Her şeyi sorgulayan "Y" kuşağı

Daha cesur ve daha sorgulayıcı bir kuşak geliyor!

Her şeyi sorgulayan

Yazı: Nilgün Yıldız
Gezi Parkı olaylarıyla birlikte karşımıza sadece ülkemizin içinde bulunduğu kaos durumu değil aynı zamanda yeni bir kuşak olan Y kuşağı kavramı çıktı. Bugüne kadar birçoğumuzun duymadığı ya da pek de farkında olmadığı bu kavram aslında hepimizin bildiği ‘genç işte’ düşüncesinden çok farklıydı. Çünkü birçoğumuz belki Y kuşağı da dahil olmak üzere gençliğin olaylara karşı bu kadar ilgili olduğunun farkında değildi. Çünkü çoğunluğun bilgisayar başında olduğu bu kuşağın değil ülke sorunlarına, anne ya da babasının sorunlarına dahi ilgisi olmadığı düşünülüyordu. Peki, ne oldu da bu kuşağın aslında sandığımızdan çok daha farklı olduğunu gördük. Bu kuşak nasıl bir kuşaktı ki kendinden önceki kuşağa dahi bir şeyler öğretmeyi başardı?
Anlamı isminde saklı
Y kuşağı kavramının nereden geldiğini biliyor musunuz? Y kuşağı adını why (neden) kelimesindeki Y’den alıyor. Bu kuşak herkesi ve her şeyi sorgulayan bir kuşak olduğundan bu ismi aldı. Buradan hareketle bir önceki kuşak X ve sonraki kuşak da otomatik Z adını aldı. Bu kuşağın içerisine 1980 yılından 2000 yılına kadar doğanlar giriyor. Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatr Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver bu kuşağı şöyle tanımlıyor; “Y kuşağı daha bireyci, hep ‘ben ben’ diyen, kendi önceliklerini her şeyden önemli gören bir kuşak. Otoriteye karşı koyabilen ya da en azından karşı koyma cesareti daha yüksek bir kuşak.” Uzmanlara göre; bir önceki kuşakta toplumsal değerler, birliğin ahengi, toplumsal idealler daha önemliydi. Y kuşağı için kendisi ve yakın çevrenin ihtiyaçları daha ön planda. 
Neden daha cesurlar?
Y kuşağının yetişmesinde tabii ki ailelerin önemli bir rolü bulunuyor. Bu kuşağı yetiştiren aileler; bireysel başarıyı, rekabeti desteklediler. Çocuklarını yetiştirirken hep daha iyi ve daha önde olmaları gerektiği vurgulandı. Ders çalışmak, evin sorumluluklarına katkıda bulunmaktan daha önemli olarak görüldü. Aileler için çocuklarının üzülmemesi öncelikliydi ve çocuklarına ne istedilerse vermeye özen gösterdiler. Bu da gençlerin özgüveninin daha yüksek olmasındaki en önemli etken oldu. Psikiyatr Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, “Özgüvenlerinin daha yüksek olması daha cesur olmalarına neden olmuş olabilir. Ailelerin verdiği destekleyici ve yüceltici ebeveynlik tutumu, hakkını arama ve doğru gitmeyeni dile getirebilmeyi de kolaylaştırmış olabilir. Otoriteyi evde yoğun hissetmediklerinden ve aynı zamanda okullarda da esneklik arttığından otorite o kadar da korkutucu olmadı” diyor. 
Y kuşağı kadınları
Y kuşağı kadınları daha fazla cinsel bilgiye sahip, yaşamın bir parçasının cinsellik olduğunun farkında. Cinselliği karşı tarafı mutlu etmek kadar kendinin de mutlu olması gereken bir yaşantı olarak algılayabiliyorlar. Kendi bedenini ve isteklerini önemseme, karşı taraftan talep etme açısından da daha rahatlar.
Evlilik kavramı bu kuşağa göre değişti mi?
Psikolog Zehra Erol, “Bu kuşaktakiler ilişkilerinde de zor beğenen özelliklere sahip. Evlilik devam ettirmede süreklilik önemli bir kavram ancak bu kişilerde süreklilik olabilmesi için karşısındaki kişinin tutum ya da davranışlarının mantığına uyması oldukça önemli. Mantığına yatmayan durumlarda ise davranışın değişmesi ya da ilişkiyi bitirme yönünde karar verilebiliyor. Bir önceki kuşaktan farklı olarak evlilikte sorunlar olduğunda kadının olayları daha fazla tolere etmesi de gerekmiyor. Bu kuşaktaki kişiler sosyal hayatta da evlilikte de karşısındakinin söylediğini dinliyor, anlamaya çalışıyor. Fakat iki tarafın da kendi doğrularından vazgeçmemesi çatışmalara neden olabiliyor” diyor.Modern hippilerden farklılar!
Bu kuşak modern Hippiler’le de benzeştirildi. Fakat Psikiyatr Yrd. Doç. Dr. Ünsalver, “Aslında Hippiler maddeyle bağı olmayan bir insan grubuydu. Her şey paylaşılırdı ve ortak değerleri vardı, grup önemliydi. Oysa bu kuşak için madde (cep telefonu, bilgisayar, marka, giyim, iyi bir okul, fazladan eğitim-kurslar vs…) daha önemli. Daha bireyciler, fiziksel etkileşimden ziyade Twitter ya da Facebook gibi sosyal medya olanaklarıyla daha bilinçliler ve düşüncelerini ifade edebiliyorlar. Hippiler ise bir arada olmaya önem veriyordu. Toplumun geleneksel kurallarına özellikle ahlak anlamında karşı çıkıyorlardı, antikapitalistlerdi, Y kuşağı ise kapitalizmden tamamen uzak değil” diyor.
Gezi parkı neyi gösterdi?
En son Gezi Parkı eylemleri sayesinde başkaldırının davranışa yansıdığını görmüş olduk. Şimdiye kadar en fazla öğretmenin sorularına itiraz ve öğretmeni şikayet ya da gittikleri kafeyi şikayet etme şeklinde olan başkaldırının, gerektiğinde toplumsal alana da yansıyabildiğini anladık.
Yanıldık!
Bugüne kadar apolitik, tembel, hazıra konan, muhalefet eden ve bolca sorgulayan olarak algılanan bu kuşağı aslında dışarıdan bakıldığında tüm hayatları teknoloji olan, bilgisayarları herkesin doğuştan sahip olduğu bir hak sanan bir topluluk olarak görmek gayet doğaldı. İnsan Kaynakları Danışmanı Erim Hısım, “Bu kuşağı sonuçlarla tatmin etmek mümkün değil. Onlara, ‘böyle olması gerekiyor’, ‘kural böyle’, ‘hep böyle yapıyoruz’ gibi bahaneler söylemenizin asla sonuca bir katkısı yok. Onları sonuca giden sebeplerle ikna ederek yanınıza alabilirsiniz. Olayları mutlaka açıklamalı ve mantık çerçevesinde yol almalısınız. Aslında son günlerde yaşananlar, bu kuşak konusunda sahip olunan algıyı ve yargıyı derinden sarstı. Sorumluluk sahibi olmadıkları düşünülen, iletişimleri telefonla ve bilgisayarla sınırlı sanılan Y kuşağının gerektiğinde çok güzel iletişim kurduğu, müthiş bir biçimde organize olabildiği de anlaşıldı. Onları yetiştiren X kuşağı, özellikle 80 öncesi deneyimleri ile Y’leri apolitik olarak yönlendirdiler. Bu eksik altyapıya rağmen, deneyimleri olmasa da sezgileriyle birdenbire yeni rollerine uyum sağladılar. Tek eksikleri olan deneyimi de hızla ediniyorlar. Ayrıca çok çabuk öğreniyorlar” diyor.
Y kuşağı ve kariyer
Bu kuşak üst, ast ve hiyerarşiden çok hoşlanmıyor. Onlar için saygıdan çok samimiyet, arkadaşlık ve dostluk ön planda. Yönetim baskısı ve korkusu yerine kalplerinin kazanılması ve adanmaları sağlanmalı. Kariyere çok önem veriyorlar ve çabuk yükselmek istiyorlar. Bu çağın gereği olarak zaman kaybetmekten hiç hoşlanmıyorlar. Çok cesur ve ataklar.
İlişkileri daha açık!
Bu kuşağın yaşadığı ilişkilerde kendine güven ön planda yer alıyor. Açık iletişimi daha fazla tercih ediyorlar. Karşısındaki kişinin farklılıklarını görebiliyor ve bu farklılıklar zorlayıcı olduğunda değişiklik istiyorlar. Güven ve esneklik yanında ilişkide kendini rahatsız eden durumları daha net ifade ediyorlar. İlişkileri istedikleri gibi gitmezse o ilişkiyi bitirebiliyorlar. İlişkilerinin bitme nedeni aldatma, şiddet gibi olaylar değil genelde farklılıklar, beklentilerin uyuşmaması oluyor.
Cinsellikte de daha özgürler!
Cinsellikle ilgili daha fazla bilgi ve paylaşımın olması Y kuşağının cinsellikle ilgili düşüncelerini daha rahat ortaya koymalarına neden oluyor. Cinsel yaşam ve cinsel sorunlarla ilgili daha hızlı bilgi edinebiliyorlar, bu nedenle de cinsellikle ilgili paylaşımlar daha rahat ve özgürce yapılabiliyor. Ailelerin ayıp kavramlarının azalması, cinsellik konularından bahsedildiğinde susma ya da kanal değiştirme gibi süreçleri daha az yaşamaları ve cinsellikle ilgili konularla yaşamın içinde daha fazla karşılaşılması, Y kuşağı için cinselliğin daha az kaygı yaratan bir konu olmasını sağlıyor. Uzman Klinik Psikolog Zehra Erol, “Y kuşağının cinsellikte daha özgür olmasının altında toplumsal yapımızdaki değişimle birlikte özellikle ebeveynlerin çocuğu merkez alan yaklaşımları yatıyor. Bir önceki kuşağa oranla daha fazla imkanın sunulması, sosyal yaşamdan ve dünyadan hızla haber almak, kişisel özgürlüklerinin daha fazla farkına varmaları da kendilerini daha net ifade etmelerini sağlıyor. Bu kuşağın aileleri çocuklarının eğitimine oldukça önem vermiş, kendilerinden farklı bir yaşamı olması için oldukça çabalamış ebeveynler. Eğitimi ve teknolojik imkanları kullanmaları için çocuklarına alan yaratmışlar. Gerek sosyal gerekse eğitim alanında kendi yaşadığı deneyimlerden faydalanarak çocuklarının farklı büyümelerini istemiş ve imkanları da buna göre sunmuşlar. ‘Dur, sus, yapma, ayıp’ gibi kelimelerin yerini aile desteği alıyor” diyor.