sinemayla flört eden moda tasarımcılarını ve beyaz perdenin stil ikonu yıldızlarını yeniden gündeme taşıdı. Fazla söze gerek yok! Sinema modayı seviyor, moda da sinema dünyasını.

Kadın&Moda&Sinema

Yazı: Gülru İncu

İtalyanlar sadece ‘La Dolce Vita (Tatlı Hayat)’ya, güzel şaraba, leziz peynirlere ve muhteşem bir mutfağa düşkünlüğü ile tanınmıyor dünyada. Rönesans’tan bu yana sanat, moda ve tasarım denilince akla gelen ilk uluslardan. Günümüz moda dünyasına yön veren isimlerden Fendi’nin sinemayla yaptığı 60 yıllık görkemli iş birliğinin örnekleri, Fendi Studios’un hazırladığı bir sergiyle bir süredir gözler önüne seriliyor. Modaevinin 2015 yılından bu yana Roma’daki merkezi olan Palazzo della Civilta Italiana’daki sergi 8 Haziran’a kadar açık kalacak. Sinemanın unutulmaz yapımlarında kullanılan Fendi imzalı kostümlerin, bavulların, çantaların ve diğer aksesuarların yeniden canlandırılan film sahneleriyle izleyicilere sunulduğu, film gösterilerinin yapıldığı bu görkemli sergi, sinemanın birçok sanat dalıyla ama popüler kültürün belki de en ilgisiz kalınamayacak unsuru olan modayla yakın dostluğunu ve yarattığı sinerjiyi bir kez daha dünyaya hatırlatıyor.

Kadın&Moda&Sinema - Resim : 1

Visconti ile başlayan iş birliği
Fendi’nin tasarımları, İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının örneklerinden Hollywood klasiklerine kadar pek çok filmde kullanıldı. Bu iş birliği aslında 1974 yılında Luchino Visconti’nin Conversation Piece filmiyle başladı ve Silvana Mangano ilk kez Fendi kürk ceketiyle göründü. Federico Fellini’nin de aralarında yer aldığı diğer kült yönetmenler de filmlerinde Fendi ile çalıştı. Gwyneth Paltrow, The Royal Tenenbaums (Tenenbaum Ailesi) filminde, vizon rengi oversized mink kürk paltosuyla Margot Tenenbaum’u canlandırırken hipnotize edici sahnelere hayat verdi. Sinema ve moda dünyası Grand Budapest Hotel (Büyük Budapeşte Oteli) ile bir kez daha Fendi ve Anderson ortaklığına tanıklık etti. Madame D karakterine hayat veren Tilda Swinton, kadife pelerini, kırmızı eldivenleri, siyah kürk şapkası ve kürk etolüyle unutulmaz bir sinematografinin parçası oldu. Fendi ve Bond’un yolları da bir ara kesişti. Bir Bond kızı olmak karşı konulmaz bir cazibe, güzellik ve tabii ki göz alıcı bir şıklık gerektiriyordu. Fendi imzalı tilki kürkü içinde arz-ı endam eden Barbara Carrera da bunun için biçilmiş kaftandı. Arjantin’in First Lady’si Eva Peron’un lüks tutkusu ülkenin sınırlarını aşmıştı. O, kitlelere hitap ederken bile kürk paltosundan vazgeçmedi. Madonna, Eva Peron karakteri için çok başarılı bir seçimdi. Alan Parker’ın çektiği Evita, 90’lı yıllarda Madonna’nın Eva Peron’u canlandıracağı duyulunca çok ses getirdi. Madonna, çekimler yapılırken önyargılarla savaşmak zorunda kaldıysa da rolün hakkını verdi.

Kadın&Moda&Sinema - Resim : 2

Kostüm canlı bir karaktere dönüşürse
Ve The Devils Wears Prada (Şeytan Marka Giyer)… Meryl Streep’in canlandırdığı Miranda Priestly gibi bir moda dergisinin yöneticisiyseniz karizmanızı güçlendirmek için gösterişli bir cekete ihtiyaç duyabilirsiniz. Patricia Field ve Fendi, Streep’in karakteri için turuncu ve siyah çizgili, şal yakalı bir ceket tasarladı. Bu moda dünyası için yeteri kadar gösterişli bir hareketti. Anne Hathaway de aynı filmde örgü Fendi çantası ve Chanel çizmeleriyle şıklığını tamamladı. Renk, dekor ve kostüm denince ilk akla gelen filmlerden biri olan Masumiyet Çağı, kostümleriyle Oscar ödülünü hak etti. Michelle Pfeiffer, Fendi kostümüyle her zamanki gibi olağanüstü görünüyordu. Samantha Jones’u canlandıran Kim Catrall ve Carrie Bradshaw karakterine hayat veren Sarah Jessica Parker, Sex and the City’nin pek çok sahnesinde Fendi çantalarıyla göründü. Söz konusu Woody Allen ise kostümlerden çekim mekanlarına kadar her unsurun bir oyuncu kadar karakter sahibi olduğunu görebilirsiniz. Cate Blachett, Blue Jasmine’de (Mavi Yasemin) Chanel ve Oscar de la Renta imzalı kostümleriyle, Roger Vivier ayakkabıları, Hermes, Fendi ve Louis Vuitton marka çantalarıyla karizmatik güzelliğini tamamladı. Tüm bu imaj, Manhattanlı sosyalit Jasmine Francis’i canlandıran Cate Blanchett için kusursuz bir fon oluşturdu ve her kostüm en az Blachett kadar kanlı canlı bir karaktere dönüştü.

Kadın&Moda&Sinema - Resim : 3

Moda yeni bir kimlik kazanıyor
Görüntü yönetimi, reji ve kurgu sinema sanatının üç sacayağı ise oyunculuk, mekan ve kostüm tasarımı da bu sacayağını omuzlarında taşır. İki önemli sanatsal disiplinin yani sinema ile modanın dostluğu sinemanın bir endüstri dalı olmaya başladığı yıllara kadar uzanıyor. 20’nci yüzyılın başından bu yana filmler kitleler için en kalıcı eğlence ve yeni moda trendleri için en etkili dağıtım kanalı oldu. 30’lu yılların divası Marlene Dietrich, The Blue Angel (Mavi Melek) filminde o güne kadar hiçbir kadının düşünmeye bile cesaret edemeyeceği kadar maskulen bir kimlikle beyazperdede göründü ve zamanın kalıplarını alt üst etti. Dietrich, bugün kadınların nasıl giyineceğini etkilemeye devam eden devrimci androjen tarzın öncüsüydü. Hayatı boyunca Lanvin’in aralarında bulunduğu pek çok modacının tasarımını giydi. Walter Plunkett, Gone with the Wind (Rüzgar Gibi Geçti) filminde Vivien Leigh için tasarladığı kıyafetlerle sinema dünyasına önemli bir adım attı. 1931 yılında Sam Goldwyn, MGM ile çalışması için Coco Chanel’e milyon dolarlık bir sözleşme teklif etti. Sonraları bu ilişki zedelense de bu moda ve sinemanın dostluğu için verimli bir başlangıç oldu. Chanel, Fransız sinemasının dehaları Jean Cocteau, Jean Renoir ile Luchino Visconti için de kostüm tasarladı. Chanel’in o dönemki ayrılığının ardından boşalan yeri Hubert de Givenchy aldı. Hubert de Givenchy ile Audrey Hepburn’un dostluğu sinema ve moda ilişkisini yeni bir boyuta taşıdı. Givenchy, Sabrina ve Funny Face’in de aralarında bulunduğu birçok filmde Hepburn için kostüm tasarladı ama bunlar arasında en görkemlisi şüphesiz Breakfast at Tiffany’s oldu. Givenchy, Coco Chanel’in ‘petite robe noir’ yani küçük siyah elbisesini Hepburn için yeniden tanımladı. Breakfast at Tiffany’s filmindeki bu elbise ve uzun siyah eldivenlerin yarattığı etki o kadar güçlüydü ki bugün bile popülaritesini kaybetmedi. Givenchy ve Hepburn arasındaki dostluk ömür boyu sürdü. Benzer bir dostluk Fransız sinemasının divası Catherine Deneuve ve Yves Saint Laurent arasında da yaşandı. Yves Saint Laurent, sürreal sinemanın kült yönetmeni Luis Bunuel’in yöneteceği Belle De Jour (Gündüz Güzeli) filminde Catherine Deneuve için kıyafetler tasarladı. 1967 yılında başlayan dostluk Laurent’in ölümüne kadar sürdü. Balenciaga da sinemanın büyüsüne kapılan modacılar arasındaydı ve 20’den fazla film için kostüm tasarladı ama Christian Dior, o güne kadar kimsenin yakalayamadığı bir başarı yakaladı ve Vittorio De Sica’nın Termini Station (Termini İstasyonu) filmi için tasarladığı kostümlerle 1953 yılında En İyi Kostüm Tasarımı dalında Oscar aldı.

Kadın&Moda&Sinema - Resim : 4

Modern kadın imajı değişiyor

Takvimler 1977 yılını gösterdiğinde Diane Keaton, Woody Allen’ın yönettiği Annie Hall filminde o kadar farklı bir imaj çizdi ki Ralph Lauren imzalı o kıyafetler bugün bile kült olarak nitelendirilen sahnelerin hayat bulmasında çok önemli bir yer edindi. Lauren, 2012 yılındaki koleksiyonunda The Great Gatsby’nin 1974 versiyonunda Mia Farrow’un giydiği kostümlerden ilham alacaktı. Sonraları sahneye Jean Paul Gaultier de dahil oldu. Peter Greenaway ve Pedro Almadovar’ın filmleri için tasarımlar yaptı. Luc Besson’un avant-garde filmi Fifth Element (Beşinci Element) filmi Bruce Willis ve Gary Oldman’la çok ses getirdiyse de perde arkasındaki kişi aslında filmin kostümlerini tasarlayan Jean Paul Gautier’di. Bu arada Julia Roberts’lı Pretty Woman (Özel Bir Kadın) dahil 39 film için kostüm hazırlayan Nino Cerrutti ve Nicholas Cage için Face/Off filminin sahneleri için kıyafet tasarlayan Donna Karan’ı da unutmamak gerekir. Charlize Theron ise, geçen yıl gösterime giren casusluk filmi Atomic Blonde’taki, vintage Dior görüntüsü, Burberry trençkotu, John Galliano vinyl ceketi ve Stuart Weitzman çizmelerle 80’lerin tarzını yeniden gündeme taşıdı.

Kadın&Moda&Sinema - Resim : 5

Her dönemin stil ikonları
Tomboy görüntüsüyle Diane Keaton’dan şık ve zarif Cate Blanchett’a, sinemanın stil ikonları, moda figürü kimliğini de başarıyla üstleniyor.

Kadın&Moda&Sinema - Resim : 6