Nefesle gelen huzur

Nefes Terapisi'yle tanışın!

Nefesle gelen huzur

BEDENİMDE GÜVENDEYİM
Sonunda terapi başladı. Ellerim iki yanımda dizlerimi kırıp boylu boyunca uzandım. Ve sadece nefes almaya başladım. Bu sırada Duygu Keçecioğlu ve ekibi belli noktalarımıza
baskı uygulayarak (ki sanırım onlar çakralarımız oluyor) bazı cümleler söylemeye başladı: “Bedenimde güvendeyim ve mutluyum.” Ne demekti şimdi bu? Niye
bir anda tüm kaslarımın gevşemesine neden olmuştu? Bu sırada gerçekten kendimi dışarı atmak istiyordum ama bir yandan da kalıp nefes almaya devam etmek! Bir süre orada öylece yatıp, nefes aldıktan sonra ellerimin, bacaklarımın, kollarımın uyuştuğunu gözlerimden yaşlar aktığını fark ettim. İnanılmaz bir rahatlama ve huzur içimi kaplamıştı. Seans bittikten sonra kendime gelemedim! Reddettiğim her şey beni inanılmaz derecede rahatlatmıştı. Bunu birkaç seans daha yapmaya daha o an karar verdim. Ve böyle bir deneyimin ardından Duygu Keçecioğlu’nun kapısını röportaj için çalmadan içim rahat etmezdi. Üstelik ‘Transformal Nefes’le pek çok hastalığın tedavisine katkı sağlanabildiğini öğrenmişken!

Nasıl tanıştınız Transformal Nefes’le?
Transformal Nefes’le sağlıklı yaşamla ilgili bir fuarda tanıştım. Migren, fibromiyalji ve tiroid rahatsızlıklarıyla mücadele ederken bedenimdeki oksijen seviyesini arttırmamın tedavi sürecimi olumlu etkileyeceğini düşünerek denemeye karar verdim. Ayrıca rahatsızlıklarımın tümü tıpta kesin çözümü henüz bulunamamış ve çoğunlukla da psikolojik kaynaklı olduğu tahmin edilen rahatsızlıklardı. Bilinen pek çok tedavi yöntemini denemiş özellikle migrenimle ilgili hiçbir sonuç elde edememiştim. Ekonomi eğitimi almış olmanın ve yapı olarak olaylara daha çok analitik yaklaşan biri olmamın verdiği bakışla beklentim sadece oksijen artışının getireceği fiziksel zindelikti. Ağrı periyotlarımın düzeldiği ve şiddetinin azaldığı ilk birkaç ay hala iyileşmeye inanamıyor ve geçici bir iyilik hali yaşadığımı düşünüyordum. İlk dört ayda migrenim, 10 ayda da fibomiyalji ve tiroid rahatsızlıklarım tamamen geçti. Üzerinden de yıllar geçmesine rağmen tekrarlanmadı. Bu benim için gerçek bir mucizeydi. Aynı süreçte şaşırtıcı olan bir diğer şeyse yaşama bakışımdaki değişimdi. Eskiden beni çok sinirlendiren şeylerin stres içeren yanlarının kendiliğinden azalmaya başladığını gözlemledim. Kendime değer vermek ve nazik davranmak gibi konularda enteresan farkındalıklar yaşadım. Yaşamı yeniden, yepyeni bir bakış açısıyla keşfetme süreciydi bu. Yıllarca öğrenip öğrenip ‘Ah bir yapabilsem!’ dediğim birçok şeyi zorlanmadan kendiliğinden yapabildiğimi görmeye başladım. Sanıyorum nefesle birlikte bu değişimleri şaşkınlıkla izlediğim ilk 3-4 yıl benim yaşamımdaki en güçlü dönüm noktalarından biriydi. Zaten böyle güçlü bir metoda karşı kayıtsız kalamayarak bir süre sonra profesyonel olarak da bu tekniği öğrenmeyi ve uygulamayı seçtim.

Transformal Nefes Terapisi ne demek peki?

Transformal Nefes, 36 yıl önce Amerikalı doktor Judith Kravitz tarafından geliştirilmiş bir nefes terapi yöntemi. Odaklandığı temel konu kişinin doğru kas gruplarını kullanarak akciğerlerini maksimum kapasitede kullanması. Bunun için de diyafram kullanımı şart. Diyafram nefesinde mide üzerini kaplayan diyafram kasının alta doğru esnemesi ile açılan boşluğa doğru ciğerler genişleme imkanı buluyor ve ciğerlerin tamamı oksijenleniyor. Transformal Nefes, bu fiziksel sürecin yanı sıra, bedenimizde de bir hareketlilik yaratıyor. Bedenimizde hastalıklara yol açan düşük frekanslı enerjiler, bağlantılı diyafram nefesinin oluşturduğu yüksek frekanslı enerjiye doğru yükselerek pozitife dönüşüyor.

Nasıl uygulanıyor bu yöntem?

Nefes terapisti, seans süresince, kişinin bağlantılı ve derin diyafram nefesi almasını sağlarken, diyaframatik nefesle birlikte; vücut haritası, tonlama, kundalini, olumlama
teknikleri gibi destekleyici yöntemler uyguluyor. Bu şekilde diyaframla ilgili bir farkındalık geliştiriliyor ve aynı zamanda nefes sistemindeki negatif blokajlar açılıyor.

Nefesin tamamen açılması için kaç seans uygulamak gerekiyor?
Bu kişiden kişiye oldukça değişen bir durum. Her birimizin nefes sistemi birbirinden çok farklı. Yaşadığımız yaşam deneyimleri, fiziksel rahatsızlıklarımız, kullandığımız ilaçlar,
geçirdiğimiz operasyonlar... Bunların hepsi nefes profilimizi farklı şekillerde etkileyen parametreler. Dolayısıyla net bir rakam vermek pek mümkün değil. Ancak diyafram
kasının daha esnek ve daha etkin kullanımının sağlanması için her yetişkin için 3-4 nefes seansı gerekli diyebiliriz. Bundan sonraki süreç tamamen kişinin nefes terapileri
sonrasında kendi yaşam deneyimlerindeki değişim ile şekilleniyor.

Nefes terapisi yapan insanlarda nasıl değişiklikler gözlemliyorsunuz?

Terapilere başlayan insanlarda ilk seanslarda en çok gözlemlediğim şey fiziksel anlamda enerji seviyesindeki yükseliş, ruhsal anlamda da neyi neden yaptığını ve neyin yorucu/
yıpratıcı olduğunu araştırma durumu. Bu araştırmayı oldukça önemsiyorum. Seans öncesi hazırlık görüşmelerimde de buna en az seans kadar vakit ayırıyorum.
Sorduğum güçlü sorularla kendi kendini araştırma sürecini daha nazik, basit ve etkili hale getirmeye çalışıyorum. Çünkü yaşam deneyimlerimizi hep diğer insanlar, durumlar ve şartları değerlendirerek yaşamak, kişinin kendi gücünü yadsımasına ve çözümü hep dışarıdaki bir şeylerin değişiminde aramasına neden oluyor. Haklı olmak çoğu kez mutlu olmayı beraberinde getirmiyor. Fiziksel olarak iyi hissetme hali aynı zamanda kişinin 24 saatini yaşayış şekli, beslenme alışkanlıkları ve moral seviyesi gibi birçok konuyu pozitif yönde etkiliyor. Enerji bedenindeki düşük frekansların temizlenmesini ruhsal bir detoks olarak değerlendirebiliriz. Enerji bedenimizde bizi ağırlaştıran, mutsuz hissettiren, kararlar almamızı güçleştiren düşük frekanslı enerjiler olduğu sürece içimizdeki doğru cevapları duymak güç. Nefes içerideki gürültüyü kısıp kendi içsel sesimizi yükseltmekte oldukça etkili bir yöntem. Kısaca gözlemlediğim en keyifli değişim, kendi iç seslerinin rehberliğini daha net duyup uygulayabilmeleri... Bu gerçekten çok çetin ama bir o kadar da keyifli, kıymetli bir süreç.
Her an nefes alıyoruz iyi ama nefes almayı neden bilmiyoruz?
Doğru ve yeterli nefes alma sadece diyafram kasının sürekli kullanımıyla mümkün. Dört yaşımıza kadar mükemmel bir diyafram kullanımımız var. Dört yaşından sonra çeşitli
yaşam deneyimleri hayatımıza giriyor. Korkular, endişeler, öfkeler, hayal kırıklıkları yaşamaya başlıyoruz. Ve tüm bunları yaşarken farkında bile olmadan nefesimizi
tutuyoruz. Nefesimizi tutmamızın genel olarak iki nedeni var. Yaşamak istemediğimiz deneyimlerin yaşanmasını bilinçsiz bir şekilde nefesimizi tutarak durdurma isteğindeyiz.
İkinci neden de; travmatik durumlarda, bedenimizde tam da diyaframın olduğu bölgeyi refleks olarak kasıyoruz. Bu da diyaframın rahat çalışmasını engelleyerek
kısıtlı nefes alışkanlıklarının oluşumunu destekliyor.

Nelere iyi geliyor doğru nefes almak?

Transformal Nefes terapistleri olarak bizler hiçbir zaman kişilerin hastalıklarında teşhis ve tedaviye yönelik bir yaklaşım izlemiyoruz. Danışanlarımızın rahatsızlıkları ile ilgili olarak öncelikle doktorlarına danışmaları ve tedavi süreçlerini devam ettirmeleri bizim için çok önemli. Transformal Nefes seansları sırasında bedenin en doğru nefes alma şekline dönmesi sayesinde beden alması gereken oksijeni tam bir şekilde alabiliyor. Bu da kişilerin tedavi süreçlerini mükemmel bir şekilde destekliyor. Doktorlarımız da bu konuda nefes egzersizlerini destekliyor ve tavsiye ediyor. Tıpta anaerobik hastalıklar adı altında 50’ye yakın hastalık grubu var. Anaerobik oksijensiz demek ve bu hastalıklar ancak hücrede yeterli miktarda oksijen olmaması durumunda oluşabiliyor. Kanser bile bu anaerobik hastalıklardan biri. Alerjiler ve psikosomatik hastalıklar da bu grupta... Dolayısıyla bedenin yeterli oksijeni alması bu hastalıklardan korunmak ve rahatsızlık varsa iyileşme sürecinde çok kilit bir görev üstleniyor. Günümüzde sıkça rastlanan panik atak, migren,uyku sorunları, solunum problemleri, astım ve tansiyon hastalıkları, alerjiler gibi birçok rahatsızlığın tedavi süreci Transformal Nefes çalışmalarıyla desteklenebiliyor.

Evde kendi kendimize uygulayabileceğimiz bir terapi yöntemi mi bu?
Elbette! İnanışım şudur ki, zihinsel ve ruhsal iyilik hali yaratan her yöntem muhakkak kendi kendinize uygulanabilir olmalı. Eğitmenim Dr. Judith Kravitz her fırsatta Transformal
Nefes’in kişinin kendi kendine uygulayacağı bir yöntem olduğunu tekrarlar. Nefes terapistleri olarak bizlerin görevi kişiye nefes profilindeki yanlış alışkanlığı göstermek ve güvenli bir şekilde nefes sistemini açıp dengelemesine yardımcı olmak.

Stüdyo Prana
Adres: Şakayık Sokak No:38/2 K:3 D:14 Nişantaşı Plaza Teşvikiye/İstanbul
Tel: (0532) 773 89 53

Yazı: Sinem Gürleyük

Nefes almak için para ödemeniz gerektiğini söylesem sanırım bana gülersiniz. Ama ben gerçekten ‘nefes almak’tan bahsediyorum! Her gün 23 bin kez aldığınızdan değil. ‘Bir kitap okudum ve hayatım değişti’ cümlesini ‘Bir nefes terapisi yaptım ve hayatım değişti’ diye değiştirip, sizi Duygu Keçecioğlu’yla tanıştırayım!

Geçen ay bir ürün lansmanına katılmak için Sapanca’ya gittim. Tanıtım sonrası marka tüm basın mensupları için bir nefes terapisi seansı düzenledi. Açıkçası bu konuyla ilgili çok
bilgim yoktu. Nasıl, niye yapılır, ne işe yarar bilmiyordum. Hatta hayatında yoga bile yapmamış biri için çok ilgi çekici ve ‘işe yarar’ görünmüyordu. Ama merakımdan
katıldım. Transformal Nefes terapistimiz Duygu Keçecioğlu’ydu. Önce bize bu işe nasıl başladığını anlattı. Sayısal mezunu biri olarak nefes terapisini en başta beyninin reddettiğini söyledi! Bingo! Benim de beynim reddediyor! İnsanın tüm sorunlarınınyaratıcısı ve çözümleyicisinin kendisi olduğuna inanan biri olarak böyle rahatlamalar açıkçası çok gerçekçi
gelmiyor. Beynimi susturup olaya konsantre olmaya ve söylenen her şeyi harfiyen yapmaya karar verdim. En azından bir saat boyunca bunu yapabilirdim! Bu sırada katılımcılardan biri baş uçlarımıza bırakılan mendillere bakarak ‘Gerçekten ağlayacak mıyız?’ diye sordu. Ağlamak mı? Nefes alıp ağlayacak mıyız yani? Keçecioğlu
ağlamanın bir mecburiyet olmadığını, kendimizi böyle şartlandırmamamız gerektiğini, ancak içimizden ağlamak gelirse de kendimizi sıkmamamız gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Seansa başladığımız zaman bazılarınız çok sıkılacak ve bir an önce terapiyi sonlandırıp dışarı çıkmak isteyecek. Sabırlı olun ve terapiye devam edin.”