Selahattin Nehir

İstanbul Yalnızları ve Kalemkar adlı romanları ile okurların beğenisini toplayan Selahattin Nehir, bu kez bizi 1800’lü yılların Malatya’sından günümüz İstanbul’una uzanan bir hikayeye davet ediyor.

Selahattin Nehir

Haziran Senfonisi’nin hikayesini sizden dinleyelim. Neler bekliyor okuru?
Haziran Senfonisi’nde şimdiki zamanla tarihin, gerçekle hayalin, gelenekselle modernin, mekanla mekan dışının, olgularla mitlerin ve hayatla ölümün iç içe geçtiği büyük bir roman yazmayı hedefledim. Bir ailenin 1800’lerden günümüze kadar süren, Anadolu köylerinden dünyanın uzak coğrafyalarına, zamanın kuytu köşelerine ve insanların tuhaf hallerine uzanan, katman katman genişleyen, mizah, serüven, hüzün, özlem ve şaşkınlık dolu, çok sesli anlatısıdır Haziran Senfonisi.

Romanda bazı şiirlere rastlıyoruz. Bunlar bölgedeki anonim şiirlerden mi yoksa başka bir kaynaktan mı alındı?

Bölgenin halk edebiyatı, şiirleri, türküleri oldukça zengin ama bahsettiğiniz şiirleri yazan benim. Şiiri çok seviyorum ve bence dünyanın en iyi şairleri bizim şairlerimiz. Edebiyatımızın çok güçlü bir kanadıdır bu. Her şiirin en doğru ve güzel hali kendi dilindeki halidir ve biz çok şanslıyız, geçmişten bugüne muhteşem şairlerimiz olmuş. Önümüzdeki yıllarda bir şiir kitabı ya da şiir hakkında bir roman yazmak istiyorum.

Selahattin Nehir - Resim : 1

Melankolik biri misiniz? Son üç romanınızda birbirinden farklı olsa da ana karakterin hep bir melankolik yanı var.
Melankolik bir yanım var herhalde ama bu benim en baskın özelliklerimden biri değil inanın. Romanlarımı aklımda şekillendirirken ilk yaptığım; bir fikir, önerme bulmak. Hikayemin çatısını oluşturduktan sonra da karakterler üzerine düşünürüm. Bugüne kadar beş roman yazdım; şimdi hepsini düşününce, İstanbul Yalnızları ve Kalemkar’daki ana karakterler için bu söylediğinizi kabul ediyorum ama Haziran Senfonisi’ndeki karakterler içinde sadece Göksel’in melankolik bir yanı var.

Siz kitaptaki hangi kahramansınız? Göksel siz olabilir misiniz?
Göksel ben değilim ama ben hem Baki hem Göksel hem Kamil’im. Haziran Senfonisi’nde otobiyografik bölümler yok diyemem ama gerçeklik ve hayal gücü arasındaki keskin ayrımları güçlü bir şekilde bulanıklaştırmaya çalıştım bu metinde. Anılarımı, tarihi, köyleri, insanları bile yeniden kurguladım. Bu romanda anlatılan insanların, olayların hiçbiri gerçek değil bu anlamda.