Ekranın parlayan yıldızları

Hepsi güzel, hepsi başarılı, hepsi daha yolun çok başında… Oyunculukları kadar güzellikleriyle de kendilerinden söz ettiren beş başarılı kadınla bir araya geldik. ‘İntikam’ın Cemre’si Ezgi Eyüboğlu, ‘Merhamet’in Şadiye’si Dilara Aksüyek, ‘Karadayı’nın Songül’ü Leyla Lydia Tuğutlu, ‘Benim İçin Üzülme’nin Irmak’ı Selin Şekerci ve ‘Pis Yedili’nin Cimbom’u Eda Ece’yi daha yakından tanıyın. Çünkü çok yakında en sevdiğimiz dizilerin başrollerinde onlar olacak.

Ekranın parlayan yıldızları

Röportaj ve prodüksiyon: Sinem Gürleyük
Fotoğraf: Cihan Alpgiray (Rpresenter)
Styling: İlkyaz Özel
Saç: Murat Bulut (Toni&Guy ürünleriyle.)
Makyaj: Rıfat Yüzüak, Gökhan Yalçıner


Ezgi Eyüboğlu
İntikam
“Kalbim iş için çarpıyor”

Duru güzelliği, doğal oyunculuğuyla ‘İntikam’da parlayan Ezgi Eyüboğlu 23 yaşında. Onun için ne çok yakın ne çok uzak, ne çok soğuk ne çok sıcak diyebilirim. Herkesle mesafeli ama herkesle bir o kadar samimi olabilen biri Eyüboğlu. Yani her şey tam kararında! Değişmeyen tek şeyse pozitif enerjisi!

Hikayen nasıl başlıyor?
Çocukluktan beri taklit yapan, gözlemlemeyi seven biriydim. Ama nedense hayat beni iktisada yönlendirdi. Bu sırada Neşe Erberk Ajans’a yazıldım. Önce reklamlar geldi,
sonra diziler başladı. Şu anda Bahçeşehir Üniversitesi’nde oyunculuk üzerine yüksek
lisans yapıyorum.

Ben sana ‘İntikam’ desem sen bana ne dersin?
Çok güzel bir iş! Hatta orijinalini izlerken keşke bir parçası olabilsem diye içimden geçirmiştim ve kısmet oldu. Çok dengeli bir setimiz var. Hem çok eğleniyoruz hem çok disiplinli bir şekilde çalışıyoruz. Benim gibi genç bir oyuncuyu, rahat ettiren oyuncularla birlikte oyunuyorum.

Sette en çok tavsiye aldığın isim kim?
Zafer Alagöz, Gamze Kılınç, Mert Fırat… İsteyene çok yardımcı oluyorlar. Beren Saat de
destekliyor sürekli.

10 yıl sonra oyunculukta hangi basamakları tırmanmış olmayı istersin?
Bir sinema filminde ya da bir dizide insanların “Ezgi bu işte ne güzel oynamış” demesi benim için yeterli.

Oyuncu olmasaydın ne olurdun?
Bir yolunu bulur yine oyuncu olurdum!

Hayatta gıpta ile baktığın insanlar var mı?
Farklı insanların farklı özelliklerine gıpta ile bakıyorum. Mesela daha sabırlı olmayı çok isterdim!

Gürbey İleri ile ilişkin bitti mi devam ediyor mu?
Yorum yok. Hiçbir şey söylemem.

Peki, şu anda kalbin ne için çarpıyor?
İş için çarpıyor. Huzurluyum, dinginim. Hayat için, gelecek için heyecanlıyım.

En büyük tahammülsüzlüğün ne?
Bekletilmeyi hiç sevmem.

Yeni bir proje var mı gündeminde?
Bir sinema teklifi vardı ama çok içime sinmedi. Zaten bir acelem yok. Hayatın akışında, tecrübe kazandıkça doğru projelerle buluşacağım.
Selin Şekerci
Benim İçin Üzülme
“Setteki ilk günümde ağladım”


Onu aslında ilk kez ‘Melekler Korusun’la tanıyıp, sevdik… Ailenin sevimli aykırı kızı olarak hafızalarımızda yer etti. Bence o günlük hayatında da ailenin bazen sevimli bazen aykırı kızı. ‘Benim için Üzülme’ dizisinin kötü karakteri Selin Şekerci 23 yaşında kariyerini adım adım çizip planlayanlardan.

Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Savruk, oradan oraya… Anne-baba ayrı, annemle kaçış serüvenimiz ve kovalamacayla geçen bir çocukluk. Ama annem benim her şeyim…

Peki, sanatla ilgilenmeye ne zaman başladın?
Önce baleyle başladım. Bir belediye otobüsünün altında kaldım ve bale hayatım sona erdi. Tiyatro kursuna gitmeye başladım. İlkokul ve sonrasında özel tiyatrolarda yer aldım. Sonra devlet tiyatrosuna katıldım. Orada oynarken konservatuar sınavlarına hazırlandım. O sıra bir şansım açıldı. Dizi ve reklam teklifleri gelmeye başladı. Ben ‘Melekler Korusun’u seçtim.

İlk set günün nasıldı?
Valla biraz komik aslında. Yönetmenimiz “Özge Özpirinçci’yi senin amorsundan çekeceğiz” dedi. Benim amorsun ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Kasılmış şekilde dururken
kıpırdamam gerektiğini düşündüm. Sonra yönetmenimizden büyük azar yedim. Ardından hıçkıra hıçkara ağlamaya başladım ve “Biri bana amorsun ne demek olduğunu
söylesin önce o zaman” dedim. Sonra yavaş yavaş öğrendim her şeyi.

‘Benim İçin Üzülme’ dizisinde seni en çok heyecanlandıran şey ne oldu?
Artık birilerinin benim farklı bir karakteri canlandırabileceğimi görmesi oldu. ‘Melekler Korusun’ dizisi sayesinde insanların aklında iyilik timsali olarak kalmıştım.

Hayatında biri var mı?
Var. Ama…

Ama… Bir dram mı var ortada?
Şu anda yok geçmişimde var aslında Hopa’ya da birazcık o yüzden kaçtım.

Kim peki?
Kim olduğunu asla söylemem başım derde girer. Çok konuşmasak…

Peki, bir erkek ne yaparsa seni çıldırtır?
Bir sebebe gerek yok ben erkeklere genelde sinirleniyorum zaten. Ama sahiplenmediğini hissettiğim anda kafamın içinde onu parçalarım. Üstüne parçalarını ayırıp küçük poşetlere
koyarım…

Dilara Aksüyek
Merhamet
“Şadiye’nin dönüşümü haklı”

Onu ilk kez ‘Merhamet’ dizisinde izlediğimde 15 yaşında zannetmiştim. Hatta “Küçücük kız nasıl bu kadar iyi hayat kadınını canlandırıyor” demiştim… Oysa ki Dilara Aksüyek 26 yaşında… Bir yanıyla sakin, bir yanıyla hayalci, bir yanıyla karamsar, bir yanıyla hayat dolu…

Nasıl başladı oyunculuk macerası?
Kandırmayı, uydurmayı çok beceren ve seven biriydim çocukken. Babam da bunu fark edip beni oyunculuğa yönlendirdi. Sonra Müjdat Gezen’in sınavlarına girdim ve macera başladı.

‘Merhamet’te iki rol arasında gidip geliyorsun. Bu seni zorluyor mu?
Çok zorlandığımı söyleyemem… Şadiye’nin 15 yaşındaki halini görüyorum ve onun gelişiminin ne yönde olabileceğini, neden hayat kadını olduğunu tasarlayabiliyorum. Hatta Şadiye’nin dönüşümünü haklı buluyorum.

Aşık mısın şu anda?
Hayır ama inşallah.

“Aşk acısına saygı duymuyorum” demişsin…
Aslında aşk acısı dünyanın sonuymuş gibi davranılmasına saygı duymuyorum. Hayat enerjisini çok yükselten, heyecanlı bu duyguyu bu hale getirmek bana doğru gelmiyor.

Seni en çok acıtacak olan şey ne peki bu hayatta?
Kimsenin bu hayatta yaşamak için kimin ne kadar çabaladığına dair hiçbir fikri yok. İnsanlar oturdukları yerden körü körüne sadece eleştirmek için sürekli konuşuyorlar. Bu biraz acıtıyor canımı.

Kendin hakkında okuduğun en komik şey neydi?
Biri “Kızın öyle bir yanağı var ki yan profilden çekilince burnunu göremedik” yazmış. Bunu okuyunca bayağı gülmüştüm.

Twitter hesabını biraz inceleyince saatlere takmış biri çıktı karşıma. ‘00.00’, ‘13.13’… Kim düşünsün istiyorsun seni?
Beni çok seven bir ailem var ama uzun zamandır orlardan ayrı yaşıyorum. Yalnızlığı da seviyorum ama bazen sevgisiz ve yalnız hissediyorum. O zamanlarda birileri beni düşünsün istiyorum işte…

Çekim sırasında çok karamsar biri olduğunu söyledin ama ben karamsar bir kız göremedim bugün…
Çocukluktan beri biraz karamsar ve melankolik bir kızım. Başına ne geleceğini bilmiyorsun ve bu bazen hayata karamsar bakmama sebep oluyor. Elbette başına güzel şeyler de gelebilir...

Korumaya alıyorsun yani kendini...
Evet, ama bu günlük hayatıma yansımıyor. O yüzden bugün karamsar bir kız göremediniz.Eda Ece
Pis Yedili
“Sete alışmam uzun sürmedi”

Heyecanlı, enerji dolu, yerinde duramayan, güler yüzlü, konuşkan, sıcakkanlı… Eda Ece’nin tüm ekibin üzerinde yarattığı etkinin özetini çıkardım size. ‘Pis Yedili’ dizisindeki rolüyle hayatımıza giren Ece, bu yaz ilk kez bir sinema filminde oynayacak.

Nasıl keşfedildin?
12 yaşındayken okul tiyatrosunda Tümay Özokur tarafından keşfedildim. Hala da onun ajansına bağlıyım. Ailem önce eğitimimi tamamlamamı istediği için uzun bir süre hiçbir
projeye dahil olmadım. Bir gün Tümay Özokur’la karşılaştık ve ‘Pis Yedili’ projesinden bahsetti. Sonra görüşmeye gittim ve rol benim oldu.

Setteki ilk gün nasıl bir maceraydı senin için?
Biraz korkutucu. Işıklar, kameralar, kalabalık… Ama alışmam uzun sürmedi. Artık daha tecrübeliyim. İlk günkü bilinmezliğim yok olduğu için çok mutluyum.

Hayatından oyunculuğu alsak ne yaparsın?
Sanatla ilgilenmeye devam ederdim.

Sanat tarihine olan ilgin devam ediyor mu?
Evet, seviyorum. Psikolojiden uzaklaştığım bir dönemde sanat tarihi seminerlerine katılıp bir galeride gönüllü olarak çalışmıştım.

Yeni bir proje var mı ufukta?
İlk kez sinema filminde oynayacağım yazın. Bir baba-kız hikayesi. Yetkin Dikinciler’le birlikte başroldeyiz. Bir Hakan Haksun projesi. Babasına kızgın olan tüm kızların kesinlikle izlemesi gereken bir film. Yazın çekilecek ve kasım ayı gibi vizyona girecek. Biraz heyecanlıyım!

Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Mutlu bir çocukluk geçirdim. Dans, müzik, tiyatro, resim... Sanatın her dalına ilgim vardı. Üretken bir çocuktum.

En uçuk hayalin ne?
Sevdiğim insanı da alıp bir ülkeden bir ülkeye göçebe bir hayat yaşamak isterdim. Yorulur bir yerlerde kalırım elbet ama yapabilsem güzel olurdu.

Hayatta en çok ne mutlu eder seni?
Sevdiğim insanı mutlu görmek! Hele bir de onun mutluluğunun sebebi sensen, başka hiçbir şeyle kıyaslanamıyor o yaşanılan mutluluk.

Kendinle ilgili bizim bilmediğimiz bir şey söyle?
Rüyamda gördüklerimin gerçek olduğu çok başıma gelmiştir.

Beş kelimeyle kendini nasıl anlatırsın?
Çok yönlü, güvenilir, vicdanlı, adaletli, sevecen.
Leyla Lydia Tuğutlu
Karadayı
“Dizi setim; okulum”

Sakin, olgun, uyumlu… Sıkı bir hayvansever. Almanca ve İngilizce biliyor. Biz ‘Es-Es’le tanıdık onu ama asıl çıkışını ‘Karadayı’yla yaptı. 23 yaşındaki Leyla Lydia Tuğutlu aynı zamanda Habertürk kanalında sunuculuk da yapıyor.

Nasıl başladı maceran?
Annem Alman, babam Türk. Berlin’de doğdum. İstanbul Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyorum. Beş yaşımdan beri piyano çalıyorum. Çocukken konservatuara da gittim ama yaşım o disiplini kaldıramadı. 2005’te Best Model yarışmasında gelecek vadeden ödülünü aldım. 2008’de Miss Turkey’e katıldım ve birinci oldum. Sonra ‘Es-Es’ dizisi geldi. Şimdi ‘Karadayı’da oynuyorum ve uzun bir zamandır da Habertürk’te ve Bloomberg TV’de sunuculuk yapıyorum.

Kendini televizyonda ilk kez izlediğinde ne hissettin?
Heyecandan ölecektim galiba!

Hayatın nasıl bir tempoda akıyor şu anda?
Yoğun ama güzel. Şikayet etmiyorum çünkü tüm işlerimi isteyerek yapıyorum. Zaten çalışmayı seven biriyim, duramam ben yerimde.

Çetin Tekindor, Kenan İmirzalıoğlu, Bergüzar Korel isimlerini söylediğimde bana neler söylersin?
Bu isimlerle aynı projede olmak inanılmaz bir şey. Bana çok fazla şey katıyorlar. Dizi seti aynı zamanda okul gibi.

Hayallerini nasıl bir karakteri canlandırmak süslüyor?
Bugüne kadar oynadığım roller hep benim karakterime yakın roller. Biraz daha farklı bir karakteri oynamayı istiyorum. Mesela bir suçlu, fahişe ya da ajan olabilir.

Bir erkeğin seni ilk görüşte etkilemesi için ne yapması lazım?
İlk görüşte aşka inanmıyorum. Aşkın zamanla, tanıyarak ve güvenerek oluşan bir duygu olduğuna inanıyorum. Ama illa bir şeyden etkileneceksem o mutlaka doğallığıdır. Eğer
karşımdaki kendini olduğu gibi, hatalarıyla kabul etmişse, özgüveni yüksekse beni etkileyebilir.Özgüveni olmayan bir erkeğin kadını her zaman aşağı çekeceğine inanırım.

Hayatında biri var mı?
Bir yıldır var ama ünlü biri değil o yüzden tanımıyorsunuz.

Kim peki?
Yok, söylemeyeyim. Sevmiyorum bu kadarının bilinmesini.