Her yaşın cilt tedavisi başka...

Güzelliğin gençlikle özdeş olmaktan çıkarılması gerektiğine inanıyorum. “Koruyucu” ve “düzeltici” uygulamalarla kişilerin bulundukları yaş grubunda sağlıklı ve canlı bir cilde sahip olmaları ve yaşam kalitelerinin artırılması için çalışıyorum. Cilt ve beden sağlığına bütüncül bir yaklaşımı tercih ediyorum.

Dr. Sadiye Kuş

Dr. Sadiye Kuş


Her yaşın cilt tedavisi başka...

Danışanlarımızın ihtiyaçlarını belirleyip doğru yaşta, doğru cilde ve doğru sıklıkta yaptığımız uygulamalar ve doğru beslenme “doğal güzelliğin” her yaşta korunmasını sağlıyor ve sürdürülebilirliğini mümkün hale getiriyor.

Doğal yaş alma sürecinde yaş gruplarına göre ciltte beklenen değişiklikler ve yapılabilecekler nelerdir?

25-35 yaş arası: Tek tük kaz ayakları ve ağız kenarlarında ince çizgiler olabilir. Temel neden her on yılda bir ciltteki kollajenin yüzde 10’unun kaybediliyor olmasıdır.

35-45 yaş arası: Cilt altı yağ dokusu erimeye, kemik yapıları değişmeye başlıyor. Yüz yavaş yavaş şeklini, hatlarını kaybediyor. Kırışıklıklar ortaya çıkıyor. Göz kapaklarında ve cildin genelinde bir gevşeme ve yumuşama başlıyor. Hücre döngüsü de yavaşladığından cildin parlaklığı azalıyor.

45-55 yaş arası: Sahadaki yeni oyuncu menopoz. Hormonlardaki düşüşle beraber cilt daha kuru, kırışmaya daha meyilli hale geliyor, kolajen kaybı hızlanıyor, gevşeme ve sarkma artıyor. Tek tük lekeler başlıyor.

55 yaş üstü: Kemik yapılardaki değişiklik artığından kaşlar ve göz kapakları düşmeye başlıyor, lekeler artıyor.

25-35 yaş arasında daha çok cildi korumaya önem verilmeli. Güneşten korunmayı bu yaşlarda alışkanlık haline getirip cilt yapısına uygun bir güneş koruyucuyu düzenli olarak her gün kullanmalı ve gün içinde iki üç defa tekrarlamalı. Antioksidan özellikte serum ya da kremleri cildi serbest radikallerden korumak için kullanmaya başlanmalı. Eğer mimik çizgileri erkenden kendini göstermeye başlamışsa, yerleşmelerine izin vermeden botulinum toksin (botoks) uygulamalarına uygun olunup olmadığının değerlendirilmesi için doktor görüşü alınmalı.

35-45 yaş arası: Kemik yapının erimeye başlamasıyla bu kemik yapıya tutunan kasların tonusları artar ve mimik çizgileri ortaya çıkar. Mimik çizgilerinin hareket etmezken de belirginleşmesini önlemek için botulinum toksin tedavisine bu yaş grubunda olabildiğince erken başlanmalı. Kırışıklıklar bir kez yerleştikten sonra etkili sonuç almak güç olabiliyor. Cilt kalitesini artırmak için cildi uyaracak ve besleyecek yöntemlere de bu yaş grubunda erken dönemde başlanmalı. Cildi toprağa benzetirsek toprağı sürmeye benzetebileceğimiz “uyarma” amaçlı uygulamalar arasında başlıcaları lazerler, BBL (geniş band ışık tedavisi), altın iğne, altın frekans olarak da bilinen iğneli radyofrekans yöntemi ve dermapen yöntemidir. Cildi besleyici uygulamalar arasında ise hyaluronik asit, vitaminler, aminoasitler içeren nem aşıları, gençlik aşıları, PRP sayılabilir. Kemik ve yağ dokudaki kayıplarla cildin üç boyutlu yapısının değişmeye başladığı bu yaş grubunda hyaluronik asid ve kalsiyum hidroksiapatit dolgular da gerekli olabilir. Kalsiyum hidroksiapatit dolgular yani mineral dolgunun avantajı, hem dolgu vazifesi görmesi hem de cilt kalitesini artırma özelliğinin bulunması. Böylece tek bir yöntemle iki sorunu birden ele almış oluyoruz.

45-55 yaş arası: 35-45 arası değişikliklerin daha da belirgin hale geldiği bu dönemde yukarıdakilerle aynı uygulamalar doğru olacaktır. Burada sarkma ve kırışıma daha ön planda olduğundan mineral dolgu gerek kontur ve germe etkisiyle gerek kolajen sentezini artırarak cilt kalitesini olumlu yönde etkileme özelliğiyle daha çok tercih sebebi olabilir. Bu yaş grubunda lekelerde artış BBL ya da lazerler gibi leke tedavilerini daha sık gündeme alıyoruz.

55 yaş üstünde: Dolgu uygulamalarına ek olarak plastik cerrahi seçeneği de göz önünde bulundurulmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar