Gerçekten mutlu musun?

Mutlu kadın denilince...

Pucca

Pucca


Gerçekten mutlu musun?

Mutlu kadın denilince; başkasına ihtiyaç duymadan, kendi ayakları üzerine basabilen, bakımlı, sürekli gülümseyen bir kadın görüntüsü aklıma geliyor. Başımıza çok büyük felaketler gelmediği sürece, hangi birimize “Mutlu musun?” diye sorsalar hepimizden gelecek cevap aşağı yukarı aynı olur; “Eh işte!” Tatminsizlik mi yoksa gerçekten bir şeyleri yanlış mı yapıyoruz acaba diye diye ‘Nasıl mutlu insan olursunuz?’ maddelerini kendimce kronik mutsuzluk olarak yorumladım. Kendi sorunumu çözdüm, benimki ne tatminsizlik ne depresyona girmeye meyillilik, sadece ama sadece tembellik yüzünden mutlu olamıyormuşum meğersem.

Bedeninizi sevin
En büyük mutsuzluklarımdan biri sanırım benim bu; popom bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Arkamda ağır bir yağ kütlesi sağa sola savruluyor ama başkasından emanet takılmış gibi. Giyinirken bile asla arkama şöyle bir dönüp bakmıyorum. Baktığım an büyük olduğunu görüp, o dolabın başında üç saat daha geçireceğimi biliyorum çünkü. Bir de tabii kendinizde değiştirmek istediğiniz şeyler diye manyak manyak soru sordukları zaman, aklıma ‘neremi değiştirmezdim acaba?’ sorusu geliyor. Bu noktada başlamak lazım demek ki… Bugün kollarımı, bacaklarımı öpe öpe uyuyayım bakalım, belki birbirimize ısınırız bedenimle...

Çevrenizi genişletin

Bu nasıl mutlu ediyor insanı anlamıyorum, çevre ne kadar genişlediyse o kadar dedikodu, öyle dalavere, öyle pislik çıkıyor. Tabii insanların hemen adını unutmam da bu işin tuzu biberi, devamlı olarak ‘Acaba adı neydi?’ diye düşünüyorum. Bir de yeni insanlara bir daha bir daha kendini anlat, onları tanımaya çalış ölme eşeğim ölme...

Sağlıklı beslenin

Keşke hamur işleri de sağlıklı besinler arasında olsa, o zaman var ya off diyorum... Alkolü de ekleseler, karbonhidratlar sorun çıkarmasa, çikolatalar kilo yapmasa, salatalar karın doyursa kesin benden mutlusu olamaz... Ama şimdi bak, zamanında sağlıklı beslenemediğim için aylardır iki kilo vereyim diye canım çıktı. Bazen kolumu yesem mi diye düşünmüyor değilim, ee haliyle bu mutsuzluk veriyor.

Bir hayvan sahiplenin

Ben iki tane dünya tatlısı köpek sahiplendim, hayatımda yaptığım en güzel şeylerden birisi diyebilirim. Sorumluluk duygusu bilmeyen ben şu an eve beş dakika geç kalsam panikten ölüyorum. Onlardan önce birini sevmek ne demekmiş gerçekten bilmiyormuşum gibi hissediyorum. Ama gel gör ki kız kardeşim, ben ve köpüşlerle beraber evde dört dişiyiz. Hepimizin regl günleri çatışıyor, o anlarda bizim evi görmemeniz lazım. Köpekler çıldırmış şekilde sinirliler, biz desen kafamızdan dumanlar çıkıyor, yerli yersiz ağlamalar, ilgi beklemeler, cehennem evi gibi bir şeye dönüşüyor ev o zaman...

Spor yapın

Bulaşıkları makineye dizmek spordan sayıldığı gün, spor benim için başlamış olacak. Kesin önceki hayatımda koala ya da ayı falandım. Yayılmak kadar mutluluk veren bir şey yok bana, ayakta kaldığım an, önce oturmak için kendime yer ararım, oturduktan sonra da buraya yatabilir miyim acaba diye etrafı incelemeye başlarım. Üç adım merdiven çıkayım, sırtımda deve taşımışım gibi soluk soluğa kalırım, iç organlarım dışarı çıkacak gibi olur. Her sene yazıldığım spor salonlarına da zaten toplasan beş kez gitmişimdir. Ay bu popoyla orada görünmeyeyim, ay kollarım biraz incelsin öyle gideyim, evde biraz kilo vereyim de öyle devam edeyim diye diye senelik üyeliğim bitiyor...

Cinsel hayatınızı düzene sokun

Bahsederken bile insanın gözleri dolu dolu oluyor...  Adamı bulduk, cinsel hayatımız eksik kaldı diye ara ara düşünmüyor değilim maalesef. İlişki olduğu sürede de zaten olaya konsantre olamıyor insan; ‘Prezervatif delinmiş olabilir mi?’, ‘Kauçuk alerji yapar mı?’, ‘Ya neden yanıyor?’, ‘Zamanlamayı tutturur umarım…’, ‘Ya hamile kalırsam?’, ‘Oyy hamile kalsam mı acaba?’, ‘Minik minik koca kafalı Pucca’lar doğururum’, ‘Hii! Allah korusun ya babasına çekerse, şunun tipine baksana, şu anki tipi tabii biraz garip…’, ‘Burnundan mı soluyor o?’, ‘Neyse Allah’tan ertesi gün hapı diye bir şey var. Ya eczanede kalmamışsa? Eve stok etmeliydim biliyordum!’, ‘Haa ne oldu niye yığıldı bu adam?’

Bol bol tatile çıkın

Normal çalışma standartlarında olan bir kadın için ‘bol bol’ demek ona küfür etmekle aynı sanırım. Zaten tatil anlayışımız yazlık mekanlar olunca pek benim kalemim değil maalesef. Eşek kadar kadınım, ‹zmirlilerin yüz karasıyım ama deniz boyumu geçtiği noktada, ‘Uçan Adam Sabri’ gibi ‘Allahhh’ nidalarıyla taklalar atarak, kıyıya ulaşıyorum. Güneşi zaten sevmem, leke leke oluyor suratım, tek iyi yanı geceleri hoppidi hoppidi gezmesi. Onda da artık yaşlanıyorum sanırım, masaların üzerine çıkmak yerine uykuyu özler oldum.