"Yeşim'le aynı yöne bakıyoruz"

Oyuncu ve ''koca'' kimliği haricinde Hakan Eratik kimdir, merak ettik!


Hakan Eratik'le söyleşimiz ilk söz konusu olduğunda ''Sadece mesleğinizden değil, özel hayattan ve evliliğinizden de bol bol bahsedeceğiz, ancak bu koşulda yapalım bu söyleşiyi'' demiştik. Neden biliyor musunuz? Çünkü oyuncusundan müzisyenine, mankeninden televizyon yıldızına, kiminle söyleşi yapsak özel hayata girdiğimiz anda suratlar asılır, laflar kesilir. Magazinin kötü yapılanından dilleri çok yanmıştır çünkü, her ağızdan çıkanın çarpıtılacağına, söylemedikleri cümlelerin yazılacağına inanırlar. Bu nedenden ötürü herhangi bir zararsız ''özel'' soruda bile bizi şaşırtan tepkiler alırız zaman zaman. Bazen de ''Ben mesleğimle tanınmak istiyorum''un ucu kaçar... Fakat Eratik'le öyle olmadı. Tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı, evliliğinden kadınlarla ilgili düşüncelerine, kimilerinin çok tehlikeli olarak değerlendirebileceği, yanlış anlaşılma korkusundan ağzını bıçak açmayacağı konularla ilgili düşüncelerini çekinmeden dile getirdi... İşte merak edilen ''eş'' Hakan Eratik...

Medyayla olan ilişkiniz nasıl başladı?
Henüz lise son sınıftaydım, radyo programcılığı yapmaya başladım. Radyo Tatlıses'te ve Süper FM'de çalıştım. Sonra televizyon sunuculuğu başladı... 2003 yılında TV8'de bir ekonomi ve magazin programı sunmuştum. Daha sonra Tatlıses TV'de bir dönem program yaptım... Yanlış biliniyor, yaptığım iş hiçbir zaman VJ'lik değildi. Gençlik hevesiyle aklımıza gelen her şeyi çekip yayınlıyorduk. Saçmaladığımız zamanlarda oluyordu ama çok eğleniyorduk...

Radyodan televizyona geçiş nasıl oldu? ''Beni daha çok doyuracak bir iş yapmalıyım'' mı dediniz?
Aslında radyo ve televizyon programcılığı beni tam olarak doyuran ve tatmin eden meslekler değildi... Mesela radyo programcılığı yaparken her gün aynı saatte aynı yerde olma fikri canımı sıkmaya başlamıştı. Memuriyete dönüşen bir hayat arzulamadım ve öngörmedim hiçbir zaman. Televizyon ve radyo programcılığı bana hiçbir şey vermemeye başlamıştı ve dolayısıyla ben de o mesleğe bir şey verememeye başlamıştım... İçimde yanan tutuşan bir oyunculuk arzusu, aktör olma isteği vardı...

Oyunculuk yapmaya ne zaman başladınız? Bu isteği içinizde ilk harekete geçiren an/zaman neydi?
Çok küçük yaşlardan beri, daha doğrusu kendimi bildim bileli aktör olmak istiyordum. Geçen gün ortaokul yıllığım geçti elime. Bilirsiniz arkadaşlarınız sizin hakkınızda bir şeyler yazarlar, benim hakkımda, ''En büyük isteği ve hevesi oyuncu olmak, umarız onu bir gün aktör olarak görürüz'' yazmışlar. Ben bu yazıyı unutmuşum mesela, oyunculuk yapmaya başladıktan yıllar sonra bu yazıyı okumak ve amaçladığım şeye ulaşmış olmak çok hoşuma gitti... Hayat böyledir aslında gerçekten ne olmak isterseniz ve bunu samimiyetle yaparsanız o olursunuz...
Radyoculuğu bırakmak istediğim dönemlerde bir reklam filminde oynama teklifi geldi tam da istediğim şeydi ve hemen kabul ettim. Ardından 15 reklam filminde oynadım, bunlar hep önemli markaların reklam filmleri ve kampanyalarıydı. Bununla birlikte dizilerde de oynamaya başladım ve 7 başrolüm oldu...

Eşiniz Yeşim Salkım'la Sessiz Gemiler'de tanıştınız. Nasıl bir tanışmaydı bu, ilk anda aşk mıydı sizin için? Bu dönemi anlatır mısınız?
Evet aynı projede yer aldık. 2007 yılıydı, ben başka bir işle anlaşmak üzereydim. Rahmetli Osman Yağmurdereli nur içinde yatsın, ''Gel Hakan, boşver o işleri çok büyük bir kadroyla çok iyi bir iş yapacağız'' dedi. Ben de kabul ettim. İyi ki de kabul etmişim hayatımın kadınıyla orada tanıştım ve sonrasında da evlendim.

İlk karşılaşmanız nasıldı?
İlk karşılaşmamız teaser çekimlerinde oldu. Birdenbire bir çarpılma şeklinde duygular olmadı ama içten içe, 'ya ben Yeşim'i nereden tanıyorum' diye düşündüm. O da aynı şeyleri hissetmiş. Televizyondan, sinemadan vesaire tanıyoruz birbirimizi ama bu bahsettiğim öyle bir şey değil. Garip bir duygu, garip bir bağ vardı. Önceki hayat var mı bilmiyorum? Ama varsa, oradan mı acaba diye düşündük daha sonradan. Bu tanışıklığımız daha sonra çekim için gittiğimiz Bozcaada'da pekişti ve dost olduk. Bozcaada'da çalışmadığımız zamanlarda Aysun Kayacı, Alper Kul, Yeşim ve ben genelde beraber vakit geçirirdik... İstanbul'a dönerken çekimlere devam etmeden önce birkaç gün vaktimiz vardı. Biz Yeşim'le birlikte ayrıldık adadan ve Çanakkale Gelibolu'ya geçtik. Benim askerlik yaptığım yere gittik, şehitlikleri ve abideyi gezdik...

Nasıl yakınlaştınız, o ''ilk bağı'' nasıl kurdunuz?
Birlikte vakit geçirmeye başladıkça ve birbirimizi daha yakından tanımaya başladıkça aramızda bir sevgi oluştu ve gelişti. Aynı yemekleri sevdiğimizi, aynı şarkıları dinlemekten keyif aldığımızı ve aynı şeylerden bahsettiğimizi fark ettik. En önemlisi birbirimizin gözünün içine değil aynı yöne baktığımızı fark ettik. Bu aşkın ve sevginin ta kendisiydi. Sevgilinizin yanındayken kendinizi rahat ve huzurlu hissetmek istersiniz. Biz de tam öyleydik... Ve sonunda da bu durumu evlilikle perçinledik...

Peki evlilik kararını nasıl aldınız?
Biz gönülden evliydik zaten. İki seneye yakındır aynı evi paylaşıp, doğru düzgün bir hayat sürüyorduk. Daha sonra hadi dedik belediye önünde de bir imzalayalım şu cüzdanı. Aile büyüklerimiz de yanımızda olsun, onların rızası da olsun. Ben evlilik teklifimi nikah masasında yaptım mesela, bu anın şaşkınlığından faydalanıp Yeşim'in ayağına da ben bastım.

Yaş farkıyla ilgili toplumumuzda hep ''kadın küçük-erkek büyük olmalıdır'' yazılmamış kuralı vardır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Biyolojik yaş tabiî ki önemli değildir. Bu gereksiz bir yargıdır ve tarihte de böyle evlilikler fazlasıyla olmuştur. Bizim için asıl olan birlikteyken nasıl hissettiğimizdir, biz birlikteyken başkalarının nasıl hissettiği değildir.

Star bir erkeğin eşi olmak kadar, star bir kadının eşi olmanın da zorlukları olmalı... Sizce bunlar neler?
Ben bir zorluk yaşamıyorum bu konuda. Yeşim işini yapan, aklı başında bir kadın. O benden daha çok parlarsa ben bunun altında ezilmem. Daha çok mutlu olur, gurur duyarım ve onun için elimden gelen desteği gösteririm. Yeşim bir dünya starı olsaydı da, durum aynen böyle olacaktı. Bu tip konularda kompleks yaşayan bir kişiliğim yok...

Size kadınların ilgisi nasıl/nasıldı? Evlilikten sonra, şimdi bir fark var mı?
Oldum olası kadınların ilgi gösterdiği bir erkek oldum. Bu hoşuma giden bir durumdur tabii ki. Herkes beğenilmek, takdir görmek ister. Radyoculuk ve televizyonculuk yaparken ve özellikle aktörlük kariyerimle birlikte bu ilgi daha da arttı.Ama hiçbir zaman bunu kötüye kullanan bir insan olmadım yani insanların duygularıyla, hayalleriyle ve umutlarıyla bilinçli bir şekilde oynamadım. Sırf sesim radyodan çıkıyor diye ya da beni televizyonda gördüğü için bana hayranlık duyan birisiyle birlikte olmak aşağılık bir durumdur.

Kadınların ilgi gösterdiği bir erkeksiniz. Yeşim Salkım'la birlikte dışarıda görüldüğünüzde kadınların daha çok ilgi gösterdiğini söylemiştiniz. Sizce bunun sebebi ne?
Evet Yeşim'le birlikteyken daha çok ilgi var. Sebebini bilemiyorum, bu kadınsal bir dürtü olmalı. Bir erkeğin yanında kadın varken diğer kadınlar daha çok ilgi gösteriyorlar. Hele bu Yeşim Salkım olunca daha cazip olunuyor sanıyorum...

Tek eşlilik konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bir kadın yılda bir kez doğum yapabilir ancak bir erkek isterse 150 kadını tohumlayabilir. Bu biyolojik bir durum; bu yüzden de erkeğin aldatması yüksek oranda fizikseldir. Kadının aldatması ise yüksek oranda psikolojiktir. Durum böyle diye önüme gelenle yatacak değilim! Tek eşlilikten yanayım, aldatmayı da sevmem. Hele aldatılmaya hiç tahammül edemem!

Yeşim Hanım sizin göz çapkını olduğunuzu söylüyor hep. Bu bir erkeğin doğasını devam ettirebilmenin en zararsız yolu olabilir mi?
Bu göz çapkınlığı meselesi biraz abartılmış durumda. Şakasını yaptığımız bir durum, gereksiz şekilde gerçek algılandı. Hiç öyle bir erkek değilim. Doğamı da böyle devam ettirmiyorum, tabii ki bu çok saçma olur. Bunun adı sapıklık olur, doğa ve doğallıkla da alakası yoktur...

Hayatın en mutlu fotoğraf karesini sorsam size? O karenin içinde kimler var?
Ailem tabii ki. Annem, babam, ağabeylerim, yengelerim ve yeğenlerim. Ve tabii ki yeni ailem Yeşim ve Gizem.

Çocuk düşünüyor musunuz?
Çocuk düşünüyoruz ve istiyoruz, tabii o da bizi anne baba olarak düşünüyor ve istiyorsa olacaktır en kısa zamanda. Çocuk yapmak yaşam sebebimizdir...