Duble mesai!

Duble dediğimize bakmayın, kiminin üç kiminin beş işi var! Üstelik bunları öyle daha fazla kazanayım, ‘küp küp altınım olsun’ diye de yapmıyorlar. Hayallerini, tutkularını hayata geçiren, enerjisi hiç bitmeyen dört isimle bir araya geldik.

Duble mesai!

Ayşe Tolga “Güzellik kişinin özüdür”
Ayşe Tolga uzun yıllardır yaptığı oyunculuğun yanı sıra aynı zamanda bir aromaterapist ve iyi yaşam elçisi! Aromaterapi konusunda eğitimler alan ve bir marka kuran Tolga, hayallerini gerçeğe dönüştürmenin ona gerçek mutluluğu tattırdığını söylüyor.

Güzellik dünyasının içinde var olmak aklınıza nasıl düştü?
Aromalara, güzel kokulara merakım ve sevgim; hanımeli kokan bir evde yaşayan Ayvalıklı babaannemden bana miras. Her zaman sağlık ve güzellikle ilgili konular ilgi alanıma girdi. Araştırmayı, kendi formüllerimi oluşturmayı ve bunları paylaşmayı seviyorum. Buna yönelik hiçbir çalışmanın olmayışıyla sektöre girdim. Doğal terapilerle ilgili birçok eğitim aldım. Sonrasında Londra’da dünyanın en ünlü aromaterapistlerinden Gabriel Mojay’in öğrencisi olma şerefine eriştim. Instute of Traditional Herbal Medicine&Aromatherapy’de Aromaterapi, Anatomi Fizyonomi, Holistik Tıp ve Oriental Medicine okuyarak ‘klinik aromaterapist’ oldum. Emine Kobaş ile Neomed bünyesinde estetisyenlik eğitimi aldıktan sonra usta eğitici olarak estetisyen de oldum. Kabin bakımlarında kullanmak için aromaterapi ile cilt bakımı serisi geliştirdim. Tüm bunlarla ilgilenirken de Aisha markası doğdu.
 
Sağlıklı yaşama dair bilgiler verdiğiniz bir de internet siteniz var. Güzellik dünyası setlerden daha mı fazla vaktinizi alıyor?
Öyle gibi görünse de ikisini de dengeli götürüyorum. Oyunculuk da sağlıklı yaşam üzerine çalışmalar da büyük keyif aldığım alanlar. Ayşe Tolga İyi Yaşam adını verdiğim web sitesi, uzun soluklu bir projenin ilk ayağı. Kitabım üzerinde de çalışıyorum. Büyük markalarla da sağlıklı ve iyi yaşam üzerine projeler yapıyoruz. Yurt genelinde spor ve fitness, yoga, iyi beslenme, kadın ve kadın sağlığı, anne ve çocuk sağlığı üzerine projelerle Türkiye’yi gezmeyi planlıyorum.

İşlerinizin bir öncelik sıralaması var mı?
Zaman yönetimi sayesinde oyunculuk, Aisha, seminerler, eğitimler eş zamanlı olarak yürüyor. Kızımın doğumundan sonra set saatlerim dahil tüm işlerimi ona göre ayarlamaya çalışıyorum. ‘Seksenler’in çekimleri dışında Aisha markası ile ilgileniyorum. Ofisim evde olduğu için işlerim epey kolaylaşıyor.

Güzelliğin sizin için tanımı ne?
Benim için güzellik kişinin özü. Çok güzel olabilir ama konuşmaya başladığı anda tüm güzelliği kaybolabilir. Kişinin ruhu güzel olunca yüzü de güzel geliyor. 

Oyunculuk şu anda hayatınızın neresinde duruyor?
Kendimi en iyi ifade ettiğimi düşündüğüm alan olarak gördüğüm için oyunculuğu seçtim. Çok da keyif alarak sürdürüyorum. Bir dönem ekranlardan uzak kaldım ama şu anda özellikle ‘Seksenler’ dizisinde izleyicilerle buluşmak benim için mutluluk verici.Alp Kırşan “Sunuculuk vazgeçilmezim”
Bir ‘Survivor’da, bir ‘Yetenek Sizsiniz’de izliyoruz onu. Yılın her ayı ekranda desek yalan olmaz. Üstelik Alp Kırşan’ın diğer işleri saymakla bitmiyor; müteahhitlik yapıyor, satsuma yetiştiriyor, eski minibüsleri yenileyerek kiralıyor, su sporları okulu işletiyor. E daha ne olsun, öyle değil mi?

Kaç tane işiniz var şu anda?
Öncelikle sunuculuk var, su sporları okulu işletiyorum, Bodrum’da ortağı olduğum inşaat firması var, bahçemde biraz da satsuma var. Zeytin ve palmiye ağaçlarım hariç.

Bir sıralaması var mı bu işlerin?
Sunuculuk ilk sırada ve vazgeçilmezim, çok keyif alıyorum ve Türkiye’de bir boşluğu doldurduğumu hissediyorum. Sonra su sporları okulu, işletmenin yanı sıra her an spor ile ilgilenmek beni mutlu ve tatmin ediyor. İnşaat yeni bir iş benim için ama yaratmak ve yaşatmak mutluluk verici. Satsumalarımın sayısı henüz büyük ticaret yapabileceğim durumda değil ama isteyene yardımcı oluyorum.

Yaptığı işe odaklanıp, hayallerini geri plana atanlara nasıl bir yol çizmelerini tavsiye edersiniz?
Herkesin kendi bileceği iş, yorum yapmam çok doğru olmaz. Ben hayallerimi kovaladım ama en başta aç kaldım. Sonra para kazanabilmek için uygun olduğuma ikna edildiğim televizyon işlerine girdim, para kazanmaya başlayınca hayallerimi yerine getirmeye başladım sırasıyla. Televizyondan da keyif alınca, ikisini birden devam ettirmeye çalışıyorum artık.

Yeni bir proje var mı gündeminizde?
Televizyonda malum ‘Survivor’ dönemi yaklaşıyor, oraya gidiyorum gibi duruyor. Bir dizi çıkarsa gitmeyebilirim. Onun dışında Bodrum’daki inşaat işini büyütmek istiyorum. Bir de çok çok yeni bir işim daha var. Eski minibüsleri inanılmaz bir şekilde yenileme işine girdim. Yakında ondan da haberdar olursunuz. 

Spora ne kadar vakit ayırıyorsunuz, neler yapıyorsunuz?
Yazın su sporlarından dolayı sürekli hareket durumundayım, tekneler, jet ski, fly board, kitesurf… Kışın çekim temposu, inşaat, Bodrum… Nefes almaya vakit yok zaten ama boş zamanlarda snowboard yapıyorum.

Yakın çevreniz en çok ne için kızar size?
Çok çalışıp, dinlenmediğim için. Dinlenmek için uzansam bile yerimde duramıyor, mutlaka yapacak bir şey buluyorum. Bu bazen etrafımdakileri de yoruyor.

Mutluluk reçetenizde neler yazıyor?
Şükretmek. Nefes aldığım her ana, sahip olduklarıma, yaşadıklarıma, yaşayacaklarıma şükretmektir beni mutlu eden.

Zihninizi boşaltma yönteminiz ne?
Dalmak, kitesurf yapmak, balık tutmak.

Suzan Kardeş “Korkmayın”
Hangi işinden, projesinden bahsetsek bilemedik. Saç-makyaj konusunda o gerçek bir usta! Muhteşem şarkı söylüyor, oyunculuk yapmaya bayılıyor, Youtube kanalında bir program hazırlayıp, insanlara dokunuyor. Ayrıca bir de yemek kitabı var! O, enerjisini insanlarla paylaştıkça büyüyen, güzelleşen bir kadın. Suzan Kardeş’in kadınlara en büyük tavsiyesi ise korkmamaları!

Hangisiyle daha büyük gönül bağınız var?       
Makyaj olmasaydı ben olmazdım. Sezen Aksu’yu tanımazdım, Sezen Aksu’yu tanımasam şarkıcı olamazdım, sinemacı olamazdım. Hayatıma bu renkler giremezdi.

Yeni bir projeniz daha var. ‘Kaçın Suzan Geliyor’ isminde bir Youtube kanalı açtınız. Orada neler yapıyorsunuz?
Evet, BKM sağ olsun benim 24 yıl önce kurduğum hayali gerçekleştirdi. Ekibi kızım kurdu, yönetmenliğini, animasyonlarını o yapıyor. ‘Kaçın Suzan Geliyor’da kendi filmlerimizi, hikayelerimizi anlatma fırsatımız oldu. Benim derdim şahane makyaj yapan bir kadın olmak değil. Benim işim aslında makyajda sana yakışanı yapmak. Çünkü herkese aynı şeyi yaparsan, herkes birbirine benzer. Allah’ın yarattığı güzelliği ortaya çıkarmak gerekiyor. Kusur denen şey de senin karakteristik halin, bu karakteristiği kadınlar kusur olarak görüyor. Oysa o seni diğerlerinden ayıran şey. Bu yüzden, kadınlar kendi güzelliklerinin farkına varsınlar, güzel yönlerini görsünler. Bu programda bunu yapıyorum. Evlerine gidiyorum, yemek yapıyorum, sokakta adam tıraş ediyorum, manikür yapıyorum. Tüm bunları yaparken çok eğleniyorum.

Oyunculuk ne kadar sizsiniz?
Oyuncuyum diyemem ama bu bana verilmiş bir hediye. En son İlker Ayrık’ın ‘Yapışık İkizler’ filminde oynadım. İlker ve bütün ekip muhteşemdi! Hiç ilk film fukaralığı yoktu ortamda. Bunlardan sinemacı gibi bahsediyorum ama o kadar uzun yıllar o setlerde çalıştım ki kimsenin görmediği şeyleri artık görebiliyorum. Bir sete girdiğim zaman o filmin nasıl olacağını ilk 10 dakikada anlarım. ‘Seksenler’ de rahat ve güzel bir şekilde devam ediyor.

‘Arkadaşım Hoşgeldin’de Tolga Çevik’le muhteşem bir ikili oldunuz…
Son günlerdeki en iyi hediyelerimden biri, ‘Arkadaşım Hoşgeldin’. Bence dünyada yapılmış çok özel işlerden biri. Bana göre bu yüzyılın Charlie Chaplin’i Tolga Çevik.

Yeni albüm hazırlığı var mı gündeminizde?
Aslında üzerinde çalıştığım bir albüm var ama ne zamana yetiştirebiliriz bilmiyorum. Belki albüm yapmam, direkt Youtube’dan yayınlayabilirim şarkıları. Bir de karma bir albüm çıkacak. Balkan Savaşları’nın 100’üncü yılı sebebiyle ben de bir şarkı okudum.

Yazı: Sinem Gürleyük

Oğuzhan Koç “Müzik olmadan ben ben olmaktan çıkarım”

Hem güldürüyor, hem ağlatıyor! Oğuzhan Koç gerçekten sahnelerin adamı. Yazıyor, oynuyor, söylüyor, sunuyor! Müziğe karşı büyük bir tutkusu olduğunu söylese de aslında işleri arasında denge kurmak için çok çalışıyor!

Hayatınızdan hangisini çekip alsak, artık siz siz olmaktan çıkarsınız?
Bu röportajı yapmamızı sağlayan şey, oyunculuğun yanında müzisyenlik yapmam ise eğer, beni farklılaştıran şey de o bence. O yüzden müziği benden çekip alırsanız ben ben olmaktan çıkarım.

Bir öncelik verme durumu var mı işleriniz arasında?
Bunu belirleyen şey ‘dönemler’ aslında. ‘2014 başında albüm çıkmış olmalı’ dediğim için, ilk altı ay tek işim müzik oldu. Albüm çıktıktan sonra şimdi biraz ‘3 Adam’a odaklanalım dedik, oyunculuk-sunuculuk öne geçti. Bir denge tutturmaya çalışıyorum ama ikisi de öncelik bende olsun istiyor.

Yeni bir albüm, film, proje, reklam hazırlığı var mı gündeminizde?
İkinci albümü 2015’in sonlarına doğru çıkarmayı düşünüyorum, umarım yetişir. Yaza ‘3 Adam’lı ya da ‘3 Adam’sız bir sinema filmi yapma düşüncemiz var. Böyle sorular sorulduğunda bir sürü şey atıp tutuyorum, sonra dönüp baktığımda yarısını yapmamış oluyorum. O yüzden ne desem boş aslında.

‘Üç Adam’ın, diğer ikisi, yeteneklerinizi kıskanıyor mu?
Aksine biz birbirimizin artılarını herkesten önce metheder, eksilerini de herkesten önce eleştiririz. Bu da arkadaşlığımızın bu kadar uzun sürmesinin en önemli faktörlerinden biri. Biz aynı düşünebilmeyi başaran çok farklı üç adamız. Ayrıca İbo kadar kıvrak bir mizah zekasına sahip değilim, Eser kadar iyi bir moderatör değilim. Onlar da benim kadar müzisyen değiller…

Hangi konuda asla ciddiyetinizi koruyamazsınız?
Eğer üç adam bir aradaysak, birçok konuda ciddiyetimizi koruyamıyoruz. Başkalarının hayatı boyunca unutamayacağı travmaları, biz yaşayınca sabaha kadar gülebiliyoruz bazen. Ayrıca etrafta o kadar çok ciddi insan var ki, biz de olmayıverelim.

Hayatınızdaki en büyük yenilik ne?
Sigarayı bıraktım. Sanırım. Yok yok kesin bıraktım.

Komedinin en çekici noktası ne?
Bazen sizi sinir eden, içinizi yiyen, ciddi ciddi söyleyemeyeceğiniz şeyleri, güzel bir şakanın içinde öyle güzel söylersiniz ki, hem içinizdekini atmış olursunuz hem de bunu yaparken etraftaki herkesi de bu duruma güldürürsünüz. Bu yüzden mizahtan güçlü silah yok.

Gözünüzden yaş akacak kadar sizi ne güldürür?
İbo!

Oyunculuk açısından insanları güldürmeyi daha çok seviyorsunuz ama şarkılarınızda sanki ağlatmayı mı seviyorsunuz ne?
Güldürmek de ağlatmak da temel olarak insanlara duygusal değişimler yaşatmak aslında. İkisini birbirinden çok ayırmıyorum. Mizahı seviyorum ama duygusal bir adamım. Filmlerin en acıklı sahnelerinde hemen gözlerim dolar. O yaş akmasın da rezil olmayayım derken, yüzümü gözümü şekilden şekle sokar, daha büyük rezil olurum. Böyle bir adamım ben.