Uyurken kilo verin

Yeterli uyku ve bel çevresi kalınlığı ilişkisi bilgisi kilo belirleyicilerinin sadece yemek miktarı ve fiziksel hareket yoğunluğu olmadığını, az uyku sebebi ile bedenin kendini korumak için yağ hücrelerini tahliye etmekte zorlandığını da ortaya koymaktadır.

1. Hızlı Yaşlanma

Birçok klinik araştırmada sirkadiyen ritimlere uyum sağlamayan ve/veya günde 7-8 saat aralığından az uyku uyuyan kişilerde kronolojik yaştan bağımsız olarak, yaşlanma emarelerinin hızla belirmeye başladığı gözlemlenmiş.

Bu yaşlanma emarelerinin özellikle cilt üzerinde ilk olarak meydana çıktığını kanıtlayan Ohio’daki Cleveland Üniversite Hastanesi Medikal Merkezi’nde yürütülen araştırmada, 30 ila 49 yaş aralığındaki 60 kadın denek üstünde ölçümler yapılmış. Cilt analizleri neticesinde az uyku uyuyan kadınlarda, dengeli bir uykuya sahip olan kadınlara kıyasla iki kat daha fazla ince cilt çizgileri, düzensiz pigmentasyon (cilt renginin bozulması), gevşek cilt ve azalmış cilt elastikiyeti saptanmış. Ayrıca düzenli uykuya sahip kadınlarda,  güneşin verdiği hasar da dahil olmak üzere muhtelif cilt hasarlarının çok daha hızlı ve etkin bir şekilde iyileştiği kanıtlanmış.

Bu bize güneşin yanı sıra uykunun da cilt yaşlanmasında en önemli etkenlerden biri olduğunu gösteriyor.

İsveç Stockholm Üniversitesinde yapılan başka bir araştırmada ise uyku yoksunluğunun göz kapaklarında deformasyona, gözaltı mor halkalarının oluşmasına, daha çok kırışıklık ve ince çizgi oluşumlarına,  şiş gözlere ve sarkık, düşük ağız kenarlarına sebep olduğu belirtiliyor.

Sarkık ağız kenarlarını gözünüzün önüne bir getirsenize... Genelde mutsuzluk, neşesizlik belirtisi olan bu surat ifadesine hiçbirimiz sahip olmak istemeyiz değil mi?



2. Kilo Alma
Genel olarak düzensiz ve az uyku uyuyan kişiler, düzenli ve yeterli uykuya sahip olan kişilere oranla daha fazla kilo alma eğilimindedirler. Wisconsin Sleep Cohort çalışmasına göre uyku saatleri azaldıkça, Beden-Kitle İndeksi de aynı oranda yükselmektedir. Beden Kitle İndeksi vücut ağırlığı ve boy ölçülerinin kadın ve erkekte ayrı oranlanması sonucu ortaya çıkan, ideal kiloyu bulmak için kullanılan bir araçtır. Bu indekste sağlığı en fazla etkileyen veri bel çevresi değerleridir. Bel çevresi kalınlaştıkça bu durum ciddi hastalıkların habercisi olmaktadır.

Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism dergisinde yayınlanan bir araştırmada uyku ve beyne tokluk hissini göndermekle görevli olan leptin hormonu (tokluk hormonu) arasındaki ilişki incelenmiş ve leptin hormonu salgısının uyku kalitesinden etkilendiği tespit edilmiş.  Bu da yeterli uyku uyuyanlarda, yemek esnasındaki tokluk hissinin çok daha hızlı bir şekilde beyne gittiğini ve daha fazla yemek ihtiyacı hissetmemelerini açıklamaktadır.

Stanford Üniversitesinde yapılan başka bir araştırmada ise az uyku ile günü geçirmeye çalışanlarda iştahı açan hormon olan ghrelinin (açlık hormonu),  tokluk hormonuna göre açık ara artış gösterdiği saptanmış.

Başka bir deyişle uyku süremiz azaldıkça (6-7 saat altı), açlık hissimiz aynı derece artıyor, kendimizi tatmin olmuş bir şekilde tok hissetmek için çok daha fazla miktarda gıda tüketimine ihtiyaç hissediyoruz.

Sadece bu neden bile uyku düzeninizi gözden geçirmeniz için yeterli değil mi?

Uykusuzluk ile ilgili yapılan çalışmaların en önemlilerinden ve beni en çok etkileyenlerden bir diğeri ise, beynimizdeki karar verme sürecindeki duygusal tepkilerden sorumlu olan amigdalanın, yani en ilkel beynimizin, uykusuzluk çekenlerde çok daha aktif bir şekilde çalıştığı...

Düşünebiliyor musunuz, amigdala beynimizin en ilkel yaşamsal tepkilerinden sorumlu olan bölüm olarak, beynin düşünen, analiz eden ve karar veren kısmı olan neokorteksimizi kullanmamıza izin vermeden davranışlarımızı ve kararlarımızı yönetiyor. Amigdala devredeyken herhangi bir farkındalık ile yapılmış seçimden yani yaşamlarımızı besleyen ve dengeleyen bilinçli seçimlerden bahsedebilmek mümkün değildir.

Bu bölümde son olarak uykusuzluk çeken veya ödev, oyun, sosyal medya sebebiyle bilgisayar başından kalkamadıkları için yatağa geceleri geç giden çocuklarınızla ilgili vurucu bir araştırma neticesini daha paylaşmak istiyorum. Archives of Pediatrics and Adolescent Medicinede yayınlanan araştırmaya göre, ilkokul çağında yeterli uyku almamış olan çocukların, ilerleyen yaşamı boyunca obez olma riskinin çok daha yüksek olduğu kanıtlanmış.  Bu araştırmada ayrıca gün içerisinde yapılan kısa süreli uykuların, bir başka deyişle şekerlemelerin o yaşlardaki bir çocukta gece uykusunun verdiği faydalar yerine kesinlikle geçemeyeceği de belirtilmekte.



3. Hormonal Düzensizlikler
Hormonlar bildiğiniz gibi vücudumuzdaki farklı salgı bezlerinden salgılanan ve kan yoluyla bedenin farklı bölgelerine sinyaller gönderen kimyasallara deniyor. Bu kimyasal salgı habercileri gelişme, üreme, bazı metabolik olayların sağlanması ve vücudun dengeli görev yapmasından sorumlu. Başlıca görevleri ise enerji üretimi ile depolanması, büyüme gelişimine yardımcı olmak,  stres yönetimi kontrolü ve üreme ile ilgili.

Eğer stresinizi yönetmeyi öğrenmeyip, kanınızda çoğunlukla optimum düzeyden daha fazla kortizol hormonunun gezmesine izin verirseniz, kilo vermek için ekstra efor sarf etmeniz gerekir.

Hormonların dengeli çalışması bütünsel sağlık, mutluluk ve güzelliğimiz açısından elzemdir. Bir önceki maddede uykusuzluğun dengesizleştirdiği açlık ve tokluk hormonlarından bahsetmiştim.  Şimdi ise çok önemli başka bir hormona değineceğim: Kortizola.

Stres esnasında böbrek üstü bezlerinden salgılanan hormon olan kortizol gün içerisinde çok fazla stres yaşayan ve/veya kronik stres sahibi kişilerde özellikle bel ve çevresinde yağlanmaya sebep oluyor. Eğer stresinizi yönetmeyi öğrenmeyip, kanınızda çoğunlukla optimum düzeyden daha fazla kortizol hormonunun gezmesine izin verirseniz, kilo vermek için ekstra efor sarf etmeniz gerekir. Çünkü bu hormon fazla salgılanmaya başladığı andan itibaren beden, besinlerden alınan enerji kaynaklarını koruma amaçlı olarak vücutta tutmaya başlıyor. Dolayısıyla kilo verme süreci yavaşlıyor ve oldukça zor bir hal alıyor.

Yaşamlarında özellikle stres yönetimi adına hiçbir egzersiz yapmayan kişilerin uyku kalitelerine daha fazla dikkat etmeleri hem fiziksel zindelik, hem de zihinsel dinginlik için çok önemlidir. Elbette ben bir Ayurveda Uzmanı olarak uyku kalitenize dikkat dahi etseniz, stres yönetimi adı altında uyguladığımız, burundan alınıp verilen kontrollü ve ritmik nefes egzersizleri ve meditasyon gibi farkındalık çalışmalarının neredeyse uyku kadar yaşamı dönüştürücü nitelikleri içinde barındırdığını şüphe etmeden söyleyebilirim.

Uykumuz ve hormonlarımız ile ilgili sizinle paylaşmak istediğim bu bölümdeki son konu ise Büyüme Hormonu olarak bilinen HGH hormonu.

HGH hormonu güzelliğimizin belirleyicilerindendir ve cildimiz için çok önemli bir rol oynar. Çünkü HGH hormonu salgısı sayesinde cilt hücreleri kendini yeniler, yumuşak ve elastik olur ve bu da kırışık oluşumunu engeller.  HGH hormonu ayrıca kas yapımı ile doku tamiratı ve yenilenmesini de destekler. Uykunun önemi bu hormonda da devreye gidiyor çünkü uykusuzluk çekenler ve az uyku ile günü kurtarmaya çalışanlar HGH hormonu doğal salgılamasını büyük ölçüde engelliyorlar ve dolayısıyla yaşlanma süreci de hızlanmış oluyor.

Ebru Şinik ile İyi Ol, Mutlu Ol!
Bütünsel Sağlık ve Ayurveda Uzmanı

www.ebrusinik.com

Tüm yazılarını göster