Mutlu evliliğin sırrı bu kadınlarda!

Boşanma avukatı ama onun da bir terapistten hiç farkı yok!

Mutlu evliliğin sırrı bu kadınlarda!

Terapiye başvuranlar genelde kadınlar mı oluyor? Erkekler terapi alma konusunda ne kadar istekli?
Kadınların yardım alma konusunda daha ılımlı bir tavırları var, bunda tabii kadın doğasının paylaşımcı yapısı etkili. Ancak son 6 aydır bana gelen çiftlerde, erkeklerin çabasıyla gelenlerde hissedilir bir artış var. Bu beni sevindiriyor. Erkek olan eş; ihtiyacı hissetmiş, araştırmış, hatta çoğu kitabımı okumuş, internetten araştırmış ve eşini ikna etmiş olarak geliyor. Kadınların ısrarı üzerine isteksizce gelen erkekler de çoğunlukla bir, iki seans sonunda bu dirençlerini bırakıyor ve işbirliği yapıyorlar.

Kendinizi bir kurtarıcı olarak görüyor musunuz?
Ben bir kurtarıcı olarak görmüyorum kendimi. Evlilikler kurtulduğu zaman, bunu başaran o kadın ve o erkek. Ben bir desteğim tabii ve kendimi sağlam, başarılı bir destek olarak görüyorum ama asıl sorumlu, bu çalışmayı yapan o insanlar. Eğer çiftler samimi olarak ilişkilerini sağaltmak amacı ile gelmişlerse, kabaca yüzde 80’i başarıyor.

Evliliklerinde sorunlar yaşayan çiftlere kısaca neler önerirsiniz?
Einstein’in bir sözü var, “Sorunlar o sorunları yaratan düşünce düzeyinde çözülemezler” diyor. O nedenle mutlaka bireyin farklı bakış açısı kazanması önemli. Bunu yaparken de konu komşu ile değil, insan davranışları konusunda eğitim almış, ilişkiler sistemini bilimsel olarak inceleyen profesyonellere yönelmeleri gerekli. Onlara önerim; karşısındakini suçlamak ya da kendini alışverişe, işe, temizliğe vermek yerine iç seslerine kulak vermeleri ve sonra da eşleri ile samimi bir sohbet kurmaya çalışmaları. Bu süreçte, son ana kadar beklemeden, bir evlilik terapistinden de destek almalarını çok önemli görüyorum.

Gonca Egeli
Avukat


Erkekler terapi seanslarına hemen katılmıyor... Evlilikte en sık yaptığımız hata ne sizce?
En sık yaptığımız hata, eşimizi mutlu etmek için kendi ihtiyacımız olanı vermek. Oysa kadınları çok mutlu eden bir beklentinin karşılanması, erkeğin beklentileri içinde yer almadığı için, bu fedakarlık hiçbir anlam ifade etmeyebiliyor. Bu defa da kadın gönülden yaptığı fedakarlığın erkek tarafından takdir edilmediğini düşünüp kırılıyor ve çabalamaktan vazgeçebiliyor. Böylece bir kısır döngü ve “yaptığım hiçbir şeyi görmüyor, ne yapsam yaranamıyorum” gibi cümlelerle şikayetler başlıyor. Bu nedenle aradaki farklılıkları bilmek ve eşimizi mutlu etmek istediğimizde, onun beklentiler listesindeki bir ihtiyacını karşılamak çok daha önemli.

Peki, erkek ve kadının evlilikten beklentileri çok farklı mı?
Örneğin, kadınlar ilişkilerinde öncelikle değer ve saygı görmek, güvence ve ilgi beklerken, erkekler için öncelikli olanlar kabul görmek, takdir edilmek ve ihtiyaç duyulan biri olmak. Kadınlar sevgi ve destek gördükçe, erkekler kendilerine ihtiyaç duyuldukça ve takdir gördükçe güçlenir. Bu farklılıkları bilerek davrandığımızda, hem doğru çabaladığımız için daha az yoruluyor hem de daha olumlu tepkiler alıyoruz.

Hangi durumlarda bir evlilik danışmanından yardım almalıyız? Sadece aramızda sorunlar olduğunda mı?
Sadece sorunlar olduğunda değil, iyi giden evliliklerde bile geliştirilebilecek birçok nokta var. Daha mutlu olmak ve mutluluğu korumak için çabalamak, evliliğimizde kritik dönemeçler yaşama riskimizi azaltır. Umarım zaman içinde hepimiz, sorun yaşamadan da emek vermek gerektiği bilincine varırız. Çünkü fiziksel sağlığımız kadar ruhsal sağlımızın ve evliliğimizin de check-up’a ihtiyacı var. Bunun yanı sıra, evliliğinde sorun yaşayan, ufukta bir tehlike olduğunu sezen bütün çiftlerin ve evlilik fobisi, sağlıklı ilişkiler kuramama ya da ilişkilerini sürdürememe gibi sorunlar yaşayan bütün bireylerin yardım almasında yarar var.

Danışanlarınız sizin evli olup olmadığınızı, özel hayatınızı merak ediyor mu? Bir terapistin evli oluşu inandırıcılığını artırır mı?
Danışanlarımın zaman zaman bunu sorduğu oluyor elbette. Allah’a çok şükür, 7 senedir mutlu bir evliliğim ve bir kızım var. ‘Bir terapistin evli olması inandırıcılığını arttırır mı?’ sorusuna gelince, aslında buna çok katılmıyorum. Çünkü boşanmak da, evlenmek kadar hayatın bir parçası. Bir terapistin bekar ya da boşanmış olması değil, mutsuz bir evliliği kabullenmesi ve kötü koşullarda sürdürmesi inandırıcılığını zedeler bence.

Bir evlilik danışmanı olarak gözlemleriniz neler? Kadınlar ve erkekler terapiye nasıl yaklaşıyor?
Kadınların önsezileri daha güçlü olduğu için sorunlar iyice büyümeden yardım almaya karar verirken, erkekler genellikle ayrılık aşamasına gelindiğinde yardım almayı son çare olarak görüyor. Birçok kadın danışanım, eşlerinin yardım almayı reddetmesinden şikayetçi. Ancak ben kadınlara eşleri katılmasa bile, yardım almalarını öneriyorum. Çünkü bir kişinin çabalaması bile, hiç kimsenin çabalamamasından çok daha iyidir. Üstelik de erkekler eşlerindeki değişimi gördükten sonra çoğunlukla fikir değiştiriyorlar.

Evliliklerinde sorunlar yaşayan çiftlere neler önerirsiniz?
Son dönemde birçok insanda yaşadıkları stresi ve olumsuz duyguları ilaç kullanımlarıyla baskılamak gibi bir eğilim gelişti. Eğer doktorunuz öneriyorsa, elbette ilaç kullanılması gerekir. Ancak doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanımı, sadece geçici bir sakinlik yaratır ve sorunların çözülmesini sağlamaz. Sorun yaşayan çiftlerin birbirini anlayabilecekleri sağlıklı bir ortamda sorunlarını konuşmaları ve gayret göstermeleri gereken noktaları tespit etmeleri çok önemli. Bu sebeplerle doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanmak veya ilişkilerimizi objektif olması mümkün olmayan eş, dost telkinleriyle yönlendirmek yerine, mutlaka bir terapiye gitmelerini öneririm.Evlilik bir güç savaşı değil...

Son zamanlarda medyaya yansıyan olaylı boşanmalar konusunda ne düşünüyorsunuz? Her boşanma böyle de biz mi görmüyoruz, yoksa sadece ünlüler olduğu için mi gözümüze batıyor?
İnsanlar evlenirken mutlulukla evleniyorlar ama iş ayrılmaya gelince birtakım çıkarlar devreye giriyor. Dolayısıyla çirkinleşebiliyorlar. Ama toplumun önündeki insanların buna çok daha fazla özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir şekilde topluma rol modeli oluşturuyorlar. Erkekler iş ayrılmaya gelince, eşleri hakkında ileri geri konuşabiliyor, bazı ithamlarda bulunabiliyorlar… Bir erkek eski eşi ya da boşanmakta olduğu eşi için kötü konuşuyorsa, mutlaka onun bilinçaltında kendi ezikliği ve kompleksi vardır. Bütün toplumlarda kadın erkeği mutlu etmeyi başarabiliyor, ama erkekler kadınları mutlu etmeyi ne yazık ki başaramıyor. Aslında bir evlilik bitiyorsa mutlaka kadın istemediği için bitiyordur. Çünkü erkekler daha düz varlıklar; işe gidiyor, geliyor, karnını doyuruyor, cinselliğini yaşıyor. Ama biz kadınlar yürekten gelen sevgi sözcüklerini duymak istiyoruz. O yüzden de adam kendine bakıyor böyle bir kadınla evlenmiş, onu mutlu edememiş, kadın ise ondan ayrılmak istiyor. Ne yapacak; o saldırgan davranışları devreye giriyor.

Günümüzde evliliğe duyulan ilgi azaldı mı sizce? Bu konuda çekinceleri olan, endişe duyanlar sizden yardım alıyor mu?
Evlilikler artık o kadar kolay yapılıyor ve bitiyor ki, genç kızlarda ve kadınlarda evlilik fobisi oluşmuş durumda. Kimileri ilişkilerinde terk ediliyor veya aldatılıyorlar. ‘Evlenince aynı şey başıma gelirse?’ diye düşünebiliyorlar. Dünya starlarına ya da ünlülerimize bakıyorlar. En güzel kadınlar bile aldatılıyor, başarılı insanların bile evlilikleri kötü geçiyor, benim evliliğim de böyle olacak diye başvuranlar oluyor.

Terapi almak konusunda kadın ve erkek farklı davranıyor mu?

Erkekler pek gelmiyor. Son zamanlarda kıpırdanmalar var ama erkek şöyle bir psikolojiye giriyor; ‘ben haklıyım’. Ama kadınlar sorun çözmek için evlilik terapistine başvuruyor. Mesele haklı, haksız olmak değil. Bizler ‘hakim’ değil, terapistiz. Erkeklerde hep bir güç savaşı var. Cinsellikte de, para ve evlilikte de… Oysa evlilik bir güç savaşı değil, paylaşım.

Bu konularda kitap yazmış biri olarak, erkekler neden evlenir, kadınlar neden evlenir?

Kadınlar, annelik içgüdüsüyle ve zihnindeki haritaya uyan erkeği bulduğu zaman evlenir. Erkeklerde durum biraz daha farklı. Erkekler tabii ki aşık olduğu, sevdiği için evlenebilirler ama bilinçaltında annelerini ararlar. Onlara bakacak, koşulsuz sevecek, her türlü yaramazlıklarını kabul edecek kadınlar arıyorlar. Ama biz onların anneleri değil, sevgilileri, eşleriyiz.

Evlenmeden önce bir terapiste gitmek ne kadar önemli?
Son yıllarda nişanlı çiftler çok geliyor; ‘biz evlenirsek nasıl olur, kişiliğimiz birbirine uygun mu, aileler uyuşuyor mu?’… Biz tabii ‘siz hiç birbirinize uygun değilsiniz evlenmeyin’ ya da ‘mutlaka evlenin’ demiyoruz ama evlenirlerse nasıl bir yaşam, olasılık bekliyor onları bunu gösteriyoruz.

İlkim Öz Evlilik ve Aile terapisti

Alışverişe değil, iç sesinize kulak verin!

Ünlü örneklerinden de gördüğümüz gibi iş boşanma aşamasına gelince çiftler, çekişmeye, birbirleri hakkında konuşmaya başlıyorlar. Sizce ne oluyor da bu hale geliyorlar?
Her şey yolundayken ciddi bir mental probleminiz yoksa, zaten sorun da yok gibi görünür. Oysa potansiyel problemler hep vardır, herkes için; ve böyle durumlarda ‘nasıl bir egoya sahibiz, çatışma çözme becerileri geliştirmiş miyiz, iletişim becerilerine sahip miyiz?’ ortaya çıkıyor. Yani ‘bu hale geliyorlar’dan ziyade, zaten sahip oldukları ama açığa çıkma imkanı bulmamış yönlerini görüyoruz insanların. Günümüzde evlenmeyi düşünmeyen, yalnız yaşayan kadınlar giderek artıyor.

Evlilikten korkar hale mi geldik, yoksa yalnız yaşamak bilinçli bir tercih mi?

Bu, kişiden kişiye farklılık gösterir elbette. Ancak içinde yaşadığımız ataerkil toplum yapısında, eğitim seviyesi yüksek, ekonomik bağımsızlığa sahip kadınlar için, bu yeni edinilmiş rolü benimseyecek erkek partner bulmak zor olabiliyor. Bir kez daha öncelikler konusu önem kazanıyor. Yetişkinlik yaşamının ilk yıllarında eğitim, kariyer gibi konular öncelik kazandığında, evlilik arka plana itildiğinde, kişi uzun bir yalnızlık döneminin ardından ve kemikleşmiş alışkanlıklar geliştirdikten sonra bir başkasını hayatına katmakta çokça zorluklar yaşayabiliyor.

Evlilik terapisti sadece ilişkiyi mi kurtarır? Evlilik öncesi bir terapiste danışmak ne kadar önemli?
Evlilik terapisi her zaman ilişkiyi kurtarmaz, bazen boşanma terapisi de yaptığımız olur. Evlilik öncesi bir terapiste danışmak, çok bilinçli bir tavır olur. Yaşamına önem veren, gelişme bilincine sahip insanların bunu yapmaya başladığını görüyorum ve seviniyorum. Ben zaman zaman evliliğe hazırlık grupları yapıyor ve bu insanlarla çalışıyorum. Potansiyel problemleri fark etmek, sorun çözme becerilerini, iletişim becerilerini geliştirmek onların çok daha bilinçli ve samimi ilişkiler geliştirmelerini sağlıyor. Pek çok sorun ve acı, hiç yaşamaya gerek kalmadan bertaraf ediliyor.


Ebru Tuay Üzümcü Aile ve Evlilik terapisti

İşin içinde ihanet ya da şiddet yoksa, hemen boşamam! Çiftler size geldiklerinde nasıl bir süreç izliyorsunuz?
İlk önce boşanma için geçerli sebepleri var mı, yok mu, onu değerlendiriyoruz. Ciddi anlamda şiddetli geçimsizlik var mı; ya da zina, şiddet gibi şeyler yaşanmış mı? Avukatın ilk işi, böyle bir nedeni araştırmak. Eğer boşanmak için öne sürülen neden yeterli değilse, tarafları uzlaştırmaya çalışıyoruz. Ben, çiftler mahkemeye gitmeden önce avukatların yapıcı olması gerektiğine inanıyorum. Aile kurumunun toplumdaki önemi açısından. Ama buna, meslektaşlarımızın birçoğu karşı çıkabiliyor; ‘Bu kadar işimizin arasında bunlarla mı uğraşacağız?’ diye. Aslında her meslektaşımın boşanmak için yeterli sebebi olmayan çift lere terapiye gitmelerini söylemeleri gerekiyor. Çünkü insanlar bilmiyorlar. Falcıya gidip, başka birisi mi var hayatında diye soruyorlar ama terapiye çok sıcak bakmıyorlar.

Peki hukuki açıdan boşanmak için geçerli bir nedenleri yoksa?
İşin içinde şiddet, ihanet gibi geçerli nedenler yoksa, ‘birbirimize ısınamadık, aşkımız bitti, benimle eskisi kadar yakından ilgilenmiyor’ diyebiliyor. Bir terapist gibi onlarla mutlaka konuşuyorum. Bu şekilde bir boşanmanın gerçekleşmeyeceğini, boşanma davasının çok kolay bir süreç olmadığını, bu süreçte bir psikoloğa ya da aile terapistine gitmeleri gerektiğini özellikle vurguluyorum. Sabah kavga edip, öğleden sonra koşa koşa avukata gelenler var. Biliyoruz ki, eğer çok ciddi bir olay yoksa vazgeçecek. Akşam eşi gelecek, çiçek alacak, yemeğe gidecekler ve barışacaklar. O yüzden ben ilk gün dava açmamayı tercih ederim. Sinirleri yatışmış, daha sakin düşünebilecekleri zamanda karar almalarını öneririm.

İnsanlar göz önündeki çiftlerin kolay boşandığını düşünüp, ani kararlar alıyor olabilir mi?
Aslında o da bence bir yanılgı… Boşanma kararı alınmadan önceki 6-7 ay, belki de 1 senelik çok zorlu bir süreçten geçiyor insanlar. Ayrıca boşanmanın tek celsede bitmesi için tarafların her konuda mutlaka uzlaşması gerek. ‘Tamam, her şey senin istediğin gibi olsun, bitirelim’ diyen çok nadir kişi var. Mahkemeye başvurma açısından süre çok kısıtlı ama zemin hazırlama yönünden 6-7 aydan önce sonuçlanabilecek bir şey değil.

Size boşanmak için gelip, el ele çıkan hiç oldu mu?
Boşanmak için kesin kararlı olarak başvuran, sonra ilişkileri düzelen ve çok mutlu olan çiftler var. Mesela 30 yıldır evli olan bir çift vardı ve taraflardan biri kesin kararlıydı. Dava açıldı, onun eşi ‘ben sana ne büyük kötülük yapmışım, bunun kağıtla yüzüme vurulması gerekmiş’ dedi. 2-3 ay sonra barıştılar.

Boşanma gerekçelerinden şiddetli geçimsizlik, aldatma, şiddet gibi gerekçelere yenileri eklendi mi?
Teknolojinin gelişmesi. Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle boşanmalar hızlandı. Önceden eşini aldatma imkanı bulamayanlar oluyordu, şimdi bir bilgisayarın başına geçmeleri ve yazışmaları yetiyor. Ya da şöyle bir etkisi oldu. Teknolojinin gelişmesiyle bazı şeyler daha çabuk ortaya çıkmaya başladı.

Peki internet, ya da bilgisayar bağımlılığı?
Kesinlikle. Sabahlara kadar bilgisayar oyunu oynayan erkekler veya kadınlar var. Evlilikleri çok ciddi sarsıyor ve de bu bir boşanma nedeni. Evle ilgili tüm bağınızı koparıyorsunuz ve sadece bilgisayarın başında vakit geçiriyorsunuz. Bu eşe yapılan çok büyük bir haksızlık.