Saklı cennet Dubrovnik

Tarihi ve doğal güzellikleri, ucuz olması ve gece hayatıyla dikkat çeken Balkanlar’da bir ilkbahar turu düşünüyorsanız, Hırvatistan’ın gözde tatil cenneti Dubrovnik sizi bekliyor.

Bakir cenneti keşfedin
Kendinizi Ege kıyılarında hissetmenizi sağlayacak yeşille mavinin bir arada olduğu Dubrovnik, çevresinde yer alan irili ufaklı bin 200 adayla geze geze bitirilemeyecek bir tatil fırsatı sunuyor. Dalmaçya kıyılarında tekneyle gezerken “Öldüm de cennete mi geldim?” deyiminin ne anlama geldiğini gerçekten anlıyorsunuz. Deniz suyu normalden biraz daha soğuk ve az tuzlu. Yani denizden çıktıktan sonra duşa girmeseniz de üzerinizde beyaz tuzlar kalmıyor. Gözden uzakta sevdiğinizle baş başa bir tatil düşlüyorsanız sessiz ve sakin koyları sizin için bakir bir cennet sunuyor. Tatilin belki de en istemeyen unsurlarından biri olan nem, Dubrovnik’te yazın bile yok. Güneşlenirken kendinizi boğuluyor gibi hissetmiyorsunuz ve ılık bir rüzgar adeta size masaj yaparak ruhunuzun dinlenmesini sağlıyor. Baş başa bir tatilin olmazsa olmaz romantizmini bir anda bastıran yağmur damlalarının altında yaşayabilir ‘Singing in the Rain’ şarkısına yeni bir klip çekmek isteyebilirsiniz.

Üç adalar turu
Elafiti Adaları olarak geçen üç adalar, mutlaka görülmeli. Bu adaları gezmek için günlük 630 Euro’ya tekne kiralayabilirsiniz. Ama bu durumda sekiz metrelik bir tekneyi sürecek kadar usta olmalı ve mazot parasını vermek için hazırlıklı olmalısınız. Daha ucuz bir alternatifse günlük turlar. OldTown’ın içindeki limandan günlük olarak Elafiti Adaları turlarına tekne kaldırılıyor. Bu gezinin fiyatlarıysa 35 Euro’dan başlıyor. Elafiti Adaları’ndan ilki olan Koloçep, doğası ve palmiye ağaçlarıyla dikkat çekiyor. Bir-iki restoran ve kafesi de var. Buradaki kafelerden birinde oturup, Hırvatistan’ın yerel birası olan ozujsko’dan içebilirsiniz. Teknenin ikinci durağı, suları sıcak olan ve ‘altın kum plajı’ olarak adlandırılan Sunj plajını bünyesinde bulunduran Lopud. Kıyıdan yüz metre bile açılsanız su hala belinize kadar geliyor. Lopud adasının diğer tarafındaysa restoranlar bulunuyor. Restoranlarda deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Üçüncü ada Şipan, dünyaca ünlü isimlerin de mutlaka uğradıkları yerler arasında yer
alıyor. Adada bulunan Marco Restaurant dünya çapında üne sahip.

Balık, şarap ve peynir
Dubrovnik’te yemek denilince, akla hemen deniz ürünleri geliyor. Buradaki restoranlarda fiyatlar son derece makul. Balık çeşitlerinden oluşmuş ve bir şişe şarabın eşlik ettiği lezzetli bir mönüye iki kişi 50 Euro ödeyerek kalkmanız mümkün. Üstelik ucuz etin yahnisi yavan olur diye düşünmenize de gerek yok, Hırvatistan istiridyeleri dünya çapında rüştünü ispatlamış durumda. Dubrovnik’ten karayoluyla gidebileceğiniz Stone’da istiridye çiftliklerini görebilirsiniz. İstiridyenin en iyi adresi, Mini Stone’daki Kapetanova Kuca adlı restoran. Şarap tutkunuysanız Dubrovnik’teki şarap evlerini gezmelisiniz. Bu evler arasında en iyileri Grgic ve Frano Milos. Şarabınızı tadarken Hırvat peynirlerini deneme şansınız da var. Rakija ise diğer yerel içkileri. Ama belirtelim, tadı sert.

Nasıl gidilir?
Dubrovnik’e direkt uçak seferi yok. Bu yüzden önce Saraybosna’ya uçup oradan otobüsle Dubrovnik’e gidebilirsiniz. THY ile her gün Saraybosna’ya gitmek mümkün. Oradan otobüs yolculuğu beş saat sürüyor. Bosna Hersek, TC vatandaşlarından vize istemiyor ancak Hırvatistan yani Dubrovnik için vize alınmalı.Mavi bayraklı Plajlar
Dubrovnik kıyıları Avrupa Birliği tarafından ‘mavi bayrak’ standartlarına uygun görülmüş plajlara sahip. Tüm Hırvatistan’da bu standartlara uygun 150 tane plaj bulunuyor. Genelde bütün otellerin kendine ait plajları var. Dubrovnik’te her zevke göre plaj bulmak mümkün. Kum, kaya ya da çakıl... Yerli halk genelde kayaların üzerinde güneşlenmeyi ve yine buralardan denize atlamayı tercih ediyor. Plajlar arasında en popüleri East-West. Burası geceleri ise kulübe dönüşüyor.

Nezih bir eğlence anlayışı
OldTown, Alaçatı sokaklarını andırsa da burada eğlence daha nezih sınırlar içinde ilerliyor. Ses yasağı son derece sıkı bir şekilde uygulanıyor. Bu sıkılık o kadar abartılıyor ki tam içkinizi yudumlarken çevrenizdeki masalar toplanmaya başlanıyor. Yerel halkın tavırları ve konuşma tarzları biraz sert gibi gelse de zamanla alışırsınız. Ana meydandaki Hemingway Bar ilk bakışta antipatik gelen bir yer. Koltuklar sinema salonu gibi aynı yönde dizilmiş ve herkes gelen geçeni izliyor. Popüler içkisi mojito. Dar sokaklardan birinde bulunan IrishPub gençlerin tercih ettiği bir yer. OldTown’daki her yer sokak barı konumunda. Hiçbirinde giriş ücreti istenmiyor. Caz dinlemek istiyorsanız Café Troubadour’a uğrayabilir, gece saat 23.00’de sahne alan cazcı kardeşleri dinleyebilirsiniz. Olur da bu güzel tatil mekanını dolunay zamanı ziyaret ettiyseniz, surların arkasında kalan Buza adlı mekanı ziyaret edebilirsiniz.

*Hafta Sonu dergisinden alınmıştır.

Hırvatistan'ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan Dubrovnik, irili ufaklı adaları, Orta Çağ’dan kalma tarihi eserleri ve dingin atmosferiyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir şehir. Hollywood yıldızlarının keşfiyle tüm dikkatleri üzerine çeken Dubrovnik, son dönemde tatilcilerin gözde destinasyonlarından biri haline geldi. Hırvatistan’ın güney sahilindeki şehre denizden ya da karadan ulaşmanız mümkün. Ama ne şekilde giderseniz gidin sizi Çin Seddi’nin minyatürüne benzeyen surlar karşılıyor. Zamanında şehri yabancıların akınlarından korumak için yapılmış surlar şimdi yabancı turistlerin en çok ilgilendikleri yerler haline gelmiş. UNESCO’nun 2005 yılında başlattığı restorasyon çalışmasıyla adeta bir inci gibi kabuğunun içinden çıkan Dubrovnik, Hollywood starlarının ilgisi sayesinde bir anda gözde bir tatil merkezi halini aldı.

Bu ‘eski’ ruhumuzu yenileyecek
Dubrovnik şehrinin kalbi OldTown’da (eski şehir) atıyor. Şehirdeki yeme-içme mekanları, kafeler ve müzeler surların içine inşa edilmiş. OldTown’ın caddelerine girmek içinse surların dışındaki iki kapıdan birini tercih etmeniz gerekiyor. Bu kapılardan birinin adı Pile, diğerininkiyse Ploce. Ama tercihiniz şanlı şövalyeler gibi bir giriş yapmaksa ana kapı Pile’yi seçin. Kapıdan girdiğinizde kendinizi Place Sokağı’nda buluyorsunuz. Hemen solunuzda dünyanın en eski üçüncü eczanesinin de bulunduğu Franciscan Manastırı kalıyor. Diğer tarafta ise 15. yüzyıldan kalma bir çeşme... OldTown’da farklı kilise ve müzeler de var. Ama aralarında en güzeli, şüphesiz etrafı sütunlarla çevrili Başkanlık Sarayı.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil