Dünyayı sallayan Türk kadınları

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için, Türkiye’nin adını dünyaya duyuran, Türk kadını.

Dünyayı sallayan Türk kadınları

Ece Temel kuran-Gazeteci, yazar “İnadınızdan vazgeçmeyin”
Ece Temelkuran 1993 yılında Cumhuriyet gazetesinde işe başladı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Pek çok gazete ve televizyonda yurt dışındaki halk hareketlerinin programlarını yaptı, yazılarını yazdı. ‘Ağrı’nın Derinliği’ (Deep Mountain, Across the Turkish- Armenian Divide) ve ‘Kıyı Kitabı’ (Book of the Edge) isimli kitapları İngilizce’ye çevrildi. Yazarın diğer kitapları; ‘Bütün Kadınların Kafası Karşıktır’, ‘Oğlum Kızım Devletim-Evlerden Sokaklara Tutuklu Anneleri’, ‘İç Kitabı’, ‘Dışarıdan Kıyıdan Konuşmalar’, ‘İçeriden Kıyıdan Konuşmalar’, ‘Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita!’, ‘Ne Anlatayım Ben Sana!’, ‘Muz Sesleri’, ‘İkinci Yarısı’ ve ‘Kayda Geçsin’.
Türkiye’de kadın haklarını yeterli bulmak mümkün değil. Kadın haklarının düzeltilmesi için bakanlık bile büyük bir telaş içinde. Kadınlar bu ülkede her gün öldürülüyor. Bırakın diğer haklarını, yaşam hakları tehdit altında bu ülkede. Bunun düzeltilmesi için caydırıcı cezalar verilmesi lazım.
Dilek Hanif-Modacı “Özünüze sahip çıkın!”
İlk markası Dilek Hanif Line’ı 1990 yılında yarattı. Küçük bir atölyede yarattığı modelleri zamanla Türkiye’ye yayıldı. Couture kıyafetler tasarlamaya başladıktan sonra zirveye çıktı. İlk couture defilesini 2002’de Aya İrini’de sundu. 2004 ilkbahar-yaz koleksiyonunu Haute Couture Haftası etkinliğinde Paris’te sundu. Ve bu haftada koleksiyon sunan ilk Türk tasarımcısı unvanını aldı. Hanif bugün Nişantaşı’ndaki ofisinde dünyaya kıyafet tasarlamaya devam ediyor.
Hakların verildiğine değil, alındığına inanan bir kadınım. Fakat bazı sistemler içerisinde maalesef bu çabalar yetersiz kalabiliyor. Ev kadınlarının, çalışan kadınların, genç kızların yılmadan istemeye devam etmesi şart. Bürokrasileri, kanunları hatta toplumsal yaptırımları değiştirebilmek ne kadar ses çıkarttığımızla yakından ilgili. Bu kadar sesli olabilmek içinse başta eğitim problemimizi çözmemiz gerekiyor. Töre ve namus cinayetlerinin yanı sıra tecavüz suçlularının da kanunlar önünde büyük cezalara çarptırılması gerektiğini düşünüyorum.Leyla Umar-Gazeteci “İngilizce öğrenin”
Leyla Umar 1955 yılında Milliyet gazetesinde gördüğü ‘İngilizce bilen muhabir aranıyor’ ilanıyla gazetecilik hayatına başlamış. Millyet gazetesindeki tek kadın muhabir olarak iş hayatına başlayan Umar, meslek hayatı boyunca İdi Amin’den Mandela’ya, Fidel Castro’dan Humeyni’ye kadar pek çok isimle röportaj yapmış. Onun yaptığı bütün röportajlardan bahsetmeye sayfalarımız yetmez. Umar hala Vatan gazetesinde yazılarına devam ediyor.
Türkiye’deki kadın hakları gerçekten çok kötü durumda. Bu durumun düzeltilmesi için ben hem kadınlara hem erkeklere çok iş düştüğünü düşünüyorum. Kadının içinde, başka kadınların haklarını, canlarını korumak hissi olmalı. Erkeklerin de tavırları değişmeli ve eşlerine, kızlarına daha faydalı olacak davranış biçimleri sergilemeleri gerekiyor.

Ben yurt dışında çalışmalara başladığım ilk yıllardan beri çağdaş bir Türk kadını olarak, hazırladığım koleksiyonlarla daima modern çağın bir parçası olarak varlık göstermeye gayret ettim. Yaşadığım coğrafyanın, kültür mirasımızın etkilerini koleksiyonlarıma taşımaktan çekinmedim. Hatta bununla gurur duydum. Siz kendinize ve özünüze büyük bir güven ve sevgiyle sahip çıktığınız zaman birçok olumsuzluğu baştan yok ediyorsunuz.
Benim başarıyı yakalamak isteyenlere tavsiyem kendilerini eğitmeleri. Ayakları üzerinde durabilen bir kişinin isteklerinin ve hedeflerinin peşinde koşması, ideallerine ulaşması mümkün. Eksik olan hakların talebini de ancak doğru mücadele vererek gerçekleştirebilirler. Ayrıca vizyoner bir bakış açısı edinmek çok önemli. Artık her türlü iletişim kanalı açık ve bunu başarmak eskisine göre daha kolay. Dünya insanı olabilen, hayallerinin peşinden gidenler için başarı ve tabii ki bunun sağladığı mutluluk kaçınılmaz.

Hadise Şarkıcı “Hiçbir başarı tesadüf değildir”
Belçika’da ‘Idols 2003’ yarışmasıyla müzik dünyasına ilk adımını attı. Finallere kalamadı ama şarkı söylemeyi meslek edinmeye kararlıydı. İlk albümü ‘Sweat’i 2005 yılında çıkardı. 2009 yılında Moskova’da Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil etti ve dördüncü oldu. 2009 yılında ‘Fast Life’ adlı bir İngilizce albüm ve ‘Kahraman’ adlı bir Türkçe albüm çıkardı. ‘Fast Life’ albümünün tanıtımı için Avrupa’dan Japonya’ya uzanan bir turneye çıktı. Son albümü ‘Aşk Kaç Beden Giyer’in tanıtımı için tüm dünyada konserlerine devam ediyor.
2011 yılında çok fazla kadına şiddet haberiyle karşılaştık. Bu durumun çözümü için ilk yapılması gerekenler bence kadınlara haklarıyla ilgili daha fazla bilgi vermek, sığınma evlerini daha sağlam bir organizasyonla yürütmek. Ama en önemlisi: Herkes haklarının farkında olmalı.
Dünya, bizimle ilgili daha yeni yeni bilgi sahibi olmaya başladı. Genelde yurt dışına çıkıp, gelenler “Bana hiç Türke benzemiyorsun dediler” derler. Hatta bir röportajda zavallı bir muhabir arkadaşımız bunu yazmış. Karşısındaki adam ona “Hiç Türk’e benzemiyorsun” diyor. O da teşekkür ediyor ve bu editörün onayından geçerek dergiye basılıyor. Çünkü dünya bizim gibi kadınların Türkiye’de yaşadığını yeni öğreniyor. Ortadoğu’dakilerse orada yayınlanan diziler sayesinde buradaki insanlarla ilgili fikir sahibi olmaya başladılar. Bizim dizilerdeki kadınlar gibi olduğumuzu düşünüyorlar.
Kadınların kıyımı daha kolay oluyor. Erkeklerin başına profesyonel dünyada bir şey geldiği zaman hemen erkek kardeşliği devreye giriyor ve bir şekilde birbirlerini ayakta tutuyorlar. Aynı şeyler bir kadının başına geldiğindeyse can vermesi için bir köşede bırakılıyor.
Başarıyı yakalamak isteyenlere birkaç yıl önce çok çalışmalarını tavsiye ederdim. Ama ben gördüm, çok çalışmak yetmiyor. İnat daha önemliymiş.

Türkiye ile ilgili çok fazla önyargı var yurt dışında, özellikle insan hakları konusunda... Önyargı, bilinçsizlikten kaynaklanan bir şey.
Sanat dünyasında beni en çok yoran şey kadınlara yapılan ayrımcılık. Erkek sanatçılarımız birbirinden güzel mankenlerle istedikleri sahneleri çekebiliyorlar. Ama ben biraz kısa bir elbise giydiğimde “Hadise seksi klip çekti” başlıkları her yerde karşıma çıkıyor. Demek istediğim şu erkek sanatçılar istediğini yapsın, kadın sanatçılar biraz cesur kıyafet giyince bile gereksiz tepkiler alsın... Adalet mi bu?
Genç kızlara başarılı olmaları için tavsiyem öncelikle kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmeleri, hiç kimseye muhtaç olmamaları. Bence bu çok önemli. Unutulmamalı ki başarının sırrı provadır, çalışmaktır. Hiçbir başarı tesadüf değildir.Serra Yılmaz-Oyuncu “Sebat edin ve gülümseyin”
Serra Yılmaz, Fransa’da Université de Caen, Psikoloji bölümünden mezun. İstanbul’da yaşayan sanatçı, Fransızca ve İtalyanca’dan simultane çeviri konusunda profesyonelce çalışıyor. İtalyan sinema dünyasında iyi tanınan Serra Yılmaz, yurt içinde ve dışında sinema ve dizi filmlerde sıkça yer alıyor. ‘Karşı Pencere’, ‘Harem Suare’, ‘Cahil Periler’, ‘Vavien’, ‘Kaybedenler Kulübü’ gibi birçok fimde oynadı ve ödüller aldı. 2007 yılında Fransa’da Palmes Académiques nişanıyla şövalyelik unvanı, İtalya’da ise Ordine della Stella della Solidarieta nişanı aldı.
Elif Şafak-Yazar “Aldırmayın”
Elif Şafak, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi, yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümü’nde, doktorasını ise siyaset bilimi alanında tamamladı. Adını ilk kez ‘Pinhan’ romanıyla duyuran Şafak, 1998 Mevlana Büyük Ödülü’nü aldı. Mart 2009’da yayımlanan ‘Aşk’, Türk yayıncılık dünyasında önemli bir rekora imza atarak, en kısa sürede en çok satan roman oldu. 2010 yılında Fransa’nın en prestijli ödüllerinden Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanına layık görülen ve eserleri otuz dile çevrilen Elif Şafak’ın romanları, Viking, Penguin, Rizzoli ve Phebus gibi dünyanın en önemli yayınevleri tarafından yayımlanmaya ve ödüller almaya devam ediyor.
Türkiye’deki kadın haklarını elbette yeterli bulmuyorum. Değişmesi gereken o kadar çok şey var ki. Kadınlar hala siyasette neredeyse yoklar. Kadın hala toplumda geri planda. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle yüzleşebilmiş değiliz tam olarak. Bunlarla ilgili gerekli, yeterli yasal adımlar atılmadı henüz. Yasaları ve kurumları değiştirmek kadar zihniyetleri değiştirmek önemli. Bunun için hepimize iş düşüyor. Sadece Türkiye’de değil dünyada kadın haklarını yeterli bulmuyorum. En önemli çalışma bence eğitimde başlıyor. Anaokulundan itibaren, bence okullarda kullanılan tüm kitapların içerdiği kadınlar konusundaki cinsiyetçi ve ırkçı içeriklerin çıkarılması gerekiyor.
Kadın olmanın güçlüklerini aile ortamında yaşamadım, ben tamamen özgürlükçü ve bana saygılı bir aileden geliyorum ancak bu konuda en yorucu kısım erkeklerle ilişkiler. Erkeklerin hala kadınların yeni konumlarına alışamamalarından kaynaklanan iletişim ve konum sıkıntıları var.
Bence başarı özerk olmakla geliyor. Genç kızların önce ekonomik bağımsızlığını elde etmesi gerekiyor. Sonra gerisi geliyor. Bir de sebat etmeyi ve gülümseyi unutmamak tabii.

Kültürel değerler hukuktan önce gelir. Bizse bugüne kadar kültürel değerlere hiç dokunmayıp, sadece hukukla oynadık. Yapılacak çalışmaların birbirlerine benzeyen insanlar arasında değil, kültürel değerlerin kadın haklarının önünde engel olarak kullanıldığı topluluklar arasında yapılması gerekiyor. Sihirli anahtar orada.
Dünyanın farklı yerlerinde Türk kadınlarıyla ilgili farklı yaşam algıları var. Türkiye’ye Yemen’den bakarsanız, Türk kadının sahip olduğu statü bir efsane halindedir. Finlandiya’dan bakarsanız dehşetle gözleriniz açılabilir.
Benim henüz yolun başında olanlara hayatla ilgili söyleyeceğim şey: Özgürlük bir genç kız için en değerli ihtiyaçtır. Ancak ben özgür olmaktan sokağa rahatça çıkabilmeyi anlamıyorum. Sokağa rahatça çıkabilmek için araba kullanmayı bilmek, kullandığınız aracın benzinini alabilecek güce sahip olmak gerekiyor. Kendi özgürlüğünü kazanmanın yolu bu özgürlüğü satın alabilecek değerleri kazanmayı öğrenmektir. Önünüze bir hedef koyarsanız ona ulaşamasanız bile çok yakınına düşersiniz.

Leyla Umar, Şafak Pavey, Ece Temelkuran, Elif Şafak, Dilek Hanif, Hadise ve Serra Yılmaz... Hepsi yaptıkları işlerle, düşünceleriyle dünyada tanınan isimler. Kimi röportajları, kimi sesi, kimi oyunculuğu, kimi tasarımları, kimi yazıları, kimi de küresel barış ve insan hakları konusunda yaptığı çalışmalarla dünyada tanınan isimler. Dünyada başarı yakalayan pek çok Türk kadınından sadece birkaçı onlar. Onlarla bir araya geldik; kadın haklarını ve yapılması gerekenleri konuştuk. Ve tabii dünyaya açılmak için, başarıya giden yolda atılması gereken adımları öğrendik.

Şafak Pavey -CHP İstanbul Millet vekili “Özgürlük bir genç kız için en değerli ihtiyaçtır”
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ndeki yönetici görevinden ayrılarak CHP İstanbul Milletvekili olan Şafak Pavey, uluslararası kamuoyunda insan hakları, insani yardım ve küresel barış konusundaki çalışmalarıyla tanınıyor. 2003 yılında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği bünyesinde göreve başladı. 2003 ve 2010 yılları arasında BM için Cezayir, Mısır, Lübnan, Suriye, Irak, İran, Afganistan Amerika ve Macaristan gibi pek çok ülkede çeşitli görevler yaptı. Pavey bugün CHP İstanbul Milletvekili olarak da toplumsal çalışmalarına devam ediyor.
Bir kadının toplum içinde kendisini eşit ve özgür hissetmesi için toplumun bu alanı kabul edecek kültürel kodlara sahip olması gerekiyor. Diğer bütün şartlardan önce kültürün, kadının özgürlüğünü olağan kabul etmesi gerekiyor.
• Türkiye’de yaşayıp da kadın olmanın güçlüklerini tatmayan bir kadın olduğunu sanmıyorum. Edebiyat ve sanat dünyası ilk bakışta eşitlikçi ve özgürlükçü görünür ama bizde yazılı kültür tepeden tırnağa erkek egemendir. Genç kadın yazarları, kadın şairleri çok incitir, aşağılar, horlarlar. Bunlara maruz kala kala takmamayı öğrenirsiniz.
Kadın olmak, dişi olmak, kainatın ve tabiatın dişil gücüyle ahenk içinde olmak, ayın döngüsü gibi halden hale girmek, hiç aynı kalmamak, her mevsim yenilenmek, kendini ilerletmek, annelerimizden ve anneannelerimizden öğrenmek, aynı anda birçok iş yapmayı başarmak, kız kardeşlik kültürüne inanmak ve tabii ki annelik.... Bunlar o kadar güzel ki.
Benim henüz yolun başında olan genç kızlara hayatla ilgili vereceğim tavsiye eğer farklı bir şeyler, yaratıcı işler yapmaksa niyetiniz, eğer bireyselliğinizi korumak istiyorsanız, sizi çok hırpalarlar. Aldırmayın. İş hayatında yüreğinizi dinleyin, gerisi boş.

Başarıyı yakalamak için bence en önemli adım, İngilizce veya başka bir yabancı dile hakim olmak. Çünkü o olmadan hiçbir şey olmuyor. Küçük bir dünyanın içine sıkışıp kalıyorlar, ilerleyemiyorlar. Benim zamanımda bu fevkalede önemliydi, ama bugün çok daha önemli. Benim başarıyı yakalamak isteyen gençlere en büyük tavsiyem budur.