“Krallar kaybeder mi gerçekten?” yazımı yazdım, kendimce; “Oh içimi döktüm” dedim. Meğer benim iç döküşüm, memleket kadınının iç çekişinin fragmanıymış.
(Kaçıranlara link gelsin; 'Krallar kaybeder mi gerçekten?'
Mail, DM mesajlar geldi. Hatta yazımı paylaştığımda okuyanlar, yorumlarını anında paylaştı. Kimisi bir satır gönderdi, kimisi roman yazdı.
Ortak nokta? “Kaybetsin bu krallar, yok olsun! Gelsin Cİhan”lar” oldu.
Hoş çoğu insan sosyal medyada hönkürüyor derdini ama bir de, hönkürmeyen içine içine ağlayan kadınlar var.
Çoğunda da öfke, kırgınlık, isyan ne ararsan var.
Ama en çok da yıllarca içe atılmış “Ben bunu hak etmedim”, “O buna hiç değmezdi”, “Ulan yıllarca peşimden koştu. Sonra adam beni beğenmez oldu” çığlığı var.
Ve tabii çoğu da hala geri dönmesini bekliyor.
Bakın hepsini anlıyorum da, o geri dönme meselelerini hiç anlamıyorum. Ah hanımlar hanımlar…
Yapmayın etmeyin bi gerçekçi olun.
Önünüze bakın.
Gerçekten “10 yıl yolunu bekledim”, “Hala bekliyorum” tadında mesajlar gelince çok şaşırıyorum.
Siz kendinize neden bu ızdırabı yaşatıyorsunuz.
Bakın gelen mesajların ortak noktasında şöyle detaylar vardı. Buyurun okuyun, konuşalım.
Bir okuyucum; “Esin, seni okurken ekranı kapatıp ah ben ne salağım ya” diye başlamış yazısına.
Bu hanımın hayatına giren adam öyle bir sevgi rolü kesmiş ki, kız zannetmiş ki adam ona hayran. Fakat meğer adam kendine hayranmış.
Klasik hepsinde yok mu böyle şeyler.
Neyse kadını yüceltmiş, parlatmış, lider edasıyla yürümüş ama iyi niyet değil; egosunu cilalamak için.
En son da “Ben seni kaybetmem, sen beni kaybedersin” demiş ortaya lafı koymuş ve puf!!!
Yani kendine güven desen tavana kadar, içi boş kibir desen Everest.
Sonra ne olmuş dersin? Kadın düşmüş yalnızlığın dibine dibine dibine. 15 yıl kadar.
Peh!!!
Yazık yazık hanımlar ne gerek var 15 yıl bu ızdırap çekilir mi? 15 yıl da neler olurdu, neler yapılırdı. Bakın önünüze Allah aşkına.
Ya da içinizi rahatlatacak ise; Kerem Alışık ve Evrim Alasya’nın “Aşk Biter mi?” oyununu izleyin.
Tamam bu sorun yüzyıllardır çözülemedi ama bu oyunda "Kadın ve erkek" ilişkisini anlatıyor. İlişkinin bir geçmişleri, bir hiç geçmemişleri ve bir de tartıştıkları gelecekleri sorgulatıyor 85 dakika.
Ve yıllar sonra dönen erkeği anlatıyor.
12 yıl kadar sonra erkek kadını arayın; "Seni özledim" diyor ve "Bir omuza ihtiyacım var" düşüncesinin gerçeği ortaya döküveriyor.
Güler misin ağlar mısın? Doğursan 12 yaşında çocuk olur.
Yahu 12 yıl boyunca erkek gezmiş, dolaşmış, ilişkiler yaşamış ve yalnızlıkla tanışıp "Aslında o doğru kişiydi, onun gibi hiçbir kadın beni sevmedi" düşüncesi ile en güvendiği limana dönmek istiyor.
Oyun bunu anlatıyor işte.
Yani yıllarca bekleyenlere güzel haber. Eninde sonunda doğru kadını bulamazsa adam dönüyor.
Eğer siz de, “Dönecek o dönecek” diye bekliyorsanız bekleyin anacağım. Ne edem!!! Döner belki!
Yani dayanamıyorum ben dönüp adama "Oldu başka derdin. Sen gez, dolaş. Üzdüğün kadını hiç düşünme. Yalnız kalınca dön" demek istiyorum. Ya da böyle söylemek gerek miyor mu arkadaş!!!
Kadın 12 yıl boyunca acı çekmiş, derin yalnızlık, üzüntü ile tüketmiş kendini ve kalbini bir başka kalbe emanet edince adam çıkıp geliyor ortaya.
Kadın acı çekmiş, erkek 12 yıl boyunca her türlü duyguyu tatmış.
Ne diyim!!! İşte uzun yıllar bekleyen hanımlara bu oyun tavsiye ederim. Belki içiniz biraz olsun soğur!
Bu arada gelen mesajlar arasında bir hanımın sevdiceği tam bir manipülatör ustasıymış, onu anlattı.
Adam kadına sürekli, “Sensiz yaşayamam” diye diye inandırmış. Ve sonra ne mi olmuş klasik gitmiş. Sonra ara ara hep dönüp yine “Sensiz yaşayamıyorum” deyip yine gitmiş.
Ara ara da hala yokluyormuş adam.
Bu adamlar ne yapmaya çalışıyor hanımlar biliyor musunuz? Sizi yedek kulübesinde tutmaya çalışıyor. Yoksa sizi sevdiğinden ara ara yoklamıyor.
Yani “Beni seviyor o yüzden bırakamıyor, dönüyor” diyorsanız hani diye dedim.
Yedek kulübesinde durmak istiyorsanız da hay hay!!! İnandırın kendinizi. Ama o adam sizi sevmiyor hanımlar.
İsterseniz buzdolabınızın üzerine not olarak yazın. Yardımcı olacak ise!
Ha bir de gelen yorumlar arasında; “Ben adam ettim, kariyerin toparladım, borcunu kapattım, ailesine destek oldum, duygusal krizlerini taşıdım ve en sonunda toparlandı gitti adam” diye diye anlatmış. Yani erkeğe destek olan kadınlar sonunda yalnız kalıyor. Ortaya bir de bu durum çıkıyor.
O zaman diyorum ki, “Evet hanımlar o kavanozun kapağını açmayın”!!!
Anladınız siz onu!!!
Ve Cihanlar her zaman kazanacak
Ve evet Uzak Şehir’in Cihan Albora’sı kadınların şu ara tek aşkı. Sokağa çık, üç kadından biri diyor ki: “Cihan gibi adam istiyorum.”
Diğeri: “Ben de Cihan bulacağım.”
Öbürü içinden: “Bana bir Cihan verin, huzura ereyim.”
Neden mi? Çünkü Cihan kral değil, adam.
Taht peşinde değil, kalp peşinde.
Gösterişle değil, duruşla var oluyor.
Sevgi rol yapmıyor, gerçekten seviyor.
Kral gibi hükmetmiyor, insan gibi sahip çıkıyor. Yani aşk oyun değil gerçek istiyor.
Velhasıl kelam güzel kardeşim…
Bir kez daha gördük ki: Krallar kaybeder.
Ve eninde sonunda Cihanlar kazanır.
'Kasımda aşk başka' olurmuş ya, bu Kasım, kadınların kazandığı kasım olsun. Yani kendini fark ettiği, kendine sahip çıktığı. Gereksiz aşkların peşinden koşmadığı, üzülmediği, kendini kıymetini bildiği bir başlangıç olsun!