Anneliğin promosyonu: Pişmanlık duygusu

Hayalleriniz mükemmel bir anne olmaktı, gerçekler zaman zaman sinirlerine hakim olamayıp bağıran bir anne oluverdi! Ardından gelsin pişmanlıklar... Sakin olun, bunu bir tek siz yaşamıyorsunuz.

Yazı: Besray Köker

Anne-babalar çocuklarının başarılı, özgüvenli, akıllı, yaratıcı olmasını istiyor. Bu beklentilere sahip anneler kendilerinin ise daima ‘mükemmel, sabırlı, anlayışlı ve sevgi dolu’ olacağını hayal ediyor. Ancak günlük yaşamın getirdiği zorunluluklar ideal çocuk yetiştirme hayalini bazen sekteye uğratıyor.

“Onu azarlıyorum, sinirleniyorum, sonradan çok pişman oluyorum” gibi söylemler aslında ebeveynlerin istemeden yaptığı davranışların pişmanlığını yansıtıyor. Ebeveynlerin çocuklarının istenmeyen davranışları karşısında, onları cezalandırmaları veya onlara bağırmaları gibi tepkiler vermeleri sıklıkla karşılaşılan bir durum.

Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı Klinik Psikolog Emel Güler, annelerin çocuklarına karşı istemeden de olsa yaptıkları bazı davranışlarından duydukları pişmanlıkları, sebeplerini ve sonuçlarını anlattı.

Uzm. Psikolog Güler, “Gelişim basamaklarında, çocukların karşılaştığı sorunların birçoğu o döneme ait olan ve aslında annelerin desteğiyle çözümlenebilecek sorunlar. Çocuğun istenmeyen davranışı karşısında bağırmak, o an için doğru ve tek çözüm gibi görünüyor olsa da sonrasında çocukta olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Olumsuz ebeveyn tutumlarının, çocuklarda psikolojik sorunlara neden olduğu ise bilinen bir gerçek. Bu nedenle, öncelikle çocuğun davranışının altında yatan sebebi anlamaya çalışmak gerekiyor. Hırçınlığının nedeni, belki de sizin ilginizi çekmek içindir veya uyumak istememesi sizi özlediği için olabilir” diyor.



Fırsata çevirin
Suçluluk duygusu; kendi değerlerimizi, ahlak kurallarımızı ihlal ettiğimiz, vicdanımıza uymayan durumlar karşısında ortaya çıkıyor. Bu nedenle çocuğa istemediğimiz şekilde davranmak suçluluk duymayı ve sonrasında da pişmanlığı getiriyor. Aslında pişmanlık duymak, bir bakıma öz kontrol sağlama, durumdan ders çıkarma, olayla ilgili değerlendirme yapma gibi farkındalığa yönelik sonuçlar sağladığında geliştirici de oluyor.

Aşırı telafiye gerek yok
“Suçluluk duyup, aşırı telafi yöntemlerine başvurmak, çocuğun isteklerine aşırı hassasiyet göstererek her istediğini yerine getirmek veya bunun tam tersi, anne ve babanın kendisine olan güvenini yitirerek, çaresiz ve yetersiz hissederek çökmesi, istenmeyen durumun çözümü için uygun yöntemler değildir” diyen Güler şöyle devam ediyor: “Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve olduğu gibi devam etmek de uygun değil çünkü görmezden gelseniz de değiştiremeyeceğiniz durum, bir şeyler olduğu ve anne ile çocuk arasında istenmeyen bir durum yaşandığıdır.” Olan oldu, peki ne yapmalısınız? Güler soruyu şöyle yanıtlıyor: “Hatalı olduğunuzu düşündüğünüz durumlarda çocuk çok küçük de olsa ‘daha küçük anlamaz’ demeden, hissettiğiniz rahatsızlığı belirterek çocuktan özür dilemelisiniz. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve hata yapabiliriz. Bunu kabul ederek çocuğun görmesini sağlamak, onun gözünde ebeveyni küçültmez! Tam tersine onu birey olarak kabul ettiğinizi ve ne kadar çok değer verdiğinizi gösterir.”

Sıklığı önemli
Çocukların istenmeyen davranışları karşısında ebeveynlerin sonradan pişmanlık yaşayacağı yöntemlere ne sıklıkta başvurduğu da önemli. Sıklığı fazlaysa o zaman, bu durumu bir çocuk ve ergen psikolojisi uzmanından, profesyonel yardım alarak değerlendirip çözüme ulaştırmak gerekiyor.

Çok geç olmadan…
Perspektifi biraz daha geniş tutacak olursak; çoğu ebeveynin pişmanlıkları, anlık davranışlardan ziyade hayatın tamamına yayılan hatalı davranışlardan oluşuyor. Bünyenize ve ailenize iyi gelmeyecek pişmanlıklar için bunları yapmaktan kaçının:
1. Çocuğunuz büyürken aşırı çalışmak.
2. Önemsiz meselelere gereğinden fazla üzülmek.
3. Çocuklarıyla daha fazla oyun oynamamak.
4. Ailece daha fazla tatile çıkamamak.
5. Çocuklarının daha fazla fotoğrafını çekmemek veya olanları düzgün arşivlememek.
6. Onlardan uzakta çok fazla zaman geçirmiş olmak.
7. Çocuklarının hayatlarının dönüm noktası olan anlarda yanlarında olmamak ve onları görüntülememek, video çekmemek.
8. Çocukların hobi sahibi olmaları için teşvik etmemek.
9. Uykudan önce onlara yeteri kadar masal okumamak.
10. Onlarla ortak bir hobiye sahip olmamak.



Neden?
Ebeveynlerin, çocuklarına karşı sonradan pişman olacakları, istemedikleri davranışı göstermemeleri için sorunun altta yatan nedenini anlamaya çalışmaları, tekrar aynı durum ortaya çıktığında nasıl bir tutum sergileyeceklerini önceden planlamaları, fevri davranmadan durup düşünerek hareket etmeleri gerekiyor. Bu sayede anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkinin zedelenmesi önlenerek, sağlıklı ve güvene dayalı bir ilişkinin gelişmesi destekleniyor. Pişmanlık yaratan olayların ortaya çıkmasının altında yatan asıl nedeni bulmak için bu sorulara yanıt arayabilirsiniz.
Ebeveyn ile çocuk arasında bu durumun yaşanmasının nedeni;
• Anne ve babanın toleransının azlığından mı?
• Ebeveyn tutumlarının tutarsız oluşundan mı?
• Beklentilerin çocuğun gelişimine, yaşına ve durumuna uygun olmamasından mı?
• Katı disiplin yöntemlerinin uygulanıyor olmasından mı?
• Anne ve/veya babanın sınır koymada etkili yöntemler uygulamıyor olmasından mı?
• Çocuğa disiplin sağlamada zorluklar yaşanması mı?
• Ya da başka bir nedeni mi var?

En büyük yanlış: Dediğimi yap, yaptığımı yapma
Ebeveynlerin yaptığı en önemli hatalardan biri de ‘yaptığımı değil, dediğimi yap’ davranışı. Halbuki anne-baba ve çocuk arasındaki en temel ve en etkili öğretme yöntemi, iyi örnek olmak. Dediğiniz gibi davranmıyorsanız bir sorun var demektir. Onlara model olmak istediğiniz şekilde davranarak, çocuklarınızın yaşamında güçlü bir olumlu etki oluşturabilirsiniz.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil