Dijital geleneksele karşı

Renkli kutu televizyondan mobil ekranlara geçtiğimiz günden bu yana bir şeylerin değişeceğini tahmin ediyorduk. Geçtiğimiz yüzyılın favori sosyal alanlarından sinemalarla dijital ekranlarımızın savaşına ise biraz hazırlıksız yakalandık. Mücadelenin son perdesinde The Irishman’i izleyeceğiz.

Dijital geleneksele karşı

Hazırlayan: Baran Alışkan

Dünyanın dört bir yanında kurulan yeni markalarla dijital platformların yükselişi önlenemez noktaya geldi. Bugün tek nefeste sayabileceğimiz onlarca örneği var. Netflix, Hulu, Amazon Prime, Apple TV+, HBO,  BluTV ve puhutv gibi onlarcası sektörü geliştirmeye devam ediyor. Aylık abonelikler sayesinde kullanıcılar kendi konfor alanının dışına çıkmadan dilediğini sınırsızca izleyebiliyor. Şimdi asıl konumuza gelelim… Şüphesiz sektörü domine eden Netflix ve geleneksel sinemanın mücadelesi. Netflix, milyonlarca abonesine platformda yer verdiği yapımlar dışında kendi özel yapımlarıyla da sunuyor. Buraya kadar her şey normal. Peki problem nerede? Bugün Netflix’in (gelecekte de diğerlerinin) büyük ve prestijli ödül törenlerinde tüm ödülleri kazanma ihtimalinde. Bununla da kalmayıp yüksek bütçeli yapımları yalnızca bir tık uzağımızda muhafaza etmesinde… Buna karşılık geleneksel cephede sinemacılar, sinemanın bir sosyal alan, kültürel bir etkinlik ve sanata gösterilen saygı olarak görülmesini savunuyor. Öyle ki dijital yayın platformlarının yapımlarına ödül vermemek için ‘eski’ kurallara bile başvuruyorlar. Bir film festivalinden ödülle dönmek isterseniz yapımınızın dünyanın herhangi bir yerinde bir sinema salonunda gösterilmiş olması gerekiyor. 2018’de En İyi Belgesel Film alanında Oscar ödülü alan Icarus bir Netflix yapımı olarak tartışmanın fitilini ateşlemişti. Ertesi yıl, Netflix yapımları Avrupa’nın prestijli organizasyonu Cannes Film Festivali’nde yuhalanacaktı… O yıl Fransa sinemalarında gösterilmediği gerekçesiyle Cannes tarafından tepki çeken Alfonso Cauron’un Roma filmi, Venedik Film Festivali’nde Altın Ayı, 10 Oscar adaylığı ve 3 Oscar ile eve geri dönecekti. Netflix kendini kararlı dijital duruşunu biraz olsun esneterek filmlerini bazı sinemalarda gösterse de bunun tek sebebi iddialı yapımlarının ödül kazanması ve daha büyük yapımlar için uygun ortamı oluşturmak. Diğer cephede ise sinemacılar, Netflix gibi bir yapının film festivallerinin prestijine neden ihtiyaç duyduğunu anlayamıyor ve önüne engeller koyuyor. Hatta usta yönetmen Steven Spielberg, Netflix yapımlarını Oscar’da görmekten büyük bir rahatsızlık duyduğunu belirtmiş ve üst üste açıklamalarla platforma savaş açmıştı. Bir süre sonra Apple TV+ tanıtımında karşımıza çıkmasını saymazsak sinemayı korumaya çalıştığını düşünebiliriz.

Dijital geleneksele karşı - Resim : 1

Gelelim yılın olayına… Geçtiğimiz yılın Oscar Ödül Töreni’nde Roma, ödülleri bir bir kaldırırken yılın en çok beklenen filminin ilk fragmanını da izlemiştik. Usta yönetmen Martin Scorsese’in şimdiden modern bir başyapıt olarak nitelendirilen The Irishman filmine ilk bakış hayli heyecan vericiydi. Fragmanın sonunda alışık olduğumuz ‘Sinemalarda!’ duyurusunun hemen ardından ‘Ve Netflix’te!’ uyarısıyla sinemalar ve dijital ekranların savaşı bir üst perdeye taşındı. Gerçek bir meydan okuma! Netflix, 160 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığı yeni yıldızından çok ümitli. Martin Scorsese’in gözünden Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci gibi isimleri izlemek büyük bir zevk olacak. Elbette önümüzdeki yılın tüm ödüllerine ambargo koymak için önce sinemalarda, ardından 27 Kasım’da dijital ekranlarda izleyebileceğiz. Dünya prömiyerini 57. New York Film Festivali’nde yapan The Irishman, bir sendika liderinin zamanla mafyatik bir figüre dönüşümünü konu ediniyor. Şimdiye kadar eleştirmenlerden de tam not aldı. Yıldızlarla dolu kadrosu, 210 dakikalık süresiyle Netflix’in yeni ödül avcısıyla buluşma vaktimiz yaklaşıyor. Dijital ekranların yükselişiyse henüz yeni başladı.

Dijital geleneksele karşı - Resim : 2

Kutlamaya hazırız!
Renkli kutunun yıldızları, Emmy Ödülleri ile bu ay geçtiğimiz bir yılda yaptıklarına göre ödüllendirilecek. Hem de bu kez uluslararası olarak… 2019 Uluslararası Emmy Ödülleri, 25 Kasım’da New York’ta sahiplerinin elinde havaya kalkacak. Fakat bu kez heyecanımızı katlayacak bir de temsilcimiz var. Ülkemizin yetiştirdiği en önemli isimlerden biri olan Haluk Bilginer, geçtiğimiz yıl rol aldığı Şahsiyet dizisindeki muazzam Agah Beyoğlu performansıyla rakipleriyle yarışacak. En İyi Erkek Oyuncu ödülü için yarışacak diğer adaylar ise şöyle: Come Home dizisinden Christopher Eccleston, Impuros dizisinden Raphael Logam ve Beat adlı yapımdan Jannies Niewöhner. Bilginer’in ödülü kazanması durumunda (ki biz rakiplerine pek şans tanımıyoruz) önümüzdeki ay kutlamak için yerini şimdiden ayırdık.

Dijital geleneksele karşı - Resim : 3

Kış mevsimi izleme listeniz
Hava mevsim normallerine yakışan soğukluğa ulaştı ve biz ekranın önünde battaniyeye sarılıp film izlemeye başladık... Uzun kış geceleri ve büyük sükse yaratan üçlemelerle soğuk mevsimin hakkını veriyoruz. Birbirinden farklı türdeki favorilerimizi bir araya getirdik ‘Kış mevsimi üçleme serisi’ listemizi hazırladık. İtinayla izleyiniz…
Fantastik-Bilimkurgu
• Back to the Future (1985)
• Back to the Future II (1989)
• Back to the Future III (1990)
Romantik-Dram
• Before Sunrise (1995)
• Before Sunset (2004)
• Before Midnight (2013)
Aksiyon-Bilimkurgu

• Matrix (1999)
• Matrix Reloaded (2003)
• Matrix Revolutions (2003)
Fantastik-Macera

• The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring (2001)
• The Lord of the Rings: The Two Towers (2002)
• The Lord of the Rings: The Return of the King (2003)
Aksiyon-Suç

• Batman Begins (2005)
• The Dark Knight (2008)
• The Dark Knight Rises (2012)
Fantastik-Macera
• The Hobbit: An Unexpected Journey (2012)
• The Hobbit: The Desolation of Smaug (2013)
• The Hobbit: The Battle of the Five Armies (2014)
Romantik-Dram
• Fifty Shades of Grey (2015)
• Fifty Shades of Darker (2017)
• Fifty Shades of Freed (2018)

Netflix
Dijital geleneksele karşı - Resim : 4
The King
The End of the F***ink World
Alyssa ve James, iki uç karakter olarak gönüllerimize taht kuralı uzun süre oldu. Hasret bitti, bu ay, ikinci sezonuyla geri dönüşlerini kutlama zamanı! James’in Alyssa’yı öldürmek üzere planlar kurarak başladığı ilişkinin geldiği duruma çok şaşıracaksınız. Ayrıca harika soundtrack’i de dinlemeyi fazlasıyla hak ediyor.

Bluetv
Dijital geleneksele karşı - Resim : 5
Aynen Aynen
İlk kez macerasına YouTube ile başlayan ve kısa sürede kendine has bir hayran kitlesi oluşturmayı başaran yeni nesil internet dizisi artık BluTV’de! İlk yedi bölümünü YouTube’dan izleyebileceğiniz dizide, bir çiftin ilişkisinin başlangıcı ve diğer aşamaları tüm çıplaklığıyla işlenmiş. Meğer isteyip de söyleyemediğimiz ne çok şey varmış!

Bize Gezmek Olsun
Erkan Can ve Güven Kıraç, Küba’nın arka sokaklarına giriyor ve sizi eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor. Sizce de bir şehri tanımanın en iyi yolu kaybolmak mı? Usta oyunculara göre en iyi yöntem kesinlikle bu.