Kabilemize geri dönüyoruz kızlar!

Biz kadınlar birbirimize destek olmayı, kendimize izin vermeyi ve hayattan sonuna kadar tat alabilmek için verdiğimiz kadar da alabilmeyi hatırlasak, kısacası kadın kabilesine geri dönsek dünya bambaşka bir yer olabilir.

Kabilemize geri dönüyoruz kızlar!

Yazı: Özlem Çetinkaya

San Franciso’da Şaman bir anneye doğan Tiana Griego, kendisini de bir Şaman olarak tanımlıyor. Üç yıldan uzun bir süredir Shaman Durek ile birlikte çalışıyor. Tiana, yaptığı bireysel çalışmalarla ve düzenlediği atölyelerle, kadınların içlerindeki kutsal enerjiyi fark etmeleri için onlara rehberlik yapıyor. Yaşam amacının, kadınları güçlendirmek ve doğuştan var olan sezgisel yetenekleri ile yeniden bağlantı kurmalarına ilham olmak olduğunu ifade eden Tiana Griego ile tabii ki kadınları konuştuk.

İstanbul’a hoş geldin Tiana. Bize kısaca kendinden bahseder misin?
Profesyonel alanda kim olduğumu ifade etmeye çalışacak olursam, “Tiana ilahi dişiliğin ifadesidir” diyebilirim. Bu dünyada olma sebebim; kadınların dişiliklerinden dolayı kendi doğalarında olan duyarlılıklarının, önsezi yeteneklerinin ve ilahi rehberlik güçlerinin farkında olmaları için onları uyandırmak. Ben kadınların kendi içlerinde zaten var olan bu özelliklerini yeniden keşfetmelerine ve bunları hayatlarına dahil etmelerine yardımcı olmak için bu hayattayım. Kadınlar bu güçlerini hayatlarının her alanında; ilişkilerinde, aile yaşantılarında, iş hayatlarında, her yerde kullanabileceklerinin farkına varmalı.

Kadınlara geçmeden önce, “Erkekler güçlerini .................’dan alırlar” desem ve bu cümledeki noktalı yeri doldurmanı istesem cevabın ne olurdu?
Bir erkek gücünü dünyada bizim ona oluşturduğumuz yaratılışından alır. Ülkelere göre farklılık gösterebilir elbette ama genel olarak şu anda bu dünya erkeklerin dünyası gibi görünüyor. Sanırım bunun en büyük sebebi de erkeklerin yetiştirilme biçimleri. Özellikle burada, Türkiye’de, erkekler küçük prensler olarak yetiştiriliyor. Etraflarındaki herkes onlara bir şekilde hizmet ediyor. Bir kadından bir adım yukarıda oldukları düşüncesi ile büyüyorlar.

Kadınlar güçlerini nereden alırlar?
Kadınlar güçlerini Toprak Ana’dan, Gaia’dan, kendi içlerindeki doğadan alırlar. Bizler feminen varlıklarız. Dünya da bizim gibi feminen bir yapı ve bu da bizim gücümüzün kaynağı. Biz onu dinlemiyor ve kullanmıyor olsak da bu bizim gücümüzü aldığımız yer.

Kadınlar güçlerini daha fazla kullanmaya başladıklarında erkekler ne olacak peki? Bu durumun onları mutlu edeceğini düşünüyor musun?
Evet, kesinlikle. Çünkü kadının cesaretlenmesi, gücünü eline alması demek erkeğe karşı olması demek değil. Burada söylediğim şey erkeklerle kadınları karşı karşıya getirme amacını taşımıyor. Kadın ve erkek birlikte yol almalı, birbirlerinin ellerini tutarak ilerlemeliler. Aslına bakarsan, kadınların güçlerini ellerine alması erkeklerin de istediği bir şey çünkü güçlü kadın erkeğe yardımcı olur, onu nasıl destekleyeceğini bilir. Kadının güçlü olması erkeği de güçlendirir. Kadınların sezgileri çok güçlüdür. Kadınlar bir şeye bütünsel bakabilirler. Kadınların her yerde gözleri vardır. Bir odaya girdiğimizde biz kadınlar bir anda her şeyi en ufak ayrıntısına kadar görür ve/veya hissederiz. Bizim bu sezilerimize erkeklerin de ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Bizler onların gözleri olabiliriz.

Kadınların erkeklere rehberlik edebileceğini söylüyorsun...
Evet. Onların buna ihtiyacı var. Erkekler ve kadınlar birlikte çalışmalı. Değişimin olması için tek yol bu birliktelik. Dünya sadece erkeklerin yolu ile ilerlemeye devam edemez. Değişim için kadınların önsezi ve içgüdüsel güçlerini kullanmayı öğrenmeleri şart. Daha önce de söylediğim gibi bu güçler kadınların yaradılıştan gelen doğalarında var. Kadın ve erkek birbirini desteklemek zorunda olan iki güçtür.

İş dünyasındaki kadınların erkek gibi davrandıklarını, giderek daha fazla erkeksi olduklarını düşünüyor musun?
Kadın iş hayatında da kadın gibi olmalı. Erkek gibi davranmalarına gerek yok. Kadın gibi olmalıyız. Kadın olmak ve kariyer sahibi olmak ile erkek olmak ve kariyer sahibi olmak arasındaki farkı iyi görmeliyiz. Birçok kadın kendisini korumak için erkek gibi davranıyor. Bu şekilde düşünen ve hareket eden çok arkadaşım var. Ben de danışanlarım ile aynı konu üzerinde çok çalışıyorum. Zarar görmemek için üzerlerine kalın bir kabuk giyiyorlar. Bu şekilde erkeklere “Bana bakma, benden uzak dur” diyorlar ve sonra aradıkları aşkı bulamadıkları için üzülüyorlar.

Aşkı bulmak ile ilgili yaptığın bir atölye çalışman var. Burada katılımcılara ne söylüyorsun?
Bu atölyede anlattığım konu, ilahi dişilik. “İlahi”, kadim bir kelimedir. Tanrısaldır. Atölyenin içeriği de, biraz önce bahsettiğim gibi kadınların doğduklarından beri içlerinde var olan doğal önsezi ve içgüdü güçlerini uyandırmak ile ilgili. Kadınlar kendilerine yaratılışlarında hediye edilmiş doğal yeteneklerini nasıl kullanacaklarını hatırlamalılar. Bu yetenekler uzun süredir bastırılmış ama artık kullanmanın zamanı geldi.

“Kutsal Dişiliği Uyandırmak” adlı çalışmanda, “Bizler kadın değil, birer hedonistiz” diyorsun. İfade etmek istediğin tam olarak nedir?
Tanrıça enerjimizle irtibatımız koptuğundan, kadınların hazla daha çok temasta olmaları gerektiğine inanıyorum. Hedonist, hazza her şeyden fazla değer veren kişi demektir. Bu yüzden evet; bir hedonist olduğumu söylüyorum. Aslında bu ilk olarak mutlu bir yaşam arayışı için Yunan felsefesinde okutulmuş. Kadınlar Tanrıça enerjisi ile iletişimde oldukları zaman daha tensel, tamamlanmış ve sevgi dolu olurlar. Tanrıça olduklarında ise, önsezi ve doğal psişik yeteneklerine hakim olurlar çünkü tükenmişlik enerjisiyle bloklanmamışlardır. Kadın vücuduna bir enerji teknesi olarak baktığımda, eşine, işine, çocuklarına, arkadaşlarına ne kadar fazla verirse, bu tekneyi o kadar fazla kendini iyi hissettirecek şeylerle doldurması gerekir ki tekrar çalışabilecek dolu bir teknesi olsun. Tekne boş olduğu zaman kadın asabi, muhtaç ve sinirli olur. Kadınlar, dünyanın ve hayatın ilahi bahşedicileridir. Çok fazla veririz ve bu yüzden verdiğimiz kadar almaya ihtiyaç duyarız. Kadınlar bu bilgiden haberdar olmadıklarından kendi kendilerini iyi hissettirme sorumluluklarını üstlenmiyorlar. Bu nedenle eşlerine ve çocuklarına tamamlanmış hissetmek için bel bağlıyorlar. Tabii ki bu bir işlev bozukluğuyla sonuçlanıyor çünkü eş ve çocuklar, kadın tükenmiş olduğunda onu “muhtaç” ve “umutsuz” olarak nitelendiriyorlar. İşte bu yüzden kendimi iyi hissettirme sorumluluğumu alıyorum çünkü ben bir bahşedenim. Hazza saplantılıyım çünkü kendimi Tanrıça enerjisinin içinde rahatlamış ve tatmin olmuş bir şekilde tutmak istiyorum. Tanrıça enerjisinin içinde olduğumda, daha fazla güce erişimim var. Haz ve güzellikle dolu olduğunuzda, dünya ile paylaştığınız şey budur.

Kabilemize geri dönüyoruz kızlar! - Resim : 1

Gelelim özellikle biz kadınlar için, neredeyse bir tabu olan “orgazm” konusuna. Bunun üzerinde çok duruyorsun. Sence kadınlar neden daha zor orgazm oluyorlar?
Bir kadının orgazm olabilmesi için bir seri faktörün yerine getirilmesi gerekir. Her şeyden önce kadın kendi bedenini tanımalı ve kendi çıplaklığı içinde rahat olabilmeli. Bu durum, seks yapmanın utancını sarmalayan dini ve kültürel inanışlar nedeniyle engellenmiş olabilir. Eğer bir kadın bir erkekle birlikte çıplak olduğunda “kirli” hissediyor ve bundan hoşlanmıyorsa, kuşkusuz kendini haz almaya kapatacaktır. Ayrıca kadın, vücudunun ve haz merkezlerinin farkında olmalı. Haz merkezleri her kadın için farklıdır. Örneğin, bazı kadınlar göğüs uçlarının öpülmesinden hoşlanırken, bazıları bu bölgeye karşı hassas değildirler ve hiç haz almazlar. Vücudunu bilmek, keşfetmek ve bu durumun içinde rahat olmak önemlidir. Bir erkekle birlikte olduğumda yaptığım ilk şey, elini vücudumda gezdirerek ona haz merkezlerimi tanıtmaktır. Bu hem ona hem de bana yön vererek kendimizi iyi hissettirir. Bir erkeğin nelerden hoşlandığını söylemesinde ya da yapmasında hiçbir sorun yokken neden biz de olsun? Bildiğiniz gibi Antik Mısır’da kültür bir kez evlendikten sonra monogamiye sıkı sıkıya bağlıydı ama evlenmeden önce genç kızlar, eşleri için hazır olabilsinler diye mümkün olduğunca fazla partnerle cinselliklerini keşfetmeye yönlendiriliyor ve teşvik ediliyorlardı. Eğer bir kadın bu süreç içerisinde hamile kaldıysa buna saygı duyuluyor ve daha seksi olarak görülüyordu. Çünkü bu gelecekteki eşi için bir ön gösterim gibi onun doğurgan olduğunu gösteriyor ve bu da kadını daha çekici kılıyordu. Mısır’da bir kız anne olduysa, kadın olmuş demekti. Kadınlar, kadın oluşlarıyla rahat hissetmeli ve bir erkekten daha “eksik” olduğumuz inanışıyla yetiştirildiğimiz şartlanmaları dinlemeyi bırakmalılar. Basitçe bu inanış doğru değildir, değişecektir ve zaten değişmeye başlamıştır. Erkekler, kadınların çocuklarıdır. Bunu unutmayalım.

Orgazm neden önemli?
Kadın için orgazm yaşam gücü enerjisidir. Bir erkek orgazm olduğunda yaşam gücünü dışarı verir. Orgazmlar erkekleri yaşlandırır ve bunun bir sonu vardır. Kadınlar içinse tamamen tersidir. Bizler her bir orgazmla yaşam gücü toplarız, bizim için “antiaging” gibidir ve erkeklerden daha fazla buna sahip olacağımız ortada. Biz çoklu orgazm yaşayabiliriz, erkekler yaşayamaz. Kadınların vücudunda bir nokta vardır ve aktive olduğunda tek seferde 20’ye yakın orgazm yaşayabilir. Bu tip bir deneyimden sonra kadın; dişiliğiyle daha bağlantılı hale gelir, görüşü netleşir, yön bulma yeteneği ve önsezileri güçlenir. Artık evrenle bağlantıdadır. Sadece bu da değil, orgazm yaşlanmaya karşı etkilidir. Kadının cildi parlar, yüksek bir titreşim enerjisine sahip olur ve ışıldar. Enerjiniz o kadar yüksektir ki insanlar sizinle birlikte olmak isterler. Tıpkı bir Tanrıça gibi...

Orgazmı “kutsal” olarak tanımlıyorsun; oldukça iddialı bir tanımlama. Kutsal orgazm nedir?
Orgazm sadece boşalmaktan ibaret değildir. Orgazmlar çok özeldir ve onurlandırılmalıdırlar. Orgazmlarınızın sayısı hayatınız, paranız, kariyeriniz ve diğer her şeyle doğrudan ilişkilidir. İyi bir seks hayatınız olduğunda ve iyi orgazmlar yaşadığınızda yüksek titreşimleriniz olur. Bu titreşimi açığa vurabilirsiniz ve dikkatleri üzerinize çekebilirsiniz. Farklı seviyelerdeki orgazmları yaşayabilmek için ruhsal bir yolculuğa çıkmanız gerekir. Daha açık ve blokajsız olduğunuzda daha çok geçiş kapısı açılacaktır. Güçlü kapılar açılması zor olanlardır ancak çok daha iyi orgazmlardır. Çoklu orgazmın var olduğunu söylediğim dördüncü geçiş kapısına gelebilmek için birçok şeyin bağlantılı olması gereklidir. Dördüncü geçişe zihin, beden ve ruh bağlantınızın olduğu bir partnerle erişebilirsiniz. Bu “Kırmızı kar yağması” gibi bir şey ancak bir kez nasıl bir şey olduğunu gördüğünüzde kolayca ve bilinçli olarak bunu yaratabilirsiniz. Herhangi biriyle zihin, beden ve ruh bağlantısı kurabilirsiniz. Bunu yapabilmeniz için aşık olmanız ya da bir bağlılığınızın olması gerekmez. Aşk güzeldir ama burada orgazmdan bahsediyoruz. Öğrettiğim bu farklı kapılara erişebilmek için, bunun kişinin ruhsal yolculuğu olduğunu anlamak gerekir. İnanış ve yargı blokajlarını kaldırdıkça beden daha açık hale gelir. Çoklu orgazm yaşadığınızda, bedeninizi bırakarak başka bir boyuta geçmiş gibi transa geçersiniz. Aynen böyledir. Büyüleyicidir. Bu yüzden kutsaldır.

Türkiye’de kadınlar orgazm konusunu konuşmaktan, kelimeyi ağızlarına bile almaktan çekinir ve hatta utanırlar. Bunu neye bağlıyorsun?
Birçok kültürde, seks konusuna bakış açımız yüzünden kadınların utanç duyduklarını gördüm. Kadın “münasip” olmalıdır ve eğer cinselliğini keşfedecek olursa “o....” olur. Eğer bir erkek cinselliğini keşfedecek olursa hiç sorun yok, o erkektir. Bu adil bir durum değil, dengesi yok. Çünkü kadınlar iyi hissedebilmek, yüksek titreşimde kalabilmek, genç ve güzel olabilmek için daha fazla orgazma ihtiyaç duyarlar. Bedenimizde orgazm olabileceğimiz beş ana bölge bulunuyor ve bunun bir nedeni var. Üzerinden o kadar zaman geçmiştir ki kadınlar kendi bedenlerini ve güçlerini tanıyamaz hale gelmişlerdir. Utanırlar çünkü “iyi kız” olmak isterler, eşleri tarafından sevilmek, aileleri tarafında saygı duyulmak, çocukları için mükemmel olmak ve arkadaşlarından daha iyi olmak isterler. Toplumun, kültürün, dinin söylediği şekilde mükemmel kadın olmak isterler. Seksin üzerine koymuş olduğumuz bariyerleri kaldırmadan suçlu hissetmeksizin hazzın tadını çıkararak güçlerimize erişemeyiz. Kendiniz için olan yargıyı durdurduğunuzda, başkalarının yargısı da duracaktır. Kendinizi yargılamaktan vazgeçtiğinizde fark edeceksiniz ki başkaları sizi yargılayamaz çünkü onların gördükleri sadece sizin içinizde olup bitenin bir yansımasıdır.

Evli ve çocuklu olmasına rağmen hiç orgazm olmamış birçok kadın tanıyorum. Orgazm barındırmayan bir seks hayatı konusunda ne düşünüyorsun?
Tamamen aynı durumdaki kadınlarla çalışıyorum. Biri bana sekiz yıldır evli olduğunu, çocukları olduğunu ama hiç orgazm olmadığını söyledi. Benim derslerime geldi, bedeni hakkında bilgi edindikten sonra eve gidip eşiyle pratik yapıyordu. Kısa bir süre sonra haftada dört kez seks yaptıklarını ve her seferinde 3-4 kez orgazm olduğunu söyledi. Kesinlikle parlıyor ve ışıldıyordu. O ve eşi hiç olmadıkları kadar yakınlaşmışlardı. Birlikte fotoğraflarını gönderdiğinde auralarının birleştiğini ve çok mutlu olduklarını görebiliyordum. Bu kutsal bağı paylaşmak bir karı-koca için çok önemlidir. Bana kalırsa bu en önemli şeydir ve bu sizi bir arada tutan tutkal gibidir. Bir ilişkinin içinde birçok öğe vardır ve evlendiğinizde daha çok bir ortaklığa dönüşür. Ya da asla aşık olduğunuzu düşünmez ve doğruca evliliğe/ortaklığa gidersiniz. Ama kutsal seks öğesine sahip olmak çok önemlidir. Kutsal seks, enerjilerini birleştiren ve tazelenen bir paylaşıma saygı duymaktır. Bir kadın eşi ona orgazm yaşattığında onu daha çok sevecektir. National Geographic’te orgazm ve kadınlar hakkında yapılmış 10 yıllık bir araştırma vardı. Bu araştırma gösteriyordu ki kadınların beyinleri belirli bir sayıda orgazmla aşık olmak arasında bir bağlantı kuruyordu. Bu gerçekten bir tutkal, bir birleştirici. Tabii bu bir kocayı yoldan çıkmaktan da uzak tutacaktır. Her şeyden önce o bir erkek, üremek ve tohumlarını saçmak için yaratılmış. Yemekten ya da uykudan daha fazla seks düşünür. Ben bir anneyim. Sizce bu beni seks yapmaktan alıkoyar mı? Hayır... Kesinlikle hayır. Niçin kendi kendimi baskılayayım ki? Her şeyden önce dünyaya ilk bebeği getiren de seksti. Bu çok güçlü ve gurur verici bir şey. Bu utanılacak bir şey değil, bu bizim doğal özümüz.

Kadın bedeninde beş orgazm noktası var dedin. Neredeler?
Kadın vücudunda gerçek orgazm yaşayacağımız beş ana nokta var. Tüm kadınların bu merkezlere erişimi yoktur çünkü bunun için rahatlamış olmak ve hiçbir yargı olmadan orada olmak gerekir. Birçok kadın sadece klitoral orgazmı deneyimlemiştir. Bu benim favorilerimden değil çünkü bence en zayıf olanı. Aklımı başımdan alan, nefesimi kesen, bu dünyadan olmayan orgazmları tercih ederim. Bu bölgeleri tanımlasam bile, burada, yeterli şekilde ifade edemeyeceğim çünkü onlara nasıl erişeceğinizi öğretmem, göstermem gerekiyor. Ama eminim ki birkaç tanesini tahmin ediyorsunuz. Onlara nasıl erişebileceğiniz ile alakalı atölye çalışmaları yapıyorum.

Kabilemize geri dönüyoruz kızlar! - Resim : 2

Kadınların hayatta takmak zorunda kaldıkları farklı şapkalar (anne olmak, eş olmak, kız olmak gibi...) sence orgazma bakış açılarını değiştiriyor mu?
Kadınların kendilerine haz verme, kendilerini iyi hissettirecek şeyler yapma, sınırlarını belirleme ve çok fazla şapka taktıklarında “hayır” diyebilme sorumluluğunu almaları gerektiğini düşünüyorum.

Anne, eş ya da kız çocuğu olmak nasıl görmeyi seçtiğinize göre sadece sizin bakış açınızı etkileyecektir. Bakış açımız bizim seçimimizdir, bilinçli yaratım ve istediğimiz hayatı yaşama sorumluluğunu almak için alet çantamızdaki sihirli değneklerden biridir. Baktığınız şeylere bakış açınızı değiştirdiğinizde, onlar değişir. Bir kadın, rolü her ne olursa olsun, bir bahşeden olduğu için haz almak zorundadır. Eğer cinsel organınızdan nefret ediyorsanız seksten de nefret ediyorsunuzdur. Gidin ve yardım alın. Cinsel organından nefret eden bir danışanım vardı ve erkeklerden nefret ettiğini söylüyordu. Seksten hoşlanıyordu ama erkeklerden nefret ettiği için seks yapmıyordu. Sonrasında anladık ki tecavüze uğramış ve o adam onunla saygısız bir şekilde konuşmuş. Bu onun bakış açısında bir işlev bozukluğuna neden olmuş. Maalesef dünya mükemmel değil ve dünyada kadın ve erkek eşitliği yok. Kadınlar uyanıp güçlerini keşfedene kadar erkekler bu saygısız davranışlarına devam edecekler. Bu davranışa izin vermeme sorumluluğunu artık almamız gerekiyor. Genç bir kızken ben de taciz edildim, benim de seksle ilgili sorunlarım vardı. İlk ilişkimden hemen sonra hamile kaldım ve 19 yaşımdan 27 yaşıma kadar hiç orgazm olmadım. Travma geçirmiştim. Ancak kendi mutluluğumun sorumluluğunu aldım ve ihtiyacım olan yardımı aramaya başladım. Kendim üzerinde çalıştım, cinselliğimle tanıştım ve güçlerimi keşfettim. Koşulların ve hikayelerin mutlu olmak ve yaşamak istediğimiz hayatı yaşamaktan bizi alıkoymasına izin veremeyiz. Tepki verdiğimiz ve dengemizi bozan duygularımızdan kurtulmalıyız. İnsan çok çabuk kendini toparlar, durdurulamaz! Sadece sınırlı bir hayal gücüne sahibiz. Her şeyi yapabilmeye muktediriz. Oynadığınız farklı rollerden kendinizi sıyırın ve her seferinde sadece biri olun. Anne olmanız gerektiğinde anne olun, eş olmanız gerektiğinde eş. Eşinizi sevin, nazik ve hassas olun, kutsal seks seremonilerinizi programlayın. Bir kız çocuğu olmanız gerektiğinde anne-babanıza kalbinizi açın ve onların bilgeliklerinden faydalanın. Her şey için bir zaman vardır. Bu bakış açısına sahip olduğunuzda her şey kolaylaşır.

Türkiye’ye çok sık geliyorsun, artık bizim kültürümüz ve davranışlarımız hakkında bir fikrin olduğunu tahmin ediyorum. Ne düşünüyorsun bu konuda?
Sanırım Türk kadınlarına söylemek istediğim bir şey var. Aslına bakarsan sadece Türk kadınlarına değil, tüm kadınlara... Bizlerin kadınlar olarak birbirimizi destekliyor olmamız gerçekten çok önemli. Biz öncelikle birbirimizi yargılamayı bırakmalıyız ve bir araya gelmeliyiz. Birbirimiz için bir arada olmayı öğrenmeliyiz. Birbirimiz hakkında dedikodu yapmaktansa, birbirimizi kıskanmaktansa bir araya gelmeliyiz. Bir başkasının yaptığını kıskanmak yerine onu takdir etmeli ve onun başarısını kabul etmeliyiz. Her birimizin yapabildiği bir şey var. Belki siz bir diğer kadının yaptığını yapamıyorsunuz ama bir başka şey yapabiliyorsunuz. Kadınlar bir araya gelerek takım halinde çalışmayı öğrenmeli diyorum. Kadınlar kabileleriyle olan bağlarını kaybetti ve olduklarından farklı konumlandırıldılar. Kadınların uyanması, erkeklerden farklı ve kadın olduklarını anlamaları gerek. Kadınlar kendi güçlerinin farkına varmalılar çünkü kadınlık güçlerinin ve önsezilerinin baskılanması dişil ve eril dünyalar arasında dengesizlik yaratıyor. Öncelikle yarattığımız şeyin tüm sorumluluğunu almalı ve sonra kaynağı dengeli ve uyumlu bir şekilde tekrar inşa etmeliyiz. Bir erkek eşine “Büyük göğüslü kadınlardan hoşlanıyorum” dediğinde ve kadının göğüsleri küçük olduğunda, o kadın güvensiz hissetmeye ve büyük göğüslü arkadaşlarından nefret etmeye başlıyor. Bu durum karşısında yanıtımız şöyle olmalı; “Göğüslerimi seviyorum. Küçükler ama ben onlarla mutluyum. Eğer onları sevmiyorsan, sana güle güle!” Aksi taktirde büyük göğüslü kıza ne oluyor? Sizden daha iyi olduğuna dair küçük bir egosu oluşuyor. Küçük göğüslü arkadaşını sevmek ya da ona destek olmak yerine kendini sizden büyük görüyor. Bir kadın bir erkeğe “Büyük penisten hoşlanıyorum” dediğinde o erkek arkadaşını “büyük penisi” yüzünden kıskanıyor mu? Hayır... Çünkü erkekler kabileleriyle olan bağı koparmadılar. Çok gizli bir kabileleri var ve hiçbir kadın içeri giremez. O halde neden kadınlar bu kadar kolay kırılıyor, kıskanıyor ya da bir erkek duygu kavanozunu şöyle bir karıştırdığında güvensiz hissediyor? Çünkü birbirimize destek olmuyoruz. Önceliğin bizde olduğunu, öncelikle birbirimizi desteklememiz gerektiğini hatırlamamız, arka planda olmayı ve ikincil durumda olmak için kendimize izin vermeyi bırakmamız gerekiyor. Her şeyden önce kendi kanımızı, kadınları desteklemeliyiz.

13 yaşında bir oğlum var. Bir anne olarak bana tavsiyen nedir? Dünyadaki bu değişime katkı olabilmek adına oğlumu nasıl yetiştirmeliyim?
Sadece dişil enerjini kullan. Dişi bir anne ol ve oğluna duyarlılığı öğret. Öncelikli olarak ve en önemlisi kadınlar kendi sezgilerini kullanmalı. Sezgilerimiz bizim doğal pusulamız. Babamızdan, kocamızdan, annemizden, komşumuzdan yani başkalarından önce sezgilerimizi dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Anne olmak tanrısal bir hediye. Bir anne olarak bütün cevapların senin kendi içinde olduğundan emin ol.

KENDİNİZİ YARGILAMAYI BIRAKIN
İçlerindeki ilahi dişiliği uyandırmaları için özellikle Türk kadınlarına önerilerin nelerdir?

Kendinizi yargılamayı bırakın. Özgünlüğünüze izin verin. Size zevk veren şeyleri yargılamayı bırakın, onları kucaklayın. Hepimiz biraz tuhafız. Her insanın garip arzuları, fetişleri ve birbirinden farklı istekleri vardır. Bu kendimiz ve birbirimiz hakkında kabullenmemiz gereken bir şeydir. Kadın olmayı kucaklayın, kabullenin. Cinselliğinizi kapatıp baskıladığınızda neler olduğunu bilin ve anlayın. Bu sadece orgazm olmakla ilgili değil ancak kadın bedeninin neye ihtiyaç duyduğu ya da bedeninizi dinleyerek ve dünyanın ritmiyle dengede kalmaya çalışmakla ilgilidir. Kadınlar doğal güçler, psişik içgüdüler ve öngörü ile doğmuşlardır. Doğurganlık yeteneğimizle “anne” güdülerine sahip oluruz. Bu bizim içgüdümüzdür ve anne olsun ya da olmasın her kadın buna sahiptir. Bu, dişi kadın bedeninde vardır ve ona ulaşmıyorsanız, güçlerinizi baskılıyorsunuz demektir.

SİZ DEĞİŞİN, ERKEKLER DE DEĞİŞSİN
Birçok kadın aradığı aşkı bulamamaktan şikayetçi...
Bense bunun tamamen tersini söylüyorum. Eğer aşkı bulamıyorsanız bunun tek sebebi var, o da kendiniz. Bu sizin erkeklere bakış açınız ile ilgili bir durum. Aradığınızı bulamadığınızı düşünüyorsanız kendinize bir bakın; siz neyi çekiyorsunuz, kendi enerji alanınıza neleri sokuyorsunuz? Eğer böyle bir problemimiz varsa kendi enerji alanımızı değiştirmemiz gerekiyor. O zaman farklı tipte bir erkeği kendinize çekebilirsiniz. Değiştirmeniz gereken kişi kendinizsiniz çünkü kadın değişirse o zaman bu değişim erkekleri de etki altına alır. Kadınlar dümeni kullanandır. Erkekler ise dümendir. Kadınlar, onları hareket ettirenlerdir. İşte bu yüzden de erkekler ve kadınlar birlikte yol almalıdır. Bu bir takım oyunu...

* Pozitif dergisinden alınmıştır.