Hoşgeldin canım sonbahar

Bir sonbahar daha geldi çocuklar… Islanmak için yağmurlar, toplamak için yapraklar, kirlenmek için çamurlar var. Tüm çocuklara iyi oyunlar…

Mevsimlerden sonbahardayız…

Akla gelen ilk iki kelime yaprak ve yağmur… Sonbaharın tadını doya doya çıkartmak için, eğlenmek için, bol bol aktivite yapmak için doğadayız. Hep söylüyorum, ‘çocuk en çok doğaya yakışıyor’… Ben sonbaharı bir fırsat bilip bol bol oyunla çıkıyorum çocukların karşısına. Önce hazırlık yapıyoruz… Yeni yılı düşünün; nasıl bir telaş, hoş bir heyecan oluyor herkeste. Peki sonbaharın suçu ne? Yeni yılda yeni yıl ağacı süsleniyorsa, sonbaharda neden sonbahar ağacı süslenmesin? İlk aklıma geldiğinde, sokaktaki kocaman bir dal parçası arabanın arkasına atıp eve götürmüştüm. Çocuklar salonda kocaman, kuru bir asma dalı gördüklerinde şaşırdılar. Önce ağacımıza güzel bir köşe ayarladık evde. Sonra parklara gidip kuru yapraklar, dallar, kozalaklar topladık. Kurutulmuş güller, çiçekler vardı evde, onları da ekledik. Sonra yapraklarımızı delgeçle delip kurdeleler geçirerek ağacımıza taktık. Yeni yıl ağacının ışıklarını da takıp yakınca harika bir etkinlik oldu. Sonbahar boyunca salonumuzu süsledi. Hazırlıklar tamamsa, şimdi kutlama zamanı… Yaprak şeklinde kurabiyeler yapıyoruz. Bu kurabiyelerin kalıpları pasta malzemeleri satan her yerde satılıyor. Her kurabiyeyi pişirmeden önce bir köşesinde yuvarlak oluşacak şekilde deldim ve piştikten sonra kurdela geçirdim. Benim işyerim çocukların okuluna çok yakın… O yüzden iş yerinin bahçesindeki ağacın dallarına bağladım kurabiyeleri. Okulun bahçesindeki ağaca, parktaki, apartmanın bahçesindeki ağaca da asabilirsiniz. Işıl ışıl yaprak kurabiyelerin parladığı muhteşem bir kurabiye ağacımız oldu. Çocuklar arkadaşlarıyla gelip birer yaprak kurabiye toplayıp yediler. Ceplerine yaprak kurabiyeler doldurdular. ‘Hoşgeldin sonbahar’ demek için çok lezzetli bir yöntem değil mi sizce de? Kızım daha küçük olduğu için onun sınıf arkadaşları gelemiyorlar, ben de onlara kurabiyeli bir sonbahar dalı hazırlıyorum. Sonbaharın tadına da baktık, şimdi tadını çıkartma zamanı… Biz sonbaharın, yaprakların, yağmurun hakkını vermek için oyunlarımıza başladık. Önerilerimi paylaşıyorum. Birlikte doğa gezileri yapın. Yanınıza heybelerinizi almayı unutmayın. Doğadan kurumuş dallar, yapraklar, ağaç kabukları, taşlar toplayın. Ne yapacağız bunlarla demeyin! Bakın bunlar bizim bu ay topladığımız malzemelerle yaptıklarımız. Ağaç kabuklarından bir ev… Adını ‘İyi Fikirler Evi’ koyduk. Bir salıncak. Bu salıncaktaki tüm malzemeleri Ilgaz Dağı gezimizden topladığımız için adını ‘Dağlar Salıncağı’ koyduk. Bir ağaç ve altında oturup soluklanmak için bir taş… Bu ağacın adını ‘Soluk Ağacı’ koyduk. Doğanın değerini anlamak, da harika bir meşgale oldu. Bundan sonra kafamı dinlemek istediğimde, yapabileceğim yeni bir hobim var.


Doğaya çıkınca çocukları şaşırtın. Ben bazen yanıma bir mukavva ve bir yapıştırıcı alıyorum. Doğa yürüyüşlerimiz sırasında bir yerde oturup soluklanıyoruz. Topladığımız yaprakları, dalları gelişigüzel yapıştırıyoruz mukavvaya. Böylece o günden eve götürebileceğimiz bir yaprak panomuz oluyor. Bizim geçen yılın yaprakları ile yaptığımız yaprak panomuz hala kapı girişimizi süslüyor. Topladığınız taşları veya sopaları birleştirerek yere bir şekil çizin. Bir yıldız olabilir, insan görüntüsü olabilir, bir ev olabilir. Sopalar birleştiğinde ortaya bir şekil çıkacaktır. O şeklin içini topladığınız farklı tonlardaki yapraklarla doldurun. Sonuç gerçekten çok güzel oluyor. Yapraklar üzerine hareketli gözler yapıştırarak, başka boyama etkinlikleri ile birleştirilerek harika şekillere dönüşebilir. İnternette kısacık bir araştırma yapıp yapraklarla yapılabilecek okul öncesi faaliyetleri bulabilirsiniz. Çocuklar kendi yaratıcılıklarını da kattıklarında harika sonuçlar çıkıyor ortaya… Topladığınız ve henüz kurumamış yaprakları cam kavanoza yapıştırın. Sonra kavanozun içine küçük mumlar yerleştirin ve yakın. Işığın yapraklarda yarattığı renkleri izleyin. Bol yapraklı bir yer bulursanız eğer, çocuğunuzu yere yatırın ve üstünü yapraklarla örtün. Kumsalda kuma gömülmek kadar eğlenceli. Sonra o size aynısını yapsın… Bu hatırayı fotoğraflamayı unutmayın. Evde sonbahar temalı resim çalışmaları yapın. Boya setlerinin içinde kahverenginin ve sarının tonları çok bulunmuyor maalesef. Ben geçen yıl yaptığımız bir çalışmada göz farı kullanmıştım. En ucuz makyaj bir geziyi ölümsüzleştirmek için harika bir deneyim oldu. Diğer yandan bana malzemeleri markalarından birini gözüme kestirip farklı kahverengi tonları almıştım. Çocuklar çok sevdiler, bir çeşit toz boya gibi oldu.

Veee yağmur yürüyüşleri… Biz işin bu kısmına bayılıyoruz. Çocuklara küçük şemsiyeler aldım. Yağmur yağdığında yağmurluklarımızı giyip şemsiyeleri de alıp doğaya çıkıyoruz. Yağmurun nasıl yağdığından bahsediyoruz, kızgın bulutlardan, nasıl şimşek çaktığından, bitkilerin yağmura ihtiyacından bahsediyoruz. Eğer hiç yağmur yağmazsa neler olur diye fikir yürütüyoruz. Peki çooook yağmur yağarsa neler olur? Sence sokak hayvanları yağmur sularını içer mi? Peki insanlar? Denizlerdeki sular yağmurlardan mı oluşur? Yağmurları bulutlar mı yağdırır? Hııı? Aaaa hadi bir soru da annelere soralım: ‘Yağmurda B12 vitamini olduğunu biliyor muydunuz? Ben iki yıl önce öğrendim, diğer pek çok şey gibi bunu da anne olduktan sonra öğrendim. O yüzden her sonbahar en az bir kez çocukların yağmurda sırılsıklam ıslanmasına izin veriyorum. Eve dönüş yolunda şemsiyeleri katlıyoruz. Ağzımızı açıp yağmur yakalıyoruz. Yağmur birikintilerinin içine girip zıplıyoruz. İliklerimize kadar ıslanıp öyle dönüyoruz eve. Sonra bir sıcak banyo, birer bardak sıcak süt ve onlara hediye edilmiş bir yağmur anısı… Hasta olmuyorlar mı diyebilirsiniz. Evet oluyorlar. Ama yağmur yağıyor diye dışarıya çıkmayan, sadece pencereden bakan çocuklar da hasta oluyorlar. O unutulmaz gün yanımıza kar kalıyor. Zaten bütün mesele de bu değil mi? Bakın daha dün yazdı, bugün sonbahar geldi. Mevsimler ve zaman hızla geçiyor. Çocuklar büyüyüp gittiğinde elimizde kalacak tek şey, birlikte geçirilen mutlu anlar. Sonbaharımızı kutlar, bütün dertlerimizin rüzgarın önünde savrulan yapraklar gibi uçup gitmesini dilerim...

Tüm yazılarını göster