Eğlence hayatının kadın patronları

Son günlerin en popüler mekanlarının başında onlar var.

Eğlence hayatının kadın patronları


TOPRAK GÖKTAŞ
Asmalımescit henüz bu kadar rağbet görmezken açılan Nar Pera, kendi müdavimlerini yaratmış. Mekanın sahibi Toprak Göktaş, “Asmalımescit’in kalabalığından bunalanlar soluğu burada alıyor” diyor.
“Bundan 5 yıl önce Asmalımescit bu kadar popüler değildi ama ben hayranıydım buranın. İstavrit’i işletirken, ta o zamandan beri hep burada bir şey yapmak istiyordum. Yaklaşık 6 ay boyunca inatla burada yer aradım. Dükkanın şu anki yerinde avize deposu ve yan tarafta bir dükkan vardı. Dükkanı almak için onları ikna etmek kolay olmadı. O zamanlar sokağın başında ‘Karnaval’ diye çok şık bir mekan vardı, bir de ben oldum. İlk 1-2 sene burası ölü bir yerdi ama sonra müdavim mekanı olduk. Hafta sonları insanların bir yere gitmeden önce ya da gittikten sonra mutlaka uğradıkları bir yer haline geldik. Asmalımescit’in kalabalıklaşmasıyla beraber, biz bir önceki sokakta (Gönül Sokak) olduğumuz için kalabalıktan bunalanlar bize geliyor. Çünkü insanlar Asmalımescit’e hem nezih, hem keyifl i olduğu için geliyordu. Ama artık bu pek mümkün değil. Bazı insanlar bu tür durumlarda sıkılabiliyorlar. Bizim sokak biraz daha izole ve geniş olduğu için insanlar daha rahat edebiliyorlar. Müzik genellikle lounge’lar, funky’ler ve caz tarzlarıyla başlıyor. Saat 21.30- 22.00 gibi artık yavaş yavaş DJ’imiz Sinan Tuna çalmaya başlıyor. Zaman zaman Tolga Akyıldız bizde özel geceler yapıyor. Genellikle Cuma geceleri başka biri çıkmayacaksa, ben DJ’lik yapıyorum. Saat 23.30 gibi isteyen oturup muhabbet ediyor, isteyen dans ediyor, biraz daha bar gibi oluyoruz. Saat 02.00’de kapanmaya hazırlanıyoruz, sabaha kadar takılmak isteyenleri kulüplere uğurluyoruz.”

DİDEM ÖZGEN
Kuruçeşme’de Les Ottomans Oteli’nin içinde açılan Funfatale, otelin ağır dekorasyonunun tersine cıvıl cıvıl, samimi bir mekan. Funfatale’in işletmecisi Didem Özgen, buraya gelmek isteyenlere “Kıyafetinizi dert etmeyin” diyor.
“Funfatale, ‘öldürücü eğlence’ demek; Fransızca’da cazibeli kadın anlamına gelen Femme Fatale’den geliyor. Funfatale, bizim için ‘baştan çıkarıcı eğlence’ anlamını taşıyor. Ayrıca Funfatale’in maskotu maymun, çünkü doğadaki en eğlenceli yaratık o bence. 22 yaşında kendi şirketimi kurdum. Sertab Erener, Levent Yüksel, Kargo ve Göksel’in sanatçı menajerliğini yapıyordum. 2003 yılında işi bırakmaya karar verdim. Sonra bir süre organizasyonlar ve partiler yaptım. Adım ‘Party Girl’e çıkmıştı. Eğlence hayatını hep sevdiğim için İzzet Çapa’nın mekanlarına danışmanlık yaptım. Sonra 29 Grubu’yla tanıştım ve ne yapalım derken Funfatale gibi eğlenceli bir mekan ortaya çıktı.
Buranın eğlencesi çok enteresan. Çünkü gündüzle gecesi çok farklı. Gündüz çok ev gibi, gece de o rahatlıkta. Ama akşam yemeği bitiminde müzik hızlanıyor. Barın etrafı daha çok hareketleniyor. Dans etmek isteyenler oluyor. Gece 02.00’ye kadar eğlence var. Gündüzleri lounge, akşamları house müzik çalıyoruz. Cumartesi akşamüstü partilerine başladık; 16.00-20.00 arasında. Bütün Avrupa ve Amerika’da çok popüler şu sıralar. Misafirlerimizin çok hoşuna gitti.
Buraya eşofmanla da, davete gidecek şıklıkta da gelebilirler. İnsanların modunu zorlama taraft arı değilim. Kimse kıyafetini dert etmesin. Mekana girişlerde bence en önemli kriter, içeri çok sarhoş insan almaman lazım. Zaten o kapıdan girerken belli olur. İçeride olay çıkaracağını algılayabildiğin insanı almazsın. Onun haricinde başka bir kriterimiz yok.”
Eğlence hayatının nabzını tutan kadınlar!

AYŞE KUCUROĞLU
Bebek’teki Happily Ever After’dan sonra gece hayatına el atan Ayşe Kucuroğlu, çok konuşulan Şişhane’deki mekanı Public’le ilgili olarak, içeri herkesin alınmadığı ve kabarık hesap geldiği eleştirileri için, “Gerçekten içerisi çok kalabalık oluyor. Fiyatlarımız da gayet makul” diyor.
“Sokağın başında olmamız büyük avantaj. Engin Yelkenci bizim müzik direktörümüz. Onunla işbirliğimiz, bize bambaşka kapılar açtı. Biz buraya her ay 4 tane yabancı DJ getiriyoruz. İyi müzik veriyoruz, bu da çok büyük hareketlilik yarattı. Ayrıca çok iyi bir müzik sistemi kurduk, gece evinize gidip, başınızı yastığa koyduğunuzda başınız zonklamaz. Biz bir de erken açılıyoruz. Sadece kulüp değiliz. Restoranımız çok hareketli. Bardan daha fazla ilgi görüyor. Bazen insanlar içeri giremediklerini ve kapıda kaldıklarını söylüyorlar ama gerçekten içerisi çok kalabalık olduğu için alamıyoruz. Aslında benim Happily Ever After diye, gündüz gayet feminen, tatlı ve kendimi mutlu hissettiğim bir mekanım var. Ondan sonra bu durumlarla karşılaşmak hiç kolay olmadı. Bu kapılar ve valeler yüzünden çok sert şeylerle karşılaştım. Önce valeyi de eleştirdiler ama sonra alıştılar. Arabanızı buraya güvenli bırakıyorsunuz, içkiliyseniz arabayı bırakıp gidebilirsiniz. Tuğçe Tatari’nin yazısına çok üzüldüm. O buraya geldiği gün, Stephan Pompenguac diye çok pahalı bir DJ gelmişti. Başka insanlar biletli satıyor bunu. O olmasa hesap bu kadar yüksek olmayabilirdi. O konuda çok yaraladılar beni. Evet içki satıyorum ama pavyon mantığı bizde yok çünkü, ben öyle bir insan değilim.”

AYŞEGÜL İLSEVER
Müziğiyle ve eğlence anlayışıyla Yunan kültürünün etkisi hissedilen Lipsi, Ayşegül İlsever tarafından işletiliyor. Mekanda tabak kırma devri, yerini sahneye karanfil atmaya bırakıyor.
“Lipsi’den önce Salomanje’yi işletiyordum. Salomanje kapandıktan sonra Lipsi’nin işletmesini aldım. O zamanlar Lipsi’nin yerinde Niş vardı. Sonra biz burayı Lipsi yaptık. Kimi canlı müzik, kimi DJ sever. Bizde her ikisi de var. Haftanın üç günü Gallis canlı müzik yapıyor. Salı, çarşamba ve perşembe günleri, Yunan-Türkçe karışık şarkılar çalıyor. Hafta sonunda ise, Suat Ateşdağlı ekibinden bir DJ çalıyor. Bizde tabak kırma yok. İsteyen oluyor ama mümkün olduğunca engellemeye çalışıyoruz. Bizde karanfil atılıyor. Çünkü insanlara zarar verdiği için Yunanistan’da da yasaklanmış. Yunanistan’da da karanfil atılıyor. Biz zaten burayı açmadan, şirketin sahibi Yücel Özalp ve Kaya Demirel’le Atina’ya gittik. Baktık, orada bütün müzikhollerde sahneler çiçek dolu, devamlı temizlik yapılıyor. Biz de dedik ki, bu tabak işine girmeyelim, en güzeli karanfil. Nişantaşı bir dönem, düşüşe geçer gibi oldu. Asmalımescit, Kanyon kültürü, Bebek, İstinye Park derken bölünmeler oldu. Ama Nişantaşı, oldum olası popülerdir. Şimdi yeni açılan biriki yerle son iki senedir yeniden hareketlenme görüyoruz.”

FERAH AYDIN-FUNDA ÖDEMİŞ
Son zamanlarda Asmalımescit’teki en popüler mekanlardan biri de Ferah Aydın ve Funda Ödemiş’in sahibi olduğu Off Pera… İçkileriyle iddialı olan mekan, çoğunlukla 80’ler ve 90’ların müziğini çalıyor.
Ferah:
“Aslında bu kadar gece ağırlıklı bir mekan açmayı hiç düşünmüyordum. Arkabahçe kapandıktan sonra yine aynı tarz, ama güneyde bir yer bulma hayaliyle Bodrum civarında epeyce bir dolaştım ama içime sinen bir yer bulamadım. Ayrıca başka bir işim daha olduğu için sabah 4’e kadar açık kalacak bir mekan için, birlikte yürütebileceğim, anlaşabileceğim bir ortak bulmam gerekiyordu. Bütün bu süreci üniversiteden arkadaşım olan Funda’yla da sıkça paylaşıyordum. Sonunda, geçtiğimiz Temmuz ayında 20 yıldır müşterisi olduğum Ece Bar’ın sahibi Ece Aksoy’un ‘Ben artık sadece lezzetli yemek satmak istiyorum, yemek sonrası içkiyi sen ver; tut şu iki adım ötedeki dükkanı, Funda’yla da ortak olun’ demesiyle, yani Ece’den el almış olmanın güveniyle ‘Off ’ hayata geçti. Mekanın dekorasyonunu yapan Defne’ye (Defne Koryürek) Funda da, ben de çok şey borçluyuz. Çok sıcak ve samimi bir mekan yarattı. Biz de elimizden geldiğince bu samimiyeti devam ettirmeye çalışıyoruz. Galiba asıl sır bizim de mekanı çok sevmiş olmamızda!” Funda: “Yaş ortalamasının 35 ve üzeri olmasından oldukça memnunuz. Müziğimiz, ağırlıklı olarak 80’ler ve 90’lar. Bize gelenler de bundan çok hoşnut. Salı günleri Asu Maro ile Türkçe 45’lik gecesi var, o geceler hakikaten çok kalabalık bir grup olarak sabahlıyoruz. Ve tabii ki arada bir Aslı Altan ‘Canım müzik çalmak istiyor’ dediğinde de izdiham yaşıyoruz!”

AYŞEM SARAÇOĞLU
Yaz-kış hareketli, gece ve gündüzü ayrı yaşayan Beymen Brasserie’yi Ayşem Saraçoğlu işletiyor. Yerli ve yabancı birçok ünlünün uğradığı mekan, magazin basınının da yakın takibinde…
“Herkesin rahat edebileceği, iyi yemek yiyebileceği, iyi servis alabileceği, bir mekan yaratmak istedik. Bu caddenin hakikaten New York’tan, Londra’dan aşağı kalır bir yanı yok. Aynı yurt dışındaki Brasserie’ler gibi, o rahatlığa ve keyfe sahip. Bunu da iyi yemek ve iyi içkiyle birleştirdiğiniz zaman çok keyifl i bir şey oluyor. Nişantaşı, ciddi uzun saatler yaşayan bir semt. Daha çok gündüzleri yoğun yaşar. Saat 10.00 itibariyle alışverişe gelenler, mahallede işi ya da evi olanlar uğrar. Sabah kahvesiyle güne başlarız, çok yoğun bir öğle yemeği ve öğleden sonra faslı olur. Saat 17.30-19.30 arası akşam ‘drink saati’ne geçilir. 20.00 ile 24.00 arası da akşam yemeği ve yemek sonrası içki zamanı... Bu saatlerde de sinemadan çıkanlar, daha sonra civardaki kulüplere gidecekler önden bir içkiye gelir. Fransız mutfağı ağırlıklı, uluslararası bir mutfağımız var. Ama Fransız mutfağının bütün klasiklerini bulabilirsiniz. Başka hiçbir yerde yiyemeyeceğiniz soğan çorbası, steak tartar, kendi yaptığımız ördek ciğeri sunuyoruz. Bir de kahvaltımız çok meşhur! İnsanlara tavsiyem, eğer önemli bir yemek için Beymen Brasserie’yi tercih edeceklerse, önceden rezervasyon yaptırmaları iyi olur. Ama diyelim ki yaptırmadı. Geldiklerinde bir müddet barda bekletiyoruz, sonra en kısa zamanda bir masaya alıyoruz.”