Süper güçler

Yaratıcı insanlar nasıl atmosferlerde üretiyor? Aklımızdaki soru bu; objektifin karşısındaki isimler ise birbirinden yetenekli kahramanlar. Bir başka deyişle, hayatlarımızı daha güzel, dünyayı daha iyi bir yer kılmak isteyenler…

Süper güçler

Röportaj: Ece Üremez
Fotoğraf: Nurdan Usta

Yaratıcılık nedir? Kaç farklı şekli, hali, boyutu vardır? Bu sorulara yanıt ararken yaratıcılığın farklı alanlarda harmanlanmış versiyonlarını keşfe çıktık. Gördük ki, sıfırdan bir şey yaratmak, yenilik üretmek ve risk almak hayatın her alanında var olabiliyor. Çünkü dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek adına gizli bir projede yer alırmışçasına çalışan ve üreten insanlar var bu hayatta. Bu ayrıcalıklı gruba mensup dört özel isim Deniz Karaşahin, Ezo Sunal, Meltem Özbek ve Hazer Amani ile bir araya gelmek için yola çıktık. Nasıl atmosferlerde ürettiklerine olan merakımız ise tabiri caizse onları kendi laboratuvarlarında ziyaret etmemize imkan verdi. İşte, bu deneyin bilimsel ve sanatsal sonuçları…

“EN BASİT ŞEYİ BİLE SÜREKLİ YAPTIĞINIZDA YENİ BİR BECERİ KAZANIRSINIZ
Ezo Sunal/Eğitimci, 33

Çocukları yaratıcı dünyasının tam merkezine koyan Ezo Sunal, kurduğu Ezo Sunal Çocuk Atölyesi ile etrafına ilham saçıyor. Ayrıca okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklara yönelik hazırladığı mobil uygulama LALALA ile özgün bir kaynak yaratıyor. Müzik, hikaye ve oyun dolu bir diyarın kapılarını aralayan bu uygulamadaki tüm şarkıların sözü ve müziği kendisine ve LALALA ekibine ait.

Yaptığınız işi klasik tanımların dışında kendi kelimelerinizle anlatacak olsanız neler söylersiniz?
Madem kendi kelimelerimle anlatmamı istediniz o zaman iş kelimesini kaldırmam gerekecek çünkü mesleğimi hiçbir zaman iş gibi görmedim. En sevdiğim, keyif aldığım şeyleri ‘iş’ olarak yapıyorum. Tek cümleyle özetleyecek olursam her yaş grubuyla oyun oynuyorum. Sonra da en güzel oyunları LALALA mobil uygulamamız aracılığıyla paylaşıyorum.

Nelerin yaratıcılığınızı tetiklediğine inanıyorsunuz?
Benimki hep tetikte!

Motivasyonunuzun tükendiği noktalarda yeni ilhamlar aramak için neler yaparsınız?
Çocuklarla vakit geçiriyorum. Onlarla sohbet ediyorum, şarkı söylüyorum, dans ediyorum.

Yaptığınız işin sizi en mutlu eden yanı ne? Bir adım sonrasında neyi hayal ediyorsunuz?
LALALA projemi bir televizyon programına dönüştürmek isterim. Televizyonda çocuklar için bir eğitim programı yapmak en büyük hayalim.

Teknolojinin insan beynini tembelliğe alıştırdığı, hayal dünyasını bir nevi baltaladığı düşünülüyor. Buna katılıyor musunuz?
Bence de tam tersi. Teknoloji, sosyal medya, akıllı telefonlar gerçeklikten uzaklaştırıyor. Her şey hayal her şey yalan gibi. Çok üzücü bir haberi bile görünce hemen normalleştirip hayatımıza devam edebiliyoruz. Ama teknolojiyi kendimizi geliştirmek için kullanırsak mükemmel bir araç olduğunu düşünüyorum.

Sizin daha özgün düşünebilmek adına yönteminiz nedir?
Bol tekrar. En basit şeyi bile sürekli yaptığınızda hep yeni bir beceri kazanırsınız ya da değişik fikirler çıkar ortaya. Başkasından duymak, videoda izlemek, kitaplarda okumak yeterli değil, birinci elden deneyimleyerek daha üretken olabildiğimi düşünüyorum.

Peki, nasıl ortamlar, nasıl insanlar sizin yaratıcı yanınızı olumsuz etkileyebiliyor?
Eğer mutlu hissetmiyorsam kendi kendimi olumsuz etkileyebiliyorum. Başka insanları hiç bahane etmeyeyim şimdi. Ama iyi ki çok uzun süre mutsuz kalamıyorum.

Dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi için evrensel dev bir proje başlatılsa siz hangi görevde olmak ve neyin iyileşmesine katkıda bulunuyor olmak isterdiniz?
Bu projenin içine doğmadık mı zaten? Gittiğimizde daha güzel bir yer bırakmak değil mi amaç? Değilse pardon ben yanlış anlamışım. Şu anda ne yapıyorsam aynen devam ederdim. Çocuklarla eğitim alanında çalışırdım. Ya da pandalar onlar da olur...

Süper güçler - Resim : 1

“ÖZGÜN DÜŞÜNEBİLMEK İÇİN ÖZGÜR OLABİLMEK GEREKİR
Meltem Özbek/Moda Tasarımcısı, 34

Uluslararası ilişkiler bölümü mezunu olan ve 27 yaşında sıfırdan moda eğitimi almaya karar vererek yola çıkan Meltem Özbek, bugün kendi adıyla kurduğu bir markaya sahip. Hikayesi Koza Genç Moda Tasarımcıları yarışmasında deri kategorisinde aldığı birincilik ile başladı. Londra’da Pure London Fair ve İstanbul Moda Haftası’nda sunduğu koleksiyonlar ile adını hafızalara kazıdı.

Yaptığınız işi klasik tanımların dışında kendi kelimelerinizle anlatacak olsanız neler söylersiniz?
Aşk, hayal gücü, maraton. Aşk; gözünüz kör oluyor her şeye rağmen. Hayal gücü; sınırsız hayal edebilme şansınız var hayal gücünüzü görsel hafızanızla birleştirip harikalar yaratabilirsiniz (Satış odaklı bile olsa!) Maraton; uzun soluklu tecrübelerle inişli çıkışlı ama güzel bir yolculuk.

Nasıl bir atmosfer daha üretken hissetmenize neden olur?
Beyaz rengin ve sadeliğin hakim olduğu bir ortam her zaman yaratımları yaptığım yerler. Bazen de bu ortamda çok yüksek ses ile müzik dinlemek hem motive ediyor hem de konsantrasyonumu arttırıyor. Görmek ve bakmak; ne olursa olsun bazen bir şehir bazen bir kadının stili bazen bir atmosfer yaratıcılığı ortaya çıkarıyor. Bakarken hissedebilip görebilmek gerekiyor ki yaratıcılığın derinliklerine inebilelim. Ama her zaman daha çok ülke gezmek ve yeni vizyonlar tanımak, her kültürdeki kadını tanıyabilmek yaratıcılık için müthiş bir kütüphane arşivi oluşturabiliyor.

Motivasyonunuzun tükendiği noktalarda enerji depolamak ve yeni ilhamlar aramak için neler yaparsınız?
Eğer şansım ve vaktim varsa kendi konfor alanımdan uzaklaşıp yeni ve kafamı boşaltabileceğim yerlere kaçarım. Ailemin yanına gitmek de huzur ve motivasyonumu artıran ikinci kapım diyebilirim. Yeni ilhamlar almak için genellikle çok araştırırım, çok fotoğraf çekerim. Ruh halimle bağlantılı olan bir mimari yapı bir sembol bir yaprak bile ilham olabiliyor.

Yaptığınız işin sizi en mutlu eden yanı nedir? Bir adım sonrasında neyi hayal ediyorsunuz?
Ben uluslararası ilişkiler bölümü mezunuyum ve bu mesleği yapmaya karar verdiğimde 27 yaşındaydım. Baştan moda eğitimi almaya başladım. Aldığım en büyük risk tekrar okumaya karar vermemdi. Ama iyi ki de sevdiğim bir mesleği seçip devam etmişim diyorum. Çünkü mesleğinizi sevdiğiniz zaman ne olursa olsun en sonunda huzurlu ve mutlu oluyorsunuz. Tabii ki de, yaptığım işte hayal ettiğimi yarattıktan ve ürün haline getirdikten sonra müşterilerimin mutlulukla giymesi beni en mutlu eden anım oluyor. Bir adım sonrası benim için yurt dışına açılıp daha fazla insana ulaşabilmek...

Sizin daha özgün düşünebilmek adına yönteminiz nedir?
Daha özgün düşünebilmek için daha özgür olabilmek gerekir. Anlayışlı olabilmek ve affedebilmek yargısız bir bakış açısı edinebilmek gerekiyor. Bunun için de ilk başta insanın kendine dönebilmesi ve kendisini tanıması lazım. Benim yöntemim; kendimi anlayabilmek, anlayışlı olabilmek, affedebilmek ve geliştirmek için elimden geleni yapmak. Bunun için de okuyorum, dinliyorum, soruyorum.

Yaratıcılığı körükleyen şeyler kadar baskılayan unsurlar da var. Neler yaratıcı yanınızı olumsuz etkileyebiliyor?
Dedikodunun çok olduğu, baskıcı ortamlardan her zaman kaçınırım. Yaratıcı olmam lazım.

Süper güçler - Resim : 2

EĞER RİSK ALMAZSANIZ OLDUĞUNUZ YERDE SAYARSINIZ”
Hazer Amani/Şef, 42

ODTÜ Sosyoloji Bölümü mezunu olan ve üstüne Le Cordon Bleu’da aşçılık okuyan Kitchenette Executive Şefi Hazer Amani; fizik, kimya ve biyoloji gibi temel bilim dallarına hakim olmanın yanı sıra yaptığı işi bir nevi simyacılık olarak yorumluyor; yarattığı sayısız lezzet ile de mutfakta özgür olmayı öğretiyor.

Yaptığınız işi klasik tanımların dışında kendi kelimelerinizle anlatsanız...
İnsanoğlunun en başından beri yaptığı şeyi, doğadan en ham haliyle alınmış ürünleri nesiller boyunca deneye deneye, birbirine yakıştıra yakıştıra bir araya getiriyoruz. Farklı pişirme teknikleriyle işliyoruz. Bunların hepsini biraz da birbiriyle zıtlık yaratacak şekilde aynı tabağa koyuyoruz. Yani çiğ veya ham bir ürünü alıp farklı farklı işleyip onu tek bir tabakta birleştiriyoruz. Aslında en çok yaratıcılık isteyen işlerden bir tanesi çünkü mutfak asla ezbere dayalı olmamalı.

Nasıl bir atmosfer daha üretken hissetmenize neden olur?
Benim en üretken hissettiğim zamanlar açıkçası seyahatlerimde oluyor. Farklı ülkelerin değişik kültürlerini tanımak istiyorum ve mutlaka ama mutlaka oranın lokal pazarına gitmeye çalışıyorum. Orada bir anda kafamda milyonlarca şimşek çakabiliyor. Bitkilerin olduğu, yüksek tabanlı, gün ışığı olan bir ortamda kesinlikle daha yaratıcı olabiliyorum. Bir de çok ilginçtir, çocukluğumdan kalma bir durum; Marvel veya DC çizgi romanlarını okurken veya çizgi filmlerini seyrederken, inanılmaz bir şekilde aklıma yeni fikirler geliyor ve girip mutfağa yapıyorum.

Yaptığınız işin sizi en mutlu eden yanı ne?
Bu işi bir sürü insan para için yapıyor. Tabii ki ben de ama bence bir aşçının en büyük motivasyonu o misafirinin, ağırladığı kişinin gözündeki en son teşekkür ederken, çok beğendim derken oluşan o ışıltı.

Neler sizin yaratıcı yanınızı olumsuz etkileyebiliyor?
Sabit fikirli insanlar kesinlikle yaratıcılığımı olumsuz etkiler bence insan öğrenmeye açık olmalı.

Dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi için dev bir proje başlatılsa siz hangi görevde olmak isterdiniz?
Ben insanların hayat kalitesinin artması ve eşit derecede olması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım birtakım lükslerden herkesin faydalanabilmesini, yeme içme konusunda da herkesin bilgi sahibi olmasını isterdim. Böylece yaptığımız iş çok daha kolay olurdu. İnsanların bir konuda alışkanlığını değiştirmek hakikaten çok zor.

Süper güçler - Resim : 3

“BEYİN DE BİR KAS ZORLADIKÇA, KULLANDIKÇA GELİŞİYOR
Deniz Karaşahin/Endüstriyel Tasarımcı, 31

Osteoid sağlık teknolojileri kurucusu ve CEO’su Deniz Karaşahin, yenilikçi ürünler üretme hayaliyle yolculuğuna başlıyor ve üç boyutlu üretim teknolojileri ile kişiye özel ortopedik ürünler geliştiren sağlık teknoloji firmasını kuruyor. Yarattığı özel alçı, yüksek frekanslı (ultrasonik) titreşimler ile kemik tedavi yöntemi sunuyor. Aynı zamanda estetik de olan bu ürün Avrupa’nın en prestijli tasarım ödülüne sahip.

Yaptığınız işi klasik tanımların dışında kendi kelimelerinizle anlatsanız...
Yaptığım işin, özünde sistematik olarak problem çözmek olduğunu düşünüyorum. Gündelik hayat, her alanında alışkanlıktan dolayı farkına bile varmadığımız pek çok kronik problem barındırıyor. Benim işim bu problemleri bulmak ve gelişmekte olan teknolojinin sunduğu yeni metotlar ile çözümler tasarlamak.

Nasıl bir atmosfer daha üretken hissetmenize neden olur?
Üretken olmak için odaklanmak gerekiyor. Odaklanmak için de, kişinin kendi kontrolünde, konforlu olduğu, işiyle gerçek anlamda baş başa kalabileceği bir ortama ihtiyacı var. Benim içinse ışık alan, dingin bir atmosferde motive olarak işimin başına oturmam yeterli. Yaratıcılık bence motive olunan süreçlerin eseri. Benim için en önemli şey konuyu ilgi çekici bulmak ve gerçek bir katkı sağlayabileceğime inanmak.

Motivasyonunuz tükendiğinde ilham aramak için neler yaparsınız?
Konudan tamamen uzaklaşabilmek çok önemli. Yaptığımız projeler çok uzun soluklu olabiliyor. Çözmek istediğimiz probleme yeni gözler ile bakabilecek kadar uzaklaşıp, gerekirse unutup, tekrar bakabilmek geriyor.

İşinizin sizi en mutlu eden yanı nedir?
Ürün tasarımcısı olmak çok keyifli fakat medikal alanda ürün geliştirmenin hazzı gerçekten çok farklı. İhtiyacı olan insana, acısını azaltacak, iyileşme sürecine herhangi şekilde katkıda bulunabilecek bir nevi insanların hayatlarına dokunan ürünler, süreçler geliştirmek ayrıca motive ediyor insanı. Biz yolun çok başındayız, yaşadığımız endüstriyel ve teknolojik devrim ile birlikte asırlardır bizi limitleyen pek çok problemi tekrardan değerlendirme fırsatımız olacak. Bu noktada 3B yazıcılar, nesnelerin interneti, büyük veri gibi kavramları harmanlayarak bir dünya firması olmak istiyoruz, umarım altından kalkabiliriz.

Sizin daha özgün düşünebilmek adına yönteminiz ne?
Özgünleşmek bence sentezleyerek oluyor. Öğrenmeyi insanın hayat boyu süren bir alışkanlık haline getirmesi farklı alanlarda da bilgi sahibi olması gerekir. Beyin de bir kas zorladıkça, kullandıkça gelişiyor biz de şartların elverdiği kadar ilgimizi çeken yeni şeyler öğrenerek kendimizi diri tutmaya çalışıyoruz.