!f İstanbul 12. yaşını kutlarken

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin ilk gün gösterimlerinden favoriler!

!f İstanbul 12. yaşını kutlarken

Love, Marilyn / Sevgiler, Marilyn
14 Şubat – 21:30 
Cinemaximum Fitaş Salon 1
Marilyn Monroe’yu aptal sarışını ikonlaştırması ya da içimizi sızlatan hikayesini değil Hollywood’da çalışan bir kadının yaşamını konu alan etkileyici bir belgesel. Önemli olan Marilyn’i bir insan olarak ele almak ve yaptıklarına bu gözle bakabilmek dedirten belgeselde, Monroe’nun kişisel mektupları ve günlükleri kendi sesi ve Hollywood yıldızlarının seslendirmeleri ile izleyiciye ulaştırılıyor.  Özet olarak belgeselin yönetmeni Liz Garbus şunu diyor “Onu bir insan olarak gördüğümüz müddetçe bence her şey harika.”
What Is This Film Called Love? / Şu Aşk Denen Film Nedir?
14 Şubat - 12:00 
Fitaş Salon 1
Oldukça eğlenceli, dinlendirici, ilginç ve oldukça benmerkezci olan bu film, yönetmenin üç günlük Meksiko gezisinde, üç kuruşluk kamerasıyla çektiği bir otoportre aslında. Film yaratıcısının tanımıyla bilinç akışı olarak tanımlıyor ve bu tanımın da hakkını veriyor. Bu otoportre, film yapımının sınırlarındaki dönüşümü net olarak görebiliyoruz.
Rengaine / Kendini Tut
14 Şubat – 22:00
Cinemaximum Budak
Film, Cezayir asıllı bir Fransız kadın ile siyah bir adamın evlenmek istemesi üzerine ayağa kalkan ve duruma karşı çıkan 40 erkek kardeşin mücadelesini konu alıyor. Her ne kadar okunduğunda aşk filmlerinin klasik hikayesi olarak algılansa da dikkat çekilen nokta kendi ırkçılıkları içinde kaybolan Afrikalılar ve Cezayirliler. Hıristiyan bir Afrikalı olan Dorcy, Cezayirli Müslüman Sabrina ile evlenmek istemesi ile aslında günümüzde terör dahil ayrımcılıkların ana nedeni olan din ve ırk meselesi ele alınıyor. Yönetmenin dokuz yılda bitirdiği ilk uzun metrajlı filmi olan Rengaine, konusunun aksine oldukça hafif ve rahat bir tarza sahip. 
14 – 24 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da, 28 Şubat – 3 Mart arasında ise Ankara ve İzmir’de meraklıları ile buluşacak olan !f İstanbul’un 14 Şubat Perşembe günü gösterime girecek olan filmlerinden favorilerimizi belirledik. Her biri birbirinden güzel olan filmlerden listemize girenler ayrıca 14 Şubat Sevgililer Günü programınızı da süsleyebilir.
Blood Brother / Kan Kardeşim
14 Şubat – 17:00
Cinemaximum Fitaş Salon 1
Film aslında çocuk seven bir adam olmayan Rocky Braat, 2008’de sırt çantasıyla Hindistan’ı ziyaret macerasının bambaşka bir yaşama dönüşmesini konu alıyor. Hindistan’daki gezisi sırasında Chennai’da HIV’li yetimlerin kaldığı bir kuruma götürülen Braat ülkesine döndükten sonra bile aklından HIV’li çocukları çıkartamıyor ve sonunda her şeyini satıp Hindistan’a yerleşme kararı veriyor. Çocuklarla iç içe, onlar gibi yaşamaya başlayan Robert Braat’ın hikayesini konu alan film oldukça etkileyici.
The Sessions /Aşk Seansları
14 Şubat / 22:00
Cinemaximum Fitaş Salon 4
Mark’ın pedere sorması gereken çok önemli bir sorusu var. Bir kadını İncil’de anlatıldığı şekilde tanıması, yani cinsel ilişkiye girmesi mümkün mü? Mark, çocuk felci nedeniyle sakat kalmış ve zamanının çoğunu solunum cihazına bağlı geçiriyor ama her şeyi hissediyor. Aslında yıllardır patlamayı bekleyen bir bomba gibi. Yardım Helen Hunt’da vücut bulan bir seks terapistinden geliyor. Altı seans yapacaklar ve birbirlerine âşık olmayacaklar. Kurallar bu kadar basit ama tabi ki uygulaması söylemesinden zor, çünkü adam müthiş! 


We Are Legion: The Story of Hacktivists / Biz Birliğiz: Hacktivistlerin Hikâyesi
14 Şubat – 19:30
Cinemaximum İstinyePark
Bilgiye ulaşma özgürlüğünün Robin Hoodları olarak görebileceğimiz hacktivistlerin hikâyesini anlatan film bizi Christopher Pole’un 4chan web sitesini kurduğu yıllara kadar götürüyor. Özellikle engellendikçe internette ışığa çıkan tüneli kazmayı becerebilen hackticistlerin Tom Cruise’un da yer aldığı bir Scientology videosu yayınladıklarında hayran kitlelerini ve ‘anonim’ ortaklarını epey arttırmaları, Tunus’ta başlayan Arap baharında oynadıkları rol görmezden gelinecek gibi değil! Üyeler, yazarlar, akademisyenler gibi pek çok kişiyle röportajlara yer veren belgeselde aslında küresel bir hareketin ve iletişimin evriminin hikayesine yer veriliyor.