Nefs diyeti’yle iç sesinizi dinleyin hafifleyin

Yazı: Elif Gürsoy

Nefs Diyeti bir diyet kitabı değil, birkaç kilo verip onlarcasını almanıza neden olan diyet listelerini hayatınızdan tamamen çıkaracak bir beslenme rehberi. Uz. Dyt. Simge Çıtak, Nefs Diyeti’ni böyle tanımlıyor. Yemeklerle yaratılan sağlıksız ilişkiden kurtarıp yemekle sağlıklı, keyifli bir ilişki kurmaya davet ediyor. Nefs Diyeti'nin temeli farkındalık. Bedensel arınma programı, vücudunuzu dinlendirmek ve onun iyileştirici gücünü tekrar devreye sokmak için tasarlandı. Bu program boyunca az ve öz besinler tüketeceğiniz için size iyi gelen ya da aksine sindirim sisteminizi yoran besinlerin hangileri olduğunu fark etmeniz daha kolay olacak. Nefs Diyeti; okuyucuyu daha sağlıklı bir yaşam için motive ederken, aynı zamanda içsel, spiritüel bir yolculuğa da çıkarıyor. Bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu dinlemeyi öğrenerek, kendi nefsimizin farkında olarak, onu eğitebiliriz. Bu nefs eğitimi sadece beslenme açısından değil, duygusal, ruhsal ve fiziksel boyutta da ele alınıyor.

Boş kalori nedir?
İçinde vitamin, mineral, protein gibi vücudunuzun ihtiyaç duyduğu besinlerin bulunmadığı yiyecekler. Daha da kötüsü içlerindeki kimyasallarla bedeninize yük olan yiyecekler bunlar. Gerçek besinler ise enerjinizi artırıyor. Yiyecekleri en doğal halleriyle tükettiğinizde kendinizi daha dingin, daha huzurlu hissederseniz. Sadece iyi beslenerek daha olumlu, daha huzurlu bir insana dönüşebilirsiniz. Ama sağlıklı beslenmeyi saplantı haline getirmeden! Bu da ayrı bir yük, bir ağırlık yaratıyor çünkü. Kitabın temel kaygılarından biri de olumlu düşüncenin gücünü keşfetmenizi sağlamak. Çünkü gerçekten de “Ne düşünürsek ona dönüşüyoruz”. Mutlu olmayı hak etmediğini düşündüğü için kilolu olmayı seçen öyle çok danışanım oldu ki... Kilo vermek istiyorlardı ama bilinçaltlarında kendilerini sabote ediyorlardı.



Peki, sizce insanlar kilo verme konusunda nerede yanlış yapıyor?
Herkes kısa vadeli çözümler peşinde. Kısa vadeli çözümlerle bir yere varmak mümkün değil. Üç haftada 6-7 kilo vereceksiniz de ne olacak? Bir de bakmışsınız rejimden çıkar çıkmaz verdiğiniz kiloların hepsini, hem de fazlasıyla geri almışsınız. Kimse kendi bedeninin sorumluluğunu almak istemiyor. Bu sorumluluğu bir diyetisyene ya da bir o dönem moda olan bir rejime bırakmak daha kolay geliyor. Herkes tartıya odaklı yaşıyor. Tartıdaki rakamlar beden algımızı belirliyor. Esas amaç az kilolu olmak değil, sağlıklı yaşamak olmalı. Bedeniniz zaten kilolu olmaya sevmiyor. Siz ona ihtiyaç duyduğu besinleri verdiğinizde, sağlıklı beslendiğinizde kilolar da kendiliğinden gidiyor.

Büyük şehir şartlarından zihinsel arınmayı sağlamak için nasıl bir yol izlenmeli?
Kendinize vakit ayırın. Herkes zamansızlıktan yakınıyor. Sosyal medyada, televizyon karşısında geçirilen zamanları kendinizi gerçekten mutlu edecek şeyler için harcayabilirsiniz. Tabii öncelikle kendinize sizi gerçekten neyin mutlu ettiğini sormalı ve bunu cevaplamalısınız. Zihinsel arınmanın ilk adımlarından biri evinizi arındırmak, fazlalıklardan kurtulmak. Bu enerji verici, tazeleyici bir deneyim. Hayatınızın her alanında yapacağınız bir arınma için bir başlangıç noktası... Çok fazla eşyaya sahip olmak, aslında çok da hoşlanmadığınız insanlarla çok vakit geçirmek, çok fazla yemek yemek, fazla kilolar... Kitabı okuduğunuzda hemen hepsinin temelinde aynı duygudurumlarının, aynı sorunların yattığını fark edeceksiniz. Hayatınızdaki gereksiz fazlalıkları, karmaşayı azaltın ki sizi mutlu eden şeylere yer açabilin. Her şeyden önce sizin için gerçekten önemli olanı tanımlamalısınız. Sonra da hayatınızı sadeleştirerek, önemli olana daha fazla yer açmaya başlamalısınız. Sevdiğiniz şeyleri hayatınıza katın. Sevdiğiniz ve size iyi insanlarla görüşün. Sevdiğiniz elbiseleri, eşyaları kullanın. Bazen durun ve hayatınıza dışarıdan bakın. Ancak böyle zihninizin kontrolünü ele alabilirsiniz. Sadece biraz daha hareketli bir hayat sürerek bile zihinsel arınma için önemli bir adım atabilirsiniz. Günün streslerinden uzaklaşmak, kendinize huzurlu bir alan yaratmak için egzersiz kadar faydalı bir şey yok. Hareket sadece bedenimize değil, ruhumuza da iyi gelecek.



Neden sinir, stres, üzüntü, heyecan ya da sevinç, iştahı çoğaltacak kadar etkili faktörler haline geliyor?
Yiyeceklere anlamlar yüklediğimiz için... Çocukluğumuzdan itibaren etrafımızdaki herkes, bize besinlerle ilgili çeşitli duygular kodluyor. Annemiz yemek yemediğimizde üzülüyor. Onu üzmemek için acıkmadığımız halde yiyoruz. Sonra yemekle ödüllendiriliyoruz. İyi davranışlarımız, başarımız için ödül olarak çikolata alınıyor, pizzacıya, hamburgerciye götürülüyoruz. Böyle böyle kodlanıyoruz. Büyüdükçe de duygularımızın üstesinden gelebilmek için besinleri kullanmaya başlıyoruz. Ve sonunda bir de bakıyoruz ki bedenimiz için değil, duygularımız için besleniyoruz. Üstelik siz yedikçe bu olumsuz duygular bir yere gitmiyor. Sadece kısa bir süre için üstleri kapanıyor. Bu kodlanmayı değiştirdiğinizde ve acıktığınızda yemek yemeye başladığınızda yemekle, besinlerle sağlıklı bir ilişki kurmuş oluyorsunuz.

* Formsante dergisinden alınmıştır.