Ağız nefesi neden zararlıdır?

Nefes hem fiziksel hem de zihinsel bedenimizde çalışan en etkili detoks sistemidir. Tabii ki doğru alınıp, verildiği takdirde!

Beden-zihin tıbbının dünyadaki öncü doktorlarından olarak gösterilen Dr. Andrew Weil,  “ Eğer sağlıklı yaşam üzerine verdiğim önerileri tek bir maddeye sınırlamak zorunda kalsaydım, bu doğru nefes almayı öğrenmek olurdu” diyor. 

Peki doğru nefes almak da ne demek?
Zaten nefesi otomatik olarak farketmeden alıp vermiyor muyuz?
 
Evet, gündelik hayatımızda otonom sinir sistemimiz biz farkında olmadan nefes alıp verme işlemini gerçekleştiriyor.  Fakat eğer gündelik yaşamımıza burundan alnıp verilen, kontrollü ve ritmik nefes tekniklerini dahil edersek, hem fiziksel hem de zihinsel enerjimizi bilinçli olarak çok daha fazla yükseltebiliriz. Bu konuya daha önce yazmış olduğum blog yazılarımda değinmiştim. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim çok önemli bir konu ağız nefesinin insan fizyolojisine verdiği zararlar...

Bilimadamları çağımızda kronik hastalıklardaki artışın en önemli nedenlerinden biri olarak fiziksel ve zihinsel stresi göstermekte. Modern dünya insanı 100 yıl öncesine göre iki-üç kat daha fazla solunum yapmakta olduğu halde bedensel dengeyi kuramıyor çünkü kronik stres nedeniyle diyafram nefesi yerine göğüs nefesine geçmiş ve daha da kötüsü hem gündelik hayatında hem de gece uyurken burun nefesi yerine ağzını açarak nefes alıp vermekte.

Ağızdan alınan nefesler  fizyolojimizde denge kurmak yerine dengesizlik yaratmakta.
İnsanoğlu, otonom sinir sistemine sahiptir. Otonom sinir sistemi, fizyolojinin otomatik düzenleyicisi olup, vücudun işleyişini sürekli kılan tüm arka plan görevleri otomatik olarak yerine getirir. Vücudun bu otomatik işlevleri arasında sadece biri istemli olarak kontrol edilebilir. Bu da nefestir. Nefes alma sıklığını, derinliğini ve düzenini istemli olarak değiştirerek, vücudun solunum sisteminden beyine gönderilen mesajları değiştirebiliriz. Solunum sisteminden gelen geri bildirim beynin çalışma şekli üzerinde,yani ne hissettiğimiz, ne düşündüğümüz, olanı biteni nasıl yorumladığımız, algılarımız, verdiğimiz kararlar, yaşadığımız olaylara verdiğimiz duygusal ve fiziksel tepkiler üzerinde birincil derecede  etkilere sahiptir.

Ağızdan nefes-alıp vermeye başlandığında özellikle parasempatik sinir sisteminin dengesi bozulmaya başlamakta ve limbik beyine duygu ve davranışlarımızla ilgili  dengesizleştirici mesajlar gönderilmektedir. Özetle ağız nefesi kullanan kişilerde başlıca rastlanan şikayet ve hastalıklar;
1.       Yorgunluk
2.       Kas gerginlikleri, kas spazmı ve ağrısı
3.       Konsantrasyon bozukluğu
4.       Baş ağrısı
5.       Uykusuzluk, kalitesiz uyku düzeni
6.       Uykuda kabus görme
7.       Göğüs ağrısı, göğüs darlığı
8.       Panikatak
9.       Kontrolsüz davranış eğilimi
10.   Sindirim sistemi rahatsızlıkları
11.   Azalmış gastrokolik refleks (yani kabızlık)
12.   Gıda intoleransı
13.   Mide bulantısı
14.   Şişkinlik
15.   Yetersiz ağız hijyeni
16.   Sağlıksız dişler
17.   Diş eti problemleri
18.   Ağız kokusu
19.   Anksiyete
20.   Değişken, kararsız ve huzursuz zihin
21.   Yüksek stres hormonu (kortizol) seviyeleri
22.   Ani beden ısısı değişiklikleri (menapoz dönemindeki sıcak basmaları gibi)
23.   Tahriş edici öksürükler
24.   Bedenin farklı bölgelerinde uyuşma ve genel olarak uyuşuk, miskin beden enerjisi
25.   Omurga ve postür bozuklukları
 
Ayrıca özellikle ağızları sürekli açık olan ve ağızdan nefes alıp veren çocuklar için bu ilerideki fiziksel ve zihinsel sağlıkları için büyük sorun teşkil eden bir durumdur. Ağız nefesi kullanan çocukların gelişiminde çene açıktır, kafa öne doğru eğilir ve pelvis de öne doğru çekilir. Özellikle Amerika’da ve İngiltere’deki diş hekimleri, çocuklarda ağız nefeslerinin neden olduğu dejenerasyonu önleyici ciddi tedavi metotları yürütmektedir.
İşte olayın enerji boyutuna daha hiç girmeden, sadece fiziksel ve zihinsel bedenlerimizde ağız nefesinin yaptığı zararları  düşündüğümüzde,  gündelik yaşamınıza burundan alınıp verilen kontrollü ve ritmik nefes egzersizlerini dahil etmemizin genel mutluluk ve sağlık halimizi arttıracağı şüphesiz...

Unutmayın, daha iyi ve mutlu olmak, geleceğe dair hayallerinizle sınırlı değil. Bu, tamamen kendiniz için  günlük olarak yaptığınız seçimlerde ve verdiğiniz kararlarda saklı!


Ebru Şinik ile İyi Ol, Mutlu Ol
Ayurvedik Yaşam ve Wellbeing Danışmanı


www.yukselencag.com

Tüm yazılarını göster