Ayrılık sürecinde çocuklarda duygusal dayanıklılık ve güven nasıl desteklenir?
Uzman Klinik Psikolog Selin Küçük, ayrılık sonrasında çocukların iç dünyasında sık görülen duygu ve düşünceleri, ebeveyn tutumlarının etkilerini ve güvenli bağlanmayı destekleyen yaklaşımları değerlendirdi.
Anne-baba ayrılığı, çocukların duygu dünyasını ve güven algısını doğrudan etkileyen önemli bir yaşam olayıdır. Bu süreçte çocukların zihinsel ve duygusal gelişimlerini koruyabilmek, ebeveynlerin iletişim tarzı ve günlük yaşam düzenlemeleriyle yakından ilişkilidir.
ÇOCUĞUN ZİHİNSEL DÜNYASINDA NELER DEĞİŞİR?
Ayrılık sonrası çocukların zihinsel süreçlerinde belirsizlik ve kayıp duygusu öne çıkar. Çocuklar kendi içlerinde “Benim suçum mu?”, “Artık beni sevmeyecekler mi?” ya da “Hangisiyle kalacağım?” gibi sorularla yoğun bir iç konuşma yaşar. Bu dönemde çocuğun duygu ifadelerini yargılamadan dinlemek ve ayrılık kararının sorumluluğunu çocuğa yüklemeden açıklayabilmek, güven duygusunun yeniden oluşmasında temel öneme sahiptir.
ÇOCUĞUN KAYGISINI ARTIRAN VE AZALTAN TUTUMLAR
Ayrılık sonrasında ebeveynler arasındaki çatışma, çocuğun duygusal yükünü belirgin biçimde artırır. Çocuğun bir ebeveynle ilgili olumsuz ifadeler duyması, taraf tutulmaya yönlendirilmesi ya da ebeveynlerden birinin diğerini dışlayıcı bir tutum sergilemesi, kaygıyı besleyen önemli etkenlerdir. Buna karşılık, çocuğun duygularının yargılanmadan dinlenmesi, hislerini adlandırmasına yardımcı olunması ve ebeveyn-çocuk bağının güvence altında olduğunun hissettirilmesi, duygusal dayanıklılığı artıran bir yaklaşım oluşturur.
İKİ EV ARASINDA TUTARLILIK GÜVEN HİSSİNİ DESTEKLER
Ayrılık sonrası çocuk iki farklı ev ortamında yaşıyor olsa bile, yaşam düzeninde tutarlılığın korunması güven duygusu açısından kritik önemdedir. Hangi evde olursa olsun çocuğun aynı bakım ilkelerini, benzer uyku düzenini ve tanıdık bir günlük akışı deneyimlemesi, belirsizlik hissini azaltır. Tutarlı kurallar, çocuğun kontrol duygusunu korumasına yardımcı olur.
GÜVENLİ RUTİNLER DUYGUSAL BAĞ KURAR
Ebeveynin çocukla geçirdiği zamanın niteliği, niceliğinden çok daha belirleyicidir. Ortak oyun zamanları, birlikte hikâye okumak, açık duygusal iletişim ve sakin paylaşımlar, güvenli bağlanmanın temel taşlarını oluşturur. Çocuğa “Sen değerlisin ve duyguların benim için önemli” mesajını hissettiren ebeveyn yaklaşımı, duygusal dayanıklılığın gelişmesine güçlü bir zemin sağlar.
Sonuç olarak, anne-baba ayrılığı tek başına bir travma olmak zorunda değildir. Ebeveynlerin bilinçli, tutarlı ve işbirlikçi tutumu sayesinde, çocuğun güven duygusu korunabilir ve süreç daha sağlıklı bir şekilde yönetilebilir.