Emina Sandal Lale Devri yasıyor

Emina, Sırbistan’da çok ünlü bir popstar!

Emina Sandal Lale Devri yasıyor

Sırbistanlı Boşnak bir ailenin üç çocuğundan biri olan Emina, savaş da görmüş, yokluk da. Biraz büyüyünce, ün de görmüş, şöhret de... Ama gördüğü en güzel şey, Mustafa Sandal ile yaşadığı aşk olmuş ve kendini Türkiye’de bulmuş. Kendi ülkesinde şanı şöhreti sürse de, sık sık konser vermeye gitse de, Türkiye’de uzun zamandır evde oturan bir kadındı Emina. Artık çalışan bir kadın olmak istemiyor ve oyunculuğu denemek için yola çıkıyor... İlk gün, dergi çekimleri için Zeynel Abidin’in stüdyosunda buluştuğumuzda, oğlu Yaman’ı da yanında getirdi. Yaman iki yaşında ve şimdiden çok konuşan bir çocuk. Sürekli ‘napıyorsun’ modunda çekim ekibine sorular sordu, koşuşturup durdu. Belli ki “Mutlu bir ortamda büyüyen, mutlu bir çocuk” dedik, “Evet” dedi Emina, “Ben çok rahatım, Mustafa da çok fazla ilgileniyor, biraz da ondan...”Ertesi gün röportaj için Kandilli’de, Abut Efendi Yalısı’ndaki sette buluştuk. Yoğunluk arasında, iki arada bir derede sohbet etmeye çalıştık...

Neden bu dizi teklifini kabul ettiniz? Neydi cazip gelen?
Önceki tekli?eri kabul etmeyi hiç düşünmedim, çünkü hayatımda en büyük aşk müzikti her zaman. Ama diğer yandan da her şeyi denemek istiyorum. Sanatla ilgili olan her şeyi tabii. Bu teklif çok içime sindi. Bana çok özel şekilde yaklaşmışlar. Dizi çekmek çok zor bir işmiş. Ama başarılı çıkarsam, hayatımda böyle güzel bir şey de yaptım diyeceğim.

Ne zaman şarkıcı olmayı kafanıza koydunuz?
Aslında ben l5-16 yaşlarındayken, amatör olarak tiyatroda oynuyordum ve şarkıcı olmaktan önce oyuncu olmak düşüncesi vardı aklımda. Bir gün Çehov’un Martı oyununda rol almıştım. Tiyatro bittikten sonra, bir şarkı söyledim. İşte o anda, müzikle ilgileneceğimi anladım. Herkes sesimi çok beğendi ve ben de o anda müzisyen gibi hissettim kendimi. Oyunculuğu bırakıp müzikle ilgilendim. Şarkı sözü yazmaya başladım.

‘Lale Devri’nde canlandırdığınız Lale, nasıl bir karakter? Zorluyor mu sizi?

Benden çok farklı değil aslında. Saf ve çok naif bir kız. Zengin bir ailenin kızı ama paraya o kadar önem vermiyor. Yalnız, çok ağlayan bir karakteri canlandırdığım için biraz zorlanıyorum. Hatice Aslan annemi oynuyor, onun oyunculuğunu çok beğeniyorum, sette de birlikte çok eğleniyoruz zaten.

Oyunculuk dersi almadınız ve bir oyuncu koçunuz da yok. Kendinizi izlediğinizde neler hissediyorsunuz?
Ben, şarkılarım stüdyodan çıktıktan sonra, çok üzerinde durmam, çok dinlemem, beğenip beğenmemek konusunu daha çok dinleyicilerime bırakırım, onlardan haber beklerim. Oyunculukta da aynen böyle davranıyorum. Ben çok titizim. Normal boyutlarda da değil hani. Titizlikten dolayı her zaman bir arıza bulurum, biraz da bu yüzden kendimi izlemiyorum, üzerinde durmamaya çalışıyorum, yoksa hep bir kusur bulacağım ve mutsuz olacağım. Yönetmenimiz Merve Girgin, çok genç ve başarılı bir kız. Gözü çok iyi, ona çok güveniyorum.

Biz Emina’yı, Mustafa Sandal’ın eşi olarak biliyoruz. Oysa, Sırbistan’da çok ünlü bir popstarsınız. Bu durum kendinizi nasıl hissettiriyor?
Aslında Türkiye’de Mustafa Sandal’ın eşi olmayı ben kendim seçtim, burada meşhur olmak istemedim. Şöhret benim için bazen çok zor, çok da sevdiğim bir şey değil. Sırbistan’dayken de istememiştim. Ben sevdiğim işi yaptım, ancak bu iş de meşhur olmayı gerektiriyordu. Gazetelerde yer almak, ünlü olmak gerçekten bana göre değil. Hani bazıları vardır ya, gazetelerde, dergilerde yer almak isterler sürekli, ben hiç öyle değildim ama istemedikçe de daha ünlü olup, her yere çıkar hale geldim.

Mustafa Bey kararlarınıza karışır mı?
Karar alırken tabii ki ona danışıyorum, sonuçta o benden büyük ve tecrübeli. Her zaman ?krini mutlaka sorarım. Oyunculuk tekli?  gelince üzerine düşündük, konuştuk. Mustafa beni biraz uyardı baştan; zor iş, pişman olabilirsin diye uyarılar yaptı, ama ben denemek istedim, o da karışmak istemedi.

Mustafa Sandal, hayatınıza nasıl bir renk kattı?
Aramızda 12 yaş var ve ben Mustafa’dan çok şey öğrendim. Çok küçüktüm onu tanıdığımda aslında, çocuk gibiydim, hala da öyleyim. Olgunlaştırdı beni. Benim hayatımdaki en büyük aşk o. Çok şanslıyım ki, onunla tanışıp evlendim. Büyük aşklarda genellikle kavuşma olmaz, ama biz kavuştuk, çok şanslıyız.

Planlarınız arasında bir gün tekrar Sırbistan’a dönmek var mı?
Hiç düşünmüyorum bunu, çünkü Mustafa ile Türkiye’de çok mutluyuz gerçekten. Ben Türkiye’yi Türklerden çok daha fazla seviyorum. İstanbul’u; Paris’ten, Milano’dan Londra’dan daha çok seviyorum. Burada yaşayanlar değerini bilemiyor ama Paris’te çok daha güzel bir şey yok İstanbul’dan... Öncelikle, eşim bu ülkeden, bu çok önemli. Doğum yapacağım zaman, nerede yapacağımı düşünüyordum. Herkes farklı bir yer öneriyordu. Yaman’ı Türkiye’de doğurmaya karar verdim, çünkü Yaman’ın babası da burada doğdu. İlişkiniz yedi yılı doldurdu. Tutkuyla başlayan aşk nasıl bir gelişim gösterdi bu zaman zarfında?
İkimiz de çok çalışıyoruz şu sıralar. İlk defa bu sene bu kadar çok ayrı kaldık. O ‘New York’ta Beş Minare’ ?lminin çekimlerindeydi, konserleri vardı. İlk altı yıl her an beraberdik, şimdi telefonla konuşuyoruz ancak. Ama bu durum ilişkimizi canlandırdı. Birbirimizi çok özlüyoruz, sürekli mesajlar yolluyoruz birbirimize. İyi geldi diyebilirim.

Bir sene kadar ayrılmıştınız. Şimdi baktığınızda, bu dönemi hata olarak mı görüyorsunuz, yoksa tecrübe mi?
Gençken bazı hatalar yapılabiliyor, biz de hata yaptık, bir sene ayrıldık. Bu süre zarfında, daha iyi anladım Mustafa’nın benim adamım olduğunu. İkinci kere kaybetmek istemem artık.  

Hiç hayatınızın bir döneminde dibe vurduğunuzu hissettiğiniz oldu mu?
Tabii oldu, ama öyle zamanlarda da hep güzel şarkılar çıkıyor. Ama artık hayatımda olmasın çok güzel şarkılar. Bosna’da savaş zamanlarında yokluğu da gördüm ben. Küçük yaşta babamı kaybettim. Her şeyi yaşadım. Param yoksa problem değil, varsa da problem değil, her zaman aynı davrana bilirim, hayattan bunu öğrendim. Benim için dünyada aşağı bir yer yok. Gerekirse her işi yapabilirim. Kompleksim de yok. Her zaman şükretmeyi bilirim.

10 yıl sonra kendinizi nasıl bir tabloda hayal ediyorsunuz?
Benim hayatım her zaman sürprizlerle dolu. Planlı programlı bir hayatım yok. Altı albüm, üç dizi gibi hede?erim yok. Olursa oluyor, olmazsa hiç üzülmüyorum. Ben anı yaşamayı seviyorum. Bazı dileklerim var sadece. Sırbistan’da sanatçılar için büyük bir stüdyo açmak en büyük hayalim. Bizim Mustafa ile burada var ama Sırbistan’da daha büyüğünü açmak istiyorum.