İçimizi kemiren yeni kurt: Maddi endişe!

Çoğumuz bir şekilde parayla ilgili kaygılar yaşıyoruz. Ya yeteri kadar olmamasından ya elimizdekini fazla harcamaktan ya da onu doğru kullanamamaktan...

İçimizi kemiren yeni kurt: Maddi endişe!

Yazı: Sinem Gürleyük
Yapılan araştırmalar kadınların yüzde 90’ının kendini finansal anlamda güvensiz hissettiğini ortaya koyuyor. Çoğumuz kendimize sağlıklı ve huzurlu olmanın paradan daha önemli olduğunu söylesek bile hiçbirimiz şunu inkar edemeyiz; içi dolu bir banka hesap numarası paradan çok daha fazla şey ifade eder. Para; korku, suçluluk, değer, kıymet ve güçle bağlantılıdır. Şimdi bir durun ve paranın size neler hissettirdiğini düşünün… Yaşamımızı sağlamak için üretmek, kazanmak, harcamak zorundayız. Bu döngü içinde borçlanıyoruz ve ödüyoruz ama bazılarımız maddi sıkıntılara karşı daha fazla duyarlı oluyor. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Nuray Sarp, bu dayanıksızlığın sebebinin, maddi yetersizliğin kişinin psikolojik ihtiyaçlarında engellenme yarattığını düşündüğünden yaşandığını söylüyor: “Kişi borçlandığı zaman, özgürlüğünün kısıtlandığını hissedip felaket senaryoları üretmeye başlar. Bu stres faktörü yüksek bir kaygı kaynağına dönüşür". Önemli olan şu an elimizdekine odaklanarak, gelecek kaygısı yerine geçmişten alınan referanslar ile çözüm odaklı düşünüp, felaket senaryolarına yer vermemek.
Sinderella kompleksi
Son yıllarda istediğimiz veya ihtiyacımız olan şeyleri krediyle almaya çalıştık. Ama kredi balonu artık patladı. Kredi ve kredi kartı borcu içinde olanların büyük bir kısmını kadınlar oluşturuyor. Aslında kadınlar ve erkekler finansal konularda aynı bilgiye sahipler. Ancak erkekler ekonomi konusunda kendilerini daha güvende hissediyor. Maaş gibi konularda ödeme artışı konusunda daha fazla pazarlık yapabiliyorlar. Kadınlarsa aynı özgüveni ortaya koyup finansal konularda daha az konuşmayı tercih ediyor. Ama konu harcamaya geldiği noktada her zaman erkeklerden daha fazla harcıyorlar… Patolojik bir durum olmadığı halde para harcama davranışını yönetemeyenlerin ruhsal bir çatışma yaşadığı düşünülüyor. Bu çatışmayı oluşturan faktörlerden birinin aslında herkeste temelde var olan ‘ölüm kaygısı’nın verdiği his. Ve biz bu hissi alışveriş yaparak bastırıp yaşamla bağ kurmaya çalışıyoruz. Kadınların finansal konularda güvensiz hissetmesinin bir diğer sebebi de parayı erkek alanı olarak görmesi. Çocukluk döneminde alınan erken mesajlar (baba öğesi) bunun nedeni olarak gösteriliyor.  Çoğu kadın ataerkil bir evde büyüdü ve annelerinin ihtiyaçları için babalarından para aldığını gördü. Bu kadar güçlü bir şekilde belirlenmiş roller içinde de doğal olarak ‘Sinderella kompleksi’ yaşadı. Bir gün yakışıklı bir prensin gelip onu endişelerinden kurtaracağına inanıyor. Bu güzel bir fantezi ancak kimseyi herhangi bir çözüme ulaştırmaz.
Çözüm için “şimdiki zamana odaklanın!”
Bazılarımız finansal bir inkarın içindeyken duygusal harcamalar yapabiliriz. Üzgün olduğumuzda ve kendimizle ilgili duygularımızı yükseltmek istediğimizde daha çok savurganlık yaparız. Ama aslında satın almaktan kaynaklanan geçici zevk uzun sürmez. Aynı duygusal durumumuza geri döneriz ve mutsuz oluruz. Bir halkanın içinde dönüp dururuz. Bu davranışları geride bırakmak için sermayemizin düşmanımız olmadığını anlamalıyız. Paraya getirdiğimiz korku ve güven eksikliği bizi her zaman geri çeker. Stresi sadece tedbirli olarak hafifletebiliriz. Hem duygusal hem de pratik olarak. Psikolog Nuray Sarp, öncelikle yerleşmiş düşüncelerimizi tekrar sorgulamamız gerektiğini söylüyor. Mesela gelecek tahminleri konusunda daha makul olmak, kendimize esneklik kazandırmak gibi; “Bugüne odaklanmak anahtar noktanız olsun. Çünkü gelecek henüz yazılmadı, tahmin şansımız da yok. Şu an elimizde neler var ve ne yapıyoruz bunun üzerine gitmeye çalışın” diyor.