Yaşanmamış bir aşkın öyküsü

İlk bakışta aşk? Hayır. İkinci buluşma? Hayır. Biraz daha yakından tanımak? Hayır. Yeni bir aşkın önündeki en büyük engel ile tanışın: Hayır! Takıntılı istekler, ideal beklentiler ve aranan mükemmel profillere karşı sürprizleri, ikinci bir şansı ve beklenmeyen büyük aşkları savunuyoruz.

YAZI: BARAN ALIŞKAN

Gün batımında kıyıya vuran dalgalar, fonda çalan bu yaza damga vuracak o hit parça ve kısık gözlerle izlenen ufuk çizgisinin ardında yeni bir aşka yelken açmayı bekleyen bir kalp… Kalbin kan pompaladığı ve yetkilerinin bir kısmını paylaştığı beyin ise muhtemel aşkları sağ üstte yer alan ‘filtrele’ butonuyla acımasızca elemekle meşgul. O olmaz, bu olmaz, şu olmaz… Akrep burçları kindar, Yengeç burçları çok aşık, Balık burçları da fazla duygusal. Hayır, boyu boyuna değil daha uzun olmalı. Vücudu mu? Eh, bir yüzücü vücuduna hayır demeyiz. Kıvanç gibi sarışın mı, Kenan gibi esmer mi? Filtreler filtreleri kovalarken muhtemel aşklar ‘istek listenize’ eklenecek ve güneş battıktan hemen sonra şu sözler dudaklarınızdan dökülecek: Elbet bir gün buluşacağız. Zeki Müren’e güveniyoruz ama gerçekten ‘sevgilim ne zaman buluşacağız?’ diye sormaktan da geri kalmıyoruz. Kalp kırıklıkları onarıldı, bazı şeyler yoluna koyuldu, olmaz denilenler oldu ve yeni bir aşka yelken açmak üzere son hazırlıklar tamamlandı. İlk görüşte aşkla karşılaşanlar direkt olarak son maddeye geçebilir. -Hepimiz o kadar şanslı değiliz.- Son hazırlıklar diyorduk… Şimdi sırada flört rüzgarını yelkenimize doldurmuşken varacağımız limana karar vermek var. Fakat bu noktada nedense bazı kriterlere fazlasıyla takılıyoruz. Geçmiş tecrübeler, popüler kültür ve sosyal çevremizin manipülasyonları sınırı belli olmayan kırmızı çizgilerle muhtemel aşka ulaşmamızı engelliyor olabilir mi? Beğenilerimiz ve zevklerimiz ışığında verdiğimiz kararlar çoğu ihtimali ‘yok say’ butonuyla uzay boşluğuna yolluyor. Flörtün eğlenceli sularında yüzmeyi beklerken yine aynı kişilerle, benzer sonlarla karşılaşıyoruz. Sorun galiba gerçekten onlarda değil, bizde.

UZAY BOŞLUĞUNDA BİR SEVGİLİ

Yeni bir aşk yaşamak isteyen herkes, partnerini kendi zevkleri ve beğenileriyle seçmekte özgür. Bu noktada mutlaka bazı kriterler söz konusu olacaktır. Tuttuğu takımdan giyim tarzına, görünümünden diksiyonuna ve hatta cinsel gerilimin voltajı bile pek tabii söz konusu kriterlerden biri olabilir. Bu maddelere politik görüş, burç uyumu, edebi zevk ve favori kahveleri de ekleyebiliriz. Bu istekler en başta masum birer uyum peşinde olma çabası gibi görünse de günün sonunda ‘ideal’ partneri bulmak adına hayli kısıtlayıcı bir yöntem. Evet, ne istediğini bilenler her zaman daha avantajlı ama; ya bu filtreler yüzünden uzay boşluğuna sürüklenen aday, gerçekten aradığımız kişiyse? Tüm filtreler için ‘temizle’ deme vakti gelmiş olabilir.

İLK BULUŞMA SİMÜLASYONU

Mutluluğu kıl payı kaçırmış ve henüz mutluluğu yakalayamamış olanlarla yürüdüğümüz bu yolda, gönül yoluna çoktan girenlere ‘yolunuz açık olsun’ diyor ve devam ediyoruz. Şimdi bir anlığına durup düşünmenizi istiyoruz. Yeni biriyle tanıştığınız anda ilk olarak hangi özelliklere dikkat ediyorsunuz?

Sıradaki soru, karşınızdakinin geçer not alması için hangi kriterleri karşılaması gerekiyor? Bir sonraki soru, bu kriterlerin ‘doğru’ kriterler olduğundan nasıl emin oldunuz? Gelin, bir ilk buluşma hayal edelim. Kahramanlarımız bir çöpçatanlık uygulaması, arkadaş tavsiyesi ya da sosyal medya üzerinden tanışmış bir ikili olsun... Masanın iki tarafında birbirini ustaca tartan iki çift göz, karşısındakini hızlıca tahlil eden birer akıl ve aceleyle çarpan iki kalp var. Kahveler içildi, önceden hazırlanmış şakalar yapıldı, araya birkaç küçük iltifat sığdırıldı, bazı beylik laflar edildi, hatta masaya gelen hesabı kimin ödeyeceğine dair küçük bir tartışma dahi yaşandı. Buluşmanın ardından taraflardan biri diğerinden fazlaca etkilendi bazı özelliklerini kötü tecrübeler yaşadığı eski sevgilisine benzetti. Diğer taraf ise o kadar bayılmasa da keyifli bir buluşma yaşadı ve neredeyse ‘neden olmasın?’ noktasına kadar geldi. Ardından WhatsApp grubuna şu mesaj yazıldı: ‘Fena geçmedi ama sanki saçları biraz seyrek… Fotoğraflarda böyle görünmüyordu.’ Bu hikayenin sonunda ikili kendileri için büyük ama insanlık için yok hükmündeki bu kriterler yüzünden bir türlü ikinci buluşmayı gerçekleştiremedi ve bir araya gelemediler. Şimdi onlar, taraflardan birinin yeni sevgilisiyle paylaşacağı ilk Instagram gönderisine kadar bir ‘ihtimal’ olarak yaşamaya devam edecek.

AŞK SEPETİNİ DOLDUR

Tanıdık bir hikaye farklı başrollerle her gün tekrarlanmaya devam ediyor. Olası ilişkiler muhtemel partnerleri habersizce eklediğimiz filtrelerle imkansıza dönüştürüyor. Dünyaya bakış açımızı oluşturan tüm etmenler ilişkilere bakış açımızı da beraberinde şekillendiriyor. Klinik Psikolog Beliz Göncü’ye göre, idealize ettiğimiz profile yakın olan kişiler algı süzgecimize takılıyor ve dolayısıyla dikkatimizi o kişiye yoğunlaştırıyoruz. “Sosyal ortamda bizim için değeri olan anlamları karşılayabilecek kişiler radarımıza takılıyor. Siyasi görüş, desteklenen spor kulübü, dünya görüşü gibi hangi kavrama değer veriyorsak benzer konuda fikri olan ortak paydada buluşabileceğimiz kişilerle paylaşımlarımız bizlerin seçimlerini olumlu yönde etkiliyor. Ortak bir şeyler paylaştığımız insanlarla beraber olmaktan daha çok keyif alıyoruz. Burada yine kişinin kendi ihtiyaçlarının neler olduğunu biliyor olması önemli bir rol oynamakta. Hepimiz ilişkilerimizi ihtiyaçlarımız doğrultusunda şekillendiriyoruz. Bireysel ihtiyaçların farklılığı ilişkiden beklentilerimizi oluşturuyor.” Neden kendimize benzer ve kriterlerimize uygun kişileri seçtiğimizi böylece anlıyoruz. Peki ya, niçin muhtemel partnerlerde bazı özelliklere fazlasıyla dikkat ediyoruz? Psk. Beliz Göncü, ilişkileri bir market sepetine benzetiyor. “Markete gittiğinizde akşam pişireceğiniz yemeğin ürünleri doğrultusunda ihtiyacınız kadarını sepetinize eklersiniz. Diğer ürünler ilginiz dışındadır. İlişkiler de böyle… Hangi ihtiyacınız ön plandaysa sepetimize onu ekliyor ve o ihtiyacımızı doyuracak ilişkilerde olmayı tercih ediyoruz. Herkesin sepetindeki ürünler benzer ihtiyaçlarda olsa miktarları birbirinden farklılık gösterebiliyor. Örneğin, birisi için güven ön planda ise bu yönde davranışlar sergiliyor ve benzer davranışlar görerek doyuma ulaşmayı bekliyor.” Bu bilgiyi sepetimizde tutuyor ve dümeni kaçırdığımız o ihtimallere kırıyoruz.

‘YÜREĞİNDEN YARALI BİZİM HİKAYEMİZ…’

Bildiğimiz yolda usulca süzülürken, tanıdık fikirler, benzer tecrübeler ve içinden çıkamadığımız çemberlerde ‘yeni başlangıçlar’ hayaline sıkıca tutunuyoruz. Bir yankı odasına dönüşen sosyal çevremiz, algoritma harikası benzer ana sayfalarımız ve zihinlerimize ustaca işlenen güzellik/yakışıklılık standartları görünmez bir bariyere dönüşüyor. Buna rağmen, tatlı tesadüflerin olduğu mutlu sonlu filmleri defalarca izliyor ya da dinlediğimiz aşk hikayelerindeki sürprizlere gönlümüzü kaptırıyoruz. Sürprizler ve beklenmeyen olaylar, yaşadığımızı hissettiren öngörülmez mucizeler olarak karşımıza çıkıyor. O masaya yeniden dönsek belki de eski sevgiliye benzemediğini veya bahsi geçen saçların o kadar da seyrek olmadığını şimdi daha iyi analiz edebilirdik. Güvenli alanımızdan çıkmamızı engelleyen bu yapay filtreler muhtemel aşkın önündeki tek engeldi. Tam da şu anda, birileri olası flörtüyle kült yapım Friends’i beğenmediği için ya da Türkçe pop müzik dinlediği için vedalaşıyor olabilir. Halbuki Friends’in ardından ikisi de Seinfeld’i sevdiğini fark edebilir, The Office ile kahkahalara boğulabilirdi. Belki de pop müziğin taçsız prensi Serdar Ortaç’a bir yaz gecesi ‘yüreğinden yaralı…’ sözleriyle eşlik bile edebilirlerdi. Olumsuz olarak etiketlediğimiz tüm özelliklerin ardında gerçek bir aşk gizli olabilir mi? Neden olmasın!

Güneşin verdiği enerjiye ve aşka olan inancımıza dayanarak tüm kriterlerinizin ardındaki dünyayı keşfe yol almayı teklif ediyoruz. Flörtün en heyecanlı anında, muhtemel partneri tanımayı es geçmeye iten o kriterleri bir kenara atıyoruz. Bu dünyadaki herkesin kendine özgü hikayesini ve gerçekten kendisini tanımaya değer buluyoruz. Jönlerden jön, güzeller içinden bir sizi seçtiğimiz ‘keşfet’ sekmesini photoshop yetenekleriyle baş başa bırakıyor ve seyrek saçların üzerindeki görünmezlik pelerinini kaldırıyoruz. Aynı zamanda geçmişte sizi üzen Koç burçlarına haksızlık ettiğinizin de altını çizmek istiyoruz. Gerçekten gökyüzünün o kavgayla ne ilgisi olabilir? Koç burçları, sonu ‘can’ ya da ‘su’ ile biten isimler, bankacılar, reklamcılar, ailesiyle yaşayanlar, dövmesi olanlar, arabesk dinleyenler, son sınıf üniversiteliler, yeni boşanmışlar, ikinci baharı yaşamak isteyenler, ilk kez sevgilisi olacaklar ve daha bambaşka özelliklere sahip herkes için ‘aşkta fırsat eşitliği’ zamanı diyoruz. Mutluluğun boyu 180 cm ve üzeri olmalı yönünde resmi bir açıklama yoksa muhtemel aşkınızın boyunun ölçüsünü almakta ısrarcı olmamak gerek. Kırmızı çizgilerinize kırmızı güller serilmesini, kriterlerinize ‘iyi ki’ler eklenmesini ve gelecekte mutluluğu yakalamanızı dileriz. Gerçekten tanışmanın zamanı gelmedi mi?

İLGİLİ İÇERİKLER

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil