Bir ‘dizi’ yakışıklı bir arada!

Dizi oyuncularının hayatları neredeyse setlerde geçiyor.

Bir ‘dizi’ yakışıklı bir arada!

Kıvanç Kasabalı - Küçük Kadınlar / Çok aram varsa beklemiyorum
İlk kez Yaprak Dökümü’nde oyuncu olarak boy gösteren Kıvanç Kasabalı, şimdi yoluna Küçük Kadınlar dizisinde devam ediyor. Diziye 2 buçuk ay önce dahil olan Kasabalı, Armi’nin işadamı sevgilisi Ozan rolünde…“Bir haftada 90 dakikayı çıkarmak için zamanımız bayağı bir koşuşturmaca ile geçiyor. O yüzden kolay olmuyor. Haftada 5 gün çalışıyor, 2 gün repo veriyoruz. Hayatımızın büyük bir bölümü sette geçiyor diyebilirim. Benim çok aram varsa sette beklemiyorum. Yardımcı yönetmenimizle paslaşıyoruz ve çıkıyorum. Ama birkaç sahnelik aram olduğu zaman sette kalıyorum. Bu arada daha çok müzik dinleyerek vakit geçiriyorum.” Kıvanç Kasabalı, asıl iş yükünün set ekibinin omuzlarında olduğunu belirtmeden edemiyor: “Biz oyuncular bazen öğlen gelip 2-3 sahne çekiyoruz ama set ekibi, ışık, reji sabah mesaiye başlıyorlar; akşam da set bitene kadar oradalar. Onların işi çok daha zor!”

Ahmet Kaynak - Kavak Yelleri / Rolümde çok renkli, set de…
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu olan Ahmet Kaynak, oyunculuğa İzmit Büyükşehir Belediye Konservatuvarı’nda adım atmış. 1 ay önce Kavak Yelleri’nin kadrosuna dahil olan Ahmet Kaynak, rolünü çok renkli bulduğunu söylüyor: “Erdal Gören, hırslı, zeki, akıllı, kafasına koyduğu herhangi bir işi ne pahasına olursa olsun yapan çok güçlü bir karakter. İşini çok iyi bilen başarılı bir modacı. Bulunduğu konuma gelebilmek için çok çalışmış, azmetmiş bir insan. Ayrıca yanında çalıştığı Lerzan’dan çok şey öğrenmiş. İtalya’da moda tasarımı üstüne master yapmış, işinde yükselmek için her şeyini ortaya koyan bir karakter. Dolayısıyla böyle renkli karakterleri canlandırmayı seviyorum. Bu rol ‘Kendini bana bırak. Her şey yolunda, rahat ol’ diyor adeta. ”O da öyle yapıyor zaten, hem çekimde, hem de çekim aralarında… İçinde bulunduğu en sakin setlerden birinin Kavak Yelleri’nin seti olduğunu söyleyen genç oyuncu, bunu ekibin oturmuş olmasına bağlıyor: “Uzun zamandır devam eden bir iş olduğu için oturmuş bir set. Bu sette dinlenebiliyorum. Kitabımı okuyorum, müziğimi dinliyorum. Benim adıma çok iyi bir şey bu…”

Sezgi Mengi - Küstüm Çiçeği / Tiyatroya ve okula vakit ayarabiliyorum

En son ‘Canım Ailem’de Samim’in yeğeni Yiğit olarak izlemiştik onu. Daha önce birçok dizide rol alan Sezgi Mengi, kendisine genelde Yiğit gibi küçük yaştaki rollerin geldiğini söylüyor. Oysa o 25 yaşında. Şimdi rol aldığı dizide ilk defa kendisiyle yaşıt birini canlandırıyor:  “Bu rolle kendimi değiştirme fırsatımın olduğu, malzemesi bende olmayan bir karakteri oynuyorum. Konuşması, yürüyüşü, giyim tarzı bana tamamen zıt bir rol. Gökhan, mahallenin bıçkın delikanlısı, ama bir taraftan da çok saf. ”Mengi için dizi setinin en rahat oyuncusu diyebiliriz. Çünkü haftada üç gün çalışıyorlar. Yani diğer günler, sektörün deyimiyle repo günleri...“ Bu TRT’de olmamızın bir avantajı. 60 dakika çekiyoruz ve bu da çalışma saatlerimizi çok makul bir hale getiriyor. Böylece tiyatroya ve okuluma vakit ayırabiliyorum. ”Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü son sınıf öğrencisi Sezgi Mengi, set aralarında nasıl vakit geçirdiğini ise şöyle anlatıyor: “Set aralarında daha çok kitap okuyorum. Şu sıralar yeni bir kitaba başladım. Ayfer Tunç’un, ‘Yeşil Peri Gecesi’. Arada Twitter’a da bakıyorum. Ama amacım, gündemi takip etmek. “Buradayım ya da şu an bunu yapıyorum” diye yazmıyorum, Çünkü bana göre değil.” İkinci senaryomu hazırlıyorum / Haluk Piyes - Umut Yolcuları
Almanya’da Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra American Film Institute’de yönetmenlik ve senaryo okumuş. Ardından da New York’ta oyunculuk…  “En büyük isteğim yönetmen olmaktı ama bana hep oyunculuk teklifi geldi” diyor. İlk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi 2009 yılında vizyona giren, ‘Kanımdaki Barut’. Oyunculuğu keyif aldığı ve bir hizmete yönelik kullanmak istediği için yaptığını itiraf ediyor. Şu anda oynadığı dizinin içinde de bu sebeple var. Polisiye dizide Nasuh isimli Çocuk Şubesi’nde görevli bir komiseri canlandırıyor ve bu onun 5’nci dizisi… “3 aydır bu dizideyim. Bu dizi benim için farklı bir konsept. Çünkü kendi özel hayatımda sosyal danışman olarak, madde ve şiddet bağımlılığına karşı seminer veriyorum. Narkotik ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde görevli arkadaşlarımla beraber gidiyoruz. Bazen AMATEM’den hocalar da bize eşlik ediyor. Çocuk Şubesi’nde komiser rolünde olmam, beni okullarda biraz daha inandırıcı kılıyor.” Şu anda ikinci filminin senaryosunu hazırlayan Haluk Piyes, sette hayatın nasıl geçtiğini ise şöyle anlatıyor: “Setin büyük bir bölümü beklemeyle geçiyor. Arkadaşlarla yemek yiyoruz, ben ikinci projeme hazırlanıyorum, senaryoya bakıyorum. Bunun dışında ekip arkadaşlarım çok tecrübeli ve çok mütevazı. Onlarla yıllardır bir ekipmişiz gibi hissediyorum”

Emre Kızılırmak - Aşk Bir Hayal / Boş kalma şansım yok!
‘Aşk Bir Hayal’deki asteğmen Altay rolü, onun ilk oyunculuk denemesi… Best Model of the World 2007’de 2’inci seçilen Emre Kızılırmak, Manhunt International Contest 2008’de de, ‘Dünyanın en iyi podyum mankeni’ seçilmiş. İşin ilginç yanı, bu yarışmalar hariç podyuma adımını bile atmamış! “Kore’deki yarışma Best Model’den sonra gitmeye hak kazandığım bir yarışmaydı. Sadece bu iki yarışmanın koreografilerinde podyuma çıkmışlığım var. Bunun dışında bir modellik işi yapmadım. Aslında yapmak isterdim ama boyumun diğer modeller arasında çok uzun durmasının problem olacağını söylüyorlardı” diyor. Oyuncu olmayı küçüklüğünden beri çok istediğini belirten Kızılırmak, bu isteğin peşinden koşarak kendini oyunculuk konusunda geliştirmeye çalıştığını söylüyor. Önce üniversite yıllarında aldığı dersler, sonra Best Model Yarışması ve Türker İnanoğlu ile tanışması onu oyunculuğa bir adım daha yaklaştırmış. Nehir Erdoğan ile başrolü paylaşan Emre Kızılırmak, yaşadığı ilk set deneyimini ise şöyle aktarıyor: “Herkesin ağır sorumluluklar üstlendiği, kimsenin dinlenmeden çalıştığı bir yer set ortamı. Ekipte herkesin yaptığı iş çok önemli. Bir bütün olarak çalışmak zorundasınız. Çalışma saatlerimiz hiç belli olmuyor. Her hafta yetişmesi gereken bir bölüm var ve bazen zamanla yarışmak zorunda kalıyoruz. O yüzden ben sette genelde boş kalmıyorum ama nadiren de olsa kaldığımda, sessiz bir yere çekilip internete giriyorum, kitap okuyorum, müzik dinliyorum, bir şeyler yiyorum ya da telefonla konuşuyorum.