Hayatın anahtarı denge

Hepimiz bilinçli veya bilinçsiz olarak hayatımıza anlam katmak için uğraşıyoruz. Bunun için çalışıyoruz, bunun için alışveriş yapıyoruz hatta bunun için ilişki yaşıyoruz. Davranış Teknolojileri Merkezi Kurucusu Tamer Dövücü’nün geliştirdiği Optimum Denge Modeli, buradan yola çıkarak hayatın anlamını, mutluluğun formülünü ve en önemlisi kendi anlamımızı bulmamız için bize bir yol haritası sunuyor.

Hayatın anahtarı denge

Kişisel imajımız
“İmaj insanın kendine ait realitesidir!” diyor Tamer Dövücü. yani kendimizi nasıl gördüğümüz imajımızı oluşturuyor, bu konuda objektif olmamız bu yüzden son derece önemli.
İmajımızı tanımlamanın farklı yolları var:
• Bedenimiz.
• Sahip olduklarımız.
• Kimliklerimiz.
• Değerlerimiz.
• Yeteneklerimiz.
• Davranışlarımız.
Günümüzde gençlerin yüzde 80-90’ı imajını bedenleriyle ve sahip olduklarıyla tanımlıyor. İşte bu yüzden güzelliğe bu kadar önem veriyoruz, kilo vermeyi takıntı haline getiriyoruz. Veya sahip olduklarımızla, arabamızla, marka kıyafetlerimizle kendimizi daha değerli zannediyoruz. Fakat hem bedensel özelliklerimiz hem sahip olduklarımız kolaylıkla kaybedebileceğimiz şeyler. Örneğin bedene endeksli bir imajımız varsa yaşlanmak özgüvenimize zarar veriyor. Bu yüzden aslında imajımızı sahip olduğumuz değerlerden oluşturmamız gerekli. “Ben güzelim!” yerine “Ben güvenilirim” demek; “Ben marka çantalara sahibim” yerine  “Ben dürüstüm” demek ileride bizi daha  mutlu edecek. Çünkü bu değerler hiç kaybetmeyeceğimiz özellikler olduğu için onlarla imajımızı çok daha sağlam oluşturmuş oluyoruz.

Ruh halini değiştirmek için iki yol
• Duruşunuzu değiştirin. Negatif bir ruh halindeyken farkında olmadan duruşumuz da değişir. Kollarımızı kavuştururuz veya omuzlarımız içe çöker, içe doğru kapanırız. Bunun tam tersine duruşumuzu değiştirmek de ruh halimizi değiştirir. Bu yüzden moraliniz bozulduğunda içe kapanmak yerine geçebildiğiniz kadar geniş bir oturuşa geçin.
• Bakışlarımız hiç farkında olmasak da ruh halimizi etkiler.  Canınız sıkkın olduğunda  kafanızı kaldırmadan gözlerinizle yukarıya ortaya bakın. Bu bakış sizi negatif ruh halinden pozitif ruh haline geçirecek.

Son söz
Birçok kişisel gelişim metodu sorunla ilgileniyor, örneğin Freud bilinçaltını bütün sorunların kaynağı olarak tanımlıyor. Fakat odm’nin ilham kaynağı erickson’a göre; bilinçaltı bütün çözümlerin kaynağı. odm insanlara büyük resmi gösteriyor. Bu büyük resmi anladıktan sonra zaten herkes yaşadığı her türlü sorunu doğru bir şekilde yerine oturtabiliyor ve çözüm aşamasına geçebiliyor. odm’nin ikinci basamağında ayrıca sorunların nasıl çözülebileceği de gösteriliyor; ikinci basamak eğitimine katılınca onu da size  büyük zevkle aktaracağım.ODM'nin temeli başarı ve huzuru dengelemek
ODM’nin temelini bu artı oluşturuyor. Dışa dönük dünyaya uyum sağlamak başarıyı getiriyor, uyum sağlayamamak ise kaygıya(anksiyete) neden oluyor. İçe dönük dünyaya uyumlu olmak ise huzuru beraberinde getirirken içe dönük dünyayla uyumsuzluk depresyona sebep oluyor. Mutluluk için olmamız gereken yer, başarı ve huzur karesinin arasında dengede olmak. Özellikle başarı günümüzde mutluluğun ana nedeni olarak görülüyor. Para ve mevkiyle mutlu olacağımızı sanıyoruz.  Ama bunlar aslında bize sadece geçici haz veriyor. Bu yüzden Amerika’da son yıllarda insanlar farklı arayışların içine girdiler. Farklı dinler, meditasyon teknikleri,‘Ferrari’sini Satan Bilge’ gibi kitaplar bu arayışların birer sonucu. Çünkü insanlar başarının mutluluk için yeterli olmadığını keşfettiler ve manevi bir yola yöneldiler; yani huzur karesine... Başarıyı huzurla nasıl dengeleyeceğimiz bize kalmış: Dinle, sanatla, zanaatla ya da bambaşka bir yolla. Önemli olan kendinle barışarak iç dünyanda huzuru yakalamak.
Yazı: Deniz Gürlek

Kişisel gelişim günümüzün en popüler konularından. Kitaplardan yaşam koçlarına, meditasyon tekniklerinden seminerlere kadar öyle geniş bir yelpaze var ki karşımızda, bir köşesinden de olsa bu konulara bulaşmamak gerçekten zor. Elbette hepsini aynı kefeye koymamak lazım. Optimum Denge Modeli Semineri işte bu noktada benim için bambaşka bir deneyim oldu.
Optimum Denge Modeli, Davranış Teknolojileri Merkezi Kurucusu Tamer Dövücü’nün geliştirdiği bir sistem. İlham kaynağı dünyadaki en büyük psikoterapi enstitülerinden Erickson Enstitüsü’nün de kurucusu olan Milton Erickson ve doğanın modellemesi diye tanımlanabilecek sibernetik ve sistem düşüncesi. ODM (Optimum Denge Modeli) sadece kişisel gelişim değil, felsefe ve psikoterapiyi de bir araya getiren bir model. Bu yüzden de bana çok farklı geldi. Altı gün boyunca süren semineri birkaç sayfada anlatmak ne yazık ki mümkün değil ama seminerden aktaracağım birkaç temel nokta bile eminim size çok faydalı olacak.
İlişkide denge
ODM’ye göre mutluluk için hayatta denge olması gerektiği gibi ilişkilerde de denge olması gerekiyor. Yani ODM’de ideal ilişkinin tanımı, erkek ve kadının da başarı ve mutluluk karesinde dengede olması. Çünkü bu durumda ne kadın ne erkek birbirine ihtiyaç duymuyor, sadece sevgi sebebiyle bir ilişki yaşıyor. Bunun sağlanamadığı durumlarda tamamlayıcı ilişki de ikinci bir alternatif. Yani erkek başarı karesindeyken kadının huzur karesinde olması veya bunun tam tersi... Eskiden evliliklerin yürümesinin nedeni de belki buydu. Erkeklerin dış dünyada başarıyı sağlaması, kadının ise evin içindeki huzuru sağlaması.

Egoyu dengelemek
ODM’de öğrendim ki her birimizin farklı kimlikleri var. Kadın, evlat, kardeş, arkadaş, yönetici ve benzeri birçok kimliğimiz doğduğumuz andan itibaren oluşmaya başlıyor ve hayatımız boyunca yaşadığımız yeni deneyimlerle yeni kimliklerimiz oluşuyor. Kişiliğimizi bu kimliklerin toplamı oluşturuyor. Genelde bu kimliklerden en büyüğü ise ‘ego’ yani ben kimliği oluyor. Ego diğer kimliklerden farklı, çünkü diğer kimliklerin içine nüfuz edebiliyor. Onu en çok tatmin eden kimliğe sımsıkı sarılabiliyor mesela. Hepimizin çevresinde vardır, kendini her girdiği ortamda “Ben Doktor........” diye tanıtan insanlar. İşte bu kişilerde ego kendisini en fazla besleyen kimlik doktorluk kimliği olduğundan her ortamda bu kimliğini göstermeye çalışıyor. Fakat aslında bu bir kimlik karmaşasına neden oluyor. Üstelik bu kişi bir gün o kimliğini kaybederse örneğin doktorluktan emekli olursa ego birden küçüldüğünden kişi direkt depresyon karesine geçiyor. ODM’ye göre egonun iki beklentisi var. Hayatta kalmak ve değerli hissetmek. Kişinin yeme, içme ve güvenlik gibi hayatta kalmakla ilgili ihtiyaçları karşılandıktan sonra ego değerli hissetmek için sevgi ve saygıya ihtiyaç  duyuyor. Bunu da aslında en doğrusu  dışarıdan beklememek, çünkü dışarıdan gördüğümüz sevgi ve saygı her zaman yok olabilir. Bu yüzden aslında egoyu dengelemenin ana yolu kendini sevmek ve kendine saygı duymak.