Demet Akalın: “Bebek dışında Allah ne istediysem verdi”

Demet Akalın: “Bebek dışında Allah ne istediysem verdi”


“Kendime güvensizliğim yüzünden müziğe geç başladım”

Dövmelerinizden birinde ‘Hayatımın her anı bir karar anıdır’ yazıyor. En doğru ve en yanlış kararlarınız neydi hayatta?

En yanlış kararımı söyleyeyim önce; keşke müziğe çok çok önceden, en başından başlasaydım. En doğru kararım ise; müziğe başlamam oldu. 16 senedir albümlerim çıkıyor ama benim yıldızım 2005’te parladı. Hayatım boyunca utangaç bir yapıya sahiptim. Lisede biri bana sevgili olmayı teklif ettiğinde utanıyordum. Babasız büyüdüğüm için gündüz geçtiğim sokaktan akşam geçmiyordum. Anneme laf gelmesin istiyordum. Şimdi bile bir mekana girdiğimde 30 kere ruj sürmek için yerimden kalkmam. Ama tabii o zamanlar hayata başka bakıyordum. Kendime güvensizliğim yüzünden müzik sektörüne geç adım attım. Ama sonunda doğru yolu buldum. Sonuçta her şey insanlar için. Özel hayatımda da her yaşadığımdan bir pay çıkarttım. Bu yüzden pişmanlık duyduğum bir geçmişim yok.

Evliliğinizde aşkınızda nasıl bir dönemdesiniz?
En huzurlu dönemdeyiz. Okan’la (Kurt) ilk sevgili olduğumuz zaman beni bir kafeye götürmüştü. Sürekli konuşup bir şeyler anlatıyordu. Bense içimden ‘Allah’ım ne boş konuşuyor. Çünkü ben bu adamla evleneceğim’ diyordum. Şimdi ona anlatıyorum ‘Hadi canım’ filan diyor. Yani aslında ben onu en başından beri tanıyordum. Neye kızacağını, neye delireceğini biliyorum. O da öyle. Adam pazar günleri bile maçları benimle seyrediyor. ‘Git PlayStation mı oynayacaksın, halı saha maç mı yapacaksın, ne yaparsan yap’ diyorum. Gitmiyor. Bence insanın kendine ait bir dünyası da olmalı ilişkide ama Okan bundan yana değil.

Siz kurabiliyor musunuz kendinize ait bir dünya?
Asla yok öyle bir şey.

Kız geceleri filan…
Nerde… Gündüz belli kafelere bile gitmem yasak. Çok güçlü bir karakter olduğum için böyle bir şeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Okan bana iyi geliyor.

Okan Bey’i hayatta en çok çıldırtan şey ne olur?
Öyle delirttiğim anlar olmuyor. Sadece biraz inadım. İstediğim şeyi almak için peşine düşerim. Altından girip üstünden çıkarım. Kadınsal bütün kozlarımı ortaya koyarım ve istediğimi alırım. Bazen bundan şikayet edebiliyor.

Sizin bir kıskançlığınız var mı?
Yok.

Bir kadının eşinize yan gözle baktığınızı gördünüz…
Öyle ortamlara girmiyoruz biz, rafine bir hayatımız var. Girsek bile Okan böyle bir olay yaşanmasına izin vermez.

Oldu da yaşandı…
Müdahale etmem. Sadece geri çekilip Okan ne yapıyor diye bakarım.

Evde nasıl bir hayatınız var? Yardımcılar mı kendiniz mi hallediyorsunuz işlerinizi?
Benim evde sence kaç tane hizmetçi olabilir?

Hımm olmayabilir...
Hiç yok. Sadece ütümüze ve evi toparlamaya gündüzleri bir teyzemiz geliyor. Ben bütün yemeklerimi kendim yapıyorum. Okan’ın düzenini kendim sağlıyorum. Sabah kahvaltısını da ben hazırlıyorum. Aslında klasik bir hayatım var gördüğün gibi. Sadece akşamları da şarkı söylüyorum. Mesela dün akşam, çekim hazırlıkları manikür-pedikür filan gece yarısına kaldı. Okan uyudu koltukta. Çekip Twitter’a koydum. Çünkü ben konuşuyordum o uyuyakalmış. Belki bin tane tweet geldi üzerine; ‘Bizde de şu anda aynı senaryo var, niye bu kocalar ellerinde kumanda, spor programı izlerken sızarlar?’ diye. Gerçekten farklı bir hayat yaşamıyorum. Zaten evinde düzeni sağlayamazsan hayatta dengede kalamazsın ve o zaman işler tehlikeye girmeye başlar. Başka dalgalara gidersen, kendi mutsuzluğunu yaratırsın. Ben bu yaşıma kadar uyuşturucu filan görmedim mesela. Bir votka-tekila içerim artık onu da çok fazla içemiyorum.

Yapmayın Allah aşkına hiç mi Amsterdam hayali kurmadınız?
Bütün hayatımı ve kariyerimi bitirecek şeylere bulaşmadım hiçbir zaman. Yurt dışına gideyim aman Hollanda’da bir şeyler deneyeyim gibi heveslerim olmadı.

Evlilikle ilgili vereceğiniz en büyük tavsiye ne olur?
En iyi arkadaşınız olabilecek adamla evlenin. Kız arkadaşlarımla konuşacaklarımı bile eşimle konuşuyorum ben. Bu da doğrudan huzuru getiriyor.

Sizin için hayatta affedilmez olan ne?
Benim için en önemlisi yalan söylenmemesi. Karşısındakini saf ve aptal yerine koyarak davranan insanlar, onlardan hoşlaşmıyorum.

Vefalı biri misinizdir?
Çok küçük bir yerde büyüdüm. Zaten hala aklım hep Gölcük’tedir. Annemler, yeğenler, kuzenler herkes orada olduğu için 15 günde bir oraya gidip hepsini ziyaret etmeye çalışıyorum. Aile bağlarını koparmayan insanların hayatta daha başarılı ve mutlu olduklarına inanıyorum. Çok kalabalık bir ailede büyüdüm ama kendi aileme bunu yansıtamadım. Bebek değil, kariyer dedim her zaman. Bebeği bu kadar geriye itmenin sebebi de çok iyi bir anne olacağımı bilmemden dolayıydı. Çünkü o zaman kariyerimi geri plana atacaktım.
“Twitter’da birkaç gazetenin tirajı kadar takipçim var”

Hakkınızda gerçek olmayan bir şey yazıldığında ne yaparsınız?
Twitter’da, toplam birkaç gazetenin tirajı kadar takipçi sayım var. O yüzden artık yanlış bir şey çıktığı  zaman oradan cevap yazıyorum. Twitter’ı gazete gibi kullanıyorum. Zaten bu aralar gezmiyorum, sosyal bir hayatım kalmadı. Eşimden dolayı erken yatıyorum. Vakti zamanında sabah 8.00’de işine giden, akşam 8.00’de evine dönen bir kocam olsun diye çok dua etmiştim. Şükür dileğim kabul oldu.

Twitter’ı en aktif kullanan isimlerden birisiniz…
Çok erken kalkarım ben. Sabah kocamı işine yolladıktan sonra da hemen gece soru soranlara cevap yazıyorum. Gün içinde de bu durum devam ediyor. Aslında uyuduğum zamanlar dışında ben galiba hep Twitter’dayım.

Bu kadar yoğunluğun içerisinde, takipçilerinizle iletişime geçecek enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Herkes bunu soruyor zaten. Enerjiyle alakalı değil huzurla alakalı bu.

Eşinizin sosyal medyayla arası nasıl?
Hiçbir şeyi yok. Tanıştığımız zaman Facebook’u vardı. Sonra ikimiz de kapattık.

Bir Tweet’iniz dikkatimi çekti. Şöyle demişsiniz: ‘Bir de sahte mutlu kadınlar var; metreslerinden haberdar olanlar. Onu başka yazımda…’ bu cümle kimi
hedef alıyor?

Aaa ne zaman yazmışım bunu. Bir haber okuyup üzerine yazmış olabilir miyim acaba? Ama böyle insanlar var bildiğimiz, bilmediğimiz veya insanların bilip, bilmediği. Gönderme yapmışım ben burada yahu! Ama inan hatırlamıyorum kime yaptığımı. Öyle hayat yaşayanlar varsa, okları üstlerine alabilirler. Kim bilir kime yazdım. (Gülüyor) Yaşasın kötülük!

Çok büyük hayran kitlenizin yanı sıra sizi sevmeyenlerde var. Birçok şey yazıyorlar. Bunlar sizi rahatsız ediyor mu?
Hayır, bazen o kişilerin haklı oldukları yerlerde oluyor. Bunları tersine çevirmek, dünyanın en büyük mutluluğu. Birkaç fenomen var Twitter’da, “Of Demet Akalın yine mi buradasın”, “Her yerden çıkıyorsun” falan diyorlardı. Sonra bir tanesine “Derdin ne?” dedim, diğerine başka bir şey söyledim. Sonra yazışamaya başladık. İlerleyen zamanlarda Cerilevis’le tanıştım. Doğum günüme çağırdım onu. “Ben senin suratına bakamıyorum” dedi, “Niye?” diye sordum beni tanımadan önce çok boş biri olduğumu zannettiğini söyledi ve “Şimdi ne yapacağız?” diye sordu. Sonra aramızda bir arkadaşlık oluştu. Onu gecce.com’a yazar yaptım, ünlendi dizi oyunculu yaptı. Hayatta kötü şeyleri tersine çevirmeye bayılıyorum. Bazı yazılanları kulak arkası ediyorum, bazılarını lehime çeviriyorum. Gerçekten eleştiriler arasında beni ileriye götürecek bir şey varsa onları dinliyorum. Tamam, çok güzel şeyler yapıyorum ve çok güzel alkışlar alıyorum, kimsenin hayal edemeyeceği noktalardayım belki ama derdim daha fazla sevilmek. Hep bunun üzerinde duruyorum. Beni sevmeyen, dinlemeyen insanların yolda çevirip söyledikleriyle çok mutlu oluyorum.

Ne diyorlar?

“Biz senden çok haz etmiyoruz ama onlar nasıl şarkılar, hangi kafayla yazıldı? Biz bile dinliyoruz” diyorlar.
Prodüksiyon ve röportaj: Sinem Gürleyük
Fotoğraf: Semih Kanmaz/Rpresenter  
Styling: İrem Akalın
Saç: Nuri Şekerci
Makyaj: Cevahir Özkan-Rıfat Yüzüak
Styling Asistanları: Melike İlanku-Özlem Şahin
Saç Asistanı: İsmail İnan
Makyaj Asistanı: Barış Şahin
Mekan için Rixos Pera’ya, otomobil için moviestarotokiralama.com’a teşekkür ederiz.

Demet Akalın çekime elinde cupcake’leriyle tam zamanında geldi. En başta herkese karşı biraz çekimserdi. Kendi ekibiyle konuşup, bizi küçük gülümsemelerle karşılıyordu. Ancak saatler ilerledikçe enerjisi, eğlencesi, samimiyeti çoktan bütün ortama yansımıştı. Çok kolay biri olmadığını söyleyebilirim. Ancak insanları kırmamak konusunda hassas olduğu için bütün isteklerimize ‘evet’ dedi. Hatta çekimin planlaması yapılırken önce kendi saç-makyaj ekibiyle çalışmak istediğini söyledi ama yine bizi kıramayıp sonunda ona sunduğumuz ekibe ikna oldu. Biz onunla Pera’da güneşli bir günde, şen kahkahalarla çekimimizi tamamladık. Sonra röportaj için kahvelerimizi alıp bir köşeye çekildik. Röportaj da kahkahalarla devam etti ama “Hayattan karşılığını alamadığınız bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?” diye sorunca bir anda gözleri doldu, yüzü düştü… Önce ‘Acaba yanlış bir şey mi sordum’ diye paniğe kapıldım. Sonra lafı o devraldı ve tüm samimiyetiyle bebek özlemini, bebeğini nasıl kaybettiğini, bunun için nasıl uğraş verdiğini anlattı. Bir kadının hayatta yaşayabileceği en zorlu yoldan geçmişti. Karşısında donup kalmıştım. Gözleri dolu dolu anlatmaya devam etti…   

Popstar yarışmasında jüri koltuğundasınız. Bu proje için ne kadar heyecanlısınız?

Elemelerde vardı ama şu anda deli bir heyecanım yok. Biraz pimpirikliyimdir. Kılık kıyafet derdim var şu anda sadece. Güzel geçecek inşallah.

Elemeler nasıl geçti?
Fena geçmedi. Güzel bir iki ses var. Ben biraz ‘damar’ seviyorum. Damarcılara daha sıcak bakıyorum galiba. Onları beğendim.

Kimseden lafınızı esirgemiyorsunuz. Yarışmacıları da terletecek misiniz?
Kimseyi terletme niyetinde değilim. Sonuç itibariyle oradan güzel bir iş çıksın istiyorum. Elemelerde 1-2 azar işittikleri oldu yarışmacıların. Elleri cebinde şarkı söyleyenler vardı. ‘Bize yoksa şarkıya saygınız olsun bari’ dedim. Ama bizimle vakit geçirdikçe törpüleniyorlar.   

Jüride çok önemli isimlerle bir araya geldiniz, bu sizi heyecanlandırdı mı?
Bülent (Ersoy) Hanım sağ olsun, en son elemede bizi üç saat bekletti. Ben biraz iş disiplininden yanayım. Bu mankenlikten gelen bir alışkanlık. Mankenlik yaptığım zamanlarda, dizi çekimi için sete ışıkçılarla birlikte giriyordum. Ve saatlerce bekliyordum. İnsan bari bir saat sonra çağırır değil mi? Sinirlendiğim bir gün sevgili Samim Değer; “Sen ne olursa olsun vaktinde gel, hiçbir zaman kaybetmezsin. Kazanan her zaman sen olursun” demişti. Bazen olamıyor o ama ben yine saygısızlık etmemek ve kimsenin vaktini çalmamak için o saygıyı gösteriyorum. Karşımdaki büyük olsa bile ondan da aynı saygıyı bekliyorum.

Sizce Türkiye yarışmada yeni bir popstar bulacak mı?
Biz köşeleri o kadar iyi tutmuş durumdayız ki yeni insanların aramıza girmesi gerçekten çok zor. Bu çok samimi bir cevap. Gönül böyle olsun istemez ama maalesef. Yani popstar olur mu bilmiyorum ama gündeme gelecek isimlerin olacağı kesin. Eski yarışmalardan da kendine hayran bırakan bir şarkıcı çıkmadı ya da imkan verilmedi. O Ses Türkiye’den Murat Boz’un elediği Ömer diye bir yarışmacı vardı. İnanılmaz bir sesti. Ben şimdi ona single yapıyorum. Çocuğun hiçbir sahne tecrübesi yok ama ben onu vokale aldım, biraz kendi sahnemde pişiriyorum. Şu anda bana inanılmaz heyecan veriyor. Emek verdiğim ve gözünde ışık gördüğüm insanlar daha kıymetli benim için. Eskiden de Merve diye bir vokalistim vardı. Mayıs ayında albümü çıkacak. Herkes ‘şu kıza fazla okutma şarkı’ dedi ben dinlemedim. İnsanın kaderi bir yere gidiyorsa, kimse onu durduramaz diye düşünüyorum. Yeni gelen isimlere, eğer gerçekten iyilerse desteğim sonsuz. Bu yarışmada da istediğim kıvamda bir ses bulursam destek veririm.

Diziye sıcak bakmıyorsunuz. Sinema düşünüyor musunuz?
Asla düşünmeyeceğim bir şey. Beklemeye pek tahammülüm olduğu söylenemez. Belki Şahan (Gökbakar) veya Cem (Yılmaz) gelse bir iki sahne oyna dese belki oynarım. Onun dışında hiç düşünmediğim bir şey.

Yeni akıma uyup siz de yazarlığa başladınız. gecce.com’da yazılarınız yayımlanıyor…
Profesyonel bir şey yapmıyorum; kendi derdimi, beğendiğimi, gördüğümü, hissettiğimi yazıyorum. Hatta sokak ağzıyla yazıyorum bile denebilir.

Biraz dertleşiyormuşsunuz içinizi döküyormuşsunuz gibi geldi bana…

Herkes ‘başımızdan geçti, olayın öyle olduğunu nasıl bildin’ falan diyor zaten. Bu durum hoşuma gidiyor. Başında Kenan’a (Erçetingöz) üç günde bir yazarım diye söz vermiştim ancak 10 günde bir yazabiliyorum.  Bir de imla hatalarıma takan var ama ben edebiyat öğretmeni ya da yazar değilim, bunu unutuyorlar.
“Polemikler yüzünden bir sürü insanı mezarından çıkardım,  gündeme taşıdım”

Yaz ayları, sahiller resmen şarkılarınızla bütünleşti. Yaz yaklaşıyor yeni bir albüm çalışması var mı gündemde?

‘Giderli 16’nın önünü kesemiyoruz. Gerçekten çok güzel gidiyor. İki gün önce dördüncü ayını doldurdu. Çok iyi gittiği için de patronum bu yaz yeni albüm yapmayalım diyor. Zaten şu anda bütün Türkiye ‘Türkan’ı dinliyor. O yüzden artık bu işin yazı kışı kalmadı. Hatta iki gün sonra Gökhan Özen’le olan şarkıma klip çekeceğim, üstelik beraber oynayacağız.  

‘Türkan’ size nasıl geldi?

Bir kız arkadaşım söyledi. Türkan adını duyunca şarkıya endişeyle baktım. Sultan, imparator, Türkan… Çok kalıplaşmış isimlerden biri olduğu için istemedim. Hatta ‘bu şarkı bana yakışmaz’ dedim. Beyaz okumuş üç sene önce ve korkunç söylemiş! Sonra bir okuyayım dedim, aranjesi yapıldı ve albüme girdi. Patlayacağını biliyordum çok sıcak bir şarkıydı ama 7’den 70’e herkesin diline düşeceğini düşünmemiştim.

Sizin şarkılarınızı bir adım öne çıkaran şey ne oluyor?
Ah onu bir bilsem zaten… Biraz matematikten kaçıyorum şarkı alma konusunda. Çok büyük isimlere gittiğim zaman bazen ‘Al bunu gazoz reklamında patlatırız’, ‘Al bunu maçlara düşer’ diyorlar. O anda ‘iyi günler’ deyip oradan uzaklaşıyorum. Çünkü bir şeye matematiksel bakarsan samimiyeti kaybolur ve ben orada olamam. Eğer şarkı kalbime dokunup, burnumu sızlatacak bir şeyse alırım. Öyle alıp cebe koyduğum bir sürü şarkım var.

Doğru bir ekiple çalışmak da önemli değil mi?
Ekip muhakkak önemli ama şarkılarımı kendim seçiyorum. Aslında bu konuda belli uğurlarım var. 10 senedir manikürümü yapan biri var ilk ona dinletirim şarkılarımı. Stüdyoya lime lime olan bir eşofmanla giderim, çıplak ayak girerim, okumalarım sırasında eşim dahil kimsenin stüdyoda bulunmasına izin vermem. Bu istersen totem de, istersen geri kafalılık de… Çok takıntım var ama onları yapınca daha iyi hissediyorum kendimi ne yapayım! Ama tabii bu ekibimi unuttuğum anlamına gelmiyor. Çünkü onlar yeni bir şarkı duyduklarında önce ben akıllarına geliyorum. Ben de onlara her sene küçük jestler yapıyorum. Mesela bu sene 8-10 kişilik küçük bir grup Paris’e Disney Land’e gideceğiz.

Şarkılarınızın yanı sıra açıklamalarınızla da gündemdesiniz. Kendi kendinize bir şey söyleseniz bile olay oluyor. Bu durumdan rahatsız olduğunuz oluyor mu?
Magazin basınına karşı bir rahatsızlığım yok. Bugün dışarıda konuşmayan ünlüler veya dizi oyuncuları, Instagram’a fotoğraflarını yüklüyor, Twitter’da kendi sosyal çevrelerine sürekli bir şeyler yazıyor. Bu bana çok samimi gelmiyor. Mankenlik yaptığım dönemden beri basınla sıcak bir ilişkim var. Aslında olay ne biliyor musunuz? Star hayatı yaşamıyorum. Kendimi şımarttığım zamanlar oluyor ama normal hayatımı saklamak için bir çaba sarf etmiyorum. Herkes gibi yaşıyorum. İlk albüm yaptığım zaman bu polemikler başladı. İnsanlar bana laf attı ve ben cevap verdim. Bu üstüme yapıştı. Polemiklere bu kadar cevap vermem aslında hiç iyi bir şey değil çünkü bir sürü insanı mezarından çıkardım, gündeme taşıdım. Aman neyse ben magazinden de, hayatımdan da şikayetçi değilim, gayet memnunum.
“Çok iyi bir anne olacağımı biliyorum”

Hayattan karşılığını alamadığınız bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?
Geçen sene hamileliğimi sonlandırmak zorunda kalmıştım. Ondan sonra da bir türlü hamile kalamadım. Çok uğraş verdik bunun için, hala veriyoruz. Ama 1-2 aydır ilaç almayı bıraktım.

Neden hamileliğinizi sonlandırmak zorunda kaldınız?
Tamamen sağlık problemlerinden dolayı aldırdık. Yukarıdakiyle bir bağlantı kurduğuma inanırım hep... Eğer o bebeği aldırmasaydık muhtemelen daha büyük sağlık problemleri yaşayacaktık.

Sağlık problemleriniz neydi peki?
Kistlerim vardı. Hepsini aldırdık, bir sürü tedavi gördüm. O yüzden bebek mevzuunda bir yerlere erişmek istiyorum artık. Şu anda hayattan istediğim tek şey anne olmak. O mutluluğu tatmak istiyorum. Doğru adamı bulmuşken, bu kadar mutluyken, mutluluğumuzu arttırmak istiyorum. Onu daha çok mutlu etmek istiyorum. Aman başka soru sor ne olur çok kötü oldum ben. Onun dışında Allah ne istediysem verdi.

Gelecekten başka bir isteğiniz yok mu?
Güzel bir yaşlılık ve yanımda sevdiğim insanın olmasını istiyorum. Kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyorum. Kardeşimle, yeğenlerimle, inşallah çocuklarımla büyük bir ailede sağlam bir şekilde yanyana oluruz.

Evlat edinmeyi düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum ama Okan pek sıcak bakmıyor. 40 yaşımı geçtiğim için bana bebek vermiyorlar. 7-8 yaşlarındaki çocukları evlat edinebiliyorum. Eşim benden genç olduğu için onun daha fazla şansı var. Okan’ın kanalından gideriz belki diyordum ama o hiç böyle bir şey olsun istemiyor.

Taşıyıcı anneyi kabullenebilir misiniz?
Ona da sıcak bakıyorum. Ama bizim sorunumuz artık öyle bir şey değil. Aslında sorun da kalmadı ortada. Çok tedavi gördüm. Şu anda her şeyin yolunda olması lazım ama değil! Yani her şey tamam sonuç yok. Of! Sanırım bu durum biraz psikolojikmiş. Yazın çok kilo almamın ve veremememin sebebi de hamilelik için tedavi görmemdi. Çok fazla ilaç kullandım. Şu anda o ilaçları bıraktım. Çünkü çok zorladığımı, kafamı sadece bununla meşgul ettiğimi gördüm. Belki sakinleşirsem her şey yoluna girer diye umut ediyorum.

Siz nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Annem dul bir kadındı ve ben çok başarılı bir çocuktum. Annem daha sosyal bir çocuk olmam için bana hep destekledi. Güzel bir çocukluk geçirdim; bisikletlerim, bebeklerim filan yoktu ama mutluydum. Annem emekli maaşıyla bakıyordu bana. Hiçbir şeyden mahrum bırakmadan büyüttü. Çok güvendi bana.

Anneniz kandillerde komşulara lokmalar dağıtırmış. Sizin de böyle adetleriniz var mı?
Evet, ondan kalan alışkanlıklarım var. Zaten küçük bir yerden geldiğim için böyle şeyler devam ediyor.

Geceleri yatmadan önce ne için dua ediyorsunuz?
Kendimiz için ve sağlık için dua ediyorum.